'İsrafla Mücadele Edeceğiz'
Başbakan Yardımcısı Arınç, 'İsrafla mücadele edeceğiz. Lüks hayat özlemini bu ülkenin çocuklarına yerleştirmeye çalışanlar var. Bu, gerçek dünya değil. Bu bir algı, bu bir sanal alem' dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 'Bizim inancımızda, israf kesinlikle haram olduğu gibi, o bizim inancımız ama israf eden bir ülke, israf eden bir hükümet, israfın içindeki bir devlet de iflah olmuyor' dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesinin, Kültürpark'taki yeni hizmet binasının açılış töreni ve '20'nci Yıl Gala Programı' etkinliğinde konuşan Arınç, bu derneğin, gelişigüzel kurulmuş, saman alevi gibi parlayan, birkaç yılda sönmüş gitmiş bir kuruluş olmadığını, her geçen gün kararlı adımlarla inançlı, ısrarlı çalışmalarıyla bugünkü mükemmel noktasına geldiğini söyledi.
Derneğin, önemini her geçen gün artırdığını belirten Arınç, 'Şüphesiz aynı amaca yönelmiş başka dernekler, başka kuruluşlar da vardır, onların bir kısmı da gerçekten büyümüştür, güçlenmiştir ama bir kısmı da çok lokal kalmıştır. Sadece tabelası vardır veya o tabelanın altında 8-10 kişilik bir grup, zaman zaman yemek yiyen, toplantı yapan, birbirlerini sadece sofra başında gören kuruluşlar haline gelmiştir. MÜSİAD, iyi, sağlam adımlarla gitti, seçici oldu' diye konuştu.
MÜSİAD'ın, Türkiye'de insanlar huzurlu olsun, ayrımcılık görmesin, fikirleri, düşünceleri, inançları, vicdan özgürlükleri tam ve kamil olsun, insanlar kıyafetlerinden, dillerinden, bölgesinden dolayı ayrımcılığa tabi tutulmasın, ülkede tam demokrasi olsun diye çalıştığını anlatan Arınç, bunların örneğinin 12 yıldır görüldüğüne dikkati çekti.
'Bu işler böyledir'
Arınç, Türkiye'de 100'den fazla parti kurulduğuna değindi.
Son kurulan partiyi hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:
'Gariplerden bir tanesi de geçtiğimiz günlerde kuruldu. İlla sanki parti kurmaya mecburmuş gibi insanlar ama zannediyorum ki 'Benim de ismimden bahsedilsin, beni de her gün birileri konuşsun' merakıyla bir parti kurdu. Türkiye'de öyle garip isimli partiler var ki internete girin, siz de şaşıracaksınız. Sadece Meclis içindekiler veya seçime katılma hakkını elde eden 18 parti yok Türkiye'de, 104 tane parti var. Bir kısmı marti, bir kısmı parti. Şimdi bu yeni kurulanlardan, internete bugün düşmüş, basın toplantısı yapıyor beyefendi. Kırmızı koltukların hepsi bomboş, bir kişi, o da bence Anadolu Ajansının muhabiridir, oraya gitmek mecburiyetindedir. Öbürleri de hiçbirisi daha dün kurulmuş bir partinin genel başkanı ne söyleyecek diye merak edip bile gitmemiş. Bu işler böyledir.'
Siyasi ve ekonomik istikrar
Siyasi istikrarın, beraberinde ekonomik istikrarı da getirdiğini vurgulayan Arınç, siyasi istikrar yani siyasal barışın çok daha önemli olduğunu, bunun ekonomik istikrarın da iticisi olduğunu dile getirdi.
AK Parti iktidarı döneminde şu ana kadar kaydedilen ekonomik iyileşmeleri anımsatan Arınç, gelinen noktada kişi başına düşen milli gelir konusunda bir durağanlık içinde bulunulduğunu, 'orta gelir tuzağı'ndan kurtulmak için ekonomide yeni canlanmalara, yöntemlere ihtiyaç olduğunu, bu çerçevede dönüşüm programının açıklandığını ifade etti.
Masa başında oturup cetvel, pergel ve gönyeyle bu işin yapılamayacağını, ekonominin tam içinden, can damarından, alarak, satarak, hesabını kitabını, bütçesini yaparak, inovasyonla, Ar-Ge ile ekonomiyi canlı tutmaları gerektiğine işaret eden Arınç, bu dönüşüm programının Türkiye'deki durağanlığı müspete doğru yönlendirecek, belki farklı alanlarda yeni ufuklar açacak bir program olması gerektiğini bildirdi.
İnsanların, eski dönemlerde enflasyonu anlatırken işin bir de psikolojik veya inanç boyutuna baktığını, ürettiğinden daha fazlasını tüketmek veya kazancından daha fazlasını harcamasının, enflasyonun nedenlerinden biri olarak gösterildiğini anlatan Arınç, bunların doğru yaklaşımlar olduğuna dikkati çekti. Arınç, şunları kaydetti:
'Bizim inancımızda, israf kesinlikle haram olduğu gibi, o bizim inancımız ama israf eden bir ülke, israf eden bir hükümet, israfın içindeki bir devlet de iflah olmuyor. O kadar büyük israf vardı ki şimdi ne kadarını önleyebildik, çok fazla bilmiyorum ama başarısız olduğumuz alanlardan biri olduğunu da söylemeliyim. İsrafla yeteri kadar mücadele edemiyoruz. Sadece bürokrasideki, devletin kendi içindeki israfa baktığım zaman yüreklerim sızlıyor.'
Arınç, meclis başkanlığı döneminde, israfı önleme noktasında adeta deli, hasta olduğunu dile getirerek, 'Benimle alay ediyorlardı, bu kadar da israfla mücadele olur mu? 'Tutumlu başkan veya tasarrufçu başkan' diye güya bizimle istihsalen şeyler söylüyorlardı' ifadesini kullandı.
'Ekmeğin kırıntısını bile israf etmeyeceksin'
Boş yere akan sudan bile sorumlu olmak gerektiğini vurgulayan Arınç, öğrenciliğinde önü dolu olan kağıtların arkalarını ödev ve alıştırma yapmak için kullandığını belirtti.
Kağıdın kendileri için çok önemli olduğunu anlatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Kocaman kocaman ruloları çöp sepetine atan bir bürokraside veya bununla birlikte birçok şeyi israf eden bir bürokraside vallahi kağıt para bassanız yetişemezsiniz. O yüzden her işimizde, taşıtından tutun binasına varıncaya kadar, şimdi bazı kamu kurumlarının ödediği aylık veya yıllık kiraları duydukça ben de hükümetin içinde bir bakan olmama rağmen üzülüyorum ve utanıyorum. Hiçbir şeyde israf olmamalı. Çünkü Allah, hocamız da yanımızda, iyi ki duada söylemedi, tabii yemek duasında daha çok söylenir bunlar; 'Yiyiniz içiniz ama israf etmeyiniz, Allah israf edenleri sevmez.' Sonu daha zor bir imtihan olabilir mi? 'Allah seni sevmez' diyor. Sen israf ediyorsan seni sevmez. Allah'ın sevmediği adamı ben ne yapayım ya... 'Sevmez' diyor. Bunu düşünerek yiyeceksin kardeşim. Her şeyi belki yiyeceksin, içeceksin, Allah veriyorsa eline, nimet ama ekmeğin kırıntısını bile israf etmeyeceksin. Bize analarımız, babalarımız bunu gösterdi. Ben hala yaparım ama oğlum ve torunlarım yapmıyor, ıslatırsın pıt pıt pıt, ağzına götürürsün, ondan daha bereketli bir şey yok. 'Tabakları sünnetleme' adeti var bizde. Yiyeceğin kadar koyarsın ve hepsini tüketirsin, ayna gibi parlatırsın kardeşim. 'Ya sen kilo alıyorsun' diyorlar. Tabağımı bitirmeye çalışıyorum, sünnetlemiyorlar, onlarınkini de ben sünnetliyorum, kilo almamızın sebebi de bu.'
'Açık büfelerdeki rezalet'
Bülent Arınç, açık büfe kahvaltı ve yemeklerdeki israfa da değindi.
İsrafı önlemeye çalıştıklarını bildiren Arınç, şöyle konuştu:
'Hele şu açık büfelerdeki rezalet. Tabağa 10 kilo koyuyor, sanki yiyecekmiş gibi. Ondan sonra hepsi çöp sepetine. Allah'tan korkun, dünyada fakirlik var, yoksulluk var. Bırakın dünyayı, memleketimizde bu farklı mı? Nice aileler var ki bunları göremiyor. Nice evler var ki bu sıcak yemekler, bu peynirler, bu zeytinler, şunlar bunlar giremiyor. 'Allah bize imkan verdi' diye bunu israf etme hakkımız var mı? İsrafla mücadele edeceğiz. Lüks hayat özlemini bu ülkenin çocuklarına yerleştirmeye çalışanlar var. Bu, gerçek dünya değil. Bu bir algı, bu bir sanal alem. Nice genç kızlar, nice genç erkekler evlerinden bile kaçıyor ki böyle bir lüks hayatı olsun ve ben içinde yaşayayım diye. İşin psikolojik boyutu olduğu için de bunları söylüyorum. Reel ekonomide mutlaka tasarrufçu olmalıyız. Ali Babacan Bey'i dinliyorum, 'Tasarruf meylini artırmalıyız' diyor. 'Tasarruf meyli artarsa ne olacak?' diyorum. 'O zaman yatırım olur' diyor. Dünyada en iyi tasarruf Çin'de, Çin bizim için bir örnek değil çünkü Çinlinin sosyal güvenliği yok, geleceğe ait bir beklentisi yok, eline ne verirlerse ondan artırmaya çalışıyor. Biz demokratik bir ülkeyiz, burada bu işi başka yöntemlerle yapmalıyız. Son 2-3 yılda tasarrufa yönlendirilmesiyle hatta kredi kartlarındaki taksidin kaldırılmasının bile buna faydalı olduğunu söylüyorlar. Şu kadar plastik bir şeyi sanki para olarak karşılığını ödemeyecekmişiz gibi düşünüyoruz, iki şey alacağımıza 4 şey alıyoruz. 'Nasıl olsa taksit olacak' diye düşünüyoruz. Hepsi insanların belki bir anlık gafletlerinin karşılığı. O yüzden bizi tasarrufa meylettirecek tedbirleri de almamız lazım.'
AA