Görüş Bildir
Haberler
Aspartam Kararı ve Şeker Savaşları

etiket Aspartam Kararı ve Şeker Savaşları

Zuhal Mansfield
15.07.2023 - 20:30 Son Güncelleme: 19.07.2023 - 12:02

Çoğumuz için “sıfır kalori” gazlı içecekler, gıda takviye şurupları, sakızlar ve şekerlemeler cazip gelir. Ama işin bir de karanlık arka yüzü varmış. Hepsinin içinde aspartam ve diğer yapay tatlandırıcılardan biri bulunuyor ve o yapay tatlandırıcılar konusunda Dünya Sağlık Örgütü bir karar verdi…

İşte Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) son aspartam ile ilgili kararı kafaları karıştırmaktan, riski artırmaktan başka bir anlam ve fonksiyonu olmadı. Aklıma Rus Ruletini getiriyor. Şimdi her insanın eline bir DSÖ ruleti verildi. Rus Ruletinde tabancanın içine 1 mermi konulur ve kurtulma ihtimalin altıda birdir. Ama DSÖ ruletinde durum farklıdır: Tabanca tam doludur ve sırasıyla ateş eden ölüp gidiyor…

İçeriğin Devamı Aşağıda

“Muhtemel kanserojen”

DSÖ’nün kararının özeti “Muhtemel kanserojen”. Kanser yaptığına eminim ama ispat edemiyorum… Yoksa ispat etmiyorum mu?

DSÖ, malum Covid-19 ile de böyle bağlayıcı ve bütün insanlığı riske atan kararlar verdi. Herkesi eve kapattı, maske taktırdı, aşıyı zorunlu kıldı vs. Bütün o kararları tartışılmaya devam ediyor. Yani bir nevi orada da DSÖ Ruleti etkin oldu. Hepimiz o silahı da ateşledik.

Aslında bu şeker kavgasını 10 yılda bir yaşıyoruz. Malum 10 yıl önce de geleneksel şekerciler ve nişasta bazlı şekerciler arasında benzer bir kavga vardı. O kavgada aspartam ve yapay tatlandırıcı tarafı sessiz kaldı ve önemli avantaj sağladı. Bence geleneksel şekerciler, bu kavgada yanlış bir strateji izlediler. “Biz iyiyiz, onlar kötü” gibi…  Neyse o başka bir cephe… Şimdi yeni cepheden yani aspartam ve yapay tatlandırıcılar hakkında sizinle bir şeyler paylaşmak istiyorum. 

Şeker pazarı

Şeker pazarının ekonomik olarak tahminlerin üstünde bir büyüklüğü bulunuyor. Bu pazarın farklı kaynaklar tarafından farklı şekillerde tanımlandığını ve ölçüldüğünü unutmayın. Bu nedenle, rakamların kesin olmadığını ve sadece birer referans olduğunu lütfen dikkate alın.

* Geleneksel şeker: Bu pazar, şeker kamışı veya şeker pancarı gibi bitkilerden elde edilen sakkaroz içeren şekerleri kapsar. Bu pazarın 2021 yılında 79.01 milyar dolar olduğu ve 2022-2030 yılları arasında yıllık yüzde 2.4 oranında büyüyerek 2030 yılında 94.48 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

* Nişasta bazlı şeker: Bu pazar, mısır, buğday, patates gibi nişastalı bitkilerden elde edilen glikoz ve fruktoz içeren şekerleri kapsar. Bu pazarın 2020 yılında 63.4 milyon ton olduğu ve 2019 - 2025 yılları arasında yüzde 4.5 oranında büyüyerek 2025 yılında 82.3 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. Bu pazarın değer olarak ne kadar olduğu ise belirtilmiyor.

* Yapay tatlandırıcılar: Bu pazar, doğal olarak bulunmayan veya doğal kaynaklardan elde edilen ancak kimyasal olarak işlenen tatlandırıcıları kapsar. Bu pazarın 2020 yılında 6.8 milyar dolar olduğu ve 2021-2028 yılları arasında yıllık yüzde 5.1 oranında büyüyerek 2028 yılında 9.4 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Bu verilere göre, toplam şeker ve tatlandırıcı pazarının ekonomik büyüklüğünün 2020 yılında yaklaşık 149.2 milyar dolar olduğu ve 2030 yılında yaklaşık 262.4 milyar dolar olacağı varsayılabilir.

1 tır şeker, bir çantaya sığar

1 tır şeker, bir çantaya sığar

Ancak burada bir detaya dikkat çekmek istiyorum aspartam ve diğer tatlandırıcıların şekere göre tatlandırma oranı 200 ila 17.000 kat olabiliyor. Yani bir tır dolusu şeker yerine, el çantasına koyduğunuz 1 kilo tatlandırıcı yeterli olabiliyor. 

Diğer nokta ise, 10 gr şeker ile 100 gramlık bir çikolatanın pazar durumunu değiştirebilirsiniz. Yani şekerler, en az 3 ile 5 trilyon dolarlık bir pazarda etkin rol alabiliyor. DSÖ’nün aspartam kararına şeker pazarının bütününü ele alarak bakmak gerekiyor. Böyle büyük bir pazarı kimse kolay kolay bırakmaz…

Kalorisiz şekerli yiyeceklere nasıl bakılmalı?

İnsanlık, sağlık ve beslenme konularında daima yeni keşiflerle karşılaşıyoruz. Yollarca sağlıklı diye bildiğimiz sağlıksız, sağlıksız diye bildiğimiz sağlıklı çıkabiliyor. Son birkaç haftada bu aspartam kararı beklenirken, konu da farklı ortamlarda tartışılmaya devam etti. 

Önce Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği (IARC) aspartamın insanlar için muhtemel kanserojen olduğunu açıkladı. Bu karar, daha önce de hakkında benzeri söylentiler olan aspartam ve yapay tatlandırıcılar hakkında tüketicilerin kafalarındaki algı karışıklığını artırmaya yetti. Ardından piyasada çelişkili açıklamalar gelmeye başladı. 

Aspartam, günümüzde birçok kalorisiz şekerli yiyecek ve içecekte kullanılan bir tatlandırıcıdır. İnsanlar, kalori alımını azaltmak ve sağlıklarını korumak amacıyla bu tür ürünlere yöneliyor. Ancak aspartamın güvenliği konusundaki tartışmalar, tüketicilerin bu ürünlere olan güvenini sarsıyor.

Aspartam izni nasıl alındı? 

Aslında, aspartamın güvenliği konusu uzun bir geçmişe sahiptir ve bu geçmişte çeşitli çelişkili bilgiler ortaya çıkmıştı. İlk olarak 1970'lerde Amerikan ilaç şirketi G.D. Searle, aspartamın FDA onayını almak için girişimde bulunuyor ancak reddediliyor. Bu reddin ardından ortaya atılan iddialar arasında “aspartamın nörolojik rahatsızlıklara neden olabileceği” detayı öne çıkıyor. 

Ancak, 1981 yılında yeni bir FDA yönetimi göreve geliyor ve aspartamın tüketici kullanımı için onaylanması sağlanıyor. Bu kararın ardından, aspartamın güvenliği konusundaki endişeler bitmiyor ve artmaya devam ediyor.  Bilim insanları tarafından yapılan araştırmalar da bu endişeleri destekliyor. Özellikle İtalyan araştırma laboratuvarı olan Ramazzini Enstitüsü'nün yaptığı çalışmalar, aspartamın malign tümörlere neden olabileceğini gösteriyor. 

Aspartamın güvenliği konusundaki tartışmalar sadece bilimsel verilerle sınırlı kalmıyor. Endüstri çıkarları da bu tartışmalarda etkili oluyor ve bazı bilim adamlarının çalışmalarının finansmanı endüstri tarafından sağlandığı tespit ediliyor. Bu durum, tüketicilerin doğru ve tarafsız bilgilere ulaşmasını zorlaştırdığı ve güvenlerini sarstığı anlamına geliyor.

Günlük alım miktarı

Günlük alım miktarı

Aspartamın güvenliği konusunda yapılan bu son değerlendirmelerde farklı sonuçlar ortaya çıktı. IARC, aspartamı 'muhtemelen kanserojen' olarak sınıflandırırken, Dünya Sağlık Örgütü Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzman Komitesi (JECFA) ise aspartamın günlük alım miktarında değişiklik yapılmasına gerek olmadığını belirtti. Günlük alım miktarı kilo başına 40 miligram idi. Yani onlarca kutu gazlı içecek içerseniz ancak bu limiti ancak aşarsınız. Yani. sakıncası yok, gibi bir tavsiye… Bu farklı değerlendirmeler, tüketicilerin kafasını karıştırmaya devam etti ve nasıl bir tutum takınmaları gerektiği konusunda belirsizlik oluşturdu. 

Tüketiciler olarak, sağlığımızı korumak ve doğru beslenme tercihleri yapmak konusunda bilinçli kararlar almamız önemlidir. Ancak aspartam gibi konuların karmaşıklığı ve tartışmalı olması, bu kararları vermemizi zorlaştırmaktadır.

Bu noktada, IARC'nin rehberliği önem kazanıyor. IARC, ürün güvenliği konusunda yüksek standartlara sahip olduğu bilinen bir kurumdur ve çıkar çatışmalarından uzak bir şekilde değerlendirmeler yapıyor. Bu nedenle, IARC'nin aspartamın 'muhtemelen kanserojen' olarak sınıflandırılması, tüketicilerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerektiğini gösteriyor. 

Ancak bu sınıflandırmanın ne anlama geldiği ve nasıl bir tutum takınılması gerektiği konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç olduğu da bir gerçektir. Aspartamla ilişkili kanser riskinin ne kadar büyük olduğu ve bu riskin diğer faktörlerle karşılaştırıldığında ne kadar önemli olduğu belirsizdir.

Şeker alırken dikkat etmemiz gerekenler

Bu nedenle, tüketiciler olarak doğru bilgilere ulaşmamız ve kendi sağlık tercihlerimizi yaparken çeşitli faktörleri değerlendirmemiz gerekmektedir. Aspartamı tüketmek veya tüketmemek, kişisel tercihlere bağlı olarak değişebilir. Ancak sağlıklı bir yaşam için dengeli ve çeşitli beslenmeye ve aktif bir yaşam tarzına dikkat etmek her zaman önemlidir.

Şeker ve şekerli mamuller tüketirken mutlaka şu ilkeler önceliğiniz olmalıdır:

* Sağlık ile kaygınız varsa mutlaka bir doktor ve diyetisyen kontrolünde şeker alımını düzenleyin.

* Gıda konusunda öncelikli kural şudur: Doz aşımı yapmayın. Azı karar, çoğu zarar… Dozu da bilinçli belirleyin.

* Şeker vücut için bir ihtiyaçtır, bu ihtiyacın giderilmesinde doğal şeker, geleneksel şeker, nişasta bazlı şeker ve yapay tatlandırıcı gibi ayrım yapmayın. 

* Meyvelerden ve baldan aldığımız şeker sadece lif ve mineral açısından önceliği olabilir. Ancak şeker değerleri ve sağlık bakımından doğal şekerlerin veya geleneksel şekerlerin herhangi bir üstünlüğü yoktur (Şimdiki bilgiler doğrultusunda). 

Sonuç olarak, aspartam konusu tartışmaları beraberinde getiren önemli bir konudur. Tüketiciler olarak, bu konuda doğru bilgilere ulaşma hakkına sahibiz ve kendi sağlık tercihlerimizi bilinçli bir şekilde yapmalıyız. IARC'nin aspartamın 'muhtemelen kanserojen' olarak sınıflandırılması, bu konuda daha fazla araştırma yapılmasını teşvik etmeli ve doğru bilgilere ulaşmamızı sağlamalıdır. Sağlıklı bir yaşam için ise dengeli beslenme ve aktif bir yaşam tarzı önemlidir ve bu tercihler her bireye özgüdür.

Linkedln

Facebook

Twitter

Instagram

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
5
2
1
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
ömer

Beyaz olan her şeyden uzağız👌🏻👌🏻👌🏻