5 Maddede Anayasa Nasıl Halkın Olur?
Vatandaşlık dersinde bize öğretilen, anayasanın toplumsal bir sözleşme olduğudur. Sözleşmelerin tarafları olur ve bu tarafların belli ortak noktalar üzerinde uzlaşmış olmaları beklenir. Bu uzlaşma için, toplumun farklı kesimlerinin anayasayı sahiplenmeleri; bunun için de anayasanın katılımcı biçimde yazılması gerekir.
Katılımcılık, toplumun tüm kesimlerinin anayasa yazım sürecinde söz sahibi olması demektir. Peki bu işin uluslararası standartları var mıdır?
İşte, tüm toplumun katılımcısı olduğu bir anayasa yazım sürecini hayata geçirebilmek için dünyaca kabul görmüş 5 ilke:
Kapsayıcı Olmak
Kapsayıcılık, toplumun tüm farklılıklarıyla, ayrım gözetmeksizin anayasa yapım sürecine dahil olması demek. Bunun için; farklı siyasi görüşlere sahip tüm toplumsal gruplara, azınlıklara ve az temsil edilen kesimlere eşit söz hakkı verilmesi hayati önemde. Ve elbette kadın-erkek temsillerinde eşitliğin gözetilip gözetilmediği iki kere kontrol edilmeli. Toplumun çeşitliliği anayasaya ne kadar yansıyabilirse, o kadar güçlü bir sözleşme ortaya çıkar.
Şeffaf Olmak
Toplumu, anayasa yazım sürecinin bir parçası yapmak için öncelikle güven uyandırmak gerekiyor. Bunun için ise sürecin her aşamasının kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılması çok önemli. Kamuoyu, planın ne olduğunu, nasıl işleyeceğini bilirse; sürecin içindeki yerini ve rolünü de daha iyi anlar. Verilen görüşlerin ve bunların nasıl değerlendirildiğinin de paylaşılması gerekiyor ki, toplumun sürece katkı sunmayan kesimleri de bu konuda istekli hale gelebilsin.
Elverişli Ortamları Oluşturmak
Katılımcı sürecin tamamen şeffaf olması için duyuru ve paylaşım yapmak yetmez. Siz bilgiyi ne kadar açık hale getirirseniz getirin, ona erişemeyenler hep olacaktır.
Yazılı araçları kullanamayan engelli bir vatandaş görüşlerini nasıl iletecek? İnternete erişimi olmayanlar kendilerini nerelerde ifade edecek? Bilgiye sürekli ve kolay ulaşım her iki taraf için de mümkün hale gelmeli. Yani hep yeni araçlar ve mekanizmalar oluşturmak gerekecek. Kimi kesimler, belli çekincelerle görüş belirtmekten geri duruyor olabilir. Öyleyse, herkesin fikirlerini özgürce ifade edebileceği ortamlar oluşturmanın yanısıra, bunları güvence altına almak da gerekecektir. Kimi ülkelerde, anayasa kapsamında görüş verenlerin herhangi bir adli ya da idari soruşturmaya tabi olmayacaklarına ilişkin yasalar bulunuyor.
Geri Bildirimde Bulunmak
Toplanan onca görüş zamanla bir dağ gibi birikecek, bu işin altından nasıl kalkmalı? Öncelikle tasnif edilmeleri gerekecek, sonra uzmanlar devreye girerek tüm verilerin analizlerini çıkaracak. Sonuçlar ne olacak? Elbette her aşamada olduğu gibi kamuoyu ile paylaşılmaları gerek.
Yolladığımız bir mektubun sahibine ulaştığını bilmek içimizi rahatlatmaz mı? İlettiğimiz görüşler için de bu böyledir. Fikrimizi belirtmek için harcadığımız emeğe değip değmediğini bilmek isteriz. Bildirilen her görüşün akıbetiyle ilgili, görüş sahiplerine açık ve anlaşılır gerekçelerle yanıt verilmesi olmazsa olmaz bir adım.
Zamanındalık'ı Gözetmek
Vatandaşların, görüş verme sürecinde düşünme ve hazırlık için makul bir vakte ihtiyaçları olacak. Zaman planlaması yaparken gerçekçi davranmak gerekiyor. Toplumda bir şeylerin aceleye getirildiği algısı hakim olursa, görüş verenlerin güveni sarsılır ve bu da tüm çabayı anlamsız kılar.
Vatandaşın taleplerini, isteklerini yansıtacak; daha özgür, demokratik bir ülkede bir arada yaşamamızı sağlayacak bir anayasa olasılığı bir çoğumuzu heyecanlandırdı, harekete geçirdi. Denge ve Denetleme Ağı olarak biz de bu ilkeler ışığında anayasa nasıl katılımcı ve kapsayıcı olurun bir yol haritasını çıkarttık.
Birlikte Yazdık: Bir Yol Haritası! Anayasa Yazılırken Orada Olalım! | Denge ve Denetleme Ağı
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!