onedio
LYS Sonuçları Açıklandı
Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 14-15 ve 21-22 Haziran 2014 tarihlerinde yapılan 2014-Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) sonuçlarını açıkladı.ÖSYM'den yapılan açıklamada, adayların sınav sonuçlarını 'https://sonuc.osym.gov.tr' İnternet adresinden T.C. Kimlik Numaraları ve şifreleri ile öğrenebilecekleri bildirildi. Adaylar için sınav sonuç belgesi basılmayacağı ve adayların adreslerine gönderilmeyeceği kaydedildi. 3 Mart tarihinde gerçekleştirilen Yükseköğretime Geçiş Sınavı (2014-YGS) ile başlayan 2014-ÖSYS sürecinin sınav ayağının sonuçlarının açıklanması ile sonlandırıldığının belirtildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi: 'Bilindiği üzere, 2014-YGS'de başarılı olan toplam 1 milyon 423 bin 127 aday beş farklı sınav içeren 2014-LYS'lerde yarışmıştır. 14-15 Haziran 2014 tarihlerinde LYS1, LYS4 ve LYS5; 21-22 Haziran 2014 tarihlerinde ise LYS2 ve LYS3 tamamlanmıştır. ÖSYM, 6 gün gibi kısa bir süre içerisinde sınav sonuçlarını değerlendirerek adayların ve ailelerinin meraklı bekleyişlerini sonlandırmıştır. Bundan sonraki süreç, başarılı olan öğrenciler için hedefledikleri yükseköğretim programlarının tercih edilmesi ve yerleştirme işlemleri ile devam edecektir. 7-17 Temmuz 2014 tarihleri arasında adayların okumak istedikleri yükseköğretim programlarını belirleyen tercihleri alınacak ve ilgili yerleştirmeler de yapılarak 2014-ÖSYS süreci tamamlanmış olacaktır.' 161 adayın sınavı geçersiz ÖSYM tarafından yayınlanan LYS sayısal bilgilerine göre, Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) sonrası LYS'ye girmeye hak kazanan aday sayısı 1 milyon 423 bin 127, sınavsız geçiş için başvuran aday sayısı ise 78 bin 427 olarak belirlendi. LYS'lere başvuran aday sayısı toplam 946 bin 252, sınava giren aday sayısı ise 925 bin 81 oldu. LYS-1'de 66, LYS-2'de 23, LYS-3'te 37, LYS-4'te 43, LYS-5'te 5 adayın sınavı geçersiz sayıldı. LYS'lerde sınavı geçersiz sayılan aday sayısı 161 oldu. Testlerdeki ortalamalar Matematik'teki 50 soru 725 bin 760 aday tarafından cevaplandırıldı ve ortalaması 9,72 olarak belirlendi. Diğer testlere katılan aday sayısı ve ortalamaları şöyle: Geometri 30 soru, 725 bin 825 aday, ortalama 5.47; Fizik 30 soru, 370 bin 598 aday, ortalama 5,28; Kimya 30 soru, 370 bin 598 aday, ortalama 7,54; Biyoloji 30 soru, 370 bin 598 aday, ortalama 9,33; Türk Dili ve Edebiyatı 56 soru, 719 bin 45 aday, ortalama 18,73; Coğrafya-1 24 soru, 719 bin 45 aday, ortalama 8,7; Tarih 44 soru, 410 bin 535 aday, ortalama 12.78; Coğrafya-2 14 soru, 410 bin 535 aday, ortalama, 5,24; Felsefe Grubu 32 soru, 410 bin 535 aday, ortalama 10,68; Yabancı Dil Almanca 80 soru, bin 927 aday, ortalama 25,24; Yabancı Dil Fransızca 80 soru, bin 61 aday, ortalama 32,75; Yabancı Dil İngilizce 80 soru, 62 bin 129 aday, ortalama 21,48. LYS puan dağılımı LYS'de 18 puan türünde 500 tam puan alan 1'er öğrenci yer aldı. 100 ve üstü puan alan ise MF-1, MF-2, MF-3 ve MF-4'te 590 bin 972, TM-1, TM-2 ve TM-3'te 866 bin 912, TS-1 ve TS-2'de 725 bin 672 aday oldu. Dil puanlarında ise 100 ve üstü puan alan aday sayısı DİL-1, DİL-2 ALM, DİL-3 ALM'de bin 681, DİL-1 FRA, DİL-2 FRA ve DİL-3 FRA'da 981, DİL-1 İNG, DİL-2 İNG, DİL-3 İNG'de 54 bin 308 olarak açıklandı. 180 ve üstü puan alan aday sayısı MF-1'de 251 bin 982, MF-2'de 235 bin 729, MF-3'te 239 bin 340, MF-4'te 237 bin 591, TM-1'de 436 bin 761, TM-2'de 451 bin 553, TM-3'te 476 bin 430, TS-1'de 357 bin 752, TS-2'de 409 bin 560 olarak belirlendi. Dil puanlarında ise 180 ve üstü puan alan aday sayısı DİL-1 ALM'de bin 346, DİL-2 ALM bin 554, DİL-3 ALM'de bin 666, DİL-1 FRA'da 869, DİL-2 FRA'da 939, DİL-3 FRA'da 976, DİL-1 İNG'de 41 bin 683, DİL-2 İNG'de 49 bin 828, DİL-3 İNG'de 54 bin 74 olarak açıklandı. ÖSYM'den adaylara tebrik Sürecin başarılı olabilmesi için 340 binden daha fazla akademisyen, öğretmen, kolluk kuvvetlerinin iki hafta sonu çalıştığı, 91 sınav merkezinde, 7 bin 295 sınav binasında ve 111 bin 149 sınav salonunda 13 farklı alanda toplam 5 milyon 521 bin 318 birbirinden tamamı ile farklı farklı soru kitapçığı ile sınavlar herhangi bir sorun yaşanmaksızın yürütüldüğü bildirildi. ÖSYM Sınav Koordinasyon Merkezi ve sınav günü masasının sınavlardan önce, sırasında ve sonrasında sınav evrakı ÖSYM tesislerine geri gelinceye kadar her iki hafta sonunda da kesintisiz olarak görev yaptığı, sınav evrakını kamera sistemleri ve elektromekanik kilitlerle izlediği ve güvenli bir sınav gerçekleştirildiği kaydedildi. Sınav sonuçları ve yapılan bilimsel analizlerin ÖSYS sınav süreci kadar kalitesinin de önemli oranda artırıldığını gösterdiğini belirtilerek, şunlar kaydedildi: 'Sınav sonuçları ile birlikte ÖSYM İnternet sitesi üzerinden 2014-Lisans Yerleştirme Sınavları Sayısal Bilgiler açıklanmıştır. Bu bilgiler arasında hem test bazında adayların verdiği cevapları ortalama ve standart sapmaları, doğru sayıları dağılımı, hem puan türü bazında ilgili puan dağılımları, hem de okul türüne göre ve adayların öğrenim durumlarına göre sonuçların dağılımı verilmiştir. Her zaman olduğu gibi sınavlarda en fazla başarı gösteren adayların bilgileri de sunulan bilgiler içerisinde bulunmaktadır. Benzeri şekilde bu bilgi setine, adayların tercihlerini yaparken dikkate almaları gereken yükseköğretim programları kontenjan bilgileri de (hem puan bazında hem de kontenjanı en fazla olan yükseköğretim kurumu bazında) dahil edilmiştir.' Açıklamada, ÖSYM bünyesinde oluşturulan 'takım ruhunu' sürekli canlı tutarak her türlü zorluğun üstesinden gelmeyi başaran tüm ÖSYM çalışanlarına, yükseköğretim kurumları rektörlerine, akademisyenlere, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan okul müdürleri, yardımcıları ve öğretmenlerine İçişleri Bakanlığına bağlı kolluk kuvvetlerine, diğer görevli olan kamu personeline destekleri ve emekleri için teşekkür edildi. Adaylar da tebrik edilirken, yükseköğrenimleri boyunca da aynı başarılarının kalıcı olması temennisi ile sonuçların adaylara, ailellerine ve Türkiye'ye hayırlı olması dilendi.AA | CNN Türk
Bir Kızın Mühendislik Okuması İçin 16 Mantıklı Sebep
Burada bahsedeceğimiz mühendislikler inşaat, makine, otomotiv, vb. erkek popülasyonunun fazla olduğu, kızların nispeten daha az tercih ettiği mühendislik bilimleridir. Bir kızın bu bölümlerde okumasının sanılanın aksine bir avantaj olduğunu kanıtlarıyla sunuyoruz.
Reklam
Türkiye'nin En Genç Cumhurbaşkanı Adayının 7 Vaadi
Bilindiği gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin 'reisi' olabilmek için belirli şartlar aranıyor. Bunların en başta geleni tabi ki 40 yaş zorunluluğu. Türkiye’nin 0-30 yaş arası nüfusu 2013 yılı rakamlarına göre 37.827.892. Seçilecek olası 40 yaş üzeri cumhurbaşkanına göre daha genç olan kırk yaş altı toplam nüfus ise 50.197.710. Yani potansiyel cumhurbaşkanı ülke nüfusunun yarısından fazlasından yaşlı. Peki yaşlılık bir ülkeyi yönetmek için yeterli mi? Bir toplumun yarısından fazlasının yaşam koşullarından, isteklerinden, hayallerinden, o ülkenin toplumunun yarısını anlayabilme yeteneğinden yoksun bir kişinin ülkeyi yönetebilmesi ne kadar mümkün? Yaşlanmak sadece yaş almakla mı alakalıdır? Yoksa yaşanmışlıklarla mı? Benim de içerisinde bulunmaktan gurur duyduğum 90 kuşağı ya da “batılıların” isimlendirmesiyle “y kuşağı” değil mi egemenlerin tahakkümüne başkaldırıp günlerce tüm ülkeyi ayağa kaldıran? En büyüğü 25 yaşında, en küçüğü daha 15 yaşında, 8 genç insan değil miydi özgürlük için hayatlarını feda eden? Ya da 2004 yılında, 12 yaşındayken 13 kurşunla vurulan Uğur Kaymaz? O da bu 90 kuşağından değil miydi? Yaşasaydı/yaşayabilseydi, büyüklerin kurşunlarından kurtulabilseydi o da çıkmaz mıydı sokağa Haziran Direnişinde? Şimdi nerede ne yaptığını bile bilemediğimiz 12 yaşında baklava çaldığı için 9 yıl ceza alan çocuklar zamanında ödememiş miydi ayakkabı kutularındaki milyon dolarların cezasını? 13 yaşındaki N.Ç. küçücük yaşına bakılmaksızın 26 tane “büyüğün” tecavüzüne uğramamış mıydı? Hatta daha da “büyük” adaletimiz “kızın rızası var” diyerek, mahkemede uslu durdu “iyi hal” diyerek ceza indirimi yapmamış mıydı tecavüzcülere? Evet abilerim/ablalarım, gördüğünüz gibi yıllardır bu ülkede siyaset biz gençlerin sırtından dönüyor. Devletin “güvenlik önlemleri” doğrultusunda “düşük yoğunlukta savaş”ta ölen asker de genç, gerilla da. Devlet “büyüklerimizin” siyasetleri doğrultusunda ölen de genç, öldüren de. Yukarıdaki olaylar son 10-15 yıl içerisinde gerçekleşmiş ve birçok benzeri halen gerçekleşen olaylar. Başımızdaki “büyükler” gitmeden de gerçekleşmeye devam edecekler. Biz siyaseti ne yazık ki büyüklerin çıkarları için ölerek, öldürerek, tecavüze uğrayarak, cezaevlerine atılarak öğrendik. Cezaevlerindeki tutuklu öğrencilerin sayısının 2000’i çoktan aştığı ve çocuk cezaevlerindeki tecavüz vakaları ise hepimizin malumu. Yok, artık bitti öyle gençliğin sırtından siyaset yapan “büyükler” devri. Bundan sonra onlar dinleyecek gençler karar verecekler kendi yaşamlarına. Büyüdükçe seçilen, seçildikçe “büyüyen” siyasetçiler yeter artık. En son ne zaman sokakta korumasız gezen bir başbakanı oldu bu ülkenin? En son ne zaman devletin sunduğu imkanları sonuna kadar kullanıp köşklerde oturan bir cumhurbaşkanı yerine kendi mütevazi evinde yaşayan, kendi yemeğini kendi pişiren bir cumhurbaşkanı oldu? Olmadı. Çünkü onlar büyük. Önemli insanlar. Önemli insanlar hizmet etmez, önemli insanlara hizmet edilir. Elbette hep o makamda kalmayacaklar, o yüzden biraz da emekliliğe “birikim” yapmak lazım. Bu yüzden bir de kendi “gençleri” vardır. Bu gençler 15 yaşında bardakta mısır şirketi kurabilir. Ya da 25 yaşında milyon dolarlık evler alabilir. Önemli olan “babacığının genci” olmak değil topluma faydalı bir genç olmak. Gençliğin sınıfsal aidiyeti –eğer kendisi işçi değilse- ailesinin sınıfına bağlıdır. Yani işçi anne-babanın çocuğu potansiyel işçidir. “Köşeyi dönme” hayalleriyle kandırılan, gözünü yükseklere dikip bulunduğu konumu görmeyen bir genç “büyüklerin” istediği gençtir. Kendi toplumsal sınıfının farkında olan gençlerin başına neler geldiği ise malum. Velhasılıkelam artık kendi sözümüzü söylemek büyüklerin kendi aralarında halktan kopuk bir şekilde belirledikleri cumhurbaşkanı adaylarına karşı özbeöz halkın çocuğu, büyüklerin siyasetinin birebir mağduru olarak cumhurbaşkanlığına adaylığımı koyuyorum. 23 yaşındayım. Bekarım. 17 yıldır profesyonel öğrenciyim. Ege Üniversitesi'ni terkettim. Halen İstanbul ve Anadolu üniversitelerinde öğrenciyim. Bu sene yine sınava girdim. Kısmet. Şimdilik kampanya sloganlarımdan bağzıları aşağıda #ÖğrenciCumhurbaşkanıAdayıCanAlaygut hastaginden takip edebilir, destek ve taleplerinizi iletebilirsiniz.
Reklam
"Hesap Sormak İçin 34 Yıl Beklemeyeceğiz"
Başbakan Erdoğan, 'Kimse Türkiye'den korkmasın, çekinmesin. Tam tersine AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır, bu ihtiyaç bugün artmıştır' dedi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'Biz gerek Fransa'da, gerekse diğer Avrupa ülkelerinde bu tür konuların (1915 olayları) iç politika malzemesi yapılmasının tehlikesini her fırsatta vurguladık. İç politikada istismarla oy kazanmak uğruna, ırkçılığa, ayrımcılığa, özellikle de İslamofobi'ye kapı aralanmasının Avrupa için, Avrupa değerleri için tehdit oluşturacağını defalarca dile getirdik' dedi.Başbakan Erdoğan, Fransa'nın Lyon kentinde, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) 10. yıl etkinliğindeki Lyon Buluşmasında misafirperverlikleri için Fransa'daki yetkililere ve UETD yöneticilerine teşekkürlerini iletti.UETD'nin etkinlikleri kapsamında Almanya'nın Köln şehrinde 24 Mayıs'ta yaptığı konuşmasını hatırlatan Erdoğan, önceki gün de Viyana'da yaşayan binlerce kişiyle bir araya geldiklerini söyledi.Başbakan Erdoğan, Türkiye ile Fransa'nın diplomatik ilişkilerinin 16. yüzyıla, Kanuni Sultan Süleyman dönemine dayandığını belirterek, Osmanlı cihan devleti ile Fransa'nın birçok alanda işbirliği yaptığını, 400 yıldan fazla bu coğrafyada irtibat halinde olduklarını dile getirdi.Fransa'nın zor zamanlarında Osmanlı'nın Fransa'ya yardıma koştuğunu vurgulayan Erdoğan, 'Osmanlı ile Türkiye'ye, Fransa birçok alanda katkı vermiş, destek vermiştir. Asırlardır devam eden dostluğumuz buradaki vatandaşlarımızla artık çok farklı bir boyut kazandı. Şu anda Fransa'da 620 bin civarında vatandaşımız bulunuyor. Vatandaşlarımızın yarısı çifte vatandaş olarak Türkiye ve Fransa Cumhuriyetleri vatandaşları olarak hayatlarını idame ettiriyor. İşçi olarak geldiğiniz Fransa'da on yıllar boyunca bütün sıkıntılara tahammül ettiniz, sabrettiniz, direndiniz. Allah'a hamdolsun, emeklerinizin karşılığını alır hale geldiniz. 30 bin kardeşimiz burada kendi işini kurdu. 50 bin kişiyi istihdam eder konuma ulaştı. Son yerel seçimlerde 194 kardeşimiz çeşitli kademelerde belediye yönetimlerine seçildi. Sanatta, sporda, siyasette Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları artık ağırlıklarını hissettirmeye, 'Fransa'da biz de varız' demeye başladı' diye konuştu.'Sizlerle iftihar ediyoruz'Başbakan Erdoğan, 'Türkiye'de sizin hasretinizi çektiğimiz kadar sizin başarılarınızla da gurur duyduk. 77 milyon her birimiz sizlerle gururlanıyor, sizlerle iftihar ediyoruz' dedi.Bütün zorluklara rağmen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın, Türkiye'nin bir evladı olmanın asaletini yere düşürmediklerine dikkati çeken Erdoğan, onu daha da yüksek burçlara taşıdıkları için kendisini dinleyen kalabalığa şükranlarını iletti.'Engeller hakkaniyetle uyuşmuyor'Başbakan Erdoğan, Fransa ve Türkiye ile ilgili konuların iç siyasette kullanılması sebebiyle zor günler yaşadıklarına değinerek, şöyle konuştu:'Türkiye üzerinden, 1915 olayları üzerinden, buradaki vatandaşlarımız üzerinden birileri iç politikada prim sağlama gayretine girişti. Biz gerek Fransa'da, gerekse diğer Avrupa ülkelerinde bu tür konuların iç politika malzemesi yapılmasının tehlikesini her fırsatta vurguladık. İç politikada istismarla oy kazanmak uğruna, ırkçılığa, ayrımcılığa, özellikle de İslamofobi'ye kapı aralanmasının, Avrupa için, Avrupa değerleri için tehdit oluşturacağını defalarca dile getirdik. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği önüne çıkarılan engeller hakkaniyetle uyuşmuyor, ahde vefa ilkesine uymuyor. Bizim sadece Fransa'da 620 bin vatandaşımız var. Bütün Avrupa'da sayıları 6 milyona yaklaşan vatandaşımız var.''Kimse Türkiye'den korkmasın'Erdoğan, 50 yıldır Avrupa'da bulunan, çalışan, ter döken, iş kuran, hayatlarını burada büyüten vatandaşların Avrupa Birliği'ne (AB) üye olacak bir Türkiye'nin öncüleri olduğunu söyledi.'Kimse Türkiye'den korkmasın. Kimse Türkiye'den çekinmesin' diyen Erdoğan, şöyle konuştu:'Tam tersine şunu herkesin bilmesini istiyorum; AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç bugün daha fazla artmıştır. AB'nin güçlü ekonomisinin Türkiye'ye ihtiyacı var. AB'nin genç, dinamik nüfusundan dolayı Türkiye'ye ihtiyacı var. AB'nin ırkçılıkla, ayrımcılıkla, antisemitizim ve İslamofobia ile mücadele için Türkiye'ye ihtiyacı var. En önemlisi de AB'nin İslam dünyasıyla, tüm Müslümanlar'la, Doğu, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Balkanlar'la daha sağlıklı irtibat kurabilmesi için Türkiye'ye ihtiyacı var. Türkiye, ilelebet kapıda bekletilecek ülke değildir. Hele hele son 12 yılda gerçekleştirdiğimiz reformlarla, büyüyen ekonomisiyle aktif dış politikasıyla Türkiye AB'nin kapısında ilelebet bekleyecek bir ülke hiç değildir.''Artık eski Türkiye yok'Reformları kararlılıkla yaptıklarını, demokratik standartları yükselttiklerini, ekonomiyi istikrarla büyüttüklerini anlatan Erdoğan, 'Yıllık ortalama yüzde 5 büyüyen bir ekonomiyle şu anda Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi konumundayız. Bunu daha da ileriye taşıyacağız. Bölgemizde ulaşabileceğimiz her yerde en güçlü şekilde hakkı savunuyor, adaleti savunuyor, mazlumların elinden tutuyor, zulme karşı onurlu bir mücadele veriyoruz. Artık eski Türkiye yok. Türkiye çok değişti. Türkiye hızla değişiyor' şeklinde konuştu.'İnsanlar, sermaye, şirketler renklere ayrıldı' Erdoğan, milletin güçlü iradesi doğrultusunda son derece sağlam temeller üzerinde artık yeni Türkiye'nin yükseldiğini dile getirerek, şöyle devam etti:'1960 yılında bir askeri darbe yapıldı. Bu darbenin ardından ekonomi altüst oldu. Türkiye daha da fakirleşti. Sizler, babalarınız, dedeleriniz işte o darbenin ardından ekmek parası için, helal rızık için kalktınız buralara geldiniz. Ardından 1980 yılında bir başka darbe yapıldı. Yine demokrasi askıya alındı. Ekonominin dengeleri yine altüst oldu. Özgürlükler bir kez daha kısıtlandı. Baskı, zulüm, zorbalık bir kez daha arttı. İşte o dönemde de başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkelerine bir çok vatandaşımız kaçmak, sığınmak zorunda kaldı. Şairlerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, akademisyenlerimiz vatanlarını terk edip gurbete gelmek zorunda kaldı. Ardından 28 Şubat darbesi geldi. Bir kez daha devlet kendi öz vatandaşına zulm etmeye, vatandaşının haklarını kısıtlamaya başladı. Kızlarımız inançlarının gereği başörtüleriyle okullarına gidemediler. Meslek liseleri kapatıldı, imam hatip okulları kapatıldı, kapılarına adeta kilitler vuruldu. Kuran öğrenmek bir keza daha zorlaştırıldı. İnsanlar, siyasi partiler, sermaye, şirketler, sivil toplum örgütleri renklere ayrıldı. Aralarında ayrımcılık yapıldı. İşte o dönemde de başörtülü kızlarımız, imam hatipli gençlerimiz, çok sayıda vatandaşımız bir kez daha vatanını terk etti.''Ahmet Kaya o dönemin lincine uğradı''Değerli dostum, değerli sanatçımız Ahmet Kaya işte o dönemin, o atmosferin lincine uğradı' ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:'Geldi Paris'te, gurbette, vatan hasreti içinde hayata gözlerini yumdu. Şimdi o çok sattığını iddia eden gazetelerin köşelerinde yazan birileri İstanbul'daki ödül töreninde Ahmet Kaya'ya neler yaptıklarını bizler biliriz. Tarih buna şahit ama bunlarda utanma yok, bunlarda ar yok. 'Sanatçıdan yanayız' derler ve o dönemde neler yaptıklarını gördük. Çatalları, tabakları nasıl ona fırlattıklarını gördük ve o salondan nasıl kaçırıldığını gördük. Şu anda bunlar hala bu ülkede güya özgürlük mücadelesi veriyorlar. Güya ülkemizde bunlar hala demokrasiyi konuşuyorlar. Bunların demokrasiyi konuşmaya hakkı yok. Biz bunların cemaziyel evvelini biliriz.''Makbul-makbul olmayan vatandaş ayrımı'Erdoğan, Türkiye'de on yıllar boyunca makbul-makbul olmayan vatandaş ayrımı yapıldığını vurgulayarak, standart vatandaş üretmek istediklerini söyledi.Kendi kriterlerine uymayanların dışlandığına ve horlandığına dikkati çeken Erdoğan, inançların, değerlerin, kimlikleri ve kültürleri yok saydıklarını aktardı.'Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını biz sonlandırdık'Erdoğan, insanlara kendi vatanlarını zindan haline getirdiklerine işaret ederek, şunları kaydetti:'İnsanımızı öz yurdunda garip, öz vatanında parya haline getirdiler. İşte biz en başta buna son verdik. Her türlü ayrımcılığı elimizin tersiyle ittik. Her türlü yasağı, baskıyı, kısıtlamayı kaldırmanın mücadelesini verdik. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını biz sonlandırdık. Kardeşliğimizin, birliğimizin, tek millet oluşumuzun önündeki engelleri tek tek biz kaldırdık. Anneler evlatlarıyla kendi ana dillerinde konuşamıyorlardı. Yasaktı, horlanma sebebiydi. Buna biz son verdik. Farklı dil ve lehçelerde yayınların, propagandanın, okulların önünü biz açtık. Yıllarca ihmal edilmiş Doğu'yu, Güneydoğu'yu, Karadeniz'i, Orta Anadolu'yu yollarla okullarla, hastanelerle, üniversitelerle, yurtlar, barajlar konutlarla biz buluşturduk. İnsanımıza insan olduğunu hatırlattık. Devletle millet arasındaki mesafeyi kaldırdık. Başörtüsü üzerindeki zulme son verdik. Sadece üniversitelerde değil, artık kamuda başörtüsüne özgürlük sağladık. İmam hatip okullarının, meslek liselerinin kapılarındaki kilitleri biz kaldırdık. Artık katsayı diye bir zulüm yok. Artık eşit olarak bu yarışa girmek var. Şimdi düz liseli hangi haklara sahipse meslek lisesi mezunu da aynı hakka sahip imam hatipli de aynı hakka sahip. Bunları biz getirdik.''Vatan toprakları üzerinde operasyon yaptırmayız'Erdoğan, özellikle yurt dışına çıkarken pasaportu, parası farklı olarak değerlendirilen vatandaşların artık yurt dışına çıkarken başı öne eğik çıkmadığını, gururla 'Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım' diyebildiğini söyledi.Afyonkarahisar'dan yola çıkarken 'bu ülkede ayrımcılığa son vereceğiz' dediklerini anımsatan Erdoğan, tek bayrak, tek devlet ve tek millet vurgusunu yaptı.Türkiye'yi birleştiren en önemli unsurun bayrak olduğunu ifade eden Erdoğan, 'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen vatandır' dedik. Yola böyle çıktı' diye konuştu.Erdoğan, 780 bin kilometrekareyle vatan toprakları üzerinde operasyon yaptırmayacaklarına işaret ederek, 'tek devlet' dediklerini ve bu topraklarda ikinci bir devleti hayal edenlerin boşuna hayal kurduğunu dile getirdi.'Böyle bir hayalin içine kimse girmesin' ifadesini kullanan Erdoğan, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dediklerini ve yola böyle çıktıklarını söyledi.Türkiye'de bir kısmının siyasal Kürkçülük, bir kısmının siyasal Türkçülük, bir kısmının da 'şuculuk, buculuk' yaptığını ifade eden Erdoğan, 'Bir kısmı da bakıyorsunuz ki o da kumsallarda dolaşıyor. Bir siyasi parti diyor ki 'ben Kürtlerin temsilcisiyim', öbürü 'ben Türklerin partisiyim, temsilciyim', öbürü de diyor ki 'ben kumsalların, sahillerin partisiyim'. AK Parti ne diyor 'Biz 77 milyonun partisiyiz'. Aramızdaki fark bu' diye konuştu.Alanda bulunanlardan bir ricası olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:'Fransa'da 620 bin Türk var. Tamamı çifte vatandaşlık anlayışından hareketle niye müracaatını yapıp aynı zamanda Fransa vatandaşı olmuyor? Diyorum ki Fransa vatandaşı olmamış olan Türk vatandaşlarıma sesleniyorum, kesinlikle aynı zamanda Fransız vatandaşı olun. Fransa'daki siyasi hakları aynen sizler de kullanmalısınız. Bunun size faydası var zararı yok. Kim size farklı bir şey söylüyorsa, bilin ki size zarar veriyor. Siz bizim Fransa’daki elçilerimizsiniz, bunu böyle biliniz. Niye bu elçilerin sayısı 300 bin olsun. Ben istiyorum ki bu elçilerin sayısı 620 bin olsun.”3 çocuk tavsiyesini de hatırlatan Erdoğan, bu mücadelede vatandaşlarla el ele, omuz omuza vererek, Türkiye’yi çok daha farklı yerlere getireceklerini ifade etti.'34 yıl bekleyerek değil hemen hesabı sorulacak'Bu arada önemli bir şey yaptıklarını kaydeden Erdoğan, eski Türkiye’nin kapıların kapattıklarını, darbeler dönemini artık tarihe mahkum ettiklerini dile getirdi.Erdoğan, şunları kaydetti:'Darbe yapanlardan hesabının sorulması için önemli bir adım attık. 12 Eylül 2010’da Anayasayı değiştirdik ve 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasına imkan sağladık. İşte yargı süreci bitti.  34 yıl sonra da olsa geç de olsa darbenin sorumluları mahkum edildi. Gençleri yaşlarını büyüterek, denge olsun diye idam ettirmişlerdi. Binlerce vatandaşa ülkelerini dar etmiş, gurbete gitmelerine sebep olmuşlardı. Yıllarca baskı rejimiyle ülkeyi yönettiler, demokrasiye, ekonomiye zarar verdiler. Yıllarca kendilerini Anayasayla korudular ama işte o dönemler geride kaldı. Darbe yapanın yanına kar kalmayacağı, artık görülmüş oldu. Geç de olsa darbe yapanlardan nihayet hesabı soruldu.Elbette bu iş burada sona ermeyecek. Bu ülkede tekrar darbe olması için, hiç kimsenin darbeye teşebbüs etmemesi için ne gerekiyorsa yapacak, mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Şu hususun altını çiziyorum. 17 ve 25 Aralık’ta milletin seçilmiş iktidarına yargı yoluyla darbe yapmaya yeltenenlerden de bunun hesabı sorulacak. Üstelik 34 yıl bekleyerek değil hemen hesabı sorulacak.'AA
Reklam
Brezilya'daki Dünya Kupası Protestolarının Haklı Olabileceğini Gösteren 36 Fotoğraf
etiket
Brezilya'da yaklaşık 1 yıl önce, toplu taşıma ücretlerine yapılan zam ile başlayan protestolar bugün Dünya Kupası organizasyonuna ayrılan bütçenin büyüklüğü üzerinden tam gaz devam ediyor. Halk şaşalı stadyumlar yapan, FİFA organizasyonu için milyon dolarlar harcayan hükümetin Eğitim ve sağlık başta olmak üzere daha önemli sorunlara bütçe ayırmamasından şikayetçi. Hükümet ise eğitime ayırdıkları bütçeyi arttırdığı, sağlık reformları yaptığı ve halkın futbol sevgisinin bütün bunları aşacak güçte olduğu kanısında. Peki gerçekten böyle mi? Gerçekten Brezilya'da işler yoluna giriyor da halk mı olayı abartıyor? İşte fotoğraflarla Brezilya gerçeği
Üniversiteye Girişteki Hayallerin Suya Düştüğünü Gösteren 10 Örnek
Üniversiteye girişlerde, bütün üniversite geçmişi olanların bildiği gibi çok büyük bir heyecan ve coşku hezeyanı dimağlarımızı kasıp kavurur. Özellikle tercih zamanlarında olmakla birlikte her ne kadar mezun olduğumuz anda nasıl bir şeye benzeyeceğimizin hayalini detaylı bir şekilde kursak da okula adım atar atmaz bunu unutuverir ve kendimizi üniversiteli olmanın eğlencesine kaptırırız. Kim bilir belki de yanlış yaptığımız şey budur.
Çevrimiçi İngilizce Kursu Lingualeo Türkiye'de
Dünyanın dört bir yanından 9 milyondan fazla üyeye sahip çevrimiçi İngilizce kursu LinguaLeo, Türkçe arayüzüyle Türkiye’de yayına geçti. LinguaLeo, kişiselleştirilmiş eğitim planı, dil öğretim tekniği ve diğer öğrencilerle sosyalleşme fırsatını bir araya getirerek en etkin İngilizce dil eğitimi modelini artık Türkiye’de de sunuyor. LinguaLeo, geniş dijital kütüphanesiyle tanınan yazarlar ve yayıncıların güvenilir içeriklerini üyelerine sunuyor ve üyelerinin kişisel zevklerine göre seçtikleri haberleri okuyarak, müzik dinleyerek ve eğlence kanallarını seyrederek İngilizce öğrenmelerine imkan sağlıyor. LinguaLeo, İngilizce öğrenme sürecinde, üyelerini oyunlaştırılmış ve kişiselleştirilmiş içerikleriyle dil öğrenim süreçlerinde motive ediyor. Bütün mobil platformlarda kullanılabilen LinguaLeo, herkese kendi seçtikleri zamanlarda evde veya dışarıda dil öğrenme imkanı veriyor. Geçen yıldan bu yana üye sayısını yüzde 96 artırarak 9 milyon üyeye ulaşan LinguaLeo, ‘freemium’ iş modeli üzerine kurulu. LinguaLeo’ya ücretsiz üye olan herkes İngilizce öğrenmeye ve geliştirmeye hemen başlayabiliyor. Ulaşılabilir fiyata üye olunan üst düzey ‘Gold’ üyelikle ise kullanıcılar öğrenme süreçlerini hızlandırabiliyor. Gold üyeler, daha geniş bir kurs portföyünden faydalanabiliyorlar. Küreselleşmenin sonucu olarak, insanların yabancı dil bilgilerini artırma ihtiyaçları, kariyerleri ve kişisel gelişimleri için İngilizce bilme zorunlulukları nedeniyle, dil öğrenmek isteyenlerin sayısı artıyor. Klasik dil kurslarının günümüz şartlarında ölçeklenebilir olmaması da, dil eğitiminde modern dünyaya uygun yeni metodları gerekli kılıyor. Misyonlarının insanların yabancı diller üzerindeki hakimiyetlerini artırmak olduğunu açıklayan LinguaLeo COO’su Dmitry Stavisky, Türkiye’nin yüksek internet penetrasyon oranıyla, hızla büyüyen bir ülke olarak gerekli internet ve mobil alt yapısına sahip olduğunu söyledi ve sözlerine devam etti; ‘Ülkenin sahip olduğu genç nüfus, dünya ekonomisine hızla entegre oluyor ve yenilikleri takip ediyor. Modern dünyada insanların vakitleri oldukça kısıtlı. LinguaLeo, dil öğrenen her yaştan ve farklı bilgi seviyesinden insanın evde veya günlük yaşamlarının içinde bir kaç dakikalarını ayırarak en etkin şekilde İngilizce öğrenmelerine yardımcı oluyor.’ dedi. Türk kullanıcılara özel fırsat LinguaLeo, 30 Haziran’a kadar platforma üye olan herkese 3 ay boyunca Gold üyelik ayrıcalığını ve bütün premium kursları ücretsiz olarak sunuyor. LinguaLeo’nun Türkiye lasmanı ile aynı zamanda başlayan Dünya Kupası’na özel de bir kurs hazırlandı; ‘Futbolca Sohbet’. LinguaLeo’nun kurucusu Aynur Abdulnasyrov, LinguaLeo’nun dil öğrenimini eğlenceli, sürükleyici ve kişiselleştirilebilir hale getirmeyi hedeflediğini söyledi ve sözlerine devam etti; ‘Güçlü oyunlaştırma ve geniş mecralı eğitim tekniklerimizle, üyelerimizin en hoşlandıkları şeyleri yaparken dil öğrenmelerini sağlıyoruz. En iyi yazarlar ve yayınevleri ile ortaklıklar kuruyor en iyi dil eğitim programları, güvenilir haber, eğlence ve profesyonel içerikleri eğitim sürecimize dahil ediyoruz. Üyelerimiz artık, kendi dil seviyeleri, hedefleri ve beğenilerine uygun kişiselleştirdikleri eğitim planlarını da takip edebiliyorlar.”stuff
Reklam
30 Maddede High Point Üniversitesi'nde Öğrenci Olmak
High Point Üniversitesi, Kuzey Carolina, ABD'de çok geniş bir arazi üzerine kurulmuş özel bir üniversite. Öğrencileri için türlü imkanlar sunan, sosyal bilimlerden, güzel sanatlara, eğitim bilimlerinden, ekonomiye, sağlık eğitiminden, eczacılığa kadar çeşitli alanlarda eğitim veren bir üniversite. Gerek kampüsü, gerek eğitim standartları ve gerekse de ABD'de yıllık olarak yayınlanan Dünyadan Haberler Raporunda 2014'ün en iyi ABD üniversitesi seçilmiş olmasıyla insana çok şeyler vaadedediyor. Bakın bakalım başka neler vaadediyor?
15 Maddede Kayseri Fen'li Olmak
Özellikle yaşlı teyzelerce sorulur bu soru. Kimse de 'Yurtta kalıyorsun madem ihtiyacın olur al yavrum' deyip harçlık vermez ama 
Reklam
11 Yaşındaki Çocuklara İyi Gelin Olma Eğitimi!
Sosyal Bilgiler dersi için öğretmenlere rehber olmak üzere hazırlanan Pasifik Yayınlarına ait Öğretmen Kılavuz Kitabında, 'Kınanın gelin olacak kızın yeni evine bağlı kalacağını sembolize etmek üzere yakıldığını, gelinin evinin ve kocasının yoluna gerekirse kurban olacağının vurgulandığını söyleyiniz' deniliyor.
Üniversiteden Atılma Geri Geliyor
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “üniversiteden atılma”nın geri getirileceği yönündeki açıklamasının ardından gözler yeni yapılacak yasal düzenlemeye çevrildi. Halen üzerinde çalışılan yeni YÖK Kanunu’na eklenmesi planlanan bir madde ile yükseköğretim kurumlarında okuyan öğrencilere öğrenimlerini tamamlamak için önlisansta en fazla 4, lisansta ise en fazla 7 yıl süre tanınacak. Öğrenciler normal eğitim-öğretim süresi 5 yıl olan eczacılık, diş hekimliği gibi programları 8 yılda, 6 yıl olan tıp eğitimini ise 9 yılda tamamlamak zorunda olacak. 2011’de kaldırıldı Hükümetin 2 yıl önce çıkardığı yasa ile öğrencilerin eğitimde başarısız olmaları gerekçesiyle üniversiteyle ilişkilerinin kesilmesi uygulamasına son verilmişti. 2011’de çıkan yasa ile terör suçlarından hüküm giyenler hariç, üniversite ile çeşitli sebeplerden ilişiği kesilen tüm öğrencilere af gelmişti. YÖK’ün yeni çalışmasına göre ise “üniversiteden atılma” düzenlemesi, halen üzerinde çalışılan 2547 sayılı yeni YÖK Yasası ile yeniden yürürlüğe girecek. Buna göre, yükseköğretim kurumlarında okuyan öğrencilere öğrenimlerini tamamlamak için önlisansta en fazla 4, lisansta 7 yıl süre tanınacak. Sınırsız sınav hakkı Öğrenciler normal eğitim-öğretim süresi 5 yıl olan programları 8 yılda, 6 yıl olan programları ise 9 yılda tamamlamak zorunda olacak. Bu süreler sonunda, üniversiteden mezun olabilmek için son sınıf öğrencilerine, başarısız oldukları bütün dersler için biri bütünleme olmak üzere iki ek sınav hakkı verilecek. Sınavlar sonunda başarısız ders sayısını 5 derse indirenlere, 3 yarı yıl boyunca başarısız oldukları derslerden açılacak sınavlara girme hakkı tanınacak. Mezun olabilmek için tüm derslerden geçer not alan ama başarılı sayılabilmeleri için öngörülen not ortalamasını sağlayamayan son dönem öğrencilerine ise ortalamalarını yükseltmek için diledikleri son iki sınıf dersinden sınırsız sınav hakkı verilecek. Düzenlemeyle derslere devam ettikleri halde sınav yükümlülüklerini yerine getiremeyen ve bu nedenle üniversiteyle ilişiği kesilen öğrencilerin de sınav hakkı olacak. Sınav hakkı verilenler başvurmaları halinde üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerinin her eğitim-öğretim yılı başında açacakları sınavlara alınabilecek. Sınavların sonunda tüm dersleri başaranlar, öğrenimlerine kaldıkları yerden devam edebilecek. Aftan yararlananlar Ancak aftan yararlanarak üniversiteye dönmüş ama yeni belirlenen süre sınırına göre okuldan atılması gerekecek öğrencilerin durumunun ne olacağı ise belirsizliğini koruyor.AYŞEGÜL KAHVECİOĞLU / Milliyet 
Reklam