onedio
'Erasmus Değil Orgasmus' Diyen Yeni Şafak Yazarına Tepki Yağıyor
Avrupa çapındaki Erasmus öğrenci değişim programında tanışan çiftlerle ilgili araştırmayı çarpıtarak ” .. Erasmus bursu alan öğrenciler arasındaki gayr-ı meşru ilişkiden 1 milyon (!) çocuk doğmuş! Skandal bu!’ ‘ tweet’ini atan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, görüşlerini bu kez de gazeteye taşıdı.Yusuf Kaplan bugünkü köşesinde 'Erasmus değil, ‘Orgasmus’ projesi!' başlıklı bir yazı kaleme alırken, Cumhuriyet yazarı Aydın Engin de kendi köşesinden Kaplan’a 'Erasmus Piçleri' başlıklı bir yazıyla tepki gösterdi.Araştırmada ne deniyordu?Tartışmanın merkezinde, Türkiye’nin de dahil olduğu Erasmus programına ilişkin bir araştırma yer alıyor. Geçen hafta yayımlanan araştırmayla, 1987’den bu yana Erasmus’a katılıp yurtdışında yaşama fırsatı bulan 3 milyona yakın öğrenci bulunduğu, program sırasında tanışan öğrencilerin toplamda 1 milyon bebek sahibi olduğu ortaya çıkmıştı.Twitter’dan Erasmus güzellemeleriAraştırma, geçmişte de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ODTÜ, Boğaziçi ve Bilkent üniversitelerinin yıkılmasını öneren Yusuf Kaplan’ın ‘ gözünden kaçmadı ‘. Kaplan, önce 25 Eylül günü attığı tweetlerde Erasmus’un bir cinsellik projesi olduğunu savundu.https://twitter.com/yenisafakwriter/status/515208101700837376https://twitter.com/yenisafakwriter/status/515220980248375296https://twitter.com/yenisafakwriter/status/515243372848488448Aydın Engin: Bu kafayla işimiz zorKaplan’ın bu açıklamalarına bugünkü köşesinden tepki gösteren Cumhuriyet yazarı Aydın Engin’se, ‘ Erasmus piçleri ‘ başıklı yazısında, ‘ ‘Bu kafa, bu zihniyet bir kadınla erkeğin birlikteliğini mutlaka kadının tapusunun (nikâh senedi) alınması koşuluna bağlar. Tersi durumda o kadınlar “o.ospunun teki”dir. Nar-ı cehennemde cayır cayır yanacaklardır” tepkisini gösterdi.Aydın Engin şöyle devam etti: ”Bu kafa ve zihniyete göre her derecedeki okulda karma eğitim yasaklanmalı, kızlar ve oğlanlar ayrı sınıflarda, mümkünse ayrı okullarda eğitim görmelidir. Ancak böylece ileride “Erasmus piçleri”nin doğmasının önü alınır.’Deleuze’den ‘ORgasmus’aAncak Yusuf Kaplan, Twitter’da paylaştığı görüşlerini bugünkü köşesine de taşımıştı. Kaplan, düşünür Gilles Deleuze’ün ‘göçebeleşme’ kavramını bir hayli ‘geliştirdiği’ yazısında, ‘ Erasmus kuşağı ‘nı ‘ ülkesine, insanına, ruhköklerine yabanlaşmış, mankurtlaşmış ve ‘ahmaklaştırılan ‘ diye tanımlayıp şu ifadeleri kullandı:” Erasmus’a bazı Avrupalı öğrenciler ORgasmus adı verirler. Durum bu kadar vahim yani! Erasmus projesi, eğitim projesi değil, yozlaşma, cinselliği putlaştırma, cinsellik peşinde koşturan ‘ahmaklar sürüsü’ yetiştirme projesidir! ”‘Pagan kuşak projesi’Kaplan, Erasmus’u ‘pagan proje’ diye nitelemekten de geri durmayıp Türkiye’nin katılımının gözden geçirilmesini de önerdi: ” Ülkelerin kremasını, elit kadrolarını yetiştiren, yersiz, yurtsuz, ruhsuz, ülkesiz, melez ama tektipleşmiş, tek kutsalı cinsellik olan insanaltı yaratıklar icat eden bu pagan proje, bütün dünyanın parlak çocuklarını yutuyor, uyutuyor ve uyuşturuyor! Özetle… Erasmus projesi, bir eğitim projesi değil, soysuz, yoz, ahmaklaşmış küresel pagan bir k uşak yetiştirme projesidir. O yüzden, bu proje üzerinde ikinci kez düşünelim, diyorum.”‘O zaman havalimanının adı niye ORGİ?!’Yeni Şafak yazarının AB’nin en başarılı programlarından biri oalrak nitelenen Erasmus hakkındaki bu görüşleri Twitter’dan tepki çekti. Bazı kullanıcıların tepkileri şöyle:
Geçtiğimiz Haftanın Mutlaka İzlemeniz Gereken 10 Videosu
Geçtiğimiz haftanın en çok izlenilen, tartışılan ve dikkat çeken videoları karşınızda. İyi seyirler...  Daha fazla eğlenceli video için Videolar butonunu ve her videonun üzerine gelince solunda açılan paylaş kısmını kullanabilirsiniz!
Yeni Evli Çiftlerin Duymaktan Bıktığı 14 Soru
Yaz boyu evlendiniz! Arkadaş hepinize aynı ayda çeyrek takarsak, zaten kuş kadar olan maaşlar kanatlanır uçar dedik dinlemediniz. Aynı haftada bile ikişer üçer evlendiniz... Ve şimdi sizi akrabaların, arkadaşların bunaltıcı soruları bekliyor.  Her yeni evlenen bu süreci yaşar, yapacak bir şey yok. Hadi yine iyisiniz evli olarak vereceğiniz ilk sınavınızda size yardımcı olmak adına cevaplar da önerdim.
Bu Eserlere Bakmadan Geçmeyin
Miro'dan Banks'ye, Ai Weiwei'den Anish Kapoor'a, Nuri Bilge Ceylan'dan Marina Abramovic'e dünya sanatının yıldız isimlerini İstanbul'a getiren Art Intentaional sanat fuarı Haliç Kongre Merkezi'nde açıldı. Cem Erciyes, pazar günü sona erecek fuarı gezdi ve dikkat çeken eserleri yazdı.Duyarsız
Evliliğinde Tecavüze Uğrayan Kadınlar
Gündelik hayatta tecavüz denilince akla ilk gelen; bir kadının herhangi bir anda ve yerde tanımadığı bir erkek tarafından cinsel şiddete maruz kalmasıdır. Bu tanım doğru olmakla birlikte eksiktir. Çünkü ülkemizde pek çok kadın aynı evde aynı yatakta uyuduğu eşleri tarafından da tecavüze maruz kalmaktadır.Karşılıklı uzlaşmayı içermeyen, vücuda zarar verme tehdidi ve güç kullanılarak yapılan oral, anal ya da vajinal ilişki olarak tanımlayabileceğimiz evlilik içi tecavüzler genellikle 3 şekilde gerçekleşir.1-Tamamen yıkıcı tecavüz: Koca, örneğin tecavüz etmeden birkaç dakika önce eşini dövmüştür ve bunun hemen arkasından onunla cinsel ilişkiye girer. Daha doğrusu tecavüz eder, tecavüz esnasında da fiziksel şiddet uygulamaya devam eder. Burada erkeğin temel amacı cinsel ilişki ve doyum değil karısını her açıdan yıkmak, sarsmak ve öfkesini kusmaktır. Cinselliği bir cezalandırma aracı olarak kullanır. Kadının uğradığı fiziksel ve duygusal şiddetin devamı olarak bir saldırı amaçlı tecavüzdür.2-Güç amaçlı tecavüz: Bu durumda fiziksel bir şiddet yoktur. Amaç, erkeğin eşi üzerindeki güçlülüğünü ona cinsel olarak da göstermesi, ‘evde kimin otorite olduğunu’ ispatlamaya çalıştığı durumlardır. Bu tecavüz türü,  karısının cinsel ilişkiyi istememesi ya da reddetmesi durumunda erkeğin zorla ilişkiye girmesi durumlarında geçerlidir.3-Patolojik tecavüz: Erkek eşinden olağan dışı, sapkınlık içeren ya da acı verici şeyler yapmasını ister. Cinsel ilişki şiddet içerikli ve olağan dışıdır. Bu erkekler çoğunlukla hayat kadınları ile olan ilişkilerinde bunu daha rahat ve sınırsızca yapma eğilimindedirler. Örneğin, karısının başka bir erkekle ilişkiye girmesini ve kendisinin bunu seyretmesi, eşini grup seks yapmaya zorlama, cinsel ilişkiyi çocuklarının  önünde gerçekleştirme, sado-mazoşist içerikli cinsel ilişkiler bu gruba girer.Evlilik sürecinde maruz kalınan tecavüzlerde tıpkı diğer tecavüzlerde olduğu gibi kurbanda olumsuz duygular ve sonuçlara yol açar. Eşi tarafında tecavüze uğrayan kadınların çoğunda kendisine olan saygısının düşmesine, yoğun kaygılara, korkulara, suçluluk duygusuna,cinsel işlev bozukluklarına, eşten nefret etmeye, uyku ve yeme bozukluklarına ve intihar düşüncelerine yol açmaktadır. Evlilik içi tecavüze maruz kalan kadınların yüzde 50 ila 80 arasında değişen oranda depresyon yaşadıkları görülmüştür.Eşi tarafından tecavüze uğrayan kadınlar, eşlerini şikayet ettiklerinde yakın çevreleri tarafından dışlanmaktan ya da çocuklarının bakımını kocaları olmadan sürdürememekten korkarak susarlar. Özellikle cinsel bilgi ve deneyimden yoksun olan kadınlar yaşadıklarını çoğu zaman bir tecavüz olarak adlandıramaz bunun bir kadınlık görevi olduğunu zannederler. Zaten toplumuz bu gibi durumlar içi yeterince tecavüz mitlerine sahiptir;‘Kadınlık vazifeni yapmazsan başına gelenleri hakedersin’‘Kocasına karşı gelen kadın her şeyi hakeder’‘Dayak yemek kadının hatasıdır’‘Adamın çok üstüne gidersen hak edersin bunları’‘Sarhoşsa istemiştir canım ne var bunda’Tecavüz mitleri erkeklerin cinsel saldırganlık içeren davranışlarının inkar edilmesine ya da toplum tarafından kabul edilebilir şekilde onaylanmasına hizmet eder. Otoriteye itaat eden, aşırı muhafazakar, katı değerlere sahip kadın erkek rollerine bağlı kültürler tarafından yaratılır ve sürdürülürler. Şiddet, erkekler için güçlü olmak,eşi kontrol etmek, çatışmaları çözmek, son sözü söyleyen insan olmak terk edilmeyi engellemek, atalarımızdan öğrendiklerimize uygun davranmak kısacası ‘erkeklik’ rolünü sürdürmek ve korumak için önemli bir araçtır. Ortaya şöyle bir durum çıkmaktadır; evliliğinde yukarıda saydığımız tecavüz şekillerine maruz kalan kadın evine ekmek getiren erkeğine karşı kendini sunmak zorundadır bu onun kadınlık vazifesidir.Ülkemizde kağıt üzerinde yapılan değişikliklere rağmen, pratikte kadınlarımız gündelik hayatlarında ayrımcılığa uğramaya devam ediyorlar, şiddete maruz kalıyorlar, erken yaşta evlendiriliyorlar ve evliliklerinde tecavüze uğruyorlar. Bu nedenle kadını yok sayan, ona şiddet uygulayan veya onu bir meta olarak algılayan tüm zihniyet ve yapılara karşı yılmadan mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Evlilikteki ya da birliktelikteki tecavüzün önlemesi için toplumun her kesimine, sivil toplum kuruluşlarına, devlet kurumlarına ve medyaya görevler düşmektedir. Birliktelikteki ya da evlilikteki cinsel şiddet, tecavüz ve saldırganlığı durdurma öncülüğü ve sorumluluğu kadına aittir.Öncelikle kadının; Zihnindeki tecavüz tanımını değiştirmesi, Cinselliği bir görev olarak görmemesi, cinselliğin zorlamayla olamayacağını anlaması ve anlatması, Sevgi, arzu, haz, şefkat ve bütünlüğün cinselliğin birer parçası olduğunu bilmesi ve öğretmesi,  Korku, kaygı ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına neden olan cinselliğin sağlıksız bir cinsellik olduğunu özümsemesi ve gereken durumlarda resmi kurum ve kuruluşlardan  yardım istemesi gerekmektedir.
Reklam
Gebelikte Cinsellik
Bebek bekleyen çiftler hamileliğin getirdiği heyecan ve coşkuyu yaşarken bebeklerini ve kendilerini bekleyen sürece dair yüzlerce soru sorarken, genelde bilmedikleri ve utandıkları için doktorlarına soramadıkları bir soru ile karşı karşıya kalırlar;Gebelikle beraber cinsellik sonlandırılmalı mıdır, yoksa cinsel hayatın devamı  mümkün müdür?Özellikle cinsellik konusunda bilgilendirme soru sormaya bile çekindiğimiz  bizimki gibi toplumlarda gebelik sürecinde  cinselliği konuşmak daha da zor bir hal almakta ve bu da bilginin, yerini yanlış inançlar  ve asılsız korkulara bırakmasına neden olmaktadır. Gebelik dönemi kadın hayatının en karmaşık dönemlerinden biridir. Hamilelik psikolojik ve fiziksel birçok değişimin olduğu bir dönemdir. Bununla beraber yaşanan bu sürece uyum adına yapılanların, yanlış bilgilenmeler yüzünden,  bebeği korumak uğruna korkuların takıntı halini alması doğru ve açık bilgilendirme ile engellenebilir. Burada hekim-hasta ilişkisinin açık, samimi ve anlaşılır şekilde kurulması bebek bekleyen çifti rahatlatacağı gibi anne karnındaki  bebek için her koşulda en doğrunun yapılabilmesine olanak sağlayacaktır.Anne- baba adaylarının en sık merak ettiği sorular ve cevapları şunlardır;-Hamileliğin ilk aylarında cinsel ilişki düşüğe neden olur mu?Hayır. Hamileliliğin ilk dönemlerinde başka bir tıbbi sorundan kaynaklanan düşük tehdidi söz konusu değilse cinsel ilişkinin düşüğe yol açması söz konusu değildir. Yapılan çalışmalarda başka nedenlere bağlı olarak düşük tehdidi olmayan kadınların cinsel ilişkiye girmesinin düşük olasılığını artırmadığı kanıtlanmıştır.-Gebelikte cinsel istek azalır mı?Gebeliğin ilk üç ayında anne adayında genel olarak bir halsizlik, uyku hali, mide bulantısı mevcuttur. Özellikle kokulara karşı artmış hassasiyet bile cinsel isteği olumsuz etkileyebilir. Bu agresif değişimler anne adayının cinsellikten uzaklaşmasına ve isteksizliğine neden olabilmektedir. Bu çok doğal ve aynı zamanda geçici bir süreçtir. Gebeliğin ilk üç ayından sonra normale döner. Anne adaylarının çok az bir kısmında bu isteksizlik altta yatan başka nedenlere bağlı olarak devam edebilir. Bu durumlarda çiftlerin birbirine açık, yardımcı ve anlayışlı olması sürecin daha kolay geçirilebilmesini sağlamaktadır.-Orgazm olmak bebeğe zarar verir mi?Bu konuda yanlış bilgilenmelerden biri de orgazm olmanın bebek ya da anne sağlığı açısından bir risk teşkil edebileceği düşüncesidir. Orgazmın kadın vücudunda nelere sebep olduğu uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Bununla beraber, yine uzun zamandır gebe kadınların orgazm yaşamaları sırasında ve sonrasında bedeninde oluşan değişiklikler bilimsel açıdan bilinmektedir. Gebe kadının orgazm olmasının bebeğe ya da kendine hiçbir zararı yoktur. Orgazm sonrası genel bir rahatlamadan sorumlu olan endorfin salgısının, bebeğin de yararına olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle cinselliği hem en istekli hem de en rahat yaşayabileceğiniz ikinci üç aylarda bu konuda çok rahat olabilirsiniz.-Gebelikte cinsel ilişki erken doğuma neden olur mu?Cinsel ilişkinin erken doğuma neden olabileceği de sıkça karşılaşılan bir düşüncedir. Ancak genel kanının aksine cinsel ilişki varlığı ya da sayısının erken doğumla bir ilişkisi saptanmamıştır. Gebeliğin doğuma yakın zamanlarında da cinsel ilişkiye girilebilir. Genel olarak erkek ejekulat sıvısındaki prostoglandinlerin artık olgunlaşmış ve reseptörleri gelişmiş olan rahimde hafif  kasılmalara yol açabileceği bilinmelidir. Bunlar geçici kasılmalardır ve normal seyreden bir gebelikte bebeğe bir zararı olmaz. Fakat özellikle son üç ay doğumun yaklaşması nedeniyle kadında beliren doğum korkusu, endişe ve heyecan  bu kasılmalar nedeniyle artabilir.Eğer anne adayının cinsel ilişkiye girmesine engel bir problemi varsa ya da yüksek riskli bir gebelik mevcutsa bu durum takipleriniz esnasında hekiminiz tarafından size zaten bildirilecektir. Bütün bunlardan önemlisi  gebenin kendi durumu hakkında hekimden bilgi alması ve gebelikte yapabileceklerini dair doğru bilgileri edinmesidir. Herhangi bir tıbbi probleminiz bulunmadığı koşullarda cinsellik yaşamaktan çekinmenize hiçbir neden bulunmamaktadır. Gebelik,  kadın olarak yaşayabileceğiniz en güzel ve eşsiz deneyimdir. Bu güzel döneminizde cinselliğinizi de sınırlamanız gerekmez.
Sadece Çalışan Anne Çocuklarının Anlayabileceği 18 Şey
Annesi çalışan çocuk karışık duygulara sahiptir. Bir yanda annenin çalışmasının getirdiği özgüven, rahatlık, öte yanda anne özlemi, yalnızlık. Yani çalışan bir anneye sahip olmak zordur. Bunu en iyi annesi çalışanlar bilecektir ama biz yine de 20 madde ile empati kurmaya çalıştık.
Reklam
Sosyal Deney: Kızların ve Erkeklerin Dış Görünüme Verdikleri Değerlerin Canlı Karşılaştırması
Son dönemlerde ilişkilerde yaşanan dış görünüm ile ilgili sorunlara dikkat çekmek amacı ile iki erkek sosyal deney yapmaya karar vermişler. Bu deneyde normal hayatlarında zayıf ve çekici olan kadın ve erkeği plastik makyaj ile kilolu hale getirmişler. Daha sonra ise bir hafta boyunca konuşup buluşma ayarladıkları kişilerin karşısına bu halde çıkarmışlar. Kadındaki sonuçlar pek de parlak sayılmaz, görüştüğü kişilerin çoğu kadını gördükten sonra masayı terk ediyor daha da kötüsü kırıcı sözler sarf ediyorlar. Erkekte ise başta şaşıran kadınlar daha sonralarda kişiyi tanımaya çalışıyorlar ve ona bir şans veriyorlar hatta çoğu ile buluşması pozitif tamamlanıyor. İşte size o videolar, siz olsaydınız ne yapardınız?
Reklam
İstanbul'da Eşcinsel Evlilik
2 Eylül’de 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Ekin Keser ile 28 yaşındaki Emrullah Tüzün düğün yaptı. Onların düğünlerini diğerlerinden farklı kılan ise eşcinsel bir çift olmalarıydı. Kaos GL’den Emre Korlu, Ekin ve Emrullah’ın hikâyesini yazdı.Geçtiğimiz günlerde devletin resmî nikahıyla olmasa da; alternatif bir törenle İstanbul’da evlenen eşcinsel çift, ‘heteroseksist düzenin karşısında gizlenmedik’ diyor. 21 yaşındaki Arap kökenli olan Ekin Keser, güzel sanatlar öğrencisi. Emrullah Tüzün ise 28 yaşında. 2 yaşındayken ailesi İstanbul’a göç etmiş, Batmanlı bir Kürt. Hizmet sektöründe çalışıyor ve fotoğraf çekmeye bayılıyor.'‘Elele tutuşmaktan hiç kaçınmadık’'Emrullah ile karşılaştığın o anın bir tesadüf olduğunu düşünüyor musun? Nasıl tanıştınız?Kesinlikle bir tesadüftü. Onunla ilk karşılaşmam, iki yıl önce arkadaşlarımı kıramayarak gittiğim Taksim’de bir açılış partisinde oldu. İlişkimizin başlayışı o zamana tekabül eder. Tanışmamızdan kısa bir süre sonra da aynı evi paylaşmaya başladık.Aynı evi paylaşmaya başladığınızda bulunduğunuz çevrenin içerisinde “anlaşılırız” korkusu hissettiğiniz oldu mu?Olmadı çünkü aileme olduğum kadar çevreme de açık bir eşcinselim. Emrullah ile ilişkimizi biliyorlardı. Ona karşı duyduğum hisleri saklamadım.Sahi, sokaklarda içinizden geldiği gibi aşkınızın getirdiği özgürlüğü yaşayabildiniz mi?Yaşadık. Heteroseksist düzenin karşısında gizlenmedik. Duygularımızı görselliğimize de yansıttık. Birbirimize dokunduk, sarıldık ve el ele tutuşmaktan kaçınmadık.Aileleriniz cinsel yöneliminizi biliyor muydu?Ailem biliyordu. Emrullah’ın ailesine açılması ise daha sonra oldu.İlişkinizi öğrendiklerinde bu durumu nasıl karşıladılar?Sıradan bir ilişki gibi gördüler. İleriye dönük olduğunu düşünmüyorlardı.Biriniz Arap kökenli, diğeriniz Kürt; bu iki farklı etnik köken, iki ayrı kültür... Tüm bunlara bağlı yaşayan akrabalarınızdan tepki aldınız mı?Çok fazla tepki aldık. Hatta öyle ileri gidenler oldu ki ölüm tehditleriyle bile karşılaştık. “Tamam yaptınız bu kadarını. Bundan sonra gizlenin!” söylemlerine kulak asmadık. Emrullah’ın ailesinden ise herhangi bir nefret tutumuyla karşılaşmadık. En azından şu an ılımlı bir duruş sergiliyorlar.Aile eşrafından düğüne geldilerEvlilik isteği ilk kimin sürpriziydi?Teklif Emrullah’tan geldi. Bu benim için oldukça büyük bir sürprizdi.Nasıl bir teklifti? Sıradan mı, yoksa akılda iz bırakacak cinsten mi?Nişanlandığımız gün iş yerinden çıkış saatimi geciktirmek için elinden geleni yapmaya çalıştı. Daire kapısının önüne vardığımda kapıda asılı bir sürpriz ile karşılaştım. Kâğıt’ın üzerinde “Bekbek seni çok seviyor” yazılıydı. (“Bekbek” birbirimize seslenirken kullandığımız bir hitap şeklidir.) Kapıyı açıp içeri girdiğimde duvarda asılı duran çiçek ve üzerine iliştirilmiş başka bir kâğıt gözüme çarptı. Kâğıttaki notun ne olduğu heyecandan zihnimden silinip gitti zira salonda sehpanın orada duran laptop’a gizlenmiş ses kaydı ezberimde. Emrullah, bana evlenme teklifinde bulunuyordu sonra yüzüklerimizle yanıma geldi. Eve gizlenmiş arkadaşlarım da o gece bizi yalnız bırakmadılar. Bu benim için oldukça heyecan vericiydi. Kendimi çok özel hissettim. Düğün organizasyonu öncesi heyecanı merak ediyorum.Bize o dönemden biraz bahseder misin? Kostüm, davetiye, mekan vs. Nasıl bir telaştı?Evlilik heyecanı bir yana, yorucuydu. Davetiye tasarımı bize aitti. Tamamıyla el emeğiydi. Taslağı biz hazırladık; yakın arkadaşlarımızdan biri de karikatür çizimini gerçekleştirdi. Mekân için arkadaşımızın da aracılığıyla yatta karar kıldık, çünkü deniz özgürlük demekti. Zira aklımda ‘'homofobik bir tehlikeye maruz kalır mıyız’' sorusu olmasaydı, merasimi bir villanın bahçesinde yapmayı istemiştim. Hayalim buydu diyebilirim. Kostüm arayışı bizi çok uğraştırdı. Neredeyse gezmediğimiz yer kalmadı. Çocukluk arkadaşımın seçimiyle kostümlerimiz de belirlenmiş oldu ve giyindiğimizde oldukça güzel durdu üzerimizde.Düğüne katılım beklediğiniz gibi miydi? Evlilik merasimine katılımını beklediğiniz zira sizi yokluğuyla üzenler oldu mu? Mesela aileden davetinize icabet edenler var mıydı?Daveti yüz yirmi kişiyle sınırlamıştık. Katılım beklediğimiz gibiydi. Sevdiğimiz ve bize destek olan insanlar oradaydı. Gelmeyenlerin yokluğunu hissetmedim. Aktivist arkadaşlarımızdan da düğünümüze katılanlar oldu. Evet, aile eşrafından kuzenlerim beni yalnız bırakmadılar.'‘O senin kocan mı?'’ sorusu çok mutlu ettiEmrullah ile seni damatlık içinde görenlerden olumlu-olumsuz tepkiler aldın mı?Trafiği hesaplayamadığımızı düşünüyorum. Trafikte kaldık. Baktık bu böyle olmayacak kendi düğünümüze yetişemeyeceğiz; vapurda aldık soluğu. Yanımızda nedimelerimiz ve sağdıcımız vardı. Gözler üzerimizdeydi. Hatta Eminönü iskelesinde karnımızın açlığını bastırmaya çalışırken çikolata yemeye başladığımız esnada bir kadın, çevresindeki insanlara bizi göstererek, “Bakın bakın! reklam çekiyorlar” dedi. Çikolata ve iki damat... Kadının böyle bir kombin oluşturması bizi güldürmüştü. En ilgi çekici olanı ise tören çıkışında Suriyeli bir kadının yanıma gelip Emrullah’ı göstererek, “o senin kocan mı?” diye sorması oldu. Bu soru beni ve Emrullah’ı çok mutlu etmişti.Türkiye’de eşcinsellere evlat edinme hakkı tanınsaydı çocuk sahibi olur muydunuz?Kalabalık bir aile sayılırız. Bir köpeğimiz ve iki kedimiz var. Tabi neden olmasın eğer bu ülkeden eşcinselleri görmemekte direten, koltuğunu mesken bellemiş insanlar çeker giderse bir ya da iki çocuğu evlat edinmek istiyoruz.CNN Türk
Reklam
Evliliği Kurtarma Yöntemleri
Birazdan okuyacağınız 'evliliği kurtarma yolları' adlı yazımız, size rehber olacak. İşte evliliğinizi kurtarmanın 10 yolu...Evliliğinizin o ilk romantik ve tutku dolu halleri zamanla yerini sıkıcı bir rutine mi bıraktı? İlişkinizi yeniden canlandırmak ve eşinizle ilk günkü gibi yeniden mutlu olmak istiyorsanız, bu kuralları asla atlamayın!Birazdan okuyacağınız “ evliliği kurtarma yolları ” adlı yazımız, size rehber olacak. İşte evliliğinizi kurtarmanın yolları …
Sevgilinizi Kaybetmemek İçin Uzak Durmanız Gereken 6 Hareket!
Flört, çıkmak, sevgili olmak... İstediğiniz şekilde tanımlayabilirsiniz, ciddi bir ilişkinin altı kusurlu hareketi vardır ve kesinlikle yapılmaması gerekir. İşte size flört ederken yapılmaması gereken 6 hareket!İlişkinizin geleceği açısından aşağıdaki maddelere dikkat etmenizi önemle tavsiye ediyoruz. Aksi takdirde 10 sezonluk fırtınalı aşksenaryolarına mahkum kalabilirsiniz. Karşınızdakinin ve kendi huzurunuz için ne yapmanız gerektiğini bilmiyorsanız, işte size dev hizmet ! Bu altı maddeden uzak durun ve özel hayatınızda istikrarı yakalayın!
Reklam
Evli Kadınlar Ne Sıklıkla Seks Yapıyor?
Amerikan Kinsey Enstitüsü'nün kadınların cinsel yaşamlarına dair yaptığı araştırmaya göre, evli çiftlerin neredeyse yarısı ayda birkaç kez, yüzde 10'u da ayda sadece bir kez seks yapıyor.Jillian Kramer ’in Amerika'da yayımlanan Brides dergisi için hazırladığı haberde, evli kadınların cinsel yaşamlarıyla ilgili açıklamaları da yer aldı. Araştırmaya ilişkin haberde, 'evliliğinden son derece memnun' olduğunu belirten bir kadın “Eşinizle en son ne zaman seks yaptınız” sorusuna “Sevişmeyeli en az iki ay olmuştur' diye cevap verirken, bir başka kadın “Eşimle haftada bir kere seks yapıyor olmak bizim için yeterli” açıklamasında bulundu. Aynı kadın 'Aslında ayda iki kere yapmaktan da mutluyum” diye ekledi.Kinsey Enstitüsü'nün araştırma sonuçları, yeni evli çiftlerin daha sık seks yapacağına dair beklentinin aksi yönünde bulgular da ortaya koydu.Los Angelaslı fizyolojist Yvonne Thomas, kadınların ayda iki ya da haftada bir kez seks yapmaktan tamamıyla memnun olduklarını söylemelerini 'beklenebilecek bir şey' olarak görüyor. Thomas'a göre, stres, yorgunluk, hayatın beklenmedik olumsuzlukları (beklenmedik harcamalar veya hastalıklar gibi) çiftlerin seks yapma isteklerini azaltıyor. Thomas şunları ekliyor:“Memnuniyet ve birbirine kesin gözüyle bakmak da sıklıkla, farkında olmadan ilişkileri ve duyguları monoton hale getiriyor. Bu durum, evlendikten sonra çiftler arasındaki heyecan ve gizem gidecekmiş gibi hissettiriyor.'Eğer kendinizi bu durumdan dolayı mutsuz hissediyorsanız ya da evlendikten sonra bu durumla karşılaşmak istemiyorsanız, Thomas'a göre işte yapmayı deneyebileceğiniz dört şey:“Farklı şeyler insanları açar. Sevişirken farklı duyguları harekete geçirecek seksi gecelikleri, yaktığınız mumu ve iPod’unuzdan çalacak romantik (veya erotik) bir müziği dikkate alın.”“Bu film, sonrasında, hatta belki film sırasında, çiftlerin kişisel olarak romantik ve erotik bir ilişkiye girmek istemeleri için mükemmel bir başlangıç olabilir.”“Çok pahalı olmasına gerek yok. Önemli olan birbirinizle ve kaliteli vakit geçirmek. Haftanın dışarı çıkmanızı rutinmiş gibi hissettirmeyecek bir gününü seçin.”“Bu, kayıtsızlık veya birbirine artık kesin gözüyle bakma gibi çiftlerin arasında oluşabilecek olumsuz durumların oluşmamasına yardım eder. İnsanlar kendilerini daha değerli hissettiklerinde ve başkaları için önemli olduklarını bildiklerinde, seks yaparak aşklarını paylaşmaya daha eğilimli.”
Reklam