Sen Doğuştan Hangi Hediyeyle Ödüllendirilmişsin?
Seni diğer insanlardan ayıran ve özel hale getiren o kutsal hediye ne? Cevabı testte...
1. Şunlardan hangisi sıklıkla başına gelir?
2. Sen bir mitolojik karakter olsan, şunlardan hangisi olurdun?
3. Hangi durum ve zamanlarda daha başarılı olursun?
4. Peki, şu 4 tipten hangisi daha çok sensin?
5. Bir tartışma esnasında kendini nasıl hissettiğini öğrenmek istiyoruz...
6. Yaptıklarıyla birçok kişiye ilham veren şu kişiliklerden hangisi sana daha çok ilham verir?
7. Son günlerde, şunlardan hangisini yapmak seni daha çok tatmin ediyor?
8. Son soru: Verdiğimiz şu özelliklerden birisi sayesinde ünlü olacaksın diyelim, hangisini seçerdin?
Bilgelik!
Sen doğuştan bilgelik hediyesiyle ödüllendirilmişsin. Oldum olası eski, kadim ve yaşlı bir ruha sahip olduğunun ve yaşından çok daha büyük olduğunun bilincindeydin zaten. Olgunsun, en içinden çıkılmaz durumlarda bile soğukkanlı kalabiliyorsun. Aydın bir kişiliğe sahipsin ayrıca, etrafını bilgeliğinle aydınlatıyorsun. İstesen bile sığ olamıyorsun bir yandan da; dipsiz bir kuyu gibi derinsin bu yönünle. Şimdi sen de bırak bu mütevaziliği ve çoğumuzdan daha üst bir seviyede olduğunu itiraf et!
Misafirperverlik!
Sen, doğuştan misafirperverlik gibi bir hediyeyle ödüllendirilmişsin. Bu sana, belki de binlerce yıllık ticaret yollarında yaşayagelmiş atalarından miras kalmış olabilir. Senin cömert, gönlü geniş, anlayışlı, nazik ve de samimi bir insan olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu yönünle çoğu kişinin en iyi arkadaşı sensin ve emin ol ki senin adını duyduklarında gözlerinin içi parlıyor. Bizce her şeyden daha önemli bir şeye sahipsin yani: BİRÇOK DOSTA! Gerisi teferruat...
Kuvvet!
Sen doğuştan kuvvetle, güçle ödüllendirilmişsin. Burada kas gücünden bahsetmiyoruz pek tabii ki; senin kişiliğinin, karakterinin gücünden bahsediyoruz. Hayata karşı duruşu olan birisin ve bu duruş çoğu kişi tarafından hem takdir, hem de saygı görüyor. Çünkü sen sınırları çok net belli, prensipleri olan ve yeri geldiği zaman masaya elini vurabilen birisin. Kararsızlığınsa senin hayatında pek yeri yok, çünkü kafanda bulanık hiçbir şey yok. Dedik ya, sende her şey: NET! Kuvvetin de işte tam olarak bu duruşundan ileri geliyor...
İnanç!
Sen doğuştan inanç gibi bir hediyeyle ödüllendirilmişsin. İçinde gerçek bir inanan yatıyor, ki bu asla senin çok kolay inanan veya doğru-yanlış her şeyi kabul eden birisi olduğun anlamına gelmiyor. Aksine sen araştıran, en derinine kadar sorgulayan birisin; yani kafasında dogmaları olan biri değilsin. Bizim burada anlatmaya çalıştığımız, sen bir şeye inandığın zaman, ona gerçekten inanman. Bu ne olursa olsun böyledir; bu aşk olabilir, ilahi aşk da olabilir... İş, senin inanmanda ve senin açından bu inanç, asla yalap şap olamaz, hiç şüphesiz!
Gayret!
Sen doğuştan gayret gibi, azim gibi bir hediyeyle ödüllendirilmişsin. Bir kere senin enerjin sınırsızdır. Yorulmak nedir bilmezsin mesela. Sonraaa, seni zorlukların yıldıramayacağını da söylemek gerek. Hatta aksine zor işleri seviyorsun: Bu, iş hayatında da böyle, aşk hayatında da böyle (Bu zamana kadar hayatına girenler bunun bir kanıtıdır zaten). Senin için her gün, yeni bir heyecan, yeni bir hikaye demek. Gözlerini yeni güne hep güçlü, hep azimli, hep gayretli açıyorsun. Kısaca yaşamak bir oyunsa, sen bu oyunu seviyorsun, 'bug'ını da biliyorsun, hadi yine iyisin atom karınca ;)
Merhamet!
Senin hediyen aslında müthiş bir erdem, bu zamanda az bulunan cinsten: Merhamet! Kalbin çok büyük, 3 oda bir salon cinsinden, bayağı büyük yani: Orada herkese bir yer vardır. Büyük olmasına büyük de, bir de öylesine yumuşacık ki, sorma gitsin... Empati yeteneğinin çok gelişmiş olmasından mıdır nedir, bu dünyadaki tüm acıları taa derinden hissediyorsun. Bu acı biraz fazla geliyor bazen sana; hayvanlar, doğa, çocuklar, Afrika gibi şeyleri düşününce ruhun daralıyor, gözlerin yaşarıyor... Ama yine de seni sen yapan içindeki bu büyük şefkat. Lütfen bu erdemini kaybetme!..
Hayalperestlik!
Senin hediyen, belki de en büyük hediye: Hayalperestlik! Çünkü hayalperestler, bu koskoca kainatın mesajını doğru algılayabilen, onu dinleyebilen insanlardır. Ve yanlış bilinenin aksine, hayalperestlik gerçek dışılık değil, bizatihi gerçekçiliğin ta kendisidir. Çünkü bu hayatta ne kadar değerli, ne kadar gerçek, ne kadar bir şeyler başarmış insan var hepsi de çılgın hayalperestlerdir: Albert Einstein, Büyük İskender, Atatürk, Stephen Hawking, Fatih Sultan Mehmet... Ancak bir yandan da en yabana atılan hediye de hayalperestliktir. Hayallerin para kazandırmadığından mı yoksa hayalcilerin deli damgası yemesinden midir nedir, hayaller hep geri plana atılır. Ama SEN, lütfen hayallerinden vazgeçme, gerçekleştiremezsen bile en azından bu uğurda ölürsün ve dersin ki: 'Hayallerimden vazgeçmedim ya...'
Kehanet!
Sen doğuştan kehanet gibi bir hediyeyle ödüllendirilmişsin; ama galiba sen bu sonucu zaten biliyordun değil mi :) Şimdi kehanete sahipsin derken, pek tabii ki doğaüstü-sıra dışı özelliklere sahipsin demek istemiyoruz pek tabii. Aslında sezgilerinin ve 6. hissinin oldukça kuvvetli olduğundan bahsediyoruz. Mesela başkalarını dinlemek yerine içgüdülerini dinlediğin zaman asla yanılmıyorsun. Sonra sana insan sarrafı demek de oldukça yerinde. İnsanların yüzlerini, hareketlerini, mimiklerini çok iyi okuyabiliyorsun. Başına çokça gelmiştir: Birisine not verdiğin ve o kişinin o notu hak etmediği daha olmamış bir şeydir. İşte bütün bunlar seni modern dünyanın kahini yapıyor, bunu en iyi sen tanıyanlar bilir, fazla söze gerek yok...
Yorum Yazın
Şu adama mevlana demeyin.Mevla=yaradan mevlana=yaradanımız demek.Şirk değil de ne bu,ne dediğimizi bilelim lütfen bu adamın adı Celaleddin Rumi'dir
cidden mi?
keşke 6.sorunun şıklarında M.Kemal de olsaydı... çünkü en büyük ilham kaynağım ve çoğu kişi için de aynı olduğunu düşünüyorum.
misafirperverlik nedir aq. nerde sikte insanın kendine yaramayan özelliği varsa hepsi bende. hep başkalarını mutlu ediyorum hep başkalarına çalışıyorum hep b... Devamını Gör