Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Fırat Kalkanı Birinci Ayında: Bugüne Kadar Ne Oldu, Yarın Ne Olacak?
Türkiye'nin, Suriye sınırından IŞİD'i temizleyerek Özgür Suriye Ordusu'nu bölgeye yerleştirme için başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı birinci ayını doldurdu. Analistler, Türkiye'nin bugüne kadar olumsuz sonuçlar doğurmadan yürütmeyi başardığı operasyonun, bir takım riskler içerdiğini söylüyor.
Öyle ki geçtiğimiz hafta Suriye'nin Rakka kentine bağlı Tel Abyad ilçesinde PKK/PYD'nin çok sayıda militanının bulunduğu binaya ABD bayrağı asılmış ve ABD'nin iddiasına göre, bayrağı asan özel kuvvetlere Türkiye tarafından ateş açılmıştı.
Peki analistler devam etmekte olan operasyon hakkında ne düşünüyorlar?
Türkiye'nin, Ağustos ayının sonunda IŞİD için kritik önemdeki Cerablus'a yönelik başlattığı ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) militanları aracılığıyla gerçekleştirdiği bu operasyon, Ankara'nın Suriye içinde attığı en kritik adımlardan biri oldu.
15 Temmuz darbe girişiminden bir buçuk ay sonra başlayan bu operasyonun, siyasi sinyalleri uzun zamandır veriliyor olsa da, geniş kapsamlı bu adamın askeri ayağı pek çokları için sürpriz oldu.
BBC Türkçe'den Rengin Arslan'ın haberine göre; analistler, Fırat Kalkanı Operasyonunu Suriye'de etkin rol oynayan ABD, Rusya ve İran'ın çıkarlarının ortaklaştığı bir alan olarak tarif ederken, bu ilk aşamadan sonra çıkar çatışması riskine dikkat çekiyorlar.
Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Prof. Ahmet Kasım Han, 'Bu operasyonun ilk anda karşılığının olumsuz olmadığı aşikâr. Ruslar bu harekatı zorlaştırmak için herhangi bir hamlede bulunmadılar, ki bulunabilirlerdi. ABD'den de destek yönünde açıklamalar geldi. İlk anda bir sorun yaratmadığı söylenebilecek bir harekât' diye özetliyor uluslararası alandaki yankısını.
Türkiye'nin IŞİD'i ilk kez 'silahlı olarak hedef almasının' özellikle Batı'da ve ABD'de olumlu bir tepki karşılandığı söyleyen Han, ABD'nin bu durumda doğal olarak Türkiye ile hareket etmek isteyeceğini söylüyor.
Türkiye'nin dış politikası açısından yönelimi ve uluslararası ilişkiler ile ilgili olarak ciddi ihtimaller ve sonuçlar yarattığını vurguluyor.
'Türkiye'nin diplomatik, askeri ve operasyonel başarısı'
Güvenlik analisti Metin Gürcan, gelinen kritik noktayı ise, bugüne kadar yaşanan sürecin 'dördüncü aşaması' olarak değerlendiriyor.
'Peki dördüncü aşama ne olacak? Bu kritik. Türkiye'nin adımlarının Suriye sınırında doğu-batı hattında enlemesine büyümesi ihtimali var mı? Türkiye Fırat'ın doğusuna taşar mı?
'Türkiye Suriye sınırındaki doğu- batı hattında bu başarı hikayesini Fırat'ın doğusuna da taşırarak Kobani ve Cezire kantonlarının de facto meşruiyetini ve Suriye'nin kuzeyinin kontrolünü zayıflatmaya çalışıyor öncelikle. Eğer Washington izin verirse de yıkmak istiyor' diyor.
'ABD Tel Abyad'a bayrağını Türkiye'ye karşı dikti'
Türkiye, Suriye sınırında PKK'nın uzantısı olarak gördüğü PYD'nin hâkimiyetinden duyduğu rahatsızlığı ifade ederken özellikle 'Fırat'ın Batısı'nın kırmızı çizgisi olduğunu söylüyor.
Gürcan'a göre Türkiye bugüne kadar bu konuyu özel olarak vurgulamasa da Fırat'ın batısında yer alan Kürt kantonlarını da hedef almak istiyor.
Ancak ABD'nin, Kobani'nin ve dolayısıyla Fırat nehrinin de doğusunda kalan Tel Abyad'a kendi bayraklarını dikmesinin, Türkiye'nin bu hedeflerine verilmiş bir karşılık olarak görülebileceğini söylüyor.
ABD geçtiğimiz günlerde, PYD denetimindeki bu bölgede kendi bayrağını dikmiş; bölgedeki Kürtler, bunu Türkiye'nin olası müdahalesine karşı bir önlem olarak değerlendirmişti.
Tel Abyad, Türkiye'nin Akçakale ilçesinin tam karşısında yer alıyor.
'Fırat'ın batısı için müzakere ederim ama doğusu müzakereye kapalı'
Gürcan, ABD'nin bu şekilde bir mesaj vermeye çalıştığını söylüyor: 'Tel Abyad'da Amerikan bayraklarının asılması aslında, Türkiye'ye 'ben seni gördüm, bu başarı hikâyesini Fırat'ın doğusuna taşırmaya niyetin var galiba ama benim burada IŞİD ile mücadele için stratejik ortağım YPG'dir. Batısı, için müzakere ederim ama doğusu müzakereye kapalıdır' demektir.'
Kilis'e roket saldırıları: 'Mobilize güçlerin varlığı önlemi zorlaştırıyor'
Peki, Türkiye sınırın öte tarafını ele geçirmişken, IŞİD nasıl gelip bu roketleri atabiliyor?
Gürcan, Suriye'nin düz coğrafi yapısının, kolay mobilize güçlerin varlığının ve kolay erişim sağlayan yolların bu tür saldırıları önlemeyi zorlaştırdığını söylüyor.
'Suriye'de arazinin değil nüfusun kontrolü sağlanabiliyor. IŞİD, insan arazisinin içine saklanıyor. Şimdi Suriye'nin kuzeyini tamamen alın, sınırın bütün kontrolü sizde olsun sınır hattında yine aynı şeyi yapabilir' diyor.
Türkiye El Bab'a kendi askeriyle mi ÖSO ile mi gidecek?
Türkiye, Fırat'ın batısında IŞİD'in elinde bulunan El Bab'a yönelik bir niyetinin olduğunu açıkça ifade ediyor.
Hükümete yakın basın yayın organları son birkaç gündür bu operasyon için hazırlıkların tamamlandığını, Türkiye'nin desteklediği ÖSO birliklerinin hazır olduğunu yazmaya başladı.
Öyle ki, dün bir gazete El Bab operasyonu için ÖSO birliklerinin yetersiz kalması halinde yaklaşık '40 bin Mehmetçik'in sınırda hazır beklediğini yazdı.
Bu haberden bir gün önce Savunma Bakanı Fikri Işık, El Bab operasyonunun ÖSO ile birlikte yapılacağını ve kendisine verilen bilginin 'şu anda kendi piyadelerimizi kullanmak için bir ihtiyaç olmadığı yönünde' olduğunu söyledi.
Metin Gürcan, El Bab'a Türk askerinin girmesini olumsuz bir senaryo olarak nitelendirirken şu değerlendirmede bulunuyor: 'Komando birlikleri Çobanbey üzerinden girip Bab'a yönelirlerse o zaman ÖSO'nun etkin olamadığını anlayacağız ve karada etkin unsur olarak Türk askerini göreceğiz. Bu bana göre olumsuz bir senaryo.'
'Birleşen çıkarlar çatışan çıkarlara dönüşebilir'
ÖSO'nun 'sicilinin bozuk olduğunu' ve şemsiye bir örgüt olmasından dolayı ortak motivasyonlarıyla ilgili soru işaretlerinin olduğunu söyleyen Gürcan, ABD'nin de Fırat'ın batısında müttefik arayışında bir karar vermek için ÖSO'nun sahadaki yetkinliğine bakacağını belirtiyor.
Türkiye'nin Cerablus ve Çobanbey'de başarıyla yürüttüğü operasyonların Suriye'de etkin olan ABD, Rusya, İran gibi ülkelerin 'ortak çıkarlarına' denk geldiğini ve bu sayede uluslararası alanda tanınan bir başarı haline geldiğini söylüyor.
Ancak Türkiye'nin 'Suriye'nin kuzey-güney hattında genişleyecek şekilde hareket etmesinin sadece Washington'un değil, Moskova'nın, Tahran'ın ve Şam'ın da tepkisini çekeğini ve sonuçta 'birleşen çıkarların artık çatışan çıkarlara dönüşeceğini' belirtiyor.
Ahmet Kasım Han da, ortada biri diğerinden daha muhtemel olsa da, şu an hangisinin gerçekleşeceğinin öngörülemediği bir dizi ihtimalin bulunduğunu söylüyor.
Ancak, 'Türkiye El Bab'ın güneyine kadar inerse o noktadan sonra durması çok güç olur' diye ekliyor.
Gürcan, El Bab'a yönelik olası bir operasyonun zorlu olacağına ve Cerablus kadar kolay bir hamle olmayacağına dikkat çekiyor
'El Bab kritik bir kavşak noktası. Suriye'nin kuzeyini, güneyden kontrol ediyor. Bir Kürt kontrolünü engelliyor. Aynı zamanda Halep'in Türkiye ile olan kontrolünü elde ediyor. IŞİD'in çok sağlam tahkimat yaptığını biliyoruz ve şu an 2 bin- 3 bin savaşçısını orada tutuyor' diyor.
Türkiye'nin Suriye politikasında benzeri görülmemiş adımlar attığı bir dönem aynı zamanda, Kürt militanlar, Batı ve Suriye içinde etkin güçler ile çatışma riskini, düşük bir risk bile olsa- beraberinde getiriyor.
ABD'nin Kürtleri silahlandıracağını söylemesinin ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kobani'ye iki uçakla silah indirildiği söylemesinin arasında yaklaşık 48 saat var.
Başbakan Binali Yıldırım ise silahlandırma haberlerinin ertesi günü 'Biz Amerika ile anlaşamıyoruz' dedi.
Yorum Yazın
Orta Doğu'nun içine karışmak ölüm getirir. Ama garip bir şekilde 1 aydır ordu Orta Doğu'nun en kanlı yerinde ve 1 aydır bomba patlamıyor.
Önümüzde 3 yön var: El Bab-Afrin-Menbiç. El Bab'a girip bir an önce alabilirsek stratejik üstünlük büyük ölçüde bize geçer. Menbiç'e girersek IŞİD başımıza b... Devamını Gör
savaşlar istediğin zaman başlar ama istediğin zaman bitmez.