12 Maddede Bir Woody Allen Filmi İzledikten Sonra İnsanı Saran “Hayat Ne Garip” Hissi
Mavi Yasemin, Radyo günleri, Annie Hall, Manhattan, Zelig, Maç Sayısı, Hannah ve Kız Kardeşleri, Vicky Cristina Barselona, Paris’te gece yarısı, Ufak Sahtekarlıklar, vs. Hangi birini sayalım ki. 81 yaşında olmasına rağmen hala her yıl bir film çeken, filmindeki diyaloglar ve mekanlar ile insanı başka diyarlara götüren Woody Allen’ın başka bir büyüsü var. Filmindeki tek bir söze, tek bir bakışa, tek bir espriye, tek bir mekâna kapılıp gitmeniz işten bile değil. Çok sıradan görünen bir filmin etkisinden kurtulmanız bazen mümkün olmayabiliyor.
Biz buna bir Woody Allen filmi izledikten sonra insanı saran “hayat ne garip” hissiyatı diyoruz. Eminiz ki sizin de başınıza geldi bu ve suratınızda aptal bir gülümsemeyle kalakaldınız. Şimdi size bu hissiyatı açıklamaya çalışacağız.
1. Çünkü bir Woody Allen filminde izlediklerimizin bizim başımıza da gelme ihtimali yüksek.
Hayatın içinden hikayeler, diyaloglar, bize benzeyen insanlar ve onların dertleri… Kendimizi bir anda filmin içinde buluveriyoruz.
2. Çünkü Woody Allen filmleri her konuyu apaçık anlatıyor.
Anlamadığımız göndermeler, semboller, üstü kapalı anlatımlar yok. Woody Allen ne söyleyecekse pat pat pat söylüyor. Aklımızı başımıza getiriyor.
3. Çünkü Woody Allen’ın karakterleri hayatın içinde olan kimseler.
Aptal aşık, karısıyla sorunu olan adam, eşini aldatan erkek, zengin olmak isteyen genç, vs. hepsi bizim de çevremizde gördüğümüz insanlar. Böyle biri yoktur diyebileceğimiz hiç kimse yok Woody Allen filmlerinde.
4. Çünkü Woody Allen’ın abartısız, gösterişsiz bir anlatımı var.
En saçma diyebileceğimiz hikayeleri bile çok basit ve anlaşılır bir dille anlatıyor Woody Allen. Böyle bir şey olamaz ya! Diyeceğiniz şeyleri bile size mümkünmüş gibi göstermeyi başarıyor.
5. Çünkü Woody Allen’ın tesadüfleri çok olası.
Woody Allen filmlerinde “hadi canım sende…” diyeceğiniz olaylar olmuyor, sanki filmi izleyip dışarı çıkınca sizin de başınıza gelebilecek şeyleri anlatıyor.
6. Çünkü Woody Allen filmlerinde abartılı oyunculuklar yok.
Bu onun bir başarısı mı yoksa seçtiği oyuncuların yeteneği mi bilinmez ama Woody Allen filmlerindeki doğal oyunculuk başka pek az filmde görülebilir bir şey.
7. Çünkü Woody Allen’ın filmleri için seçtiği mekanlar çok güzel.
Seçtiği şehirler, şehirlerdeki mekanlar, açık alanlar çok güzel. İnsan çoğu zaman sadece mekanlara dalıp gidebiliyor.
8. Aynı şekilde kapalı alanları da eşsiz kullanıyor.
Gördüğünüz bir evin film için hazırlanmış olduğunu düşünmüyorsunuz, bir evde ne bulunması gerekiyorsa o kadarı var. Kadrajı öyle ustaca kullanıyor ki kendinizi bir anda o evin içinde bulabiliyorsunuz.
9. Çünkü kadın erkek ilişkisini Woody Allen kadar güzel, sade ve doğru anlatan yok.
Bir kadın erkek ilişkisinde olabilecek tüm gerilimler, yanlış anlamalar, kaçamaklar, aldatmalar, ayrılıklar, Woody Allen tarafından olabilecek en doğru şekilde analiz edilip anlatılmıştır.
10. Çünkü Woody Allen çok güzel bir masal anlatıcısı.
Kahire’nin mor gülü, Paris’te gece yarısı gibi filmleri izleyenler ne demek istediğimizi anlamıştır. Woody Allen çok güzel çağdaş masallar anlatır.
11. Çünkü Woody Allen olaylara, insanlara, insan psikolojisine, yaşama, farklı açılardan bakmamızı sağlıyor.
Belki başımıza onlarca defa gelen bir şeyin farklı bir yorumu olabileceğini, farklı bir şekilde düşünmenin, farklı bir yaklaşımın mümkün olabileceğini gösteriyor bize.
12. Çünkü Woody Allen’ın en gerilimli filminde bile telaşlı bir neşe vardır.
Woody Allen filmlerinde sizi rahatlatan, size umut veren, sizi güldüren bir şeyler mutlaka karşınıza çıkacaktır.
Bonus – Çünkü Woody Allen filmleri karmaşıktır, tıpkı yaşamın kendisi gibi.
Sorunları çözer, ilikler, açar, kapatır, girer, çıkar…
Yorum Yazın
Bu pedofili sapik herifi neden destekliyim ki? ve insanlar onun yaptiklarini bilerek neden hala onunla calisiyolar anlamiyorum.