onedio
Dünya Kupası'nda Seksi Yasaklayan Ülkeler Elendi
Dünya Kupası kampında futbolcularına seksi yasaklayan ülkeler elendi. Oyuncularının sevgilileri veya eşleriyle kalmasına izin veren takımlar ise, kupada yoluna devam ediyor.Elenen Rus takımının futbolcuları yalnız seyahat ediyordu. Takımın hocası Capello, bazı oyuncuların eş ve kız arkadaşlarımız da kampa katılsın önerisini reddetti. Fransız takımı ise, kendinden beklenildiği gibi bu konuda diğer ülkelere göre daha 'esnek'. Takımın koçu Didier Deschamps 'bütün gece'yi yasaklamış, yalnızca 'rahatlamak' için 'bir süre takılmaya' izin veriyor. Elenen Nijerya takımı ise bu konuda biraz daha muhafazakardı. Yalnızca evli olan futbolcuların eşleriyle ilişkiye girmesine izin veriyordu. Kız arkadaşı olanlar ise olaya son derece uzaktı. Brezilya takımı ise en tuhafı: 'Akrobasi' yapmamak şartıyla, seks serbest. FUTBOLCULARINA SEVİŞMEYİ YASAKLAYAN ÜLKELER Rusya: ELENDİBosna Hersek: ELENDİŞili: ELENDİMeksika: ELENDİBAZI DURUMLARDA İZİN VEREN ÜLKELERFransa: ÇEYREK FİNALDEBrezilya: ÇEYREK FİNALDEKosta Rika: ÇEYREK FİNALDENijerya: ELENDİSERBEST ÜLKELER Almanya: ÇEYREK FİNALDEAmerika: GRUPTAN ÇIKTIHollanda: ÇEYREK FİNALDEİşviçre: GRUPTAN ÇIKTIUruguay: GRUPTAN ÇIKTIEurosport
Uyku Pozisyonu İlişkiniz Hakkında Bilgi Veriyor
Yatağınız da eşinize sarılarak mı yatıyorsunuz yoksa aranızda mesafe mi koyuyorsunuz bu davranışlar ilişkiniz hakkında bilgi veriyor. Edinburgh Uluslararası Bilim Festivali’nde yapılan araştırma sonucuna göre, eşi ile yatakta arasında 3 santimden daha az mesafe koyanlar, yatağın her iki ucunda ayrı ayrı yatanlara göre daha kaliteli ve mutlu bir ilişki yaşıyor. Hertfordshire Üniversitesi’nde, 1000 ile 1500 kişi arasında yapılan anket çalışmasında, insanların uyku alışkanlıklarının ilişkileri ile bağlantısı incelendi, ve neredeyse doğrudan bir bağlantısı var. Çiftler arasında 70 santimden fazla uzaklık olanların sadece yüzde 66′sı aralarındaki bağdan memnunken, aralarında daha kısa mesafe olan, yani kucak kucağa uyumayı seçen çiftlerin yüzde 86′sı ilişkilerinde çok mutlu. Diğer yandan dokunmak da çiftlerin mutluluklarının artmasını sağlıyor. Gece boyunca birbirlerine dokunmadan uyuyanların sadece yüzde 68′i mutluyken, uyku esnasında birbirine dokunmaktan kaçınmayan çiftlerin yüzde 94′ü mutlu bir ilişki yaşıyor. Araştırmaya göre çiftlerin sadece yüzde 12′si birbirlerine 2,5 santimden yakın mesafede dururken, çiftlerin yalnızca yüzde 2′si 75 santimden daha uzak yatıyor. Bu durumda çoğunluk, bu iki ölçünün ortasını tercih ediyor. Ne çok yakın ne de çok uzak…
Mutlu bir ilişkiye giden yol
Hayattaki en büyük arzularımızdan biri, aşkı bulmak. Sevmek, sevilmek ve yakınlık kurmak hepimizin hayali. Ancak yaşamın üzerimize yüklediği sorumluluklar ve stres, aşkı bulmamızı da zorlaştırıyor.İlişkilerin devamı için en önemli şeyin partnerler arası iletişim olduğu açık. Herkes birbirinden farklı olduğu için, mükemmel ilişkinin formülü diye bir şey de maalesef yok. Ancak mutlu bir ilişkiyi sürdürülebilir hale getirmek, genelde aynı yollar üzerinden geçiyor. Uplifers olarak, bu yolda size rehberlik etmesi için 15 yılı aşkın bir süredir Pschologytoday.com’da yazarlık yapan Hara Estroff Marano’nun önerilerini bir araya getirdik.Partnerinizi akıllıca seçin. Birinden etkilenmemizin birçok neden var ve bir kısmı kontrolümüz dışında gelişiyor. Ancak yine de partnerinizi seçerken, karakterine, kişiliğine, değerlerine, çevresiyle olan ilişkilerine dikkat etmenizde fayda var.İlişki hakkındaki düşüncelerinizin farkında olun. Partnerinizin ilişkiler hakkındaki görüşlerini de mutlaka öğrenin. Benzer fikirlere sahip olmanız, ileride yaşayacağınız anlaşmazlıkların önüne geçecektir.Cinselliği aşkla karıştırmayın. Özellikle ilişkinin başlarındaki heyecan ve karşınızdakine duyduğunuz cinsel çekim, aşık olduğunuzu düşünmenize yol açabilir.Devamı: http://www.uplifers.com/mutlu-bir-iliskiye-giden-yol/#ixzz36JDC4uJy
İlişkinizi Renklendirecek 3 Öneri
İlişkinizi sıkıcı bir hâlden kurtarıp daha canlı ve renkli bir düzene sokmak istiyorsanız, önerilerimize mutlaka göz gezdirin. İşte ilişkiyi canlandırmanın 3 muhteşem yolu... Uzun süreli ilişkiler, bir süre sonra rutine dönüp monoton bir şekilde ilerleyebiliyor. Bu durumun önüne geçmek ise çiftleri biraz zorlayabiliyor. İlişkinizi sıkıcı bir hâlden kurtarıp daha canlı ve renkli bir düzene sokmak istiyorsanız, önerilerimize mutlaka göz gezdirin. İşte ilişkiyi canlandırmanın 3 muhteşem yolu… Yavaş adımlarla ilerleyin İlişkiye başlar başlamaz içinizdeki her şeyi partnerinize dökmek yerine durup biraz bekleyin. Yavaş adımlarla ilerleyin ve her zaman size dair birkaç gizemli şeyi içinizde tutun. Partnerinizi sevdiğinizden emin olsanız bile gizemli yönlerinizi keşfetmesine ve sizinle daha fazla yakınlık kurmasına yardımcı olacak fırsatlar tanıyın. İlişkinizi bir solukta yaşayıp monotona sokmak istemiyorsanız, bu kuralı görmezden gelmeyin! Daha çok “Seni seviyorum” demelisiniz! “Seni seviyorum” cümlesini duymaktan daha güzel ne olabilir? Bu iki kelimenin mucizevi gücünden mutlaka yararlanın ve partnerinizi sevdiğinizi sıklıkla dile getirin. Uzun soluklu ilişkilerde alışkanlığın beraberinde getirdiği rutin durumdan dolayı sevgi sözcükleri daha az dile getiriliyor. Siz, “Yıllardır birlikteyiz, söylemesem de onu sevdiğimi biliyor” demeyin! Ne kadar zaman geçerse geçsin sevgilinize bol bol “seni seviyorum” deyin. Değişmekten ve gelişmekten korkmayın İlişkinizi rutine sokmadan keyifli bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, değişimden ve gelişmekten korkmayın. “Ruh eşim” diye adlandırdığınız partneriniz yıllar içinde değişebilir. Aynı şekilde siz de eskiden olduğunuz gibi bir insan olmayabilirsiniz. Ancak önemli olan bu değişimleri kabullenip, kendinizi geliştirerek ilişkide yol almanız. Daha renkli bir ilişki için değişmekten asla korkmayın, sıkıcılıktan ve aynı şeyleri yapmaktan da uzak durun.
Evlilik Öncesi Bu Detaylara Dikkat!
Uzman Dr. Orhan Karaca: 'Eğer çift birbirinin düşüncelerini yeterince bilmiyorsa ve detaylar konuşulmadan düğüne doğru bir gidiş olduysa düğüne dair aşamalar gerçekleştikçe fikir ayrılıkları başlar.' İyi bir kişiyle evlenmek, iyi bir evlilik yapmak birçok insanın hayali olduğunu ifade eden Psikiyatri Uzmanı Dr. Orhan Karaca, bu hayal hem müstakbel eş için hem de evlilik süreci için kurulacağını belirtti. Evlenmeye karar vermiş çiftlerin evlilik öncesinde birbirlerini çok iyi bir şekilde tanıması gerektiğinin önemli vurgulayan Orhan Karaca, “ Kimi düğüne dair her şeyin mükemmel olmasını beklerken kimi de düğüne sadece bir tören olarak bakar” dedi. Uzman Dr. Orhan Karaca, “Eğer çift birbirinin düşüncelerini yeterince bilmiyorsa ve detaylar konuşulmadan düğüne doğru bir gidiş olduysa düğüne dair aşamalar gerçekleştikçe fikir ayrılıkları başlar. Her iki taraf da başta konuşması gerekenleri son aşamada konuşmak zorunda kaldığı için zaman kısıtlılığının verdiği baskıyla diğerini ikna etmeye çalışır. Bazen ailelerin hayalleri de işe karışır ve çift arasındaki gerilim gittikçe artar. Yeterli iletişim kurulmadığı için bu sürece gelindiği çoğu zaman göz ardı edilir ve çift birbirini değişmekle suçlar. Aslında kişi müstakbel eşinin düşüncelerini öğrenmemiş, varsaymıştır. Varsayımlarının gerçekleşmemesi kişide hayal kırıklığı oluşturur. Eğer ciddi düzeyde harcama da yapıldıysa bu da baskı oluşturur ve iletişim kopma safhasına gelebilir. Bu yaşanan iletişim bozukluğu sadece törene dair yaşanmaz. Benzer şekilde kültürel ve dini unsurlar üzerine fikir ayrılıkları, eşin ailesi ile birlikte yaşamak zorunda kalma, evlilik sonrası rollerde beklentinin karşılanmaması, iş yaşamı ve ekonomik bağımsızlığından vazgeçmek zorunda kalma, eşin kıskançlığı nedeniyle o ana kadar içinde olduğu sosyal çevresinden uzak bir yaşam tarzını onaylamak zorunda kalma da çift arasındaki gerilimi tırmandıran konulara örnek olarak gösterilebilir” dedi. Bunlar hangi sebeplerden kaynaklanmaktadır? Evlilik öncesinde çiftler arasındaki sorunların sebeplerini tek tek sıralayan Orhan Karaca, sözlerine şöyle devam etti.” Evlilik öncesinde çiftin birbirini tanıma fırsatı bulamaması, hayata bakış açısı ve beklentiler arasında ciddi farkların oluşu, alışık oldukları sosyoekonomik ve sosyokültürel düzey farklılığının belirgin oluşu, ebeveynlerin sürece müdahaleci tutumları, bireylerin psikolojik sorunlarının yoğun oluşu ve karşı karşıya kalınan problemleri çözmede problem çözme becerilerinin eksik oluşu çiftin arasında sorun yaşanmasına neden olabilmektedir. Ayrıca tahmin, yaşanan bir olumsuzluğu diğer alanlara da genelleyerek varsayımlarda bulunma, küçümseme, karamsarlık, endişe, yok sayma, asgari saygı düzeyinin korunmayışı, tolerans eksikliği, yaşanan sorunları bir kişiye mal etme, fedakârlık yaptığına ancak buna değer verilmediği yönündeki düşünceler, diğer kişilerin de bu olumsuzluklara sahip olması ve süreçte etkin rol oynamaları da çift arasındaki sorun çıkmasına, eğer varsa derinleşmesine neden olabilir.” Çiftler bu sorunu nasıl çözebilir? Çiftlerin arasındaki sorunları öncelikle empati yaparak yani müstakbel eşinin ne yaşadığını hissetmeye çalışmalı, onun düşüncelerini dinlemeli ve kendini onun yerine koyarak aşabileceğini ifade eden Karaca, “ Empati karşılıklı yapıldığında iletişim sorunları kısa sürede çözülebilir. Bunun dışında kişiler öz eleştiri de yapabilmeli ve bir takım hatalarında ısrar etmemelidirler. Hatayı fark edip düzeltmenin bir erdem olduğunu unutmamalıdırlar. Müstakbel eşin yaptığı özeleştiriye galibiyet kazanmış edasıyla yaklaşmamalı, kendisini anlamaya çalıştığı ve bunda başarılı olduğunu gördüğü için teşekkür etmelidir. Ailelerin kendileriyle ilgili hayallerini bilen çift bunu müstakbel eşiyle paylaşmalı, bu konuda ondan yardım istemeli, ailelerin karşı karşıya gelmesinin önüne geçilmelidir. Zira bazı ailelerde nezaket konusunda yeteneksiz yıkıcı tutum sergileyen kişiler olabilir“dedi. Evlilik terapistinden destek almak gerekir mi? Karaca, “Evlilik terapistlerinin kendi düşünceleriyle taraflardan birini ikna etmeye çalışacağı ön yargısı maalesef yaygındır. Çiftler iletişim bozukluğu yaşandığında haklı olduklarını, bir başkasının fikrine ihtiyaç duymadığını söyleyerek çoğu zaman terapiste gelmeyi kabul etmezler.Halbuki terapistin görevi çifte ne yapacağını söylemek değildir. Aralarında kendilerinin farkında olmadıkları iletişim sorunlarını tespit etmek, birbirlerini anlamalarını sağlamak, sorunlarını konuşarak çözebilecekleri bir süreç başlatmaktır. Çift terapistine başvurmak için belli bir zaman yoktur. Evli çiftler başvurabildiği gibi evlenmek üzere olanlar da başvurabilirler. Amaç sağlıklı iletişimin sağlanması ve çiftin kendi dinamikleriyle kendi sorunlarını çözebilecekleri noktaya gelmeleridir. Hatta evlenme aşamasında olan kişilerin başvurduğunda daha olumlu sonuçlar alınabilir. Zira yeni başlayan bir ilişkiyi yapılandırmaya çalışmak bozulmuş bir ilişkiyi düzeltmekten daha kolaydır.” (İHA)
Reklam
Kayınçoluğun Şanından Gelen 15 Şey
Kayınço olmak bir erkek için en ulvi görevlerden biri, bir yaşam felsefesidir. Enişte gibi kenarda duramazsınız, kuzen gibi bir yerden sonra yetkiniz tükenmez, bacınızla yavuklusu arasında taraf da olamazsınız tarafsız da. Zordur kayınço olmak bir çok yeteniği aynı bünyede eritebilmiş olmayı gerektirir. Aşağıda sayacağımızdan anlarsa kayınçolar anlar, gerisi yalan anlar;
Reklam
Sevgilinizin Odun Olduğunu Gösteren 8 Hareket
'Çoğu genç kızın başına gelen ve aslında gelmesi gereken erkek tipini tanıma yolları nelerdir?' sorusuna cevap olacak bir içeriktir.  Umarım bu yazılanların 1 tanesi bile erkek arkadaşınızda yoktur. Varsa Allah sabır versin bacım...
Uludağ Sözlük’te Efsaneleşmiş 11 Olay ve Kişi
2005’in Aralık’ında, karlı bir sabahın köründe klavye başlığına girilen ilk entry ile kuruldu Uludağ Sözlük. Mottosu “ulu’lardan ulu bir sözlük” olan bu sözlük Ekşi Sözlük’ün en iyi alternatiflerinden biri olmuş, zaman geçtikçe Alexa’da Türkiye içinde ilk 100’e Dünya çapında ilk 5000’e girmiş bir site olmuştu. Son yıllarda ise başlı başına bir “troll” mekanı olan Uludağ Sözlük’teki efsane olayları ve kişileri şöyle bir inceledik ve ortaya şunlar çıktı:
Evlilik Aşkı Öldürür Mü?
Konuyla ilgili kendi görüşlerimi yazmadan önce sizin yorumlarınızın da önemli olduğunu belirtmek isterim. Çünkü ben bu konu hakkında gerçekten tartışmak istiyorum. Evlilik aşkı öldürür mü? Birini çok seviyorsunuz doğru insan olduğunu düşünüp evleniyorsunuz. Cicim ayları diye tabir edilen ilk zamanlardan sonra bir çok kişi evlilikte aşkın öldüğünü düşünüyor. Halbuki aşkı öldüren evlilik değil insanlardır. Aşık olmak çok yüce bir duygudur. Eğer evlilik sonrasında o aşk ateşinin söndüğünü hissediyorsanız sadece aşık olduğunuzu sanmış yanılmışsınızdır. Çünkü aşk bitmez.. İlgi duymak ve hoşlanmakla karıştırılsa da çoğu zaman aşk bambaşkadır. Zaten bu yüzen adına binlerce kitap ve şiir yazılmış sözler söylenmiştir. Hatta filmler çekilmiştir. Aşk basit olabilir mi? Bireylerin evliliğin aşkı öldürdüğü yönündeki düşünceleri kesinlikle kendi oluşturdukları sorunlar yığınıdır. Çok basit olacak ama yine de bir kaç örnek vermek istiyorum. Bir erkeğin sakal tıraşı olduktan sonra lavaboyu kirli bırakması ya da çoraplarını kıyafetlerini (nasıl olsa toplar düşüncesiyle) ortalığa atması. Bir şey isterken kalk getir demesi. Yani titizlik düzenlilik ve saygı noksanlığı. Diğer yandan kadınlar.. Eşlerine hem maddi hem de manevi yönden destek olmaması. Yorgun argın eve gelen bir erkeğin istediği iki şey vardır. Bir sıcak bir karşılama iki yine sıcak bir çorba. Bunlar yazıldığı kadar basit şeyler ama yine de etrafımda bunları yapmaktan aciz insanlar görüyorum. Böyle bir davranış biçimiyle o insana nasıl aşık olduğunuzu söyleyebilirsiniz? Söyleseniz bile bu ne kadar doğrudur? Bu yüzden aşk aslında olduğu yerde kalbimizde duruyor onu öldüren bizleriz. Çok daha uzun yazılası bir konu ama burada noktalamak istedim.
Reklam
Kamasutra nedir?
Kamasutra 3. yüzyılda Hint bilge Mallanaga Vatsyayana tarafından derlenmiş, cinsellik üzerine ilk yazılı eser olma özelliği taşıyan bir öğreti. Kamasutra’daki amaç, çiftlerin aşk ve cinsel hayatlarını derinleştirmek ve renklendirmek. Kamasutra’nın ortaya çıkışına dair bilinen en yaygın hikaye, Tanrı Shiva ve karısı Parvati’nin cinsel birleşmelerinin ayrıntılarının ve pozisyonlarının kaydedilerek günümüze ulaşmasıdır.Birçok Hint filozoflarına göre yaşam 4 temel maddeden oluşur: Darma (Dinsel erdem), Kama (Zenginlik), Kama (Zevk) ve Moksha (Günahlardan kurtulma). Buna göre, kişi bebeklik/çocukluk, gençlik ve yaşlılık olarak bu aşamalardan geçer. Vatsyayana’ya göre, kişi önce hayatını nasıl kazanacağını öğrenmelidir. Kişi kendine güvenli bir yaşam oluşturduktan sonra, cinsel tatmin ve zevke erişebilir. Biri bir diğerinden asla ayrılamaz...
Telefonda Romantizm Çok Tehlikeli Olabilir
Telefonunuzdan yazdığınız basit bir mesaj ya da geç kalmış bir cevap, bakın nelere sebep oluyormuş!İngiliz GSM opratörü TalkTalk Mobile tarafından yapılan bir araştırma, telefonda romantizm yapmaya hevesli çiftlerin yanlışlarını ortaya koydu.1.000 kişi arasında yapılan araştırmaya göre, çiftlerin yaptıkları en büyük yanlışların başında, yemek sırasında veya sinemada sevgililerinden / eşlerinden gelen telefonları açmak geliyor. Bu sırada karşı tarafa yeterince ilgi gösteremeyen taraf, karşıdaki kişinin romantik ihtiyaçlarına karşılık veremediği için sorunların çıkmasına sebep oluyor. bu sırada tamamen konuyu başından savmak için yapılan kısa mesajlaşmalar da karşı tarafın rahatsız olmasına neden oluyor.Erkeklerin yarısına yakını bir ilişkiyi bitirmek için bir telefon mesajının yeterli olacağını düşünüyor. Elbette kadınlar ise bu fikri kabul etmiyor. Kadınların yüzde 62'si bir ilişkinin yüz yüze bitmesi gerektiğine inanıyor.Yine bazı çiftlerin, ısrarlı şekilde arka arkaya mesajlar atması, karşısındaki kişiyi çok rahatsız ediyor ve bu da ilişkilerin kötü yola girmesine sebep oluyor. Yine araştırmaya göre, bir mesaja, yaklaşık bir hafta sonra cevap verenler de bulunuyor. Bu tür geç cevaplar da ilişkinin mahvolması için yeterli bir sebep sayılıyor.Öyle görünüyor ki, ilişkimizde telefonu nasıl kullandığımıza çok dikkat etmek ve mümkün olduğunca yüz yüze iletişim kurmak veya açıklayıcı metinler iletmek zorundayız. Aksi halde, telefonların hiç acıması olmuyor.
Reklam
Reklam
Eski Sevgili Yüzünden Nefret Edilen 20 Şey
İlişkiyi de bir kompozisyon olarak düşünebiliriz. Giriş, gelişme ve sonuçtan oluşur. Tıpkı kompozisyonda olduğu gibi ilişkide de ilk adımı atmakta epey zorlanırız. Tabii devamındaki süreç çorap söküğü gibi gelir. İlişkinin en heyecanlı kısmı tartışmasız gelişme kısmıdır. O bölümde yaşanan mutluluklar, heyecanlar, üzüntüler, zevkler paha biçilemez duyguların bütününü oluşturur. Şanslıysanız sonuç bölümü mutlu sonla biter. Ancak tam tersi bir durumda hayatınız 180 derece değişir. Yaşadığınız o tüm duygular ilişkinizden sonra bile peşinizi bırakmaz. Sevgilinizle birlikte sevdiğiniz her şey bir anda nefrete dönüşür. Artık o sizin sevgiliniz değil, eski sevgilinizdir. Eski sevgiliniz yüzünden de çoğu şeyden nefret edersiniz. İşte bu listenin top 20'si:
İçinizi Isıtacak 24 Hayvan ve Sevimli Yavruları
Aile sevgisi minikler için çok fazla önemlidir. Bu durum sadece insanlara has bir durum değildir. Hayvanlarında anne baba bakımına ihtiyaçları vardır. Hatta bazı hayvanlarda bu konu daha hayati bir durum arz etmektedir. Çevrebilimciler ebeveynlik durumuna göre hayvanları R ve K olmak üzere ikiye ayırıyorlar. K grubu kedi, köpek, fil gibi daha az sayıda yavru meydana getirip uzunca bir süre yavrusuyla ilgilenen hayvanlardan oluşuyor. R grubu ise balık, kaplumbağa, kurbağa gibi çok fazla sayıda yavru meydana getirip pek azının hayatta kaldığı ve yavruların erişkinliğe hızlı ulaştığı grup olarak bilinir.  Bu liste genellikle K grubu hayvanlardan oluşuyor ve hepsi de birbirinden sevimliler.  İyi eğlenceler dileriz...
Reklam