Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Ümit Sanlav Yazio: İlişki Durumu Karmaşık!
Özellikle pandemi süreci itibariyle her türlü iletişim ihtiyacımızı idame ettirmemiz anlamında yaşamsal bir zorunluluk haline gelen sosyal ağlar, gerçek anlamda bir yüz-yüze görüşme etkisi yaratmasa da, insan iletişimi konusunda hayatımızın bir parçası oldu. Sosyal medyada dertleşiyor, üzülüyor, seviniyor, evleniyor, ayrılıyor, kavga ediyor, kıskanıyoruz. Duygularımızı yaşadığımız ve ifade ettiğimiz bu mecralarda davranış tarzıyla ilgili bazı çalışmalardan bahsedeceğiz bu haftaki yazımızda.
Öncelikle evlilik, nişan, söz yüzüğü takmanın sosyal medya dilindeki karşılığı olan “ilişkisi var, ilişkisi yok, evli, nişanlı” durum güncellemelerini anlarız da; ilişki durumu karmaşık ve serbest ilişki nedir abi? İlişkim var ama gel, yan cebime ;) hele bir de “eşinden ayrı, boşanmış ve dul seçenekleri var ki seçenek mi, sosyal deney mi anlayabilene aşk olsun.
İlişkisi var: Aman dikkat uzaklaşıyorsunuz
Araştırmaya göre çiftler ilişki durumlarını “ilişkisi var” olarak güncelledikten sonra birbirleriyle olan iletişimleri zamanla azalıyor.
Sosyal medyada uzaklaşırken, gerçek hayat pozitif ivme kazanıyor
Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi çiftler ilişkiye başladığında daha pozitif paylaşımlar yapmaya başlıyor.
Kısa bir alıntı yaptığım Carlos Duik’in bu çarpıcı verilerinin sonunda aslıda 2 mesaj çıkartabiliyoruz:
Hislerimiz, tutkularımız, libidomuz, sadakatimiz kayıt altında
Bir; sevgilimize olan tutkumuz, ona sosyal medyadan kur yapmak için yaptığımız paylaşımlarımızdan, ilişki yaşamaya başladığımız ana kadar olan sürece, ilişki yaşarken ki duygularımız ve psikolojik durumumuza kadar HERŞEY KAYIT ALTINDA. Sadece pozitif verilerimiz değil; hislerimiz, tutkularımız, libidomuz, sadakatimiz gibi duygularımız da dahil olmak üzere kişisel verilerimizin %70.59’u Facebook’da kayıt altında.
İki; elbette özellikle pandemi süreci itibariyle en güvenli iletişim tarzı olan teknolojik iletişimin bu imkanlarından istifade edeceğiz. Belki bir süre daha sevdiklerimizin elini tutmayacak, sarılmayacak, hislerimizi gözlerinin içine bakarak değil, kelimelere dökerek, ifade edeceğiz. Temel mesele şu ki, bunu yaşam tarzı haline getirmeden, bir süreliğine kullanmak zorunda olduğumuzu aklımızdan çıkartmayacağız. Einstein'in 'Korkarım bir gün teknolojik iletişim beşeri iletişimin önüne geçecek ve aptal bir nesil olacak' sözünü başucumuzda tutmak kaydıyla.
Yorum Yazın