Tacizin Belgesi mi Olur? Ünlü Yazar Hasan Ali Toptaş Tarafından Tacize Uğrayan Kadınlar ve O Kadınlara İnanmayanlar
Tek bir kız kardeşimiz bile asla yalnız yürümeyecek!
Aranılan gerçeğe ulaştıran iz anlamına gelen delil sözcüğü, hukukun ve adaletin olmazsa olmazlarından biridir...
Peki, olayın gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda hakimde bir kanı oluşturmaya yarayan deliller her zaman ortaya çıkar mı? Delilin ortaya çıkmaması ya da delil özelliği taşıyan bilginin somut bir şekilde oluşmaması olayın aslında olmadığı anlamına mı gelir? Delil her şey midir? Bugün kadınların erki elinde bulunduran erkekler tarafından gördükleri tacizler ve bir şekilde susturulmaları üzerine konuşacağız. İfşadan girip kadınların neler yaşadığını anlatacağız.
"Rüşvetin belgesi mi olur pezevenk?"
Bir gözü toprağa bakanlar hatırlarlar, 1994 yılında bir rüşvet skandalı yaşanmış ve müteahhit Selim Edes ile rüşvet verdiği Engin Civan arasında geçen bir konuşma Türkçeye bu mis gibi deyimi kazandırmıştı. Engin Civan'ın 'Rüşvet aldıysam belgesini göster' dediği Selim Edes'in 'Rüşvetin belgesi mi olur pezevenk?' cümlesi bugünkü içeriğimizin çatısı. Selim Bey'in ağzına tam oturduğu açıkça belli olan küfrü biz kullanmadan soralım: 'Tacizin belgesi mi olur?'
Öncelikle ifşa konusuyla başlayalım, çünkü sosyal medyadan yürümelerin aşırı yaygın olduğu günümüzde belge niteliği taşımasa da delil olan aslında bunlar...
Aslı Enver'le ilişkisi olduğu iddia edilen Kerem Tunçeri'nin bir kadına yazdıkları, Miray Daner'le birlikte olmasına rağmen Instagram'dan ifşa olma korkusuyla yazışan Kubilay Aka'nın ve aslında hiç olmayan birine yarınlar yokmuşçasına yürüyen Rafet El Roman'ın ifşalarını görmüştük. Çok okunan, merak edilen, 'Ay ne yapmış ki?' diye konuşulan bu olaylarda karşılıklı bir konuşma gerçekleştiği için bunu dışarıdan gören biri taciz olarak sınıflamayabilir. Bu karar yalnızca ifşayı yapan kişiye ait neticede, bilemeyiz...
"Tacizin belgesi mi olur?" sorusuna geri dönelim, ya belge oluşturacak herhangi bir delil yoksa ve sadece beyan söz konusuysa o zaman ne olur?
Hemen cevabını verelim: #MeToo. Alyssa Milano 15 Ekim 2017 günü Twitter hesabından bir paylaşım yaptı ve ''Cinsel tacize uğradıysanız bu tweete cevap olarak 'ben de' yazın.'' Hollywood'u şoka uğratan Harvey Weinstein skandalının ardından gelen bu paylaşım bir çığ gibi büyüdü ve dünyanın dört bir yanından yüz binlerce kadın ve erkek #MeToo etiketiyle başlarından geçen taciz ve tecavüz hikayelerini anlattı. Bu insanların çok büyük bir kısmının ortak bir noktası vardı: Kimseye, en yakınlarına bile anlatamamaları...
Detaylar burada: 👇
Türkiye'de de bu hareketin etkisini hissettik, peki anlattılar da ne değişti?
'Onlara bir şey olmaz' dediğimiz herkesin bir şekilde toplum önünde utandırıldığına şahit olduğumuz bu olayların sonucunda insanlar artık tacizden daha fazla haberdarlar ve mağdurlar da kendilerini daha rahat ifade edebiliyorlar. Tabii ki hayatına devam eden, hakkında davalar açılmasına rağmen yaptığı şeyleri sürdüren insanlar var ama bir yandan da itibarlarını kaybeden, işlerinden olan ve yaptıkları şeyin sonucuna katlananlar var.
"Bu kadar anlattın editör, sadede gel" diyorsanız, onu da anlatalım: Dün Twitter'da kitapları yok satan, çok meşhur bir yazar hakkında iddialar ortaya atıldı.
İddia diyoruz, çünkü delil yok ancak #MeToo gibi büyüyen bir hareketle pek çok kadın bu yazarla yaşadıklarını aktardı. 'Nahoş anılar'la başlayan ve orta yaşlarındaki pek çok kadının üniversite hayatına ait olan bu iddialar daha önce de dile getirilse de çok net bir şekilde üstü kapatıldı. Dedik ya, belge yok, delil yok!
Leyla'yla başladı...
Kitapları yok satan, imza günlerinde uzun kuyruklar oluşan, herkesin hayatına bir yerinden dokunan Hasan Ali Toptaş bir röportajında eski çevirmenlerin günümüz çevirmenlerinden daha iyi olduğunu söylemiş ve bu söylemiyle bolca eleştiri almıştı. İşte o röportajının ardından ilk kez Leyla söyledi.
Pelin'le devam etti...
Sonra Pelin devam etti, üstelik uzun yıllar kimseye hiçbir şey anlatamamışken yaptı bunu. 'Ben de' dedi, anlatamayan birçok kadının sesi oldu.
Ve bir çığ gibi büyüdü...
Tüm anılar bir bir döküldü. Herhangi bir şekilde yolu kesişen her kadının anılarını anlattığı ve bir çığ gibi büyüyen bu olayla birlikte, tıpkı #MeToo'da olduğu gibi kadınlar cesaretlerini kazandılar ve her zaman bir arada olacaklarını gösterdiler. Hiçbir kadının yalnız yürümediğini, kız kardeşliğin kazandığını Twitter akışı boyunca izledik.
İçeriğe başlarken, ortada hiçbir delil ya da belge(!) olmadığı için yazarın ismini kullanmayacak ve kadınların sadece beyanlarının yeterli olabileceğini anlatacaktık.
Ancak Hasan Ali Toptaş Twitter hesabından bu paylaşımı yaptığı için biz de rahatlıkla kendisinin ismini verebiliyoruz.
Konumuza dönebiliriz: "Hani delil?"ciler...
Hayatının hiçbir döneminde tacize uğramamış, o korkuyu ve çaresizliği yaşamamış, sonrasında kimseye anlatamamanın sızısını hissetmemiş, yaşadığı travmayla hayatına bir şekilde tutunmaya çalışmamış insanların rahatça atıp tuttukları bu ortamda tuzu kuruların düşüncelerini paylaşabilmeleri de ifade özgürlüğü sonuçta... Ama delil olmadan da taciz olur.
"Bu kadar zaman nasıl ortaya çıkmadı?" sorusunun cevabı da burada...
Çünkü edebiyat, sinema, müzik dünyası henüz ifşa edilmeyen erkekler ve kadınlarla kaynıyor ve o ustalar bu sektördeki diğerleri tarafından ölümüne savunuluyor. Sizi de biliyoruz...
Yorum Yazın
Şok oldum. Kitaplarını okumayı merakla bekleyen bir insandım. Lanet olsun böylelerine!
Su taciz işine siyaseti sokmadan tarafsız olsanız anlayacağım ama iki yüzlülük ile sadece ne kadar bu ilin içinde olduğunuzu gösteriyor.. tek doğru bir satır... Devamını Gör
Böyle önemli ve ciddi bir konu anca bu kadar saçmalayarak anlatılabilirdi ya. Editör git az çalış o çok takıldığın delil konusuna. Meetoo ile başlayıp onla b... Devamını Gör