Scholz, kendisini eleştirenleri seçim kampanyasına dahil ederek parti içinde birlikteliği sağladı ve 26 Eylül’de partisini yüzde 25,7 oy ile birinciliğe taşıdı.
Heyecan verici konuşmalar yapamamakla ve duygularını göstermemekle eleştirilen Scholz’a robot gibi davrandığı ve sürekli söylediklerini tekrarladığı için 'Scholzomat' lakabı takıldı.
Bu imajdan kurtulmak için çaba sarf eden Scholz, seçim kampanyasında mimiklerine ve hareketlerine dikkat ederek daha cana yakın ve güler yüzlü tavırlar sergilemeye çalıştı.
Kampanyayı parti yerine aday üzerine kuran SPD de Scholz'un devlet adamı imajına vurgu yaptı.
Halkı, seçilmesi durumunda ülkedeki istikrarın sürdürüleceğine inandıran Scholz, yerine geçmek istediği Merkel’in davranışlarını benimsedi ve Merkel’e özgü parmak uçlarını birleştirerek poz vermesini bile taklit etti.
Scholz, bu kampanya ile başarı elde ederek 15 yıl sonra SPD’yi iktidarın büyük ortağı yaptı. İstikrarı ve sürekliliği seven Alman halkı da Scholz’un başbakan olmasını olumlu karşıladı.
Scholz, genel seçimlerden sonra yapılan anketlerde en popüler politikacılar arasında Merkel’in ardından ikinci sırada yer alıyor.
Maliye Bakanlığı ve Hamburg Eyaleti Başbakanlığı döneminde 'Wirecard' ve 'Cum-Ex' yolsuzluk skandallarında isminin geçmesi de Scholz’un halk arasında sahip olduğu popülaritesine zarar vermedi. Uzmanlar iki skandalın da çok karmaşık olmasından dolayı halkın bunlara çok fazla ilgi göstermediğine dikkati çekiyor.
Hamburg’da 2017’de düzenlenen G20 Zirvesi’nde çıkan olayların faturası Scholz’a kesilmesine rağmen tecrübeli siyasetçi bundan da zarar görmeden çıktı.
Yorum Yazın
Diploması var mıymış bari ?
Bilgilendirici bir paylaşım.