Görüş Bildir
Haberler
Nasıl da Kandırıldık! Son Günlerde Herkesin Doğru Sanıp Paylaştığı Ancak Yanlış Olduğu Ortaya Çıkan Haberler

Nasıl da Kandırıldık! Son Günlerde Herkesin Doğru Sanıp Paylaştığı Ancak Yanlış Olduğu Ortaya Çıkan Haberler

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada viral olan, haber sitelerinde ve hatta gazetelerde kendine yer bulmuş bazı haberler gerçeği yansıtmıyor ancak ilk etapta hepimiz bunun tersi olduğunu düşündük.

Gelin, bu haberler neymiş ve işin aslı nasılmış hep birlikte öğrenelim.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Teyit.org işbirliği ile...

1. "Covid-19 aşısı ile insanlara maymun ve domuz genleri enjekte edileceği iddiası"

1. "Covid-19 aşısı ile insanlara maymun ve domuz genleri enjekte edileceği iddiası"

Covid-19 aşısını geliştirme çalışmalarında sona yaklaşırken komplo teorileri de etrafımızı sarmaya devam ediyor. Bu kez Covid-19 aşısıyla insan dışı DNA enjekte edileceği iddia edildi. Dr. Christiane Northrup tarafından dile getirilen iddiaya göre Covid-19 aşısı maymun ve domuz DNA’sına sahip. Böylece enjekte edilecek bu DNA’larla, insanların 'kimeraya' dönüşecekleri öne sürülmüş.

Ancak iddia doğru değil. Hayvansal jelatin, aşıların güvenli ve etkili olmasını sağlıyor; insan DNA’sını etkilemiyor. Maymun hücreleri ise virüslerin izolasyonunda kullanılıyor. Covid-19 için geliştirilen RNA bazlı aşılarda bu hücrelerden yararlanılmıyor.

Aşılarla insanlara maymun ve domuz genleri enjekte edildiği iddiası, aşı karşıtları tarafından sık sık dile getirilen bir iddia. Ancak hayvansal jelatin, aşılara aktif maddelerin bozulmasını engellemek amacıyla ekleniyor.

Aşılarla insanlara maymun ve domuz genleri enjekte edildiği iddiası, aşı karşıtları tarafından sık sık dile getirilen bir iddia. Ancak hayvansal jelatin, aşılara aktif maddelerin bozulmasını engellemek amacıyla ekleniyor.

Böylelikle aşının güvenli ve etkili kalması sağlanıyor. Bu jelatin domuz ya da sığır dokularından elde edilebiliyor. Ancak saflaştırılıp hayvan hücrelerinden arındırılıyor. Bilimsel çalışmalar da domuz jelatininin kullanıldığı aşılarda yapılan analizlerde domuz DNA’sına rastlanmadığını ortaya koyuyor. Dahası her aşıda domuz jelatini de yok. 

Maymun hücreleri ise aşı geliştirilme aşamasında, virüslerin izole edilmeleri için kullanılıyor. Bu hücrelerin virüse duyarlı olduğu belirtiliyor. Covid-19 aday aşılarından bazılarında, SARS-CoV-2 hücre kültüründe geliştirilmiş. Bu aşılara inaktif aşılar deniyor. 

Kaynak

2. "Covid-19 aşısı ile insanlara mikroçipler yerleştirileceği iddiası"

2. "Covid-19 aşısı ile insanlara mikroçipler yerleştirileceği iddiası"

Klinik çalışmalarda yüzde 90’ın üzerinde başarı kaydeden Covid-19 aşı haberlerinin ardından aşı karşıtı söylemler, iddialar ortaya atılmaya devam ediyor. Covid-19 aşısıyla bu insanlara mikroçip implante edileceği iddiaları da salgının başından bu yana zaman zaman gündeme geliyor. Aşı yoluyla mikroçip takma planının da Bill Gates’e ait olduğu öne sürülüyor.

Ancak iddia doğru değil. Covid-19 aşılarıyla insanlara mikroçip yerleştirileceği iddiasının bilimsel bir dayanağı yok. Var olan mikroçiplerin aşılar yoluyla enjekte edilmesi mümkün değil.

Takip mikroçipleri ve bunun gibi teknolojilerin vücudumuza enjekte edilme korkusu komplo teorisyenleri tarafından sıklıkla dile getiriliyor.

Takip mikroçipleri ve bunun gibi teknolojilerin vücudumuza enjekte edilme korkusu komplo teorisyenleri tarafından sıklıkla dile getiriliyor.

Salgın ile birlikte ortaya atılan mikroçip iddiaları Bill Gates’in herkesin sağlık kayıtlarının yer aldığı “dijital sertifikalardan” bahsetmesiyle ortaya atıldı. Daha önce ele aldığımız birçok analizde de bahsettiğimiz gibi, Gates, kimlerin hastalığı geçirdiği ve aşı olduğunu gösterecek bir elektronik dokümandan bahsediyor. Bu dokümanların mikroçiplerle de ilgisi bulunmuyor.

Kaynak

İçeriğin Devamı Aşağıda

3. "RNA aşılarının insan DNA’sını değiştireceği iddiası"

3. "RNA aşılarının insan DNA’sını değiştireceği iddiası"

Covid-19 aşı çalışmaları hızla devam ediyor. Klinik çalışmaları devam eden her aday aşının etken maddesinin ve çalışma metodunun birbirinden farklı olması, beraberinde kafa karışıklıkları da getiriyor. Örneğin Rusya’nın geliştirdiği Sputnik V isimli aday aşı, adenovirüs bazlı; Çin’in geliştirdiği SinoVac isimli aşı inaktive edilmiş virüs bazlı; Moderna ve Pfizer’ın aday aşıları ise RNA bazlı. 

Dünyada daha önce RNA bazlı bir aşı üretilmediği için, bazı şüpheler yükselmesi de olağan. Peki RNA bazlı aşılar, genetik yapımızı değiştirme potansiyeline sahip mi?

Yeni nesil aşı: RNA aşıları

Yeni nesil aşı: RNA aşıları

Bilim insanları virüsün bulaşıcı proteinlerini taklit için, mRNA'nın sentetik bir versiyonunu üretiyor. Bu sentetik mRNA vücuda verildiğinde, hücreler viral proteini inşa etme talimatı alıyor. Bu sayede mRNA, virüsün moleküllerinden bazılarını kendi oluşturuyor. Yani insan vücuduna virüsün etkisizleştirilmiş ya da parçalanmış bir hali değil, genetik bilgisi veriliyor. Bu bilgiyle üretilen viral proteine karşı da bağışıklık gelişiyor. 

Bu proteinler, bir virüs oluşturmak için birleşemez, yani bizi hasta edemezler. Bir diğer deyişle bütün, parçaların toplamından büyüktür. Zaten insan hücreleri, viral protein kopyalarını ürettikten hemen sonra, aşıyla verilen genetik materyali yok ediyor. Yani yepyeni, farklı bir genetik kodun vücudumuza enjekte edilmesi söz konusu değil.

Kaynak

4. "Fotoğrafın Uğur Şahin ile ailesini gösterdiği iddiası"

4. "Fotoğrafın Uğur Şahin ile ailesini gösterdiği iddiası"

Biyoteknoloji şirketi BioNTech, Pfizer ile geliştirdiği Covid-19 aşısının başarı oranının yüzde 90 olduğunu açıklamıştı. Şirketin kurucularından Türkiye kökenli çift Dr. Özlem Türeci ile Prof. Dr. Uğur Şahin’in hikayeleri, aşı haberinden sonra sık sık konuşuldu. Şahin’in Almanya’ya göçen ailesine ait olduğu iddia edilen eski bir fotoğraf karesi de sosyal medyada yayıldı. Haber sitelerinde de yer alan karenin, Uğur Şahin, kardeşleri ve Almanya’ya 60’lı yıllarda işçi gelmiş ebeveynlerini gösterdiği söyleniyordu. 

Ancak iddia doğru değil. Fotoğraf Aksaray’dan Almanya’ya göç etmiş bir aileyi gösteriyor. Uğur Şahin’in ailesi ise İskenderunlu. Fotoğrafa sanatçı Candida Höfer’in ‘Türken in Deutschland’ isimli sergisinden ulaşılabiliyor.

İddia fotoğrafa 2016 yılında sanatçı Candida Höfer'in 1972 ila 1979 yıllarında Almanya’da yaşayan Türkleri konu eden ‘Türken in Deutschland’ isimli sergisinden ulaşılabiliyor.

İddia fotoğrafa 2016 yılında sanatçı Candida Höfer'in 1972 ila 1979 yıllarında Almanya’da yaşayan Türkleri konu eden ‘Türken in Deutschland’ isimli sergisinden ulaşılabiliyor.

Candida Höfer, bu dönemde Almanya’daki Türklerin günlük yaşantılarını fotoğraflamış. Ardından tüm bu fotoğrafları 'Türken in Deutschland' sergisi olarak yayınlamış. Bu fotoğraf da o sergiden. Höfer’in sergisi hakkındaki Open Art Journal’da yayınlanan bir makaleden, fotoğrafın 1979’da Köln’de çekildiği öğrenilebiliyor.

İddia görseldeki aile, 1975 yılında Düsseldorf’a gitmeye karar vermiş. Fotoğraftaki baba 2002, anne ise 2017 yılında hayatını kaybetmiş. En küçük kız diş hekimi, en büyük abla servis elemanı, erkek çocuk ise torna tesviye ustası olmuş.

Kaynak

5. "ABD’de ölümsüz bir yılan türü bulunduğu iddiası"

5. "ABD’de ölümsüz bir yılan türü bulunduğu iddiası"

Birçok haber sitesinde yer bulan bir iddiaya göre, ABD’de daha önce kaydedilmemiş bir yılan türü bulunmuştu ve bu yılanın öldürülmesi neredeyse imkansızdı. Haber başlıklarında “neredeyse” sıfatı nadiren kullanıldığından, bulunan canlının ölümsüz olduğu algısı oluşuyordu.

Ancak iddia doğru değil. Haberlerde konu edilen canlı yılan değil, çekiç başlı yassı kurt. Çekiç başlı yassı kurt, portakal özütü ve tuzla öldürülebilir. Ölümsüz bir yılan türü ya da öldürülemeyecek bir canlı yok.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Konuyla ilgili yapılan bir aramada çıkan Virginia Wildlife Management and Control adlı Facebook sayfasında yapılan paylaşımda, bölgede yeni bir yılan türü görüldüğü belirtilmiş.

Konuyla ilgili yapılan bir aramada çıkan Virginia Wildlife Management and Control adlı Facebook sayfasında yapılan paylaşımda, bölgede yeni bir yılan türü görüldüğü belirtilmiş.

Paylaşıma gelen cevaplarda Teksas İstilacı Türler Enstitüsü bu hayvanın yılan olmadığını, çekiç başlı yassı kurt olduğunu söylemiş. Teksas İstilacı Türler Enstitüsü’nün internet sitesine gittiğimizde de, Latince adı bipalium kewense olan çekiç başlı yassı kurt hakkında bilgilere ulaşıyoruz. Bu canlılar eşeyli üremiyor; parçalanarak eşeysiz çoğalıyor. Anavatanı Güney Asya olan çekiç başlı yassı kurt, insan faaliyetleri sayesinde tüm dünyaya yayılmış durumda. ABD’de kayıtlara geçmiş olması da bu nedenle sürpriz sayılmaz.

Teksas İstilacı Türler Enstitüsü, bu canlı türünün ölümsüz olduğuna dair herhangi bir şey de söylememiş. Hatta portakal özütü veya tuzla öldürülebileceğini belirtmiş. Yani haber metinleri, kurdun üreme şeklini, ölümsüzlük olarak yorumlanmış. 

Kaynak

Bu içerikler de ilginizi çekebilir👇

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
21
5
4
3
3
1
1
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Pasif Kullanıcı

nolmuş?? maymuna mı dönecekmişiz?

gzzpp

Ulan insanlarda insan DNA si Zaten yok ki