Kriminoloji Tarihimizin En Azılı Suçlusu Olan Tornavidacı Katil: Yavuz Yapıcıoğlu
Bugün ülkemiz tarihinin en çok cinayete karışan katili olan, 'Tornavidacı Katil' lakaplı Yavuz Yapıcıoğlu'ndan bahsedeceğiz. Seri şekilde birçok cinayete karışan, zincirleme ölümlere bile sebep olan, tüm bunlara rağmen seri katil sayılmayan bir katil...
Ülkemizin gelmiş geçmiş en çok adam öldüren katili olan Yavuz Yapıcıoğlu, 1967 yılında Adana’da doğdu.
Yapıcıoğlu'nun, seri cinayetlerine başlamadan önce bir tarikata girdiği de söyleniyor.
Hemen akabinde, İstanbul'da, aynı mahallede oturan bir genç kızın kendisine 'Günaydın' demesi üzerine önce kızla, sonraysa genç kızın nişanlısı ve arkadaşlarıyla kavga etti. Kavgada bıçağını çekip 3 kişiyi öldürdü. Kaçarken durdurduğu bir aracın şoförü kendisine direnince onu da öldürdü.
Üstelik tüm bunlar onun için sadece bir başlangıçtan ibaretti.
Nitekim Yapıcıoğlu cinayetlerine devam etti. Davranışları stabil olmaktan giderek daha fazla uzaklaşıyordu. Abisinin dükkanını yakmaktan anneannesini öldürmeye, simit parası istediği birisini para vermediği gerekçesiyle Ankara Otogarı'nda şişlemeye, işlediği bu cinayeti o an gören bir adamın boğazını da yine garın içerisinde ulu orta kesmeye kadar birçok saldırgan davranışta bulundu.
Yapıcıoğlu tüm bu yaşananlara rağmen durmak nedir bilmiyordu.
Babasıyla yaşadığı bir polemiğin ardından onu öldürmeye çalışırken babasının açtığı pompalı tüfek ateşi sonucunda kaçarak anneannesine gitmeye karar verdi. Bindiği otobüs Ankara’da mola verdi. Aç olduğundan simit alacaktı; ancak cebinde parası yoktu. Tanımadığı birinden para istedi, vermeyince adamı izleyip tenha bir köşede şişleyerek öldürdü. Cinayeti gören bir adamı fark edince onu da kovaladı ve yakalayarak boğazını kesip öldürdü. Daha sonra anneannesinin evine vardı. Bundan yalnızca 2-3 gün sonra anneannesinin, annesi hakkındaki sözlerine sinirlendi ve onu kafasına kül tablası vurmak suretiyle öldürdü. Bu olayı duyan annesiyse, bir gün sonra kalp krizinden öldü. Sonrasında iki yakın akrabasının evini yaktı.
Cinayetlerini genelde çok ilginç nedenlerle, anlık cereyanlar sonucu işliyordu.
Nitekim, bir cami avlusunda, ısmarladığı dondurmayı yemeyi reddeden Belçikalı bir kadın turisti avlunun ortasında öldürdü. Pertevniyal Lisesi önünde bir kız öğrenci ve hizmetli arasındaki tartışmaya birdenbire karışarak her iki kişiyi de önce azarladı, sonra ise bu kişilere sırayla saldırdı. Kız kurtulurken hademe olay yerinde öldü. Hala durmak bilmiyordu. Bu sefer de, abisinin iddialarına göre, Avcılar'da 5 aylık hamile olan bir üniversite öğrencisi ile 1993'te başka bir üniversite öğrencisini tecavüz ettikten sonra öldürdü. Bu cinayetleri işleyenin o olduğuysa kanıtlanamadı.
Bunlar gibi birçok olaya karışan Yapıcıoğlu'nun kanıtlanmış 20, kanıtlanamayan ise 50’ye yakın cinayeti bulunuyor.
Bu cinayetleri ilgi çekici yapan şeyse, katilin belli bir kurban profiline sahip olmaması ve tüm bu cinayetlerin anlık hadiseler etrafında gerçekleşmesi. Bu nedenle kriminoloji uzmanları ve psikologlar Yapıcıoğlu'nun, bu kadar cinayet işlemiş olmasına rağmen seri katil kategorisi altına girmediğini belirtiyor.
Peki tüm bu süreç boyunca hiç yakalanamadı mı?
Yapıcıoğlu bu cinayetler sonrasında pek çok kez kaçıp kurtuldu, ancak eninde sonunda yakalandığı da oluyordu. Yakalandığı bu zamanlardaysa yine salıveriliyordu, nedeniyse 'cezai ehliyetinin olmaması' idi. Yapıcıoğlu bir seferinde akıl hastanesine gönderildiğinde, orada çırılçıplak soyunarak koridorlarda 'Ben İsa'yım' diye bağırarak gezmeye başladı. Hasta bakıcılara saldırdı ve yaraladı. Hastanede kendisiyle birlikte kalan diğer insanları dayaktan geçirdi. Bazılarını soyarak işkence etti. Bununla da yetinmeyerek hastanede yangın çıkardı.
Yapıcıoğlu tüm bu süreçlerin sonunda artık hapse atılmasına neden olan olaya karıştı. 2002'de, Çorlu'da, önce bir spor tesisinin üç tane bekçisini öldürdü. Daha sonra camiye giden Yapıcıoğlu, buraya sığınıp orada kalmak istedi. İmamın izin vermemesi üzerine namaz esnasında önce imamın kendisini, sonra da orada bulunanlardan birini yine tornavidasıyla ağır yaraladı.
Mahkemeye çıkarıldığı zamanlarda kimseye zarar vermemesi amacıyla duruşmada karate ve judo bilen polisler görev yapıyordu. Yapıcıoğlu, burada ise sürekli kendisinin gerçek Atatürk olduğunu söylüyordu.
Yapıcıoğlu son duruşmasında kendisinin "bir canavar ya da katil olmadığını" belirtti.
Sonrasındaysa kendisinin aslında sağlam olduğunu, deli raporu almak için herkesi yanılttığını açıkladı. Buna rağmen ara sıra zaman ve mekan algısını kaybettiğini, cinayetlerini de bu sırada işlemiş olduğunu ifade etti. Mahkeme, serbest bırakıldığı her tutuklamanın ardından cinayet işleyen bir adama dönüşmüş olması sebebiyle, Türkiye tarihinin en büyük psikolojik kurullarından birisinin kurulmasına karar verdi. Kurul kararı sonucunda 'akıl sağlığının yerinde olduğuna ilişkin bir rapor' çıkarıldı ve 'cezai ehliyet kazanması' nedeniyle tutuklanabilip cezaevine yollandı.
54 yaşındaki Yapıcıoğlu günümüzde hala cezaevinde bulunuyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
20 az olmuş amk.Üç, beş kere daha salıverseydiniz.
Cezai ehliyetin yoksa 50'ye kadar cinayetin yolu var diyor yurtdışında akıl hastaları için hapishaneler var tam da böyle tipler için tedavi edilemeyecek ama ... Devamını Gör
yuh