Görüş Bildir
Haberler
Hayvan Çiftliği Hakkında İnceleme

Hayvan Çiftliği Hakkında İnceleme

Burcu Pak
20.12.2016 - 01:58

Hayvan Çiftliği Hakkında İnceleme

İngiliz yazar George Orwell, ülkemizde daha çok Bin Dokuz

Yüz Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler

arasına girmiş bir diğer çok ünlü eseridir. 1940'lardaki 'reel

sos­yalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında yergi türünün

başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.

Hayvan Çiftliği'nin başkişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte

yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin

yönetimini ele geçirir. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır.

Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur; ama

devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı,

daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında

tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i

simgelediği açıktır. Diğer kahramanlar gerçek kişileri çağrıştırmasalar da, bir

diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir.

Altbaşlığı Bir Peri Masalı olan Hayvan Çiftliği, bir masal

anlatımıyla yazılmıştır; ama küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değil,

çarpıcı bir politik taşlamadır.

Hayvan Çiftliği George Orwell

Politik iğneleyici ve solcu kişiliği ile tanınan

İngiliz yazar George Orwell’in gelmiş geçmiş en iyi romanı olarak kabul edilen

ve okurlarına politika üzerine mükemmel bir kara mizah hikayesi sunan Hayvan

Çiftliği okunması gereken harika bir roman.

George Orwell Hayvan Çiftliği romanı ile aslında

politikanın gerçek yüzünü sevimli hayvanlar üzerinden herkesin anlayabileceği

bir dille anlatıyor. Birçok ülkede sansüre uğramış, İngiltere ve Amerika da

bile engellenmeye çalışılmış, bazen ise konusu değiştirilerek sunulmaya

çalışılmıştır. Buna rağmen gerçek konusunu korumuş ve birçok insanın

politikacılara olan görüşünü değiştirmeyi başarmıştır.

Hayvan Çiftliği gerçekten kusursuz işlenmiş bir

hikayeyi anlatılıyor. Özellikle hayvanların seçimi ve sunulması George

Orwell’in ince zekasının mükemmel bir örneği. Zaten kitabı okudukça hangi

hayvanın neden seçildiğini çok daha iyi anlıyorsunuz.

Kitabın yazıldığı dönem itibarı ile Stalin

yönetimine gönderme yaptığı belirtilmektedir. Bu yüzden kitapta geçen hayvan karakterler

Stalin dönemindeki kişilere benzetilmiştir.

Çiftlikte yaşayan hayvanların tek arzuları

kendilerine iyi davranılmasıdır. Fakat borç batağında bulunan ve kendini alkole

veren çiftlik sahibi hayvanlara kötü davranır ve dahası sıklıkla onlara yemek

vermeyi unutur. Bunun üzerine hayvanlar sitem eder ve Koca Reis ya da Binbaşı

lakaplı yaşlı domuz önderliğinde ayaklanma çıkarmayı planlarlar. Fakat planları

gerçekleşmeden yaşlı domuz ölür ve hayvanlar öndersiz kalır. 

Bir gün yine aç bırakıldıklarında daha fazla

dayanamazlar ve ayaklanma çıkartırlar. Çiftlikteki tüm insanlara saldırıp

onların kaçmalarına neden olurlar. Böylece çiftliği ele geçirirler ve önder

olarak yaşlı domuzun yakını olan Napolyon lakaplı domuzu seçerler. İlk iş

olarak yaşlı domuzun söylemlerinden kendilerine bir kanun çıkartırlar. Asla

insanlar gibi olmayacaklar, asla başka bir hayvanı öldürmeyecekler, asla

insanların yaşadığı yerde yaşamayacaklar, yattıkları yataklarda yatmayacaklar

ve onlar gibi giyinmeyeceklerdir. 

İlk başta her şey yolunda gider ve kendi

aralarında yaptıkları eşit iş dağılımı ile çiftliği mükemmel bir şekilde

işletirler. Snowball adındaki domuz okumayı öğrenir ve diğer hayvanlara da

öğretir. Hayvanlar içinde düşünen biri olduğu için zamanla liderliğini kaybetmekten

korkan Napolyon’un kinini kazanmaya başlar. Napolyon gücünü koruyabilmek için

gizliden olarak yavru köpekleri polis gibi eğitip kendi himayesine alır. Gücü

eline geçirdiğinde de ilk olarak Snowball’u hain ilan ederek çiftlikten

attırır.

Napolyon gücün verdiği ihtiras ile kendine göre

kararlar almaya başlar. İlk olarak kelime oyunları ile anayasada ufak

değişikliklere gider. Örneğin çok çalıştıkları için insanların yaşadığı yerde

yaşayabileceklerini söyler, insanların yattığı yerde sadece çarşaf varsa yatılamayacağını

belirtir. Bunun gibi ufak değişiklikler ile kendini haklı çıkartmayı her zaman

başarır. Fakat bu zamanla çiftlik üzerine rahatsızlık yaratır. Bunun üzerine

çiftliğe televizyonu getirir ve sürekli kendini haklı gösteren ve öven yayınlar

ile diğer hayvanların beynini yıkamaya başlar.

Çiftlikte bir sorun olduğunda bir zamanlar

kovdurduğu ve ortalıkta görünmeyen Snowball’a suçu atar ve gizliden sabotaj

yaptığını belirtir. Güzel bir şey olduğunda da kendi marifeti olduğunu bağıra

bağıra anlatır. Karşı görüş olduğunda ise polis köpekleri ortaya salarak korku

yaratır.

Bir keresinde çiftlikte kıtlık başladığında

tavukların yumurtalarını satmaya karar verir. Fakat tavuklar karşı çıkınca

onları hain ilan eder ve hepsine ölüm cezası verir. Anayasada da maddeyi

değiştirir hiçbir hayvan öldürülemez, hainler hariç olarak belirtir. Bunun

üzerine tüm tavuklar öldürülür. 

Napolyon başkan olmanın konforunu sonuna kadar

yaşamak ister ve bu yüzden bir zamanlar çiftlikten kaçırdıkları insanlar ile

anlaşma yapar. Kendi keyfi için çiftliğin ürünleri onlara satar ve ihtişam

içinde hayatına devam eder.

Çiftlikte işler iyice kötüye gitmiştir ve artık

hayvanlar iyice rahatsız olmuştur. Daha fazla dayanamayan bir grup çiftliği

terk ederek canlarını kurtarırlar. Kötü yönetim dolayısı ile çiftlik iyice

batmıştır ve sonunda domuzlar dahil hepsinin mezarı olur. 

Çiftliğin insan sahipleri değişir ve kaçan

hayvanlar bir umutla geri dönerler. Umdukları şey yönetime gelen yeni insan

sahiplerinin onlara iyi davranmasıdır. Döngü başa dönmüştür.

Hayvan Çiftliği George Orwell Okuyucu Yorumları

Yorum-1

Hayvan Çiftliği, bize pek de yabancı olmayan bir topluluğu

çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

Tüm sorunlarımızın yanıtı da aslında yine bu kitapta. Tek

gerçek düşmanımız yine biz insanlarız. Bizi diğer canlılardan ayıran üst

beynimiz, aklımız maalesef en büyük zaafımız olmuştur. Sonuç olarak;

Bütün insanlar eşittir.

Ama bazı insanlar öbürlerinden daha eşittir!

Yorum-2

'Hayvanlar, sömürgeci bir sisteme başkaldırıp

insanlardan yönetimi ele geçirirler. Amaçları eşitlikçi bir düzen kurmaktır.

Aralarında en akıllıları olan, liderlik vasıflarını taşıyan domuzların başa

geçmelerinden sonra, kurnazca bir davranış sergileyip kendi çıkarları

doğrultusunda sömürgeciliği, yeniden, yavaş yavaş sürdürüp, bir sürü akıl

oyunlarıyla daha fena geliştirirler ve bu uğurda kendi ırklarına acımasızca,

yamyamca davranmaktan çekinmezler. Bu sisteme somut veya soyut bir şekilde

destek olan, itaatkar ve sadık köpekler, beyni olmayan robot gibi çalışan

koyunlar, yorulmak nedir bilmeyen, çalışkan ve bunun dışında aklı pek yatmayan

atlar ve diğerleri...( Bu, bir tür mecazi anlamda sövgü de sayılabilir )

Sonuç; 'Bütün insanlar hayvandır. Ama bazı insanlar

daha hayvandır!' ( Yani birbirlerine benzerlik gösterirler. )

NOT: Ben kitabın distopik anlatımıyla ilgili bir inceleme

yapmaya çalıştım. Ancak siz, bahsedilen hayvanları insan olarak düşündüğünüzde

yeterince anlaşılır olacaktır. Ama yine de bazı konularda bilgi sahibi olmamız

gerektiğini de geçmeyelim.

Yazarın 1984 adlı kitabı daha ön planda olmasına karşın, -

1984'ü iki defa okumuş biri olarak - Hayvan Çiftliği kitabını daha iyi

bulduğumu söylemeliyim. Hakikatten insanı düşündüren, uzunca bir süre etkisinde

bırakan distopik bir yapıt.

Akıcı ve okudukça sizi içine alan bir anlatımı var.

Bu sözüm de yazara ; 1984'te proleter olduk. Hayvan Çiftliği'nde

hayvana benzetildik. Ama ben yine de diğer eserlerini de okumayı düşünüyorum

adamım :)

En azından düşündüren bir kitap olması nedeniyle okumanızı

tavsiye ediyorum

Yorum-3

2 ayaklılara karşı düşmanlık besleyen 4 ayaklıların

evrilerek düşmanlarına benzemesi. İnsan ırkını yadırgayıp bütün hayvanları

Nazist görüş gibi tekbir çatı aaltında toplayıp domuzdan oluşan liderleriyle

hayvanların kendi başlarına kendi kurallarını koyması ve insanlar gibi

koydukları kuralları menfaatleri neticesinde yontmaları. Aslında insanları

safdışı bırakmalarındaki amaç insanlardan çalıştıklarının karşılığını

vermemesiydi, fakat kendi liderlerinin de güç verilince kendilerini sömürdüğünü

gördüler. Ve böylelikle insanın hayvandan, hayvanın da insandan farkı kalmadı.

Hatta hayvanların seçtiği lider olan Napoleonun ticari ilişkilerinin bulunduğu

insanlarla aynı masaya oturması da bu görüşü doğruluyor.

Soluksuz okunacak bir kitap. Sayfa kalınlığı fazla olmamasına

rağmen insanı derin düşüncelere itiyor. Bu distopik hikayeyi okumadıysanız

öncelikli okunması gereken kitaplar listenizde bulundurup ivedi bir şekilde

okumanızı tavsiye ederim.

Yorum-4

Tüm hayvanlar eşittir,ama bazıları daha eşittir.

Eşitlik kavramının hiçbir zaman tam olarak

gerçekleşemeyeceğini her zaman hırsına yenilip başa geçmek etrafındakileri

yönetmek,onları kendi çıkarları için kullanmak isteyen aç gözlü ve kendini

üstün gören bir kitlenin olduğunu mizahi bir dil ile anlatan bir kitap.Çocuk

masalı şeklinde yazıldığı için dili basit ve anlaşılması kolay olmuş.Gayet

başarılı ve mutlaka okunulması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Yorum-5

Nelere dikkat edinilmesi açıklanmış buna rağmen eleştirilen

ve değiştirilmesi gereken bir düzenin bunu düşünenler tarafınca nasıl daha da

ileri boyuta taşındığını bi nevi gelen gideni bu kadar da aratırmıydı

dedirtecek cinstendi

Yorum-6

Koyun gibi uysal, at gibi güçlü, köpek gibi sadık ve

saldırgan, domuz gibi pis, iğrenç ve açgözlü...İnsanlar ve hayvanlar beraber

yaşarken bu dünya çiftliğinde, bazen bazı insanların bazı özellikleriyle bazı

hayvanlara benzetildiği gibi bazen bazı insanların direk

'hayvanlaştığını' görürüz. George Orwell'ın 'Hayvan

Çiftliği' de aynı başkalaşımlara örnektir. Belki de isyan eden hayvanlar

değilde çalışanlardı ve belki de domuzlaşan da liderleriydi...

Yalanlar, güzel sözler, değişmiş rakamlar ve boş vaatlerle

'insanların' kandırılışı farklı bir açıdan, çarpıcı bir şekilde

anlatılmış.

1984 kitabına benziyor ama birini okumanız diğerini

okumamanız anlamına gelmiyor. Bu kitap dünya çapındaki ününü fazlasıyla

hakediyor bence.

Dikdatörlerin yöntemleri hep aynı, günümüzde bile örnekleri

mevcut! Sanki rehberleri bu kitap gibi...

Yorum-7

George Orwell tarafından oluşturulan siyasi bir hayvanlar

dünyasıdır. Diğer adı “Bir Peri Masalı” olsa da yetişkinler için yazılan,

oldukça sade ve açık bir dile sahiptir. Karakterler de belirgin ve her biri bir

temsil ortaya koyar.

İngiliz edebiyatının önde gelen eserlerinden biri olan

Hayvan Çiftliği, o zamanların Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin Stalin

döneminin eleştirisidir. Aslında yazar için bu eleştiri sadece bir siyasi

yöntem ya da siyasi bir yönetici eleştirisi değil, ona yardım eden, boyun eğen

yahut her şeye göz yumanların da eleştirisidir. (Durum ve çevre eleştirisi)

Bir çiftlikte hayvanların bulundukları yaşam koşullarından

ve çiftlik sahibinden şikâyet etmeye başlamalarıyla ortaya çıkan bir romandır.

Romanda her bir hayvanın kendine has kişisel özellikleri ve temsil ettiği bir duruş

vardır, roman boyunca kendi karakterlerinden hiç şaşmayan bu hayvanlar bir

ideolojinin saptırılmasına ve yanlış uygulanmasına zemin hazırlarlar.

Her oluşumun, o oluşumun içinde olanlar için etkileyici bir

başlangıcı vardır. Bu çiftlikte de hayvanların gözünü açan ve onları

ayaklanmaya iten Koca Reis adında bir domuzun söyledikleri ve sonrasında

söylediklerini gerçekleştiremeden ölmesidir.

Bu bütün hayvanlara bir hırs ve güç verir. Başta birlik

beraberlikle, çalışkanlık, azim, hırs ve haklarını arama arzusuyla başlayan bu

birliktelik sonrasında aralarından iki tanesinin çıkıp diğer hayvanlara yol

göstermesi, plan yapması, emir vermesi ve son olarak hükmetmesiyle çıktıkları;

eşitlik, iyi bir yaşam seviyesi, adalet düşüncelerinden sapmalarına neden olur.

Diğer hayvanları motive etmek, heyecanlandırmak, onları

kendine bağlamak için totaliter yöneticiye dönüşen başlarındaki domuz

göstermelik marşlar, bayraklar, bağlılık yemin törenleri yaptırmaya başlar,

ideolojilerine de ‘’Animalizm’’ adını verdikleri bu Hayvan Çiftliği’nde sömürge

tam hız devam etmektedir.

‘’Oysa, nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini açıklamaya

cesaret edemediği, her yerde azgın, yabanıl köpeklerin hırlayarak kol gezdiği,

yoldaşlarının korkunç suçları itiraf ettirildikten sonra paramparça edilişini

seyretmek zorunda kaldıkları bir toplum çıkmıştı ortaya.’’

Fakat yıllar geçtikçe farkında olmadan kullanıldıklarını ve

kendileri yoksullaştıkça eşitlik, adalet için yola çıktıkları yöneticilerine

dönüşen domuz ve adamlarının zenginleştiğini gördüler. Bu geç farkındalığın

sonuçlarını çok ağır ödemişlerdir, ödemeye de devam ediyorlardır.

Hayvan Çiftliği halkını en derinden etkileyen ise çiftlik

evinin camından baktıklarında karşılaştıkları tabloydu.

‘’Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir

insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirinden ayırt edemiyorlardı.’’

Yorum-8

Severek okuduğum bir kitaptı. Hatta okuduğum en iyi klasik

roman diyebilirim (şimdilik). Güvenip sevdiğiniz, uğruna öldüğünüz kişiler gün

gelir çok değişirler. (Bence konusu bu.)

Yorum-9

'Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar

öbürlerinden daha eşittir.'

Hayvan Çiftliği, şok edici bir sonla biten , maskelerin

düştüğü bir peri masalı gerçekten de...

Adeta bir masal durululuğu ile yazılmış bu kitap, çevirmenin

de dediği gibi 'iki uçlu bir yergi mızrağı' taşıyor. Bir çiftlikteki

hayvanların özgürlüklerini kazanmak adına ödedikleri ağır bedel okunmaya değer.

Bu kitabı okuyunca şunu çok iyi anladım, bence hiçbir

ideoloji , dini&siyasi akım uğruna , kişi mutluluğunu , aile huzurunu feda

etmemeli...

Çünkü başına bir felaket geldiğinde yapayalnız kalmaya

mahkumdur.

Olan da hep en yakın ailesine, annesine, babasına eşi ve

çocuklarına olur.

Aklıma bak şimdi de Elveda Gülsarı kitabı geldi. Aytmatov bu

dediğimi çok güzel hikayeleştirmiş.

Bazen diyorum ki bu hayatta o kadar çok 'doğru' ve

'tek gerçek' denilen düşünce, akım ve dini yorumlar var ki, insanın

aklını yitirmesi an meselesi!

Birilerinin doğru dediğine milyonlar yanlış diyor,

birilerinin yanlış dediğine milyonlar doğru diyor...

Neyse kitaba dönecek olursak:

Hani her kitapta bir kahraman için özellikle çok üzülürsünüz

ya , benim bu masalda en çok üzüldüğüm karakter

Boxer adındaki çalışkan olan ama 'kendini yönetenleri'

sorgulamayan zavallı at oldu...

Bu kitabı okumak isteyenler için son bir küçük tavsiye:

Kitabın sunuş kısmını atlayın, en son okuyun. Böylece peri masalının tılsımı

bozulmasın...

Yorum-10

George Orwell ın zekasına bir kere daha hayran kaldım.1984

ten sonra bunu okumak bir yazarın harika şeyler üretebileceğini bir kere daha

ispat etmiş oldu bana.Hayvanların egemen olduğu bir dünya ....Eşitlik ne kadar

sürebilir sorusunun yanıtını veriyor kitap adeta.okuduğum zaman hayatın ayna

karşısındaki yansımasına bakıyor gibi oldum diyebilirim.

Hayvan Çiftliği George Orwell Kitabından Alıntılar

 

Alıntı-1

İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta

yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı

koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.

Alıntı-2

Şunu da unutmayın ki, insana karşı savaşırken sonunda ona

benzememeliyiz. Onu alt ettiğimiz zaman bile, onun kötü alışkanlıklarını

benimsemeye kalkmayın

Alıntı-3

Snowball, 'Bak yoldaş,' demişti. 'Senin onsuz

edemediğin kurdele, köleliğin simgesidir. Özgürlüğün kurdelelerden çok daha

değerli olduğunu kafan almıyor mu?'

Alıntı-4

Yalnız bugünkü hayatın acı ve yoksul olduğunu, aç

kaldıklarını, soğuktan üşüdüklerini, uyudukları zamanın dışında boyuna

çalıştıklarını biliyorlardı. Fakat şüphesiz geçmiş günler daha kötüydü. Böyle

olduğuna inanmak onları memnun ediyordu.

Alıntı-5

İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine

benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki

hayvanlar, bir domuzların yüzlerine bir insanların yüzlerine bakıyor; ama

onları birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.

Alıntı-6

Sizler aşağı kesimden hayvanlarınızla uğraşmak

zorundaysanız, bizler de bizim aşağı sınıflardan insanlarımızla uğraşmak

zorundayız.

Alıntı-7

En küçük bir görüş belirtmiyordu. Jones çiftlikten gittikten

sonra daha mutlu olup olmadığı sorulduğunda, ' eşekler uzun yaşar. Hiç

ölmüş bir eşek gördünüz mü hayatınızda? ' demekle yetiniyor, herkesi bu

belirsiz yanıtla yetinmek zorunda bırakıyordu.

Alıntı-8

Tek gerçek düşmanımız insandır. İnsanı ortadan kaldırın,

açlığın ve köle gibi çalışmanın temelindeki neden de sonsuza dek silinecektir.

Alıntı-9

Eşek Benjamin: 'Tanrı bana sinekleri kovayım diye bir

kuyruk vermiş; ama keşke sineklerde olmasaydı, kuyruğum da.'

Alıntı-10

Bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanın

zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi?

Kaynak: http://pdfkitaplariindirme.blogspot.c...
İçeriğin Devamı Aşağıda
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
0
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın