Kararla ilgili eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu şu değerlendirmeyi yaptı:
“12 Eylül Anayasası ile din kültürü ve ahlak dersleri birleştirilerek, ilk ve orta öğretim kurumlarında zorunlu ders haline sokuldu. Burada, bir din ile ilgili değil, bütün dinler hakkında genel bilgi verilmesi gerekçesine dayanıldı. Yine bu anayasada, bir dine yönelik din eğitim ve öğretimi ise, kişilerin isteğine ve yasal temsilcilerinin iznine bağlandı. Bu konular Anayasa’nın 24/2’nci maddesinde bu şekilde düzenlendi. 1982 Anayasası döneminde İHAM, 2007 yılında Zengin/Türkiye kararında, anayasadaki düzenlemeye rağmen uygulamanın, kişilerin isteği de gözetilmeden, zorunlu din eğitimine dönüşmesi nedeniyle Türkiye hakkında hak ihlali kararı verilmiştir. Danıştay da bu karardan hareketle, 2007 yılından bu yana din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin, kişilerin isteği olmadan ve de tek bir din ile ilgili eğitim şeklinde verilemeyeceği konusunda kararlar vermiştir. Bu konularda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerde ilgili hükümler bulunmaktadır”
'Türkiye’de, Lozan Antlaşması gereği, sadece azınlıklar din eğitiminden muaftır. Ancak bunun dışında din eğitim ve öğretiminin, sadece isteğe bağlı olarak yapılması gerekmekte ise de, bugün din dersleri, çoğulculuktan uzaklaşmış, tek bir din ile ilgili zorunlu eğitim niteliğine dönmüştür”
“İHAM ve Danıştay kararları bugüne kadar her yönüyle uygulanmamış, gereği yerine getirilmemiştir. Söz konusu kararlarda, bu derslerin tek bir din anlayışı yerine çoğulcu bir anlayışla, kişilerin ve ebeveynlerinin isteği üzerine verilmesi belirtilmiş iken, giderek uygulamada tek bir dine ilişkin eğitim anlayışı daha da artmış, hatta bu konuda İslam dinine ilişkin başkaca dersler de eklenmiş, ortaokul ve ilkokullar bir yana, yapılan düzenlemeler ile zorunlu din eğitim okul öncesi döneme bile inmiştir. Kuran kurslarının denetimsizliği de ayrı bir konudur. İmam hatip liseleri de ihtiyacın da ötesinde yaygınlaştırılmıştır. İmam hatip lisesi mezunu olmak, uygulanan politika nedeniyle bir referans durumuna sokulmuştur. Böylece, din eğitimi konusunda kişinin ebeveyninin iradesi olmazsa olmaz ise de sosyal ve siyasal baskılar ve politikalar nedeniyle, okul öncesi çağdan, ilkokul, ortaokul, liseler, imam hatip liseleri gözetildiğinde, bugün mahalle mekteplerinin fiilen devreye sokulduğunu söylemek hiç de abartılı olmayacaktır”
“Laik devlet, dinler karşısında tarafsız kalan bir devlettir. Bugün eğitimin her yönüyle laiklik anlayışına uygun olarak yapıldığını söyleyebilmek olanaksızdır. Bu konuda 12 Eylül döneminden bu yana iktidardaki partiler din eğitim ve öğretiminin, laiklik ilkesine aykırı biçimde verilmesine yönelik düzenlemeler yapmaktan geri durmamıştır. Muhalefet partileri de bu adımlar karşısında etkin tutum takınmaktan uzak durmuştur. Sonuçta, sadece vatandaşların hak arayışlarıyla ise istenilen etkinlikte sonuçlar da ortaya çıkmamıştır”
Yorum Yazın
Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi sadece tek bir dini değil, tek bir dinin tek bir mezhebini dikte ediyor. Ben çocuğumun gereksiz gördüğüm arapça metinleri ... Devamını Gör
Aym kendi söyler kendi dinler durumunda..muhim olan uygulama..anayasaya aykırı bi dunya uygulama var ona bakarsan..bide asıl baş ağrısı tarikat olusumu..okul... Devamını Gör
Bir dindar olarak söylüyorum . zorunlu din dersi saçmalıktır . darbe ürünü saçma bir uygulama ... din ailede , etraftaki hocalarda , camide öğrenilmeli ! ins... Devamını Gör
Oda sakat..herkes kendi bildigi gibi ogretirse..hurafeden gecilmez ortalik..tek tip olmali..zorunlu olmamali