Ölümünün 20. Yılında Ahmet Kaya'ya Çatal Bıçak Fırlatıldığı Ödül Töreni Gecesinde Yaşananların Detaylı Anatomisi
Her şey Ahmet Kaya'nın o konuşmasından sonra başladı...
Sene 1999. Bir yıl önce Ahmet Kaya "Dosta Düşmana Karşı" albümünü çıkarmış ve müzik listelerinin en üst sıralarında yer almayı başarmıştı. Albümde "Giderim", "Nerden Bileceksiniz" gibi hit olmuş şarkılar bulunuyordu.
Her sene düzenlenen ve sanatçılara ödüllerinin takdim edildiği Magazin Gazetecileri Derneği ödül töreninin tarihi 11 Şubat 1999 olarak açıklanmıştı. Ahmet Kaya ve eşi Gülten Kaya da davetliler listesindeydi çünkü Ahmet Kaya da o gece bir ödül alacaktı.
Ödülünü almak için sahneye çıkan Ahmet Kaya, kısa bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın salonda infial yaratacağından henüz haberdar değildi.
Konuşmasını bitirip şarkısını söylemeye geçmeden salonda uğultular başlamıştı. Kimisi "Atın bu adamı" diyor, kimisi de Gülten Kaya'nın ifadesiyle "Sünnetsiz pezevenk" diye bağırıyordu.
Ahmet Kaya yerine geçtiğinde ortalık çoktan karışmış, insanlar ayaklanmışlardı. Kaya'yı ve ailesini korumak isteyen Mehmet Aslantuğ ve Savaş Ay aynı masadaydı. Garsonlar da etten duvar örmüştü.
Basın mensupları yeniden Ahmet Kaya'ya mikrofon uzattıklarında, sahnede söylediği cümlelerin aynısını yineledi Ahmet Kaya.
'Ben güzellikle ve dostlukla söylemeye çalıştım ama insanlar nasıl algılarsa algılasınlar, benim kimliğimi kimse benden alamaz; bu böyle biline. Yani ben, yıllarca bunu söyledim. Kürt ve Türk halkları kardeştir ve yıllarca da böyle kalacaktır. Ve ben yıllarca Türkiye'nin bölünmez bütünlüğünü savunduğumu söyledim. Binlerce yıl daha bölünmeyeceğini savunuyorum ama Kürt realitesini sahiplenmek ve kabullenmek zorundadır bu ülke, bunu söylüyorum. Bu kadar.'
Bu esnada sahneye Padişah şarkısını söylemek üzere çıkan Serdar Ortaç, şarkının sözlerini "Bu devirde kimse sultan değil, hükümdar değil, padişah değil/ Atatürk yolunda tüm Türkiye/ bu vatan bizim/ ellerin değil" şeklinde değiştirmişti.
Bu şarkıdan sonra mikrofondaki Serdar Ortaç ile hep bir ağızdan salonda 10. Yıl Marşı söylenmeye başlandı.
Gerginliğin artık had safhaya ulaştığı o anlarda, Ahmet Kaya'nın masasına çatal bıçak atılmaya da başlanmış, çatallardan bir tanesi Gülten Kaya'nın alnına isabet etmişti.
Ardından Reha Muhtar'ın teklifiyle tüm sanatçılar sahneye çıkarak hep birlikte "Bir Başkadır Benim Memleketim" şarkısını söylemeye başladılar.
10. Yıl Marşı bittikten sonra Ahmet Kaya ve Gülten Kaya, Magazin Gazetecileri Derneği çalışanlarının yardımıyla mutfak kısmından çıkabildiler.
Bu olayın ardından Ahmet Kaya Fransa'ya gitti ve 1 yıl sonra, 16 Kasım 2000 tarihinin sabahında geçirdiği kalp krizi sonucu Paris'te hayatını kaybetti.
Yıllar sonra Serdar Ortaç bu konuda özür diledi ve şunları söyledi: "O zaman gaza geldim. Faturasını ödedim. Ama çatal atmadım. Attıysam elim kırılsın."
Ahmet Kaya'nın ölmeden önce Paris'te yaptığı basın açıklaması ise şöyle olmuştu:
'Bir gün birileri nasılsa Kürt asıllı olduğu için Kürtçe bir tek şarkı söylemek isteyen bir adamın hiçbir ülkeyi bölmediğinin öyküsünü yazacak ve bu öyküyü okuyanlar şarkı söyleyen insanlardan ve şarkılardan korkulmaması gerektiğini anlayacaklardır.
Ben klasik bir kadere teslim olmak istemiyor ve öldükten sonra değil şimdi anlaşılmak istiyorum. Beni doğru anlama yolundaki en küçük bir çabayı, bir sağduyu ve bir hoşgörüyü çok özlediğimi ve bunu içinde taşıyan herkesi içtenlikle selamladığımı söylemek istiyorum.'
Yorum Yazın
tatlı su solcularının sempatikleştirmeye çalıştığı yaşarken apo özlemiyle yanıp tutuşan terörist sevici medya maymunu