Türkiye'nin En Çok İzlenen Dizisi Masumlar Apartmanı'nın 2. Bölümünde Neler Oldu?
İlk bölümüyle bizi kendine hayran bırakmıştı, ikinci bölümde ise tamamen bağımlısı olduk. Yeni yeni bir sürü şey öğrendik bu aile ile ilgili.
Hazır mısınız?
İlk bölümüyle ortalama bir reyting alan dizi, belli ki dilden dile yayılmış. Salı gecesi hem birinci oldu, hem de bu ay yayınlanan tüm dizileri geçti. Peki bizi ekrana kitleyen bu bölümde neler oldu?
İlk bölümün finalinde, İnci ve ailesi belalarını bulmak üzere Safiye'nin apartmanına taşınıyorlardı. Fakat Safiye boş tutmak istediği ev kiralanınca delirmiş, onları içeri almamıştı.
Han ve İnci'nin tanıştığını öğrenince de hemen kardeşinin sevgilisi etiketini yapıştırdı. "Dedeeeeem dedem bunlar dün bütün gece beraberdiler, kim bilir neler etti kızın." moduna girdi. Amcanın pul pul döküldüğünü hissettik.
Kardeşinin bir sevgilisi olmasından ve gitmesinden ölüm gibi korkuyor. O yüzden ilk bölümde gece biriyle olduğunu öğrenince delirmişti. Ayağına gelince de yapıştırdı tabii.
Öz kardeşinin bile dokunmasına tahammül edemediğini görünce, ne kadar deli olduğunu bir nebze anladılar. İnci'ye "Benim kardeşimi kandıramayacaksın, bizden koparamayacaksın." deyip gitti. Aile de bu kadar olayın üzerine taşınmak istemedi.
Ammmman Han ne yakışıklı, ammmaaan aralarında en düzgünü o dedik. Bu da ayrı bir hasta çıktı, İnci'nin evindeki gazete kağıtlarından bir parça alıp evde özel bir kutuya koydu. Psikopat mıdır, saplantılı mıdır, takık mıdır bilmiyoruz.
Biz boşuna Safiye'ye laf ediyoruz. En sevgisiz büyüyen, psikolojik işkence çeken o. Kıyamam, Han'ı rahat bıraksın diye babası ondan ıspanak yemeği istedi. Ona kızım deyince ne kadar mutlu oldu, istediği yemeği yapmak için nasıl çırpınıyor. Çok sevgisiz büyümüş çok!
'Gözümün içine baktı, gülümsedi. Uzun zaman sonra ilk kez... Kızım dedi ya! Hem de öyle lanet okur gibi değil, bayağı gülümseyerek söyledi.'
Ne kadar ihtiyacı var sevgiye :(
Saldırdığı İnci de ondan farklı değil. Galiba korkunç bir babası varmış, bu yüzden annesini kaybetmiş. Sonra babası gibi alkolik birini bulmuş, kader motifini takip etmiş. Ailesini çekip çeviriyor, yine yaranamıyor.
Aslında çok yaranamıyor denmez de ilk olayda dedesinin bu kadar tepki göstermesini hak etmiyor diyelim. Farah Zeynep Abdullah mükemmel oynamış bu rolü, öyle ki o değil bir başkası olsa nasıl olurmuş düşünemiyoruz. Ailesine sahip çıkan, onları toparlayan, cesur ama kırılgan kadın süper olmuş. O midesinde kelebekler uçuşan aşık kadın olarak da son derece şeker ve inandırıcı.
İnci ve Han aşklarını yaşayabilir mi bilmiyoruz. Han'ın babası "Önceki gibi olmasın, dikkat et." dedi. Ne olmuş ki? Babasının da aslında daha önce bir evliliği, bir de oğlu varmış. Onlara ne olmuş, aynı acıya mı sahipler yoksa?
Neyse dönelim döne döne ıspanak yıkayan Safiye'ye. Babası müthiş oyalamış gerçekten, bölümün yarısında ıspanak yıkadı. Han'ın onu sevmediğine dair saplantılı bir düşüncede bir yandan.
Sabunladı ya... Sabunladı...
"Geberip gitsem en çok o sevinir. Hiç sevmiyor beni. Nefret ediyor. Tiksinerek bakıyor bana, sanki Hilkat garibesiymişim gibi. Keşke kardeşin olmasaydım der gibi."
Bunlar Safiye'nin içine oturuyor. Çünkü bizim bilmediğimiz birçok şey yaşanmış küçüklüklerinde. Kardeşlerinin hayatta kalmasını sağlayan Safiye imiş.
Neyse ki Safiye'nin isyanını duyan Han, gidip tüm kardeşlerine birer gül aldı geldi. Ah be Hancım, biz bile biliyoruz Safiye'nin onları yıkayacağını be kuşum.
Gülben sevinçten havaya uçtu, Safiye de sevinç ve tedirginlik arasında bir yerde işte. Hem bu jeste çok sevindi, hem de dokunamam ben ona dedi...
Bir övgü de Merve Dizdar'a. O sindirilmiş, vefa ile sadakati birleştirip kendini Safiye'ye tamamen teslim etmiş Gülben'i harika canlandırıyor. O üzülmeleri, kırılmaları, sinmeleri, küçük mutlulukları ve ara ara kabuğundan çıkma çabası çok güzel. Belki de aralarında en masumu. Merve Dizdar minimum replikle muazzam iş çıkartıyor.
Gülleri yıkayayım derken hepsi paramparça oldu zaten. Ay çok güzeller çok teşekkür ederim diye diye, utana utana yıkadı. Offfffff bu Safiye bizi mahvediyor.
Neye elini dokunsa zaten su zehirlenmesi yaşatıyor. Koca koca poşetlerden kuş kadar ıspanak kaldı. O da sabunlu sabunlu, adamın boğazından geçmiyor.
Tüm bunlar olurken Han ve İnci işleri ilerletti. İnci'nin eski sevgilisine dönmeyeceğinin garantisini aldı. Kıvırbaş sen önce ablanla ne yapacağına bak da gelini çamaşır suyuna basmasın.
Çünkü ablan sırf İnci'nin kardeşinden bir dilim kek aldı yedi diye küçük kardeşini kusturmaya kalktı. Onu da günahkar belledi bile.
Ah, küçük kardeş Neriman'ın da olayı buymuş. Strese girdiğinde o da kendini bileklerini kaşıya kaşıya yırtarak rahatlatıyormuş. Bu yüzden kolları yara bere içinde.
Bu evde herkes sorunlu, herkes!
Bu deliliğin içinde Han da elini arabaların üzerindeki tozlara sürerek, kendini pisleterek keyif alıyor işte. Herkes ayrı deli anladık da, sizin deliliğiniz birbiriyle çıkar çatışması halinde.
Ama bir dakika, bu araba onun galiba!
Yine de Han ve İnci ilişkisi şimdilik güzel gidiyor. İnci, alkolik eski sevgilisini susturmaya aşağı indiğinde anahtarları unuttu. Geceyi Han'da geçirdi.
Yalnız Han İnci'ye 'Seni saklayasım var.' dedi. İnşallah parçalara bölüp saklamak değildir o.
Yorum Yazın
en azından bizden aldıkları trt payının hakkını versinler.
trtye hiç yakışmadı bu dizi... gerçekten güzel bir dizi.
bu nasıl bir yorum ya asljkbfaksf ne anlatmak istedin ?
değişik bir dizi ama dram dizileri bir süre sonra sıkar..du bakalım..