Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
'MHP Babamın Partisi, Bahçeli'nin Beni Atmaya Gücü Yetmez'
Partisinin tutumuna rağmen seçim hükümetine girerek Başbakan Yardımcısı olan Tuğrul Türkeş kararını “Siyasi intihar yaptım” diye tanımladı. MHP'nin Alparslan Türkeş'in çizgisinden ayrıldığını öne süren ve Bahçeli’yi eleştiren Türkeş: 'Sayın Bahçeli beni seçimde listeye koymayabilir, genel başkan yardımcılığı görevinden de alabilir. Ama beni MHP’den atamaz. MHP benim babamın partisidir.' dedi
MHP Lideri Devlet Bahçeli ve partisinin seçim hükümetine girmeme kararına rağmen Ahmet Davutoğlu’nun bakanlık teklifini kabul eden Tuğrul Türkeş, Milliyet gazetesinden Serpil Çevikcan’ın sorularını yanıtladı. Kararı için “Siyasi intihar yaptım” diyen Türkeş, tercihinin arkasında durdu ve MHP Lideri Bahçeli’yi eleştirdi.
“Siyasi intihar yaptım”
Partisinden ihracı istenen ve kabinede Başbakan Yardımcısı olan Tuğrul Türkeş aldığı kararı şu şekilde tanımladı;
“Bir siyasi intihar da yaptım. Belki 2.5 ay sonra, hükümetin görev süresi bittiğinde siyasetten uzaklaşmış durumda da olacağım. Ama bu riskleri böyle dönemlerde almazsanız ne zaman alacaksınız? Bu hem anayasal zorunluluk hem de ülkenin geçtiği durumdan dolayı bir mecburiyettir. Üç hafta sonra belki beni listeye koymazlar. Ben de siyaseti bırakır köşeme çekilirim. Ben terörle mücadeleyi milli bir mesele olarak alıyorum. Aldığım tutuma yüzde 90 takdir mesajları aldım. MHP’li troller de eleştirdi ama bunlar yüzde 10’u bile geçmiyor.”
“Parti Türkeş çizgisinde değil”
Türkeş, partinin kurucusu olan babasının çizgisinden ayrıldığını da iddia etti;
“MHP’yi bırakmam söz konusu olamaz. MHP babamın partisi. Ben Türkeş çizgisini izliyorum. Parti bugün o çizgide değil. Alparslan Türkeş sağolsaydı Türkiye’de üç aydır hükümet vardı. 1976’da 3 milletvekili varken rahmetli Erbakan ile rahmetli Demirel arasında mekik dokudu, arada rahmetli Turhan Feyzioğlu hocayı koydu ve 1. MC’yi kurdurdu. Şimdi Türkeş’in kemiklerinin sızlamasından söz ediliyor. Kimin sızlattığı ortadadır.”
“Böyle parti yönetme tarzı olur mu ?”
“7 Haziran itibariyle istişare mekanizması MHP’de kapanmıştır. Bunu kapatmıştır Sayın Bahçeli. Geçmişte kritik süreçlerde Başkanlık Divanı’na en azından danışırdı. 7 Haziran gecesi, ‘15 Kasım’da seçim olsun’ diyerek istişare mekanizmasını kapatmıştır. İlerleyen günlerde partide Başkanlık Divanı toplantısı yaptığında Meclis’ten Oktay Öztürk’ü (MHP Genel Başkan Yardımcısı) çağırdı ama beni çağırmadı. Bu dışlayıcı bir üslup değil midir? Bu sağlıklı bir yaklaşım mıdır? Böyle bir parti yönetme tarzı olabilir mi?”
“Partide yanlışlar da söylenebilmeli”
Türkeş, Bahçeli’nin her şeye hayır dediğini öne sürdü ve şu ifadeleri kullandı;
'Koalisyona hayır, azınlık hükümetine hayır, dışarıdan desteğe hayır, başbakanlığa hayır... Her şeye hayır denilmesinin de bir izahının olması gerekir. Peki ne olacak? Kendisinin siyasi önerilerinin ne olduğunu birinin Sayın Bahçeli’ye sorması lazım. Ne yapacağız her şeye hayır diyerek, Türkiye’yi fesih mi edeceğiz, kapatıp gidecek miyiz? Hepimiz milliyetçi hareketin üyesiyiz. MHP’liyiz. Ama bu partide yanlışlar da söylenebilmeli. Demokratik bir partide bunu yapabilmeliyiz. Yapılamıyorsa demokratik bir parti değildir.'
“Tuğrul bey gel, tuğrul bey git”
Tuğrul Türkeş, Bahçeli’nin kendisine sadece ihtiyacı olduğunda başvurduğunu da savundu;
“Geçmişte Sayın Bahçeli devlet sorumluluğunun gerektirdiği her işte beni yanında istedi. Suriye’de uçak düşürüldü, hükümet bilgilendirme yapacak, ‘Tuğrul Bey gel.’ Musul’da konsolosluk basıldı, bilgilendirme olacak, ‘Tuğrul bey git.’ Sınırımızda gelişmeler var, güvenlik bürokrasisi MHP’yi bilgilendirecek, ‘Tuğrul Bey beraber kabul edebilir miyiz?’ O zaman Devlet Bey’e soruyorum, devlet ciddiyetinin gerektiği her konuda beni yanında istiyor da benim siyasette hiç mi tecrübem, öngörüm yok?”
“MHP benim babamın partisi”
Türkeş, kendisini partiden kovamayacaklarını da savundu ve transfer teklifi almadığını söyledi;
“Kırgın değilim. Ben hala MHP’li milletvekiliyim. Devlet Bahçeli de hala benim genel başkanım. Hala Sayın Bahçeli’ye saygım var. Sayın Bahçeli beni seçimde listeye koymayabilir, genel başkan yardımcılığı görevinden de alabilir. Ama beni MHP’den atamaz. MHP benim babamın partisidir. MHP benim için tektir. Milliyetçi hareket her şeyimdir. Beni partiden atmaya kimsenin gücü yetmez…
'Transfer teklifi almadım'
Hiçbir yere transfer olmadım. Bir transfer teklifi de almadım. Allah var Sayın Davutoğlu’ndan böyle en ufak bir ima dahi olmadı. Benim Ak Parti ile bir anlaşmam yok. Bu bir koalisyon değil. Bana MHP milletvekili olarak Başbakan’dan bir yazı geldi. Ben de ona bir cevap yazdım.
'Atatürk’ü model alıyorum'
Türkeş, idolü olan Mustafa Kemal Atatürk gibi davrandığını da savundu;
“Haşa yanlış anlaşılmasın kendimi onun yerine koyuyor ya da kıyaslıyor gibi algılanmasın ama padişah da Atatürk’ü azletmeye kalkmıştı. Ama padişahın bu girişimi ne Atatürk’ün değerini düşürdü ne de yaptığı görevi küçülttü. Rahmetli babam 1938 Harp Okulu mezunuydu. Babamın bütün siyasi hayatına baktığınızda idolü Atatürk’tür. Ben de Gazi Mustafa Kemal’i model alıyorum, hep aldım.”
“O masada olacağım”
Bakanlık teklifini kabul etmesini ise şöyle açıkladı;
“Bu anayasal bir mecburiyettir. Hiçbir şey yapmayıp, sadece muhalefette durup HDP’lilerin olduğu bir hükümetin, varlık yokluk mücadelesi verilen bir dönemde ülkeyi yönetmesine izin mi verecektik? Oysa şimdi MHP’nin sorumlu bir üyesi olarak MGK’da yer alacağım. O masada, devletin aldığı kararların içerisinde olacağım… Sayın Başbakan Başbakan Yardımcılığı teklifinde bulundu. MGK’da yer almak benim açımdan çok önemli. Türkiye uçurumun kenarına gelmiş, anarşi, terör azmış. Bir tekme de ben mi vursaydım? Ben Türk milliyetçisiyim. Bunu seyredecek değilim. Sonuna kadar mücadele ederim. Ben Türkeş’in oğluyum. Ben kim olduğumun bilincindeyim. PKK ile köklü bir mücadeleye girişildiği bir dönemde destek olmak görevdir. O gün Atatürk’ün şartları da öyleydi.'
Türkeş görevi devraldı
Dün Geçici Bakanlar Kurulu'nda Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen Türkeş bugün Çankaya Köşkü'nde basına kapalı gerçekleştirilen devir teslim töreniyle görevini Bülent Arınç'tan devraldı.