Bilim İnsanlarının Çalışmaları Parayla Gerçekten de Saadet Olmadığını Kanıtlıyor!
İstisnasız hepimiz mutluluğu arıyoruz. Hatta kimilerine göre kurduğumuz ilişkilerin, koyduğumuz hedeflerin, yaptığımız çalışmaların, kısacası tüm davranışlarımızın altında mutlu olma istenci yatıyor. Peki mutluluğumuzu en çok etkileyen dinamikler nelerdir? Yapılan son çalışma da tam olarak bunu araştırıyor...
Yapılan çalışma, bize mutluluğu getiren iki kilit nokta olduğunu gösteriyor: Akıl sağlığı ve ilişki durumu.
Çalışma kapsamında toplam 200.000 insan üzerinde anket yürütüldü.
Birleşik Krallık, Avustralya, Almanya ve ABD'de yürütülen bu ankette katılımcılardan yaşamın hangi dinamiklerinin mutluluk hisleri üzerinde en büyük etkiye sahip olduğuna cevap vermeleri istendi.
Çalışma sonuçları, mutluluğumuz üzerindeki en büyük etkenin zihinsel sağlığımız olduğunu gösteriyor.
Verilen cevaplara göre mutluluk hissimizi en çok etkileyen şey, %20'lik oranla açık ara zihinsel sağlığımız ve bu etkenin en önemli belirleyicileri, pek çoğumuzun zaman zaman yaşadığı depresyon ve anksiyete.
Zihinsel sağlığımızı izleyen ikinci önemli dinamik ise ilişki durumumuz.
Yapılan anket, sağlıklı bir ilişkiye sahip olmanın mutluluğumuz üzerindeki en önemli ikinci etken olduğunu gösteriyor. Bununla beraber aylık gelirimiz, %2'lik bir oranla mutluluğumuz üzerinde en az söz sahibi olan etkenlerden.
Çalışma ayrıca gençlik bunalımlarının da yaşamın sonraki dönemlerinde edinilen mutluluğu etkilediğini gösteriyor.
Çocukluk ve gençlik deneyimleri, psikologlar tarafından uzun süredir iddia edildiği gibi yetişkinlik dönemindeki kişilik oluşumunu belirleyen önemli etkenlerden. Araştırmacılar bu sebeple özellikle 12-20 yaş arasındaki dönemin sağlıklı ve kişiye destek sağlayan bir ortamda geçmesinin önemli olduğunu belirtiyor. Ayrıca bu etkenin önemi de maddi servete göre oldukça yüksek.
Anksiyete, modern insanın mutluluğunun önüne taş koyan en önemli etkenlerden.
Yapılan çalışmalara göre anksiyete, yalnızca ABD'de 18 yaş üstü 40 milyon insanı etkiliyor ve bu sayı oranlandığı zaman tüm nüfusun %18'ini oluşturuyor. Üstelik bu rahatsızlığa sahip olan insanların vakte, paraya sahip olmaması ya da terapiye karşı ön yargı taşıması sebebiyle vakaların yalnızca 3'te 1'i tedavi edilebiliyor.
Depresyonla ilgili veriler ise çok daha korkutucu...
Dünya genelinde herhangi bir anda 350 milyon kişi depresyonla mücadele ediyor ve yine ABD'de yürütülen bir çalışma, her 8 yetişkinden birinin depresif bozukluktan muzdarip olduğunu gösteriyor. Tedavisi tamamen mümkün olan bu hastalık, çoğu zaman, insanların antidepresan ilaçlara duyduğu ön yargı yüzünden çözümsüz kalıyor.
Bu verilerin elde edilmesinde, anketin refah düzeyi yüksek ülkelerde gerçekleştirilmesi de bir etken olabilir.
Netice olarak kişiler, kendi hayatlarındaki eksikliklerden bahsederken halihazırda sahip oldukları şeyleri gözardı edebiliyor. İnsanların gelir düzeyinin daha düşük olduğu ülkelerde anketten aynı sonuçlar alınır mıydı orası elbette meçhul. Ancak öyle ya da böyle, zihinsel sağlığımızın ve ilişki durumumuzun da mutluluğumuz üzerinde büyük öneme sahip olduğu tartışmasız bir gerçek...
Yorum Yazın
5,6 gün aç kalın bakalım bunu o zaman söyleyebiliyor musunuz?
Dogrudur belki ama bisiklete binerken gulmektense, Ferrari'min icinde aglamayi tercih ederim.
Saadet de rızık da Allah tan dır. Sen oku, çalış ve şükret.
Bence bilim adamlarının araştırması gereken parasıyla mutlu olamayan bireylerin mallık dereceleri. (Sağlık problemleri konu dışıdır efendim) Hayatında hiç aç... Devamını Gör