onedio
İzmir Kadifekale'de Yıkılan Evlerin Altından Roma Tarihi Çıktı
İzmir’in Kadifekale sırtlarında, üzerindeki evler kamulaştırılıp yıkıldıktan sonra ortaya çıkmaya başlayan Antik Roma Tiyatrosu, etrafı tel örgülerle çevrilerek koruma altına alındı.Kadafekale’de, M.S. 200 yıllarında yapıldığı tahmin edilen, geçen yıllarda varlığı ortaya çıkarılan, 16 bin kişilik Antik Roma Tiyatrosu, Büyükşehir Belediyesi’nin üzerindeki evleri kamulaştırıp yıkmasıyla ortaya çıkmaya başladı. Yapıldığı dönemde kentin kuşbakışı görülebildiği, Romalılar’ın imbat rüzgarının serinliğinde oyunlar izledikleri Antik Roma Tiyatrosu’nun sahnesi ile sahne davurları, kulis odaları girişi, orkestra yeri, oditoryumun bir bölümü kazı çalışmalarıyla ortaya çıktı. Tiyatronun havadan çekilen görüntüsü de dikkat çekti. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Antik Roma Tiyatrosu’nun, hazine avcıları tarafından tahrip edilmesini önleme ve güveniliğini sağlamak açısından, etrafını tel örgülerle çevirmeye başladı. Önümüzdeki haftalarda arkeologlar eşliğinde tiyatronun kazılıp kent kültürüne armağan edilmesi için çalışma yapılacak. Antik tiyatro ortaya çıkarıldığında dünyanın ilgi odağı yerlerden biri olabilecek. İzmirliler de Romalılar gibi körfez manzaralı antik tiyatroda sanatçıları izlemeye fırsatı bulacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kadifekale’deki gecekondular arasına sıkışıp kalan 16 bin kişilik Antik Roma Tiyatrosu’nu gün yüzüne çıkarabilmek için kamulaştırılılan onlarca binanın yıkımını gerçekleştirdi. Proje kapsamında öncelikle, arkeolojik yüzey araştırması yapılarak tiyatroya ve sur duvarlarına ait antik arkeolojik mimari kalıntılar ile Antik Tiyatro’nun gerçek yeri tam olarak tespit edildi. İzmir 1 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na sunulan “Antik Tiyatro ve Kadifekale 1.derece arkeolojik sit alanının genişlemesi” önerisi Kurul tarafından kabul edildi ve tiyatro ile Kadifekale’nin 1. derece arkeolojik sit alanı genişledi. Kadifekale’deki antik tiyatro ile ilgili en ayrıntılı bilgi, 1917-18 yıllarında Otto Berg ve Otto Walter’ın araştırmalarında ve araştırmalarına yönelik hazırladıkları plan ve kesitlerde bulunuyor. 16 bin kişi kapasiteli olduğu düşünülen tiyatronun kalıntılarının Roma dönemi özellikleri taşıdığı biliniyor. Eski kaynaklarda, Erken Hıristiyanlık yani Roma İmparatorluğu’nun paganizm döneminde İzmirli St. Polikarp’ın bu tiyatroda öldürüldüğü ve tiyatronun tarihin trajik sahnelerine şahitlik ettiği öne sürülüyor. Bölgenin temizlenmesi ardından kazı başlayacak ve İzmir kenti ve Körfezi’ne hakim noktada 16 bin kişilik antik tiyatro yeniden ayağa kaldırılacak. Antik tiyatro kültür sanat faliyetleri ve konserlere ev sahipliği yapacak. Burası Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun son 5 yılındaki en önemli projeleri arasında bulunuyor. (DHA)
Dünya Kupaları Tarihindeki 10 Siyasi Kare
Geniş kitleleri peşinden sürükleyen futbol, her zaman güç ve iktidar  sahiplerinin egemen olmak ve kendilerini meşrulaştırmak istediği bir  alan oldu. En büyük futbol organizasyonu olan Dünya Kupası da “Futbolun ideolojisi yoktur” sözünü yalanlayan birçok siyasi olaya tanıklık etti.
Şatoda Yaşamanın Mantıksızlığını Gösteren 16 Sebep
Günümüzde artık eğlence merkezleri haricinde pek şato yapılmıyor, ama yapılmış olanları restore ettirip yaşayanlar illaki vardır. Biz size bir şatoda yaşamanın, esasen şato fikrinin bizzat kendisinin neden son derece mantıksız olduğunu sebepleriyle izah etmeye çalışacağız. Günün birinde zengin olup şatoda yaşamaya karar verirseniz bunları göz önünde bulundurun.
Tarihe Mal Olmuş 26 Efsane Şehir
Günümüzde sadece çok küçük bir kısmı kalmış olan dünyanın dört bir tarafından döneminin en güzel şehirleri olan kayıp kentler.
Reklam
Maça Ceket ve Kravatla Çıkmıştı
Futbolda dünyanın en büyük organizasyonu olarak kabul edilen FIFA Dünya Kupası, Brezilya'da 20. kez düzenlenecek. Dünya kupasında geride kalan 19 organizasyon birçok ilginç olaya sahne olurken, 4 yılda bir düzenlenen kupaya İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 2 kez ara verildi. İlk olarak 1930 yılında düzenlenen kupayı 8 farklı ülke kazanırken, Brezilya 5 şampiyonluk ile başı çekti. İlk dünya kupası O dönemki FIFA Başkanı Julies Rimet'in girişimleriyle başlayan ve bir süre kendi adıyla oynanan Dünya Kupası'na ilk olarak 1930 yılında Uruguay evsahipliği yaptı ve şampiyon oldu. Uruguay, 1924 ve 1928 olimpiyat şampiyonluğu ve 1930'da bağımsızlığının 100. yılını kutlayacak olması nedeniyle evsahibi olarak seçilirken, Avrupa takımları, yolun uzak olması nedeniyle bu karara karşı çıktı. Fransız spor adamı Rimet'in çabalarıyla bu kupaya Avrupa'dan 4 ülke Belçika, Fransa, Romanya ve Yugoslavya katıldı. Toplam 13 takımın katıldığı ilk Dünya Kupası'nı Arjantin'i 4-2 yenen ev sahibi Uruguay kazandı. Bu kupadan ilginç notlar şöyle 1930'daki şampiyonada final maçının hakemi Belçikalı John Langenus sahada ceket ve kravatla yer aldı. Organizasyonda yer alan 13 ülke, eleme oynamadan FIFA'nın davetiyle kupaya katıldı. Kupaya katılan Avrupa ülkeleri, gemi yolculukları sırasında antrenmanlarını güvertelerde yaptı. Kupanın iki yarı final maçında Arjantin, ABD'yi, Uruguay da Yugoslavya'yı aynı skorlarla 6-1 mağlup etti. 1934 İtalya Uruguay'daki ilk kupanın ardından Avrupa ülkeleri kupayı kendi ülkelerinde düzenlemek için çalışmalara başladı. FIFA'ya ilk müracaat eden ülke İtalya, 1934 Dünya Kupası'nı düzenlemeye hak kazandı. Uruguay'daki ilk kupaya Avrupa ülkelerinin ilgi göstermemesi nedeniyle Uruguay İtalya 1934'e katılmadı. Bu turnuvanın öne çıkan ilginç olayları ise şöye: İtalya, kupa tarihinde eleme maçı oynayan ilk ve tek evsahibi ülke oldu. Mısır, dünya kupalarına katılan ilk Afrika ülkesi unvanını elde etti Uruguay'daki ilk dünya kupasında Arjantin forması giyen Monti, İtalya Milli Takımı'nda görev aldı. İtalya, evsahibi takımın şampiyon olma geleneğini sürdürdü 1938 Fransa Amerika ve Avrupa'da sırayla düzenlenmesi kararlaştırılan kupanın yeniden bir Avrupa ülkesi olan Fransa'ya verilmesi nedeniyle Arjantin, 1938 Dünya Kupası'na katılmadı. 1938'de de öne çıkan olaylar şöyle: 16 takım dünya kupasına katılmaya hak kazansa da Hitler'in Avusturya'yı işgal etmesiyle, katılımcı sayısı 15'e düştü. Penaltı uygulaması olmadığı için ilk turda uzatmaya giden 5 maçın 3'ü tekrar edildi. Giuseppi Meazza'nın yarı finaldeki kritik penaltıyı kullanırken şortu düşse de atış gol oldu ve İtalya finalde Macaristan'ı 4-2 yenmeyi başardı. İtalya Teknik Direktörü Vittorio Pozzo, dünya kupasını üst üste iki kez kazanan ilk ve tek antrenör oldu. 1942 ve 1946'da yapılamadı Patlak veren İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 1942 ve 1946'da dünya kupaları organize edilemedi. 1950 Brezilya Brezilya'da 12 yıl aradan sonra gerçekleştirilen dünya kupasına 13 ülke katıldı. Kupanın akılda kalanları da şöyle: İlk şampiyon Uruguay, protestosuna son verip, komşusu Brezilya'daki turnuvada yer aldı. Türkiye, katılmaya hak kazandığı ilk dünya kupasına maddi sıkıntılar nedeniyle gidemedi. İngiltere, ilk kez dünya kupasında boy gösterdi. 1950'de, maçları çıplak ayakla oynama isteği reddedilen Hindistan şampiyonaya katılmadı. Yaklaşık 200 bin kişinin izlediği Brezilya-Uruguay finalinin ardından Uruguay şampiyonluğa ulaşırken, ev sahibi ülkenin taraftarları uzun süre tribünlerdeki yerlerinden kalkamadı. 3 kişi kalp krizi geçirirken, 1 kişi intihar etti ve 1 hafta yas tutuldu. 1954 İsviçre Türkiye, dünya kupasına ilk kez 1954 İsviçre'de katıldı. Elemelerde İspanya ile eşleşen Türkiye, ilk maçı 4-1 kaybedip, ikinci karşılaşmada ise 1-0 galip geldi. Averaj uygulaması olmadığı için üçüncü karşılaşma İtalya'nın başkenti Roma'da oynandı. Bu maç da 2-2 berabere bitince, yazı-tura atışı yapıldı. İtalyan çocuk Franco'nun yaptığı atışta Türkiye kazanıp, dünya kupalarına katılmaya hak kazandı. Milli takım, 1954 Dünya Kupası'nda Batı Almanya'ya iki maçta 4-1 ve 7-2 mağlup olurken, Güney Kore'yi 7-0 yendi. Türkiye'nin kupa tarihindeki ilk golünü Suat Mamat atarken, Lefter'in attığı gol ise kupa tarihinin 400. golü olarak kayıtlara geçti. Kupa finalinde ise Macaristan'ı 4-2 mağlup eden Batı Almanya şampiyonluğa ulaştı. 1958 İsveç 1958 İsveç'te ilk kez dünya kupası finalleri bir televizyon kanalı tarafından yayınlandı. Türkiye, Avrupa yerine Asya-Afrika grubuna dahil edilip, İsrail ile maç yapması gerekince durumu protesto ederek, elemelere katılmadı. Mısır, Etiyopya, Tayvan, Kore, Endonezya, Mısır ve Sudan da çekilince İsrail maç yapmadan kupaya katılmaya hak kazandı. Maç yapmadan kupaya katılmayı kabul etmeyen İsrail, Galler ile karşılaştı ve elendi. Dünya kupası tarihinin golsüz biten ilk maçı İngiltere ile Brezilya arasında yapıldı. Brezilya ilk kez dünya şampiyonu olurken, kupa da ilk kez düzenlendiği kıtanın dışında bir ülke tarafından kazanıldı. 1962 Şili Şili'de 1962'de düzenlenen dünya kupası oldukça sert geçti. Şili ve İtalya arasında oynanan ve sert faullere sahne olan maç sonrası, Şili'deki dükkanlara 'İtalyanlar giremez' tabelaları asıldı. Kupanın ilk 12 maçında 37 futbolcu sakatlandı. Brezilya'nın yıldız futbolcusu Pele de ikinci maçında sakatlanarak, kupaya veda etti. Brezilya ve Şili arasında oynanan ve 'Sambacılar'ın 4-2 kazandığı maçın ardından Şilili futbolcu Ramirez'in babası kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Brezilya, finalde Çekoslovakya'yı 3-1 yenerek, kupayı üst üste ikinci kez kazandı. Final maçının heyecanına dayanamayan 4 Brezilyalı taraftar ise kalp krizi geçirerek öldü. 1966 İngiltere Afrika ülkeleri, FIFA'nın Asya ve Okyanusya takımları ile baraj maçı oynanması yönündeki kararı nedeniyle 1966 Dünya Kupası'na katılmadı. Kupa turnuva başlamadan önce sergilendiği yerden çalındı. Altın kupa, bir parkta gazetelere sarılmış olarak bulundu. Televizyondan renkli olarak yayınlanan ilk kupa turnuvası olma özelliğini taşırken finalde Batı Almanya'yı 4-2'lik skorla geçen İngiltere, ilk ve tek kupasını kazandı. Finalde İngiltere'yi öne geçiren 3. golde topun kale çizgisini geçip geçmediği tartışmalara neden oldu. 1970 Meksika 1970 Meksika Dünya Kupası'nda oyuncu değişiklikleri ve sarı-kırmızı kart uygulamaları ilk kez kullanıldı. Bu turnuvada ilk kez tüm maçlar canlı yayınlandı. Brezilyalı Mario Zagallo dünya kupasını hem futbolcu hem de teknik adam olarak kazanan ilk isim oldu. Honduras-El Salvador eleme maçında çıkan olaylar, orduların da devreye girmesiyle 100 saat süren çatışmalara neden oldu. Daha sonra El Salvador, Honduras'ı geçip, kupaya katılmaya hak kazandı. Finali 4-1 kazanan Brezilya Jules Rimet Kupası'nın ebedi sahibi oldu. Bu organizasyon daha sonra FIFA Dünya Kupası adını aldı. Brezilya'nın müzesine götürdüğü Jules Rimet kupası çalındı ve halen bulunamadı. 1974 Batı Almanya Batı Almanya'da 1974 yılında düzenlenen Dünya Kupası'nda ilk kez bir Türk hakemi düdük çaldı. Doğan Babacan, aynı zamanda Batı-Almanya-Şili maçında Güney Amerikalı futbolcu Carlos Caszely'ye gösterdiği kırmızı kartla da tarihe geçti. Bu kart, dünya kupalarında gösterilen ilk kırmızı kart oldu. Dünya kupası ilk kez FIFA Dünya Kupası adıyla düzenlendi ve İtalyan mimar Silvio Gazzaniga'nın tasarımını yaptığı yeni kupa kullanıldı. Zaire, dünya kupaları tarihinde kaleci değişikliği yapan ilk ülke olarak dikkat çekti. Haitili Ernst Jean Joseph, dünya kupalarında doping yaptığı tespit edilen ilk futbolcu olarak tarihe geçti. İtalya Milli Takımı'nın kalecisi Dino Zoff'un 1143 dakikalık gol yememe rekoruna Haitili futbolcu Sanon son verdi. Batı Almanya, Hollanda'yı 2-1 yenerek şampiyon oldu. 1978 Arjantin 1978'de evsahibi Arjantin'de iktidarda olan cuntanın faaliyetleri ve propagandası turnuvaya damga vurdu. Hollanda'nın yıldız futbolcusu Johann Cruyff ve Alman Paul Breitner, Arjantin'deki siyasi durumu protesto ederek kapıya katılmadılar. Kupayı kazanan Arjantin ilk turda hayal kırıklığı yaşattı. Gruptan çıkmak için Brezilya ile çekişen 'Tangocular'ın, son maçlarında Peru'yu 4 farklı yenmesi gerekiyordu. Söylentilere neden olan maçta Arjantin, Peru'yu 6-0 mağlup ederek, bir üst tura çıkmayı, sonrasında da kupayı kazanmayı başardı. 1982 İspanya İspanya'da düzenlenen 1982 Dünya Kupası'nda FIFA, katılımcı sayısını 16'dan 24'e çıkardı. Tüm kıtaların temsil edildiği ilk kupa oldu. Turnuvada Cezayir, Almanya'yı 2-1 mağlup ederek, dünya kupaları tarihinde Avrupa takımını yenen ilk Afrika ülkesi olmayı başardı. 1982'nin en çok konuşulan maçlarından biri Federal Almanya ile Avusturya arasındaki karşılaşmaydı. 2. grupta mücadele eden iki takım son maçta karşı karşıya geldi. Almanya ve Avusturya'nın birlikte gruptan çıkması için Almanların sahadan 1-0 galip ayrılması gerekiyordu. Maç da 1-0 Almanya'nın galibiyetiyle sonuçlanınca, iki takımla aynı puana sahip olan Cezayir, şike yapıldığı gerekçesiyle itirazda bulundu ancak bu itiraz sonuçsuz kaldı. 1982'de, Kuveyt takımının genel menajeri Şeyh El Sabah, Fransa'nın 4. golüne itiraz etmek için sahaya indi. Şeyh'in bu ilginç olayı sonrasında hakem golü iptal etti. Macaristan, El Salvador'u 10-1 yenerek, kupa tarihinin en farklı galibiyetine imza attı. Gruptaki 3 maçını da berabere bitirip, sadece 1 gol averajla üst tura çıkan İtalya, 1982 Dünya Kupası'nı kazanmayı başardı. İtalyanlar, finalde Federal Almanya'yı 3-1 mağlup etti. 1986 Meksika Kolombiya'nın evsahipliğini yapması kararlaştırılan 1986 Dünya Kupası, ekonomik sorunlar nedeniyle Kolombiya'nın çekilmesiyle Meksika'ya verildi. Büyük bir deprem geçiren Meksika, ikinci kez evsahipliği için başvuruda bulundu ve kabul edildi. Bu turnuvayla birlikte aynı grupta yer alan takımların son maçlarını aynı saatte oynaması uygulamasına geçildi. Fas, kupa tarihinde grubunu lider tamamlayan ilk Afrika ülkesi oldu. Arjantin'in yıldız futbolcusu Armando Diego Maradona'nın çeyrek finalde İngiltere'ye eliyle attığı gol, şampiyonanın en çok konuşulan konusuydu. Bu gol daha sonra 'Tanrı'nın eli' olarak isimlendirildi. Maradona'nın aynı maçta orta sahadan aldığı topla İngilizleri çalımlayıp attığı gol de kupa tarihinin en güzel golleri arasında gösterildi. Günümüzde de tribünlerde kullanılan 'Meksika Dalgası', bu turnuvada ortaya çıktı. Arjantin, Batı Almanya'yı 3-2 kazanarak, ikinci kez şampiyonluğa ulaştı. 1990 İtalya Meksika'dan sonra İtalya da kupaya ikinci kez ev sahipliği yaptı. Turnuvanın sürpriz takımı Kamerun, Kolombiya'yı eleyerek çeyrek finale yükselen ilk Afrika ülkesi oldu. Kamerun'da forma giyen 38 yaşındaki Roger Milla, Romanya'ya attığı 2 golden sonra 'General' rütbesiyle ödüllendirildi. Arjantin ile evsahibi İtalya arasında Napoli'de oynanan maçta İtalyan taraftarların bir bölümü, Napoli'yi Serie A'da şampiyonluğa taşıyan Maradona'yı destekledi. İtalyan kaleci Walter Zenga, dünya kupası maçlarında 517 dakikayla en uzun süre gol yemeyen kaleci oldu. Batı Almanya, finalde Arjantin'i 1-0 yenerek, şampiyonluğa ulaştı. Franz Beckenbauer, Brezilyalı Zagallo'dan sonra dünya kupasını hem futbolcu hem de teknik adam olarak kazanan ikinci kişi oldu. 1994 ABD ABD'de düzenlenen 1994 Dünya Kupası'nın en ses getiren olaylarından biri Arjantinli futbolcu Maradona'nın doping nedeniyle ihraç edilmesi ve Kolombiyalı futbolcu Escobar'ın kendi kalesine attığı gol nedeniyle ülkesinde öldürülmesi oldu. ABD maçında kendi kalesine gol atan ve takımının elenmesine neden olan Kolombiyalı Andres Escobar'ın öldürülmesi futbol dünyasını derinden sarstı. 1994'te ilk kez şampiyon ülke, penaltıların ardından belirlendi. Brezilya, 0-0 berabere biten final maçındaİtalya'yı penaltılar sonucunda 3-2 mağlup ederek, 24 yıl aradan sonra mutlu sona ulaştı. Rus futbolcu Oleg Salenko, Rusya'nın Kamerun'u 6-1 yendiği maçta 5 gol birden atarak, bir maçta en fazla gol atan oyuncu oldu. Kamerunlu Roger Milla, 42 yaşında katıldığı dünya kupasında en yaşlı futbolcu unvanını aldı. 1998 Fransa Fransa'da düzenlenen 1998 Dünya Kupası'nda takım sayısı 24'ten 32'ye yükseltildi. Dünya kupalarında altın gol uygulaması getirildi. Robert Prosinecki, 1990'da Yugoslavya adına gol attıktan sonra, 1998'de de Hırvatistan adına fileleri havalandırdı. Bir dönem Kayserispor'u da çalıştıran Prosinecki, böylece kupa tarihinde iki ülke milli takımı adına gol atan ilk futbolcu oldu. Alman Lothar Matthaus, dünya kupalarında 25. maçına çıkarak rekor kırdı. Dünya kupaları tarihinde ilk kez ev sahibi takımla son şampiyon finalde karşılaştı. Evsahibi Fransa, son şampiyon Brezilya'yı 3-0 yenerek, tarihindeki ilk şampiyonluğa ulaştı. 2002 Güney Kore-Japonya 2002 yılında Güney Kore ve Japonya'da düzenlenen şampiyonayı ilk kez iki ülke birlikte düzenledi. Bu turnuva, Asya'da düzenlenen ilk kupa olarak da tarihe geçti. Türkiye, ikinci kez katıldığı dünya kupasında tarihi bir başarıya imza atarak, dünya üçüncüsü oldu. 1954 İsviçre'de sadece şampiyon olan Almanya'ya 2 maçta da yenilen Türkiye, 2002'de de sadece şampiyonluğa ulaşan Brezilya'ya yine 2 maçta mağlup oldu. Milli takım böylece katıldığı 2 dünya kupasında da sadece şampiyon takımlar karşısında mağlubiyet aldı. Son dünya şampiyonu takımın eleme oynamadan doğrudan katılması kuralı son kez uygulandı. Fransa, eleme oynamadan kupaya katılan son şampiyon oldu. Son şampiyon Fransa, tek bir gol atamadan kupadan elendi. Hakan Şükür'ün Güney Kore karşısında 11. saniyede attığı gol, kupa tarihinin en erken atılan golü olarak tarihe geçti. Brezilya, Almanya'yı 2-0 yenerek, beşinci kez şampiyonluğa ulaştı. 2006 Almanya Almanya'da 2006'da düzenlenen Dünya Kupası'nın en çok konuşulan konusu İtalya ile Fransa arasındaki finalde Zinedin Zidane'ın, İtkalyan futbolcu Marco Materazzi'ye kafa atması oldu. Zidane, bu pozisyon sonrası kırmızı kart görürken, İtalya, penaltı atışlarıyla 5-3 galip gelip, şampiyonluk unvanını aldı. Bu turnuvayla birlikte altın ve gümüş gol uygulaması kaldırıldı. Brezilya, dünya kupalarında peş peşe 11 maç kazanan ilk takım oldu. Portekiz-Hollanda maçı 12 sarı, 4 kırmızı kartla kupa tarihinin en çok kart gösterilen maçı olarak tarihe geçti. 2010 Güney Afrika Güney Afrika'daki 2010 Dünya Kupası'yla Afrika ilk kez bu büyük organizasyona evsahipliği yaptı. 2010 Dünya Kupası'nın en çok ses getiren olayı 'Vuvuzela' oldu. Güney Afrika'ya özgü bu üflemeli çalgı çıkardığı yüksek ses nedeniyle, televizyon başında maçı seyreden seyirciler tarafından tepki çekse de, maçlarda 90 dakika boyunca çalındı. İspanya, tarihindeki ilk şampiyonluğunu 2010 Güney Afrika'da elde etti. Vicente Del Bosque yönetimindeki 'Matadorlar', finalde Hollanda'yı 1-0 mağlup etti.
Tahmin Edilemeyecek Sonuçlara Yol Açan 22 Tarihi Hata
 Her ne kadar ilham verici olsa da tarih boyu yapılan hatalar da bir o kadar önemli. Kötü kararlar, düşüncesizce yapılan yanlışlar, anlamsız hareketler…Listeye bir göz atın ve daha önce yapılan hatalardan ders çıkarın!
Reklam
5 Bin Yıllık Cüce Şehri Keşfedildi
İran'da Horasan eyaletinin güneyinde geçtiğimiz günlerde cücelerin yaşadığı ismi Makhunik olan 5 bin yıllık antik bir şehir bulundu. Horasan'ın komşu eyaleti olan Kirman'daki Şahdad şehrinin 100 kilometre doğusunda bulunan antik şehre ait sürekli yeni kalıntılar çıkarılmaya da devam ediliyor. Antik cüceler şehri Makhunik, 1946'ya kadar herhangi bir uygarlığın yaşamadığı düşünülen Lut Çölü'nün merkezine 60 kilometre uzaklıktaki bir bölgede Tahran Üniversitesi Coğrafya Fakültesi tarafından keşfedildi. Antik kentteki yapıların kalıntıları Jonathan Swift'in dünyaca ünlü romanı 'Güliver'in Gezileri' kitabında yer alan ve cüceler ülkesi olarak geçen Liliput Şehri'ni veya J.R.R. Tolkien'in 'Yüzüklerin Efendisi' kitabı ile filmindeki Hobbitlerin köyünü andırıyor. En eski metal bayrak Arkeologların yaptığı açıklamalara göre, Makhunik antik kentinin Sümer mitolojisinde geçen iki mistik krallıktan biri olan Uruk krallığının Aratta medeniyetine ait bir şehri olduğu ve cüce insanların burada M.Ö. 6000 yılından beri yaşadığı düşünülüyor. Şehirde keşfedilen küçük boyutlu yapılar da bu inanca kanıt olarak gösteriliyor. Makhunik şehrinde bulunan yapılar arasında atölyeler, konut bölgeleri ve mezarlıklar yer alıyor. 800'den fazla antik mezar da kazı aşamaları sırasında ortaya çıkarıldı. Bu yapıların hepsi ve diğer araç gereçler yalnızca küçük insanların içerisine sığabileceği şekilde tasarlanmış. Bölgede yapılan çalışmalarda kuyumcular, esnaflar ve çiftçilerin yaşadığı bazı alt bölgeler de keşfedildi. Ayrıca insanlık tarihinin en eski metal bayrağı bu antik kentte ortaya çıkarıldı. 16-17 yaşında, 25 santim 2005'te bulunan 25 santimetre boyundaki mumyalanmış bir cüce, cüceler şehri teorisine en önemli kanıt olarak gösteriliyor. Cüce cesedi, kazı yapan iki kaçakçı tarafından bulunmuş ve 3 milyon dolara Almanya'da satmaya çalıştıkları sırada ele geçirilmişti. Arkeologlar, cücenin cesedini inceledikten sonra, cesedin doğal işlemlerle mumyalanmış olabileceğini kaydetmişti. Mumya üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda, cücenin öldüğünde 16-17 yaşlarında olduğu tespit edilmişti. Kaynak: Sabah
Burdur'da 5 Milyon Yıllık Fosiller Sergilenecek
Kemer ilçesine bağlı Elmacık köyünde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve yaklaşık 5 milyon yıl öncesine ait olduğu belirtilen fosiller, Burdur Doğa Tarihi Müzesi'nde ziyaretçilerin ilgisine sunulacak. Kemer ilçesine bağlı Elmacık köyünde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve yaklaşık 5 milyon yıl öncesine ait olduğu belirtilen fosiller, Doğa Tarihi Müzesi'nde ziyaretçilerin ilgisine sunulacak. Burdur kent merkezinde bulunan 19'uncu yüzyıla ait Kavaklı-Rum Kilisesi'nin Doğa Tarihi Müzesi'ne dönüştürülmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2011 yılında restorasyon çalışması başlatıldı. Yaklaşık 2 ay sonra tamamlanması planlanan çalışmalar sonunda açılacak müzede, Elmacık köyünde 2006-2009 yıllarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve yaklaşık 5 milyon yıl öncesine ait olduğu belirtilen 'Karasal memeli hayvanlara ait fosiller' de sergilenecek. 3 metre 30 santim uzunluğundaki dişler İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Tanır, çalışmaların sürdüğü müzede gazetecilere yaptığı açıklamada, Elmacık'ta gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılan fosillerin Burdur için büyük öneme sahip olduğunu söyledi. Tanır, şöyle konuştu: 'Kazılarda 5-10 milyon yaşında olduğu tahmin edilen mastodonlara ait fosiller bulunmuştu. Bu canlılara ait 3 metre 30 santim uzunluğunda savunma dişleri ortaya çıkarılmıştı. Burada bulunan fosiller müzemizde sergilenecek. Ayrıca Çin'de hazırlanan mastodon prototipi, hayvan fosilleri, balık, kuş ve bitkilerle ilgili sergilemeler, jeolojiyle ilgili bilgiler yer alacak. Çocuklar için doğa tarihiyle ilgili bölüm olacak. Müzemizin en önemli özelliği mastodonların savunma dişlerinin de burada sergilenecek olmasıdır. Fillerin atası olan mastodonların canlandırıldığı animasyon da 2 ay içinde tamamlanarak müzemizdeki yerini alacak.' Bu arada Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölüm'ünde bulunan fosillerin müzeye konulması çalışmaları da başladı. Burdur Müzesi Müdürlüğü denetiminde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Berna Alpagut'un bilimsel danışmanlığında ve Yrd. Doç. Dr. Nurfettin Kahraman'ın alan sorumluluğunda 2006-2009 yıllarında Kemer ilçesinin Elmacık köyünde kazı çalışması yapılmıştı. Kazılarda, büyük çoğunluğu filgillere ait olmak üzere gergedangiller, atgiller, otçullar ve kimi kuş türlerine ait kalıntılar ile yumuşakçalara ait bol miktarda kavkı (Yumuşakçaların sert kabuğu) bulunmuştu. Gökmen Yüce / AA
Kapatılan NTV Tarih Kadrosunun Hazırladığı #Tarih'in İlk Sayısı Çıktı
Doğuş Grubu tarafından Gezi Parkı eylemleri dosya konusu yapıldığı için yayını sonlandırılan NTV Tarih dergisinin eski kadrosu, yaklaşık bir yıl sonra yeni bir tarih dergisiyle okuyucu karşısında. 1 Haziran'da #Tarih adıyla çıkan derginin kapak konusu, 301 işçinin öldüğü Soma maden faciası. Ferit Şahenk 'in sahibi olduğu Doğuş Grubu bünyesinde çıkarılan NTV Tarih dergisi, Gezi Parkı eylemlerini konu alan ve kapağına sembol 'kırmızılı kadın'ı taşıyan Temmuz 2013 sayısı nedeniyle kapatılmıştı. Patronajın kararıyla derginin yayınının sonlanması ardından derginin genel yayın yönetmeni Gürsel Göncü başta olmak üzere pek çok gazetecinin holding ile yolları ayrıldı. Yayın ekibi, hazırlanan ancak basılmayan Gezi Parkı sayısını bir süre geçtikten sonra dijital ortamda okuyucularıyla paylaştı. Aradan yaklaşık bir yıl geçtikten sonra, aynı ekip, Doğuş Grubu'ndan bağımsız olarak #Tarih dergisini çıkardı. 1 Haziran’da çıkan #Tarih'in ilk sayısında kapağa Soma maden katliamı taşındı. Derginin ilk sayısında, ek olarak NTV Tarih'in kapatılmasına neden olan Temmuz, 2013 nüshası da veriliyor. Tarih, eski NTV Tarih Yayın Yönetmeni Gürsel Göncü yönetiminde aynı ekip tarafından hazırlandı. Bu kadroya ek olarak yine Gezi Parkı eylemleri sırasında istifa eden eski NTV Program Müdürü Murat Toklucu da derginin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi.Tarih'in yayıncısı, Gezi Parkı eylemleri sırasında istifa eden eski Doğuş Yayın Grubu CEO’su Cem Aydın ’ın büyük ortağı olduğu Stüdyo Yapım oldu. Aydın, Gezi Parkı eylemleri sürerken başta NTV haber kanalı olmak üzere yayın organlarında yeterince yansıtmamakla eleştirilince önce 'yaşananların izleyicilerle ilişkileri tazelemek için fırsat olduğunu' söylemiş ancak süreç istifasıyla sonuçlanmıştı. NTV Tarih'te birlikte mesai yapan ancak Gezi Parkı sürecinde yolları Doğuş Grubu ile yollarını ayıran gazetecilerin birlikte çıkardığı #Tarih dergisinin Soma faciası temalı 1. sayısının kapağı şöyle: T24
Reklam
Titanik'e Binemeyen Tek Yolcu: Besim Ömer Akalın
Efsane Titanik gemisinde 2223 yolcu vardı, ama aslında gemide 2224 yolcu olması gerekiyordu. Satılan bir biletin yolcusu Titanik’e geç kaldığından binemedi, bu bilet bir doktor tarafından Avrupa seyahati sırasında alınmıştı. Ancak doktor Fransa’dan başladığı yolculuğunu kötü hava koşulları nedeniyle Southampton limanına kadar sürdüremedi ve Titanik gemisini kaçırdı. Bileti olduğu halde 1.514 kişinin yaşamını yitirdiği gemiye binemeyen tek yolcu, Türk doktor Besim Ömer Akalın ’dı. Titanik 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik’in buzlu sularına gömülmüştür. Batışı 1.514 kişinin ölümüyle sonuçlandı ve dünya savaşları dışındaki en büyük deniz felaketlerinden biri olarak tarihe geçti. Besim Ömer Akalın (d. 1 Temmuz 1862, İstanbul - ö. 19 Mart 1940, Ankara), Türk bilim adamı, sivil toplum örgütçüsü ve milletvekili. Türkiye’de çağdaş doğum biliminin öncülerindendir; ülkedeki ilk doğum kliniğini açan, doğum üzerine ilk çağdaş kitabı yayımlayan kişidir. “Ebelerin ebesi” adı ile anılır; ebelik mesleğinin kurumsallaşmasına, ayrıca hemşirelik ve hastabakıcılık mesleğine büyük katkıları olmuştur. Ülkede tıbbi yayıncılığı başlatan bilimadamıdır. Titanik faciası ile sonuçlanan yolculuk için bileti olup da yolculuğa geç kaldığı için katılamayarak felaketten kurtulmuş tek kişi olması ile de tanınır.T24
Neslişah Abdülkadir Osmanoğlu Sultan 89 Yaşında Vefat Etti
IHA Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın torunu Neslişah Abdülkadir Osmanoğlu, vefat etti. Merhume Sultan, hayattaki 13 şehzade kızından en yaşlısı ve tek ikinci kuşak padişah torunu idi.Dolaşım bozukluğu ve damar tıkanıklığı şikayetleriyle bir müddet önce Marmara Üniversitesi Pendik eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne yatırılan 89 yaşındaki Neslişah Sultan, bugün öğleden sonra saat 16.00’da vefat etti. İki sene önce vefat eden Fatma Neslişah Sultan’dan ayırdetmek için “Küçük” Neslişah Sultan olarak anılan Neslişah Abdülkadir Osmanoğlu, Osmanlı hanedan üyelerinin yurt dışına gönderilmesinden 10 ay kadar sonra 25 Aralık 1925 tarihinde Budapeşte’de doğdu. Babası, Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın oğullarından Şehzade Mehmed Abdülkadir Efendi idi. Salih ve Ömer adında iki oğlu ile Meziyet Dilara ve Neslişah adında iki torunu bulunan Osmanoğlu, 1 Haziran 2014 Pazar günü Fatih Camii’nde öğle namazını müteakiben kılınacak cenaze namazından sonra Karacaahmet Kabristanı’nda annesi Fatma Meziyet Hanımefendi’nin yanına defnedilecek.
Reklam
İnsanoğlunun 'İlk Takma Dişi Bulundu'
Arkeologlar Batı Avrupa'da insanoğlunun 'ilk takma dişine ait' olduğu düşünülen kalıntılara ulaştı.Diş implantı, Fransa'nın kuzeyindeki La Chêne'de yürütülen arkeolojik kazılarda, keresteden yapılan bir mezarın içinde gömülü halde bulunan Demir Çağ'a ait bir kadın iskeletinden çıktı.Öldüğünde 20-30 yaş aralığında olduğu tespit edilen kadının üst kesici dişinin yerinde demir bir çivi bulundu.Çivinin ahşap veya kemikten yapılan bir takma dişi tutmak için kullanılmış olabileceği ve zamanla çürüyüp yok olan dişin yerinde kaldığı belirtiliyor. Bulgular Antiquity dergisinde yayımlandı.Fransa'nın Champagne-Ardenne bölgesinde bir konut projesi inşası sırasında yapılan kazılarda bulunan ve aynı kapalı bölgeye gömülen dört yetişkin kadından birine ait olan gömünün MÖ 3'üncü yüzyıla ait olduğu ifade edildi.Mezar içinde bulunan malzemeler, Orta ve Batı Avrupa'da gelişen La Tene kültürüne ait özellikler taşıyor.Genç kadının iskeletinin bulunduğu 2009 yılındaki kazılara katılan Guillaume Seguin, BBC'ye yaptığı açıklamada 'İskelet çok kötü muhafaza edilmiş' dedi.Seguin şöyle devam etti: 'Fakat dişler anatomiye uygun dizilmişti. Azıdişleri, küçük azıdişleri, köpekdişleri ve kesici dişler… Bir de orada metalden bir parça vardı. İlk tepkim, 'Bu da ne?' oldu.'Dişler bir torbaya kondu ve incelemeye alındı. Seguin daha sonra kadının iskeletinde 31 yerine 32 diş olduğunu fark etti, kazı alanında çekilen fotoğraflarda da demir çivinin kayıp bir diş yerinde durduğu görüldü.Bordeaux merkezli arkeoloji kurumu Archeosphere'de çalışan Seguin, 'Dişlerle aynı boyutlarda ve aynı şekilde olmasından yola çıkarak varılan en iyi varsayım, bunun bir diş protezi olduğu veya en azından diş protezi yaratma girişimi olduğudur' diye konuştu.Seguin, bu girişimin başarısıyla ilgili şüphe duymak için geçerli nedenler olduğuna dikkat çekiyor.Birincisi, vücut içinde paslanıp aşınma eğiliminde olmasından dolayı demirin, diş implantı olarak kullanılması uygun değil. Diş implantı için modern hekimlikte titanyum malzemesinin kullanılması tercih ediliyor.İkincisi, o dönemde steril hijyen koşullarının yoksunluğu nedeniyle, apselerin oluşuyordu ve bu apseler de ilerleyen yaşlarda bireyin ölümüne neden olabiliyordu.Kalıntıların kötü muhafaza edilmesinden dolayı, iskeletine ulaşılan kadının ölümünde diş implantının herhangi bir etkisi olup olmadığı tespit edilemiyor.Fransa'da bulunan diş implantının Batı Avrupa'da görülen ilk takma diş olabileceği düşünülüyor fakat ilk protez diş olarak kabul edilen bulgular 5 bin 500 yıl önce Mısır ve Yakın Doğu'da elde edilmişti.Fakat çoğunun, ölü bedenin bütünlüğünü korumak için sonradan yerleştirilmiş olduğuna inanılıyor.Araştırmacılar Fransa'da bulunan diş implantının cesede sonradan yerleştirilmiş olabileceği ihtimalini göz ardı etmiyor ama implantın yaşam boyu kullandığına dair de kanıtlar olduğuna dikkat çekiyor.Demir çivinin kemik veya ahşaptan yapılma dişi sabitlemek için kullanıldığına dair kesin bir kanıya da varılamıyor çünkü her iki malzeme de asitli toprakta erime özelliğine sahip.Bordeaux Üniveresitesi'nde görevli Seguin ve diğer araştırmacılar gömülerin 'dış görünümüne önem veren, dönemin elit tabakasına mensup kişilere' ait olduğunu yazıyor.Bilim insanları ayrıca, elde edilen bulguların Galyaların İtalya'nın kuzeyindeki Etrüsk medeniyetiyle iletişim halinde olduğu bir döneme denk geldiğine dikkat çekiyor.Etrüskler, var olan dişlerin üzerlerine altın şeritler yerleştirerek Galyalılardan farklı bir düzenlemeye gitseler de, diş konusundaki ustalıklarıyla biliniyorlar.
Reklam
Tarihte Bugün: 27 Mayıs Darbesi
27 Mayıs 1960'ta Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe gerçekleşti.27 Mayıs, 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbe . Ayrıca 27 Mayıs Askerî Müdahalesi ya da 27 Mayıs İhtilâli olarak da anılır. Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır; 37 düşük rütbeli subayın planları ile icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Sonra cumhurbaşkanı ve hükümet üyeleri tutuklanarak, hükümet; 235 general ve 3500 civarında subay (daha çok albay, yarbay, binbaşı) emekliye sevk edilerek, ordu; 147 üniversite öğretim görevlisi görevden alınarak ve bazı üniversiteler kapatılıp el konularak, üniversiteler; 520 hakim ve yargıç görevden alınılarak, yargı kontrol altına alınmıştır. Darbeden sonra darbeyi planlayan ve icra eden 37 düşük rütbeli subay ve Emekli Orgeneral, Cemal Gürsel'in oluşturduğu Millî Birlik Komitesi ülke yönetimini üstlendi. 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti'nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü gerekçelerini ileri sürerek Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir grup subay, 27 Mayıs 1960 sabahı ülke yönetimine bütünüyle el koydu.[9] 37 subaydan oluşan Millî Birlik Komitesi bu harekat ile anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere birçok Demokrat Partiliyi tutuklattı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, İstiklal Savaşı kahramanlarından Ali Fuat Paşa, Kore gazisi Tahsin Yazıcı ve emekli olduktan sonra DP'den milletvekili seçilen eski Genelkurmay başkanı Mehmet Nuri Yamut da tutuklananlar arasındaydı. 3- Ordu Komutanı Orgeneral Ragıp Gümüşpala'nın, eğer darbenin lideri kendisinden daha kıdemli değilse ordusuyla Ankara'ya yürüyüp isyancıları yakalayacağını söylemesi üzerine darbeden haberi olmayan Emekli Orgeneral Cemal Gürsel Milli Birlik Komitesi'nin başına getirildi. Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı Türk Silahlı Kuvvetleri emir komuta zinciri içinde yapılmamış olmasıydı; nitekim dönemin Genelkurmay başkanı da yönetime el koyan askeri güçler tarafından tutuklanmıştı. HT
TCDD: 'Göztepe İstasyonu Olduğu Gibi Muhafaza Edilecek'
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD), basında yer alan İstanbul Göztepe Tren İstasyonu'nun Marmaray çalışmaları kapsamında yıkılacağına yönelik haberleri yalanlandı. Açıklamada, 'İstanbul Anadolu Yakası'nın sembollerinden biri olan Göztepe Tren istasyonu yıkılması kesinleşen tren istasyonlarından biri' ifadesi gerçek dışı bir bilgidir. Söz konusu istasyon yıkılmayacak ve olduğu gibi muhafaza edilecektir.' ifadeleri kullanıldı. 20’inci yüzyılın ilk yıllarında yapıldığı tahmin edilen ve 1871 yılında yapımı tamamlanan 91 kilometrelik Haydarpaşa-Pendik banliyö tren hattının tarihi yapılarından biri olan Göztepe İstasyonu, Haziran 2013 yılından beri Marmaray çalışmaları nedeniyle kullanılmıyor. Basında yer alan Göztepe İstasyonu'na yeni istasyon yapılacağı gerekçesi ile yıkılacağına yönelik haberlere TCDD cevap verdi. 'Haberlerde yer alan 'İstanbul Anadolu Yakası'nın sembollerinden biri olan Göztepe Tren İstasyonu yıkılması kesinleşen tren istasyonlarından biri' ifadesi gerçek dışı bir bilgidir. Söz konusu istasyon yıkılmayacak ve olduğu gibi muhafaza edilecektir.' ifadelerinin kullanıldığı açıklamada ayrıca mevcut istasyonun 400 metre batısına Marmaray Projesi kapsamında yeni ve modern bir istasyon inşa edileceği ve o istasyonun kullanılacağı bilgisi verildi. Başka Haber
Satılığa Çıkarılan "Drakula"nın Şatosunun Oldukça Etkileyici 22 Fotoğrafı
Transilvanya Bran Kalesi nam-ı diğer 'Drakula'nın Şatosu' satılığa çıkarıldı.  Bram Stoker'ın Kont Drakula karakterinin ikamet yeri olarak seçtiği kalede 57 oda, müzik odaları, lüks yemek odaları, kuleler ve zindanlar bulunuyor. Ancak bu kalede herhangi bir banyo veya tuvalet bulunmamakta. Hatta su tesisatı bile yok.  Satılığa çıkarılan kalenin fiyatı şuan açıklanmadı fakat 135 milyon doların üzerinde bir fiyata satılması bekleniyor. Bu gizemli kalenin içeriden ve dışarıdan çekilen bazı fotoğrafları sizlerle...
Reklam