Görüş Bildir
Haberler
Kovid-19'un Psikiyatrik Mirası: 'Depresyon İlk Sırada, İntiharların Artacağı Endişesi Var'

Kovid-19'un Psikiyatrik Mirası: 'Depresyon İlk Sırada, İntiharların Artacağı Endişesi Var'

Yaklaşık 1 yıldır süren Kovid-19, salgını hem dünya genelinde hem de Türkiye’de yeniden artışa geçti. Sosyal ve ekonomik sorunlara yol açan salgın, Türkiye'de ve dünyada birçok psikolojik rahatsızlıkları da beraberinde getirdi.

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, 'İntihar artması endişesi var' diyerek durumu özetleri ve ilk sırada 'depresyonun' geldiğini belirtti.

İçeriğin Devamı Aşağıda

'Pandemi akut stres bozukluğunu tetikledi'

'Pandemi akut stres bozukluğunu tetikledi'

Sputnik Türkiye'den Elif Sudagezer'in haberine göre, Kovid-19 sürecinde toplumda kaygı bozukluğu ve depresyonun arttığına işaret eden Prof. Dr. Dilbaz şunları söyledi:

“Pandeminin başlamasından itibaren ilk ay bir travmayla karşı karşıya geldik. Neydi bu? Akut stres bozukluğu. Bütün dünyanın ilk tepkisi buydu. İnanılmaz bir kaygı vardı. İnsanların yüzde 97’si elini fazla yıkıyordu, yüzde 96’sı sosyal izolasyona uyuyordu. Aslında ‘yapın’ dediğimiz şeylerin hepsinin ilk ay içerisinde çok fazlasıyla insanlar tarafından benimsendiğini gördük. Sonra zaman geçtikçe pandemi toplumu farklı alanlarda etkilemeye başladı. Bir kere sevdiklerinin, yakınlarının hasta olması korkusu en temel korku olarak öne çıktı. Bu korku insanlarda özellikle büyüklerinin hasta olabileceği, onları koruyamayacakları biçiminde gerçekleşmeye başladı. Bu kaygıyı sonrasında işsiz kalma gibi kaygılar takip etti”

'Yaz aylarında duyarsızlaşma başladı'

'Yaz aylarında duyarsızlaşma başladı'

Akut stres bozukluğunun takip eden dönemin duyarsızlaşma olduğuna değinen Prof. Dr. Dilbaz, sözlerini şöyle sürdürdü: 

“İnsanların dışarı çıkmaya başladığı, uçakların yeniden havalandığı 3-4 aylık yaz döneminde insanlar pandeminin gücünün azaldığı yönündeki yalancı gerçekliği yaşadı. Bu bir savunma mekanizmasıydı. Çünkü stresi sürekli fazla tutarsanız bu sizi tükenmişliğe götürür ve bir kısım insanda bu tükenmişlik baş gösterdi. Ancak büyük bir bölüm, yazın normal hayatlarına dönmeye çalıştılar. Hatta ‘Bu hastalık kurgu’ ya da ‘Bana bir şey olmaz’ diyenler de arttı. Öyle ki Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı o mavi tablo bile bazı insanlara yalnızca rakamdan ibaretmiş gibi gelmeye başladı. İnsanlar duyarsızlaşmaya başladı”

'Sosyal izolasyon insanların yalnız hissetmesini sağladı'

'Sosyal izolasyon insanların yalnız hissetmesini sağladı'

Hayatını kaybedenlerin sayılarının hızla arttığı dönemin yeniden kaygıları yükselttiğine işaret eden Prof. Dr. Dilbaz, yalnızlık konusuna vurgu yaptı:

“Gelinen noktada yakınlarımız ya da tanıdıklarımızın tanıdıklarını kaybetmeye başladıkça bu sefer gerçekten ruhsal sorunlar artmaya başladı. Genellikle kaygı konuşuluyor ama bunun daha öncesinde çok daha önemli psikolojik parametreler var. Mesela sosyal izolasyon insanların yalnız hissetmesini sağladı. Bence bu çok önemli bir konu. Bizim gibi bir kültürde, genellikle sevdiklerimizle, tanıdıklarımızla birlikte var olan, yaşayan, paylaşımı seven bir kültürde bunun etkisi büyük olur. Bence bu hastalığın bize getirdiği en büyük psikolojik yükümlülük, hastalığın insanları yalnızlığa itiyor olması. Yalnız olmak, yaşamak, sosyal ilişkilerimizin olmayışı, hatta yalnız ölebileceği gibi korkular duymaya başladı insanlar da” dedi.

İntihar artışı endişesi

İntihar artışı endişesi

“Çekya’da yayınlanan bir araştırma, pandemiyle birlikte kaygı bozukluklarının 3 katına yani yüzde 11’lere; depresyonun ise yüzde 13’lere çıktığını ortaya koydu. Bizim ülkemize ait böyle bir veri yok ancak Çekya’da ruhsal hastalıkların görülme sıklığı artmış, intiharlarda da bir artış var. Aslında intiharlardaki artış birinci yıldan sonra bekleniyor. Çünkü intiharlar akut bir tepki değildir. Kronik stres bozukluğu sonrası gelebilir. Yine karantina dönemlerinde aile içi şiddetin artacağı göz önüne alınarak dikkatli olmamız lazım. Çalışmalar bunu gösteriyor”

Kovid-19’un en yaygın etkileri; yalnızlık, öfkelilik, fedakarlık

Kovid-19’un en yaygın etkileri; yalnızlık, öfkelilik, fedakarlık

Üsküdar Üniversitesi olarak Kovid-19 salgınının etkilerini ölçmek amacıyla dünya çapında gerçekleştirilen COH-FIT çalışmasının Türkiye ayağını yürütmekte olduklarını hatırlatan ve araştırmanın güncel ara sonuçlarını paylaşan Prof. Dr. Dilbaz “Şimdiye dek dünya genelinde 120 bin kişi araştırmaya katıldı. Biz de bunun Türkiye ayağını yürüttük. Peki ülkemize ilişkin ne bulduk? Araştırmaya katılan kadınların oranı yüzde 62’ydi. Katılımcılar arasında Kovid-19’un en çok görülen psikososyal etkileri, yalnızlık, öfkelilik ve fedakarlık oldu. Ergen grubunda yalnızlık hissi daha yaygın olarak görüldü. Ergenler öfkelilik konusunda da daha fazla artış gösterdi” dedi.

İçeriğin Devamı Aşağıda

Toplum koronavirüsle ruhsal olarak nasıl baş ediyor?

Toplum koronavirüsle ruhsal olarak nasıl baş ediyor?

Prof. Dr. Dilbaz’ın soruya yanıtı şöyle:

“Araştırmaya katılanlara bu süreçle nasıl baş ettiklerini sorduğumuzda aldığımız yanıtların başında egzersiz yapmak geldi. Bu olumlu ve önemli. Normalde Türk toplumunun hayatında çok fazla yeri olmayan egzersiz için bunun söylenmesi önemli. Egzersizi bireysel temas/etkileşim ve internet kullanımı takip etti. Anlamlı hobiler ve yeni bilgiler edinmek de listede üst sıralarda. Kedi-köpek sahiplenen sayısı arttı. Kadınlar ile erkekler arasındaki en temel fark, erkeklerin bu süreci daha çok yürüyüşle atmaya yönelmesi; kadınların ise doğrudan bireysel temasa öncelik vermesi oldu. Erkekler, bilgisayara oyunu ve cinsel aktiviteye yönelirken; kadınlar anlamlı hobiler edinme, sosyal medya kullanma, evcil hayvanla ilgilenme ve reçeteli ilaç kullanımına daha fazla ağırlık verdi. Orta yaş ve ergen gruplar daha çok bireysel temas ve etkileşimi seçti. Yaşlılar ise bu süreçle mücadelede en çok Kovid-19’la ilgili bilgi almayı en etkin mücadele yolu olarak gördü”

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
9
2
1
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın