Alparslan Türkeş Mezarı Başında Anıldı
4 Nisan 1997'de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara'da vefat eden Ülkücülerin başbuğu olarak adlandırılan Alparslan Türkeş, ölümünün 18. yılında anıldı.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanı Merhum Alp Arslan Türkeş, ölümünün 18. yılında Ankara Beştepe'deki mezarı başında binlerce kişinin katılımıyla anıldı.
Törene MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli başta olmak üzere çok sayıda siyasetçi katıldı.
Bahçeli, yaptığı konuşmada şunları söyledi;
Aziz Dava Arkadaşlarım,
Değerli Ülküdaşlarım,
Mücadeleyle geçen seksen yılık bir ömürden sonra, 1997 yılının 4 Nisan’ında ebediyete intikal eden Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş Bey’i, minnet ve rahmet ile anmak üzere yeniden kabri başındayız.
Özlem dolu hissiyatımızla, şükran ve bağlılık duygularımızı ifade etmek, aziz hatırasını dualarla yâd etmek, ruhuna Fatihalarımızı okumak üzere merhum liderimizin manevi huzurundayız.
Aradan geçen 18 yıla rağmen ona olan sevgimiz hiçbir zaman azalmamıştır.
Aksine yaşadığımız siyasal gelişmelerin onu hep haklı çıkartmış olması, hayatta iken ortaya koyduğu vizyonun doğruluğuna bizleri daha da inandırmış, gücümüze güç katmıştır.
Merhum Türkeş Bey mücadeleci bir ruh, inanmış bir kalp, milletine sevdalı bir yürek, tarihine sadık bir şuur, zorluklara eğilmeyen bir cesaret, yılmayan ve teslim olmayan bir iradedir.
Bu az bulunur özellikler, onu yaşadığı çağın önemli devlet ve siyaset adamlarından birisi haline doğal olarak yükseltmiştir.
Onu ve eserlerini anlamanın en emin yolu, fikirlerini, aksiyonunu ve metodunu, verdiği mücadelenin imkân ve şartlarını dönemine göre yorumlamaktan geçmektedir.
Türkeş Bey, milliyetçiliği dışlayan ve tehlikeli gören düşüncelerin rağbet bulduğu bir dönemde, Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapan gönül, fikir ve eylem adamıdır.
Milletimizin şahsında taçlandırdığı Başbuğ unvanı; millet, vatan ve devlet sevgisi ile özdeşleşerek adeta bayraklaşmıştır.
Yapılan karşı müdahalelere rağmen Türk milliyetçiliği, Anadolu’nun her köşesine onunla yayılmış ve Türk gençlerinin vicdanında yer bulmayı onunla başarmıştır.
“Doğru bir fikri yenecek hiçbir kuvvet yoktur”__ diyen Türkeş Bey, iki asırdır fikir ve felsefe arayışının sürdüğü Türk düşünce tarihine istikamet vermiş, milliyetçiliği milletle buluşturacak iman ve aşk dolu hareketin öncülüğünü yapmıştır.
Bu liderlik özelliği ile etki alanı Türkiye dışına da taşmış, Türk Dünyasına ve ortak kültür dairesindeki bütün mazlum milletlere umut olacak yeni bir diriliş ateşi yakmıştır.
O, bir siyasal hareketin mimarı olmasının yanı sıra, hayat çizgisi içinde sarsılmaz inancın ve ufuk ötesini gören engin bir muhakemenin de temsilcisi olmuştur.
Yürekten inandığı ve gönülden bağlandığı Türklük sevgisi uğruna, her türlü meşakkati göze alabilmiştir.
Örnek bir inanç timsali olarak Türkiye’nin “Aç hürler ve tok esirler” ülkesi olmasını tümüyle reddetmiştir.
Soğukkanlı ve sağduyulu analiz kabiliyeti, Türk milletinin değerleri ve çıkarları konusundaki derin hassasiyeti herkes tarafından kabul görmüştür.
Onun uzlaşmacı, barışçı, yapıcı siyaseti Türkiye’yi birçok kez krizden kurtarmış, Türk milletinin kardeşlik bağları için hep ümit aşısı olmuştur.
Fırtınalı geçen hayatı boyunca, herkesin düştüğü yerde ve zamanda, o kalkıp dosdoğru ve tek başına yürümeyi başarabilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi, onunla başlayan süreçte öze dönüşün, ilkeli tutumun, dürüstlüğün, tarihi ve kültürel ihtişamın simgesi olmuş ve bugün Türkiye’nin yegâne kurtuluş çaresi mevkiine hak ederek çıkmıştır.
Merhum Türkeş Bey’in diktiği fidan bugün çınarlaşmış, milletimizin takdir ve teveccühünü üst seviyede kazanmıştır.
46 yıllık şanlı ve şerefli maziden süzülüp gelen Milliyetçi Hareket Partisi nesilden nesile taşınan kutlu misyonu, vicdanında yücelttiği milli ve manevi vecibeleri en iyi şekilde temsil etmektedir.
Türk tarihinin yüklediği sorumluluk elbette omuzlarımızdadır.
Aziz ecdadımızın emanetleri elbette namusumuza zimmetlidir.
Türk milletinin beklediği ve hasretle yolunu gözlediği mutlu ve müreffeh dolu günlere kazasız belasız ulaşmak da en öncelikli hedefimizdir.
Türk milliyetçileri, büyük ülkülere ancak yüksek moral ve inançlarla ulaşılacağını herkesten daha iyi bilmektedir.
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Milliyetçi Hareket Partisi şehadetle sınanmış sadakat burcudur.
Milliyetçi Hareket Partisi milletin sinesinden doğan ve doğduğu asil kaynağa hizmeti nimet, görev ve borç bilen kahramanlık destanıdır.
Vatan ve millet bekasına adanmış ülkücü ömürler Türkiye’nin gelecek iddiası, sosyal ve ekonomik meselelerin reçetesi, birliğinin ve bölünmez bütünlüğünün teminatıdır.
MHP varsa Türkiye payidar kalacaktır.
MHP ayaktaysa Türk milleti sonsuzluğa emin ve sağlam adımlarla koşacaktır.
Üzerimizde projelendirilen oyunlar dün işe yaramadı, bugün de yaramayacaktır.
Varlığımızı hedef alan saldırılar dün başaramadı, bugün de aynısı olacaktır.
Düşmemizi amaçlayan karanlık kampanyalar, şirret operasyonlar, çirkin emeller, yıkım ve yenilgiye odaklanmış tezgâhlar dün sonuç alamadı, bugün de olacak olan budur.
Özgüvenimiz tam, heyecanımız tarifsizdir.
Mensubiyetinden onur duyduğumuz Türk milleti her türlü badireyi aşacak, her türlü çileyi yenecek, her türlü mihneti yutacak ve yok edecek çap ve kırattadır.
Yürekleri vatan sevgisiyle çarpan Türk milliyetçileri hiç olmadığı kadar diri, hiç olmadığı kadar uyanık, hiç olmadığı kadar azim ve inançla perçinlenmiştir.
Türkiye’ye, Türk milliyetçiliği ile hizmet etmenin adresi Milliyetçi Hareket Partisidir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin engin hoşgörü ve muhabbeti herkesi buluşturmak, kaynaştırmak ve kavuşturmak için kâfidir.
Merhum Türkeş Bey’in temsilcileri ve sevenleri işte buradadır.
Milliyetçi-ülkücü Hareket burada dimdik ve inançla ayaktadır.
Gelemeyen milyonların ise kalpleri bizlerle beraber atmaktadır.
Demokrasinin tüm imkânlarını kullanarak Türkiye’yi istila eden siyasi menfaat çetesini silmek ve tasfiye etmek için tüm gücümüzle çalışacağız.
Yorulmayacağız, dinlenmeyeceğiz, uyumayacağız, durmayacağız, sıkılmayacağız, bunalmayacağımız ve doğruları, ilke ve ülkülerimizi anlatacağız.
“Ülkücüler, insanlık âlemi içinde ne uşak olmayı, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyen şerefli bir bayrağın taşıyıcısıdır.” diyen Türkeş Bey’in bizlere bıraktığı mücadele disiplinini mutlaka iktidara taşıyacağız.
Önümüzdeki dönem tarihi bir fırsatı sunmaktadır.
Bu fırsat, Dünya’yı Türkçe okuyan Türk milliyetçileri için ülkemizi tek başına iktidar ile yönetme imkânıdır.
Kötülenen Türklük, istismar edilen Yüce Dinimiz İslamiyet bizimle beraber kuşatmayı yaracak, 7 Haziran 92 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin doğruluşunda milat olacaktır.
Bu vesile ile gönlümüzdeki yeri hiç değişmeyecek olan Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş Bey’i, dava ve ülkü şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve şükranla yâd ediyorum.
Bu mukaddes borcu ifâ ederken, merhum liderimizin kabrinin nur, mekânının Cennet olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Onun Türk milleti için manevi vasiyeti, ülkücülerin milletle kenetlendiği ve tam bir kucaklaşma yaşadığı gün gerçekleşecektir.
Ve o güne çok az bir süre kalmıştır. Ruhu şad olsun.
Etik haber