Pelin Çini Yazio: Her Açıklaması "Kazara" Magazin Manşetlerini Süsleyen Aynur Aydın
'Teklif Beşiktaş'dan geldi, isterlerse ispatlayabilirim'
Yukarıdaki cümle Beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamasındaki performansıyla Twitter'da TT olan Aynur Aydın'ın onun hakkında 'Torpilidir' diye yorum yapılan bir programa cevabı. Sizin anlayacağınız biraz kızgın, daha doğrusu kalbi kırık.
Aynur Aydın'ı ben de magazin sunduğum dönemden tanıyorum ve onunla ilgili ilk günden beri fikrim aynı. Bu camiaya yanlışlıkla girmiş gibi ya da nasıl söylesem sanki bambaşka bir gezegenden ışınlanmış gibi...
Bunu iyi anlamda söylüyorum. Çünkü Aynur'u saçma sapan polemiklerin içinde (farkında olmadan zorla dahil edilmediyse tabii) göremezsiniz ya da diğerlerinin başarılı olması onda 'alerjik' reaksiyona sebep olmaz ve birilerine laf sokup rahatlamaz.
O, çoğu zaman espri yapar ve o espriler 'nedense' yanlış anlaşılır...
- Beşiktaş'ın şampiyonluk kutlamasındaki performansın ile TT oldun. Diğer takım taraftarları "Senin için Beşiktaşlı oluruz" gibi yorumlar yaptılar ama birileri de canını sıktı. Sosyal medyandan da Altın Kelebek ödülünü gösterip cevap verdin. Nedir seni sinirlendiren?
Hayatımın en güzel günüydü o gün Pelin. Ben o sahneye çıkabilmek için 9 sene bekledim. Ancak bir programda torpille, rica ile çıktığımı söylediler. Kızdım ve kırıldım. Teklif Beşiktaş'tan geldi gerekirse ispat da ederim. Ama o uslüp, o konuşma şekilleri... Bana yapılan 'kadına şiddet' demek bile istemiyorum. Bu insana şiddet, bu emeğe saygısızlık.
- Ben senin magazin muhabirleriyle birbirinizi yanlış anladığınızı düşünüyorum. Geçenlerde "aldatılmayı seviyorum" açıklaman manşetteydi. Espri yapıyorsun da anlaşılmıyor mu Allah aşkına?
- Ne kadar oldu sen memlekete geleli? Bizim "pop"camiasına alıştın mı? Dedikodusu, kavgası eksik olmaz...
9 sene oldu geleli, artık iyiyim ama her zaman böyle değildi. Sana yalan söylemeyeceğim. İlk 5 sene epey zorlandım. Biz insanlar başımıza bir şey geldiğinde kendimize acımayı ve bu 'çaresizlik' psikolojisine bürünmeyi seviyoruz. Kolayımıza geliyor. Ben de öyle idim ilk başlarda ama sonra kendi kendime 'Beni mutsuz eden her şeyi değiştirebilirim' dedim, düzene ayak uydurmak zorunda olmadığımı fark ettim her şey değildi. Yani 'coğrafya kaderinizdir' lafı doğru değil bence.
- Pandemi döneminde bence çok samimi açıklamalar yaptın. Çok konuşuldu, amacım tekrar gündeme getirmek değil ama "iç çamaşırı" ile alakalı söylediğin bir lafın bu kadar tepki alacağını düşünür müydün?
O iç çamaşırı meselesi tabii ki espriydi bu kadar olay olacağını asla tahmin etmemiştim. Ben Almanya'da büyüdüm, bunun rahatlığı da var tabi ki... Sonuçta o bir giyecek. Çorap gibi, tişört gibi. Ekstra bir anlam yüklemenin onun bir sembol haline getirmenin manası yok. Ama anladım ki Türkiye'de mesele hala böyle değil.
- Tepkiler kadar destek mesajları da geldi. Feministlerden özellikle geldiğini anımsıyorum...
Destek geldi evet, özellikle feminist kadınlar meseleyi sahiplendiler ama sosyal medya döneminde bu tarz yanlış anlaşılmaların olmasını da normal buluyorum. Ben içimden nasıl geliyorsa öyle yaşayan, öyle davranan biriyim. O an ne düşünüyorsam yazıyorum, söylüyorum. 'Ünlüyüm aman böyle yazmayayım' demiyorum. O nedenle ilk sorundaki gibi biraz fazla yanlış anlaşılıyor olabilirim ama pek de umurumda değil. Bu saatten sonra kimse için kendimi değiştiremem. Ben buyum ve böyle mutluyum!
- Z kuşağını nasıl buluyorsun? Onlara hitap eden işler yapmak, popülerliği gündemde tutmak giderek zorlaşıyor sanki. Ne dersin?
Z kuşağını yakalamak hiç de kolay değil. Zehir gibi akılları var ve istesen de kandıramıyorsun onları. Neyin gerçek olduğunu, neyin sahte olduğunu anlıyorlar, biliyorlar, hissediyorlar ve aksine inanmıyorlar. Belki de beni şu an ünlü yapanlar da onlar aslında. Çünkü ‘mış’ gibi yapmadığımı, içimden geldiği gibi davrandığımı, oynamadığımı biliyorlar. O yazdıklarımı, açıklamalarımı yanlış anlamıyorlar. Kısacası beni popüler eden de Z kuşağı.
- Pandemi döneminden bahsetmezsek olmaz. Korona hayatımızda girdiği ilk günden bugüne nasıl korundun? Ne kadar izole olabildin?
Ben pandemiden önce de çok fazla evde vakit geçiren biriydim. O yüzden adapte olmak çok zor olmadı. Ama arada tabii ki benim bile 'eh yeter artık' dediğim zamanlar vardı. Ancak bu bir dönem, bu bir sınav ve ancak hepimiz birlikte ve aynı bilinçle hareket edersek onu yenebiliriz. Bunu sürekli tekrar etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
- Terapistler salgın bittikten sonra insanların psikolojilerini düzeltmek yıllarımızı alacak diyor.
- Hayvanlarla alakalı tavrını, duruşunu seviyorum. Çok hassassın, elinden geldiğince yardım etmeye çalışıyorsun. Bir dernekle çalışıyor musun?
Hiçbir dernekle çalışmıyorum. Kimseden destek de almıyorum. Elimden geldiğince, yetebildiğimce kendim yapmaya çalışıyorum. Bazen zorlanıyorum da tabii ki. Pandemi döneminde boş geçirmek istemedim, hayata ve hayatıma bir katkıda bulunmak istedim. Bir şeylere 'iyi gelmek' istedim. Sonuçta hepimiz bir kez daha anladık ki hayat fani. Bu dünyada elde ettiklerin değil de ardında bıraktıkların kalıcı. Başka canlılar için yaptığın iyilikler kalıcı ve değerli. Her kurtardığım hayvanla ben de iyileşiyorum inan. Şu ana kadar 25 kedi sahiplendirdim, onlarcasını kısırlaştırdım. Bu uğurda mücadele etmeye de devam edeceğim.
- Bir de bazı meslektaşlarının açıkça dile getirdiği bazılarının ise sessiz kalmaya tercih ettikleri bir mesele var. Müzisyenler çok uzun süredir evlerine ekmek götüremiyor. Hatta "sen yardım ettin, ben etmedim" kavgaları başladı... Ne demek istersin?
Bu kriz en çok eğlence sektörünü etkiledi. Müzisyenleri ve esnafları... İnsanlar evlerine ekmek götüremiyorlar, evet. Çok acı haberler okuyoruz. Konuda kafam çok karışık, çok üzgünüm ama bir yandan da memlekette o kadar çok mesele var ki üzülecek. Ekmek, su bulamayan insanlar, Çocuğuna yemek alamadığı için kendi hayatına kıyanlar… Meseleyi sizler ve bizler diye ayırmaktansa bir çözüm bulma taraftarıyım. Keşke tüm bunlar bitse, keşke tüm insanların eşit şartlarda yaşadığı, aç kalmadığı bir dünya olsa. Böyle bir dünyanın hayalini kuruyorum.
- Son soruları aşk ve güzellik meselesine sakladım. En son ne zaman aşık oldun Aynur?
Uzun bir süre oldu diyelim. Ara sıra 'aaa ne tatlı adammış' dediklerim, platonik olarak beğendiklerim oluyor ama dolu dolu aşık olalı epey vakit geçti.
- Aşık olduğunda nasıl bir kadına dönüşürsün?
Valla ben aşık Aynur'u sevmiyorum. Çok verici oluyorum, tüm dünyam o kişinin etrafında dönüyor sanki. Onun mutluluğu her şeyin üzerine çıkıyor. Kendimden çok onu düşünür hale geliyorum. Bu durum birkaç ay sürüyor, sonra ayılıyorum tabii ama çok yıpratıcı. İnan bana gerek yok.
- Çok beğenilen bir kadınsın. Senin kendinle alakalı fikrini merak ediyorum. Yaşlanma korkun var mı mesela? Ya da estetik planların?
Güzel sözlerin için teşekkür ederim. Eskiden yaşlanmaktan korkarım ama şimdi farklı düşünüyorum. Zamanla insanın yüzünün, ifadesinin oturduğunu, kendini bulduğunu fark ettim. Sen büyüdükçe dünyan da büyüyor, deneyimlerin artıyor seni geliştiriyor, bu da enerjini değiştiriyor. Enerjin de bedenine yansıyor. Şu an yüzümdeki hafif kırışıklıkları görmekten rahatsız değilim, zamanın tadını çıkarıyorum. Bir gün rahatsız hissedersem de estetik yaptırma olasılığını düşünebilirim. Dedim ya içimden o an nasıl geçiyorsa öyle yaşıyorum.
Yorum Yazın
Bırakın şimdi her açıklaması bilmem ne ayaklarını tüm siteleri toplasanız sizin kadar youtuber mı bilmem ne boklarsa onların reklamını yapan site yok...
maalesef bu kadın olmadı ve tutmadı. olamadı. zorlamaya gerek yok