Fi Dizisinde Can Manay'ın Temsil Ettiği Erkekliğin Tehlikesine Dair...
Son dönemde sosyal medyanın gündeminde olan şeylerden biri kuşkusuz Akilah Azra Kohen'in üçlemesinin ilk kitabından internet dizisine uyarlanan Fi!
Fi'yi bilindik Türk dizilerinden ayıran en önemli faktörlerden biri karakterlerinin derinliği ve bu karakterlerin tüm gerçekliğiyle gündelik hayatımızda varolması. O karakterlerden biri elbette tüm tehlikesiyle, Ozan Güven'in canlandırdığı, Can Manay!
Fi dizisinde Can Manay'ın temsil ettiği erkekliğin ne kadar da tehlikeli olduğuna yakından bir göz atalım.
Fi'de, Can Manay karakteri hem üniversitede ders veren bir hoca hem de televizyonda programı olan ünlü ve sözü geçen bir terapist.
Ama yeterli mi? Değil! Ayrıcalık ve iktidar sahibi, kibrinden geçilmeyen bir erkek fazlasını ve daha fazlasını istemekte asla beis görmez.
Can Manay "istenilen şeyin alınması, erişilmesi" hususunda pek ısrarcı; eninde sonunda alınacağından da emin ve aslında bakarsanız bunun için her yol mübah diyenlerden...
Hırslı, hesapçı ve manipülatif bir erkeğin üstüne üstlük ayrıcalıklı olmasının tehlikesi burada tam olarak ortaya çıkıyor.
Elde etme hırsının bu kadar baskın olduğu, kendi biricikliğinin bu kadar üstün olduğunu düşünen bir varlığın başka bir biricikliğe, başka bir yaşama verebileceği zararın boyutu fazlasıyla endişe verici değil mi?
Endişe verici belki de yeterli bir ifade değil, bu zararın ihtimalini düşünmek bile oldukça dehşet verici!
Can Manay sahip olduğu ayrıcalığı oldukça büyük bir ateş topuna çevirebilen biri; terapistliğinin verdiği insan okuma özelliğinden başlayıp iktidarını ve 'saygınlığını' kullanarak başka hayatlarını üzerinde oyunlar oynayabileceği, keyfice müdahil olabileceği savunmasız alanlara çeviriyor. Başkalarının zaaflarını kendi elinde silaha dönüştürüp o insanlara doğrultuyor başka bir deyişle.
Her daim gözünü, kulağını, elini hayatının üzerinde gezdirdiği (ve hatta Tanrısal bir rol oynamaya çalıştığı) Duru'ya aşık mı Can Manay? Elbette, değil!
Can Manay'ın yaşadığı şey aşk veya sevgi olamayacak kadar saplantılı, sahip olma/erişme hırsıyla donanmış kontrolcü bir erkeklik.
Kendi seçtiği, kesin bir güzellik bulduğuna inandığı kişiye tüm ayrıcalıklarını kullanarak erişme yolu. Bu yolda yapılacak her şey, oynanacak tüm rol mübah!
Aslen olduğu kişiden tamamen bambaşka bir rol çizip, karşısındaki kadının hayatında Tanrısal, yönlendirici bir rol oynamaya çalışarak başka bir yaşamı tam anlamıyla yok saymak. O hayatı ihlal etmek.
Tekrar soralım; Can Manay'ın istediği şey Duru'nun aşkı mı? Cevap aşikâr, değil. Olamaz da. Can Manay erkekliğin en dibine batmış; aşık olamayacak, sevemeyecek adamlardan. Onun tek istediği tüm kontrollerin elinde olduğu bir sahiplik. O yalnızca sahip olmak istiyor.
Manay'ın, Özge'yi, yani kendi kibirli varlığına en ufak bir tehdit oluşturduğuna inandığı hayatı mahvetmeye yemin etmiş soğukkanlılığında gizli erkeklik.
Özge Fi'deki en hafife alınmayacak karakterlerden. Kolay yalanıp yutulacak lokma değil. Can Manay'ın saygınlığına, kariyerine zede getirebilecek bir soru soruyor: Ruh ve Sinir Hastalıklarında geçirdiği üç yıl!
Aslında böylesine donatılmış, süslenip püslenmiş vitrin bir adamın gerçeklik kapısını aralayacak tek soru. Can Manay gibi kibirli bir erkeklik karşısında bu sorunun bedeli elbette ağır oluyor; Özge işten çıkarılıyor ve bu ilkin kariyerinin bitişi olarak nitelendiriliyor.
Ama başta da söylemiştik, Özge kolay yutulacak lokma değil. Parmağının bir ucuyla mahvetmeye çalıştığı; böylesine küçük, değersiz gördüğü bir hayat Can Manay'ın başına büyük işler açacak belki de.
Zaafları kullanarak bir hayatı köşeye sıkıştırıp kendi istediği rotada yön vermeye çalışan erkeklik.
Ve bunun bedelini ödeyen Bilge! Bilge karakteri başta karşımıza zeki, çalışkan, ailevi ve maddi zorlukları olan bir öğrenci karakteri olarak çıkıyor. Can Manay da onun okulda hocası.
Bu ilişkinin dinamiği Can Manay'ın Bilge'nin zaaflarını, yoksunluklarını kullanarak köşeye sıkıştırmasıyla değişiyor. İlişki dinamiği ve akabinde yaşananlar bir bakıma Bilge'nin kişiliğindeki yırtıcı yanın ortaya çıkmasına olanak sağlarken bir yandan da Can Manay'ın manipülatif karakterinin bir kez daha altını çiziyor.
Ayrıcalıklı erkekliğini kullanarak üzerinde rahatlıkla hak sahipliği iddia ettiği kaçıncı hayat?
Ve Can Manay'ın piyonları...
Fi, Can Manay'ın sözde saygınlığından, çekiciliğinden ve iktidarından nasibini alan bir sürü yan karakterle dolu.
Bu karakterler için Manay'ın piyonu da desek yeridir; onları planları içerisinde tüm kontrolcülük ve soğukkanlılıkla kullanıyor. İşlerini yaptırıyor, küçük görüp eğilmeye tenezzül etmediği meselelere eğiltiyor. Tuttuğu bu kuklaların iplerini asla elden bırakmıyor. Bu kibirli erkekliğin kontrolü kaybetmeye bir dakika tahammülü yok.
Dünya üzerinde birbirinden tehlikeli bir sürü erkek, bir sürü erkeklik var. Ne yazık ki, tüm bunların içinde Can Manay gibi çekici mi çekici görünüp, hem de ayrıcalıklı manipülatif olanlar; her hayat üzerinde el gezdirebilenler belki de en tehlikeli olanlarından!
Böylelerinden kendinizi sakınmanız dileğiyle...
Yorum Yazın
Birşey sorucam Can Manay neden o kadar çok su içiyor??? 7 bölümdür aklımda ki soru😆
kitapta içki içiyiormuş çok,onun yerine dizide suya çevirmişler,öyle diyordu ozan güven..
iki küfür, cinsellik ve süresinin kısa olması diğer Türk dizilerinden ayırıyor bu diziyi. sığ muhabbetler, google translate çeviri karakterler, akla geldiği ... Devamını Gör
"Can Manay karakteri hem üniversitede ders veren bir hoca hem de televizyonda programı olan ünlü ve sözü geçen bir terapist." Yahu bu şey değil mi? Abuz... Devamını Gör
hoca ve terapist. hoca ve türkücü