Yine tüm dünya, yani Demet Akalın, Araplar, Latin Amerikalılar ve ben ekran karşısındaydık, sevgili Onedio okurları. Vatanım Sensin'i izledik.
Her hafta olduğu gibi; hazırsanız başlayalım...
Yine tüm dünya, yani Demet Akalın, Araplar, Latin Amerikalılar ve ben ekran karşısındaydık, sevgili Onedio okurları. Vatanım Sensin'i izledik.
Her hafta olduğu gibi; hazırsanız başlayalım...
Eftalya öldü ya kız!
Karizmasına uygun, zarif ve asil bir gidiş yaptı. "Ben senden daha namusluyum. Sana beni öldürme zevkini tattırmayacağım" dedi ve kendisini uçurumdan aşağı bıraktı. Miralay Tevfik'i alt edemeden gitmesi üzse de, içindekileri kusmuş olması az da olsa rahatlattı.
Fakaaaat, asıl meseleye gelelim. Eftelya oldukça kilit bir karakterdi, beklenmedik bir şekilde öldü. Ayrıca cesedini de göremedik. Evet, öylesine bir uçurumdan atlayanın hayatta kalması imkansız ama insan ümit ediyor işte... Belki önümüzdeki bölümlerde karşımıza çıkar!
İşveni, cilveni de unutmayacağız.
Geçtiğimiz bölümde hainin Miralay Tevfik olduğunu öğrenen Sherlock Cevdet olayı çözdü çözdü kuyruğuna geldi. Karşı karşıya oturup bir güzel üstü kapalı hesaplaştılar ve bol bol laf soktular.
"Hiç gururun incinmiyor mu Tevfik?" Oh be! Nihayet şu soruyu bizim yerimize biri Tevfik'e sordu!
Lakin beklemekten sıkılmaya başladık! Gelsin artık da alemler paşa görsün!
Şu silahlar bulunana kadar dizide çoluk çocuk helak oldu yahu! Miralay Tevfik'in de dediği gibi "bu nasıl iş ya, şehir İvan kaynıyor!"
Tevfik de bu tarz çıkışlarıyla güldürüyor, tam bir kötü adam!
Neyse ki Cevdet Paşa bu bölümde İvanlar'dan birini eledi.
Çünkü o Mustafa Kemal'in askerlerinden biri!
Hem yakışıklı, hem de zehir gibi!
Zira diğerlerinde olmayan sadist işkencecilik özelliği var. Ayrıca çok daha takıntılı ve şüpheci biri; aile-para gibi zaafları da yok. Bakın yine buraya yazıyorum, Stavro ileride Cevdet'in ve Türklerin başına herkesten daha fazla dert açacak.
Onca şey yaşadılar, birlikte ipten döndüler, en mahrem anlarını paylaştılar, sarılıp ağladılar, sohbetler ettiler... Sonuç? Hala "küçük hanim" ve "teğmen" samimiyetsizliği!
İnat, bu ikisi de inat!
Genç işte, her çağda aynı!
"İradesi olmayanın istikbali mi olur? İrademi, hürriyetimi, istikbalimi her şeyimi alıyorsun benden"
Şimdi biraz ciddileşelim ve gelelim dizinin en üzücü, en kötü ve mide kaldıran bölümüne... Yıldız meselesi.
Yıldız başından beri umursamaz, zevkine düşkün, bencil; kısacası berbat bir karakter olarak gösterildi. Dizide vatan, aşk, aile, dostluk, müzik, kimlik arayışı, gençlik bunalımı, azınlık psikolojisi vesaire vesaire her ama her konu dengeli bir şekilde karakterlere düzgünce dağıtılmışken; kadın hakları konusu "en itici" gösterilen Yıldız'a itelendi.
"Özgür olmak isteyen -daha doğrusu yasal bir şekilde tecavüze uğramak istemeyen kadın Yunan ile (Batı ile) işbirliği yapan bir haindir" mesajı bu bölümde başarıyla verildi. Yıldız'ın başhekime zarar verilmeyeceğini sanması da "özgür olabileceğini, kendi bedeni üzerinde söz sahibi olabileceği yanılgısına kapılan kadın salaktır" mesajıyla da bu perçinlendi.
Yıldız'a "gezemezsin, böyle giyinemezsin, bana hizmet edeceksin" diyen ve kendisini istemediği halde zorla evlenen, tecavüz edecek olan doktor birden dünyanın en sevimli, fedakar karakterine büründürüldü.
Yaşasa yasal bir şekilde kendisine tecavüz edecek olan adamın vurulmasına ağlayan Yıldız... Gönül isterdi ki Yıldız kendini kendi başına savunsun. Zira başhekimin bu şekilde ölmesinin bir sebebi vardı; "sus, itaat et, yeter ki erkeğe zarar verme! Zaten beceremezsin! Çıkış yok, çekeceksin!"
Soruyoruz: Yıldız ne yapmalıydı? Kaderine razı gelip istemediği bir insana bir ömür kölelik mi?! Yoksa bir insanı öldürmüş olup ailen ve toplum tarafından dışlanıp dayak yemek miydi kaderi?
Kaderini kendi tayin etmek isteyen, teslimiyetçi olmayan kadının dayağı hak ettiği algısını iyice güçlendirerek (sanki yeterince güçlü değilmiş gibi) Türkiye'nin en çok izlenen dizisi olarak büyük hizmette bulundunuz! Tebrikler.
Fragmandan gördüğümüz kadarıyla da önümüzdeki bölümde Cevdet yine ihanete uğrayarak vurulacak ve bu sefer de hain Eşref Paşa çıkacak...
Bu bitmez çember fazlasıyla sıkmaya başladı. Zira Yunan askeri jilet gibi ve kararlıyken, Türk askerinin kendi içinde birbirini yemesini izlemek de tat kaçırıyor. Umuyoruz ki toparlayabilirler. Zira Vatanım Sensin gibi iddialı başlayan bir dizinin tempoyu yavaş yavaş düşürerek silinmesi kötü olur.
bizim bu kafaları seviyorum yav insan sevdiği şeyi de eleştirebilecek zekaya sahip olmalı. yada aktroller gibi yaşarsın bütün hayatın sadece bişeyin fanatiği olmakla geçer
yazıda şöyle bir problem var kadın hakları meselesini sanki dizi günümüz şartlarını anlatıyormuş gibi ele almışsınız. osmanlıda 1919 yılında yaşayan bir genç kız yıldız. tabiki şuan gelişmiş hukuk sistemleri ya da zihniyetlere göre değerlendirirsek evet yıldızın maruz kaldığı şey düpedüz yasal tecavüz ve evet yıldızın içinde bulunduğu durum günümüzde haklarımızı bilen biz kadınlar için korkunç bir şey. ama tarih bu, o zamanın şartları bu, senaristi bunun için eleştirmeniz bence yersiz. yanlış ya da değil 1919 osmanlısının doğrusu bu. tarihi bir diziyi eleştirirken dizide işlenen zamanı düşünerek eleştiriyi yapmak lazım. ki zaten yıldızın o sahnede ağlamasının sebebi aman erkeğim öldü değil. şikayet ederken birinin canına mal olacağını bilmiyordu başhekim sadece yakalansın istiyordu. bunun kadın erkek ilişkisinden çok birini öldürmekten kaçınmakla alakası var.
yıldız konusunda yıldız hem haklı hem haksızdı zorla evlendirilmeyi kimse istemez ama kardeşini az daha ipe gönderecek olan adama "sadece sorgulayacağız" dedi diye güvenmek saflıktır ayrıca kadının seçme ve seçilme hakkının olmadığı bir dönemde bile kadınların ön planda olduğu bir diziyi feminizmi kötülemekle suçlamak muaazammış
Başlık "en kötü bölüm" diye ve de son iki madde eleştiri içeriyor diye millet yüklenmiş, "Gayet de güzel dizi tağam mıııı" falan yazmış. Lan zaten içeriğin çoğu maddesinden anlayacağınız üzere editör de bu diziyi gayet seviyor. Yıldız konusu gerçekten çok önemli bir konu, zorla evlendirilen bir kadının boyun eğmemesi teması çok önemli. Buna değindi ve eleştirdi diye editörü boklamanız çok saçma. "O günün şartlarında öyle evlilikler çokmuş" diyenler, acaba o dönemde yaşayan hiçbir kadının zorla evlendirilmemek için isyan etmediğini mi sanıyor? Tabii ki ettiler, ailesiyle ters düşeni, dayak yiyeni vs. Yıldız da kendi bulduğu yollarla kurtulmaya çalışıyor. Kölelikle ilgili filmleri izlediğinizde serbest ve özgür kalmak için çabalayan bir zenci karakter için "Ama dönemin şartları öyleymiş" mi diyeceksiniz? Filmin konusu zaten o zencinin isyanı yani :D Burada da Yıldız karakteri, o dönemin şartlarına "rağmen" kurtulmaya çalışmayı temsil ediyor zaten.
doğru şeylere değinilmiş yıldız konusunda bende haksızlık yapıldığını düşünüyorum son zamanlarda onedio da düzelme var sanki
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın