Ümit Sanlav Yazio: Pandemi Sosyal Medyaya Mahkum Etti
Geçtiğimiz haftalarda yıl dönümünü yaşadığımız pandemi süreci itibariyle yaşamsal bir zorunluluk haline gelen “Sosyal Medya” hayatımızın başköşesine yerleşmiş durumda. Herkesin ulaşabildiği bu iletişim araçları marifetiyle; haberler ve günlük gelişmeler takip edildi, gönül ilişkileri düzenlendi, kız-erkek arkadaşlar bulundu, birçok şey sanal ortamlarda yaşandı, görüşler, bilgilendirmeler, açıklamalar ve propagandalar yapıldı, kitleler yönlendirildi.
Pandemi Sosyal Medyaya Mahkum Etti
Paylaşımların doğruluğundan endişeliyiz ama veri güvenliğimizden değil!
Bir ilginç veri de internet velilerinin güvenilirliği konusunda. Türkiye’de internet kullanıcılarının %61’i internette gezinen bilgi ve haberlerin doğruluğundan endişe duyuyor. Yani internet haberlerine güvenmiyor. Bu konuda dünya ortalaması % 56.4. Yani Türkiye’de internete güvensizlik dünya ortalamasının üzerinde ve ülkelerin gelişmiştik düzeyi ile sahte haber yaygınlığı da ters orantılı. Fakat burada bir ilginç veri de Türkiye’deki internet kullanıcılarının kişisel veri güvenliği konusundaki anlamsız güveni: %29.3. Yani haberlerin ve paylaşımların güvensizliğinde hemfikir olan vatandaşın, kendi kişisel veri güvenliği konusunda bu mecralara güveniyor olması oldukça ilginç ve bilinçsizce.
Bu arada kişisel verilerimizin depolanma oranına baktığımızda ilk sırada olan Facebook kişisel verilerimizin %71’ini depoluyor, Instagram %59.
Sosyal medya kullanımında dünya ortalamasının üzerindeyiz
Pandemi öncesinde 2019’da sosyal medya penetrasyonu %63 olan Türkiye’nin, 2021 verilerine göre %71’i sosyal medya mecralarında yer almış. Aynı şekilde 2019’da sosyal medyada günde 2 saat 46 dakika ortalaması olan Türkiye, 2021’de 3 saate yakın ortalama ile dünya ortalamasının üzerinde yer aldı. Bu konuda dünya ortalaması 2 saat 25 dk. Burada dikkat çeken unsur, dünyanın gerek ekonomileriyle, gerek kalkınma seviyeleriyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinden Japonya, Almanya, Hollanda, Güney Kore, İsviçre gibi ülkelerin, 2019’da olduğu gibi bu yıl da günlük 1 saat gibi ortalamalarla, sosyal medya kullanımında dünya ortalamasının altında yer alması oldu.
Instagram’da Lideriz
Ve Instagram… 2018’de %41’i Instagram’da yer alan Türkiye, %47’lik İsveç’in ardından dünya ikincisiyken; 2019’da her iki ülkenin Instagram kullanımı %58’di ve Türkiye averajla birinci sıraya yerleşmişti. 2021 verilende Türkiye arayı açarak %68’e %66’lık farkla liderliğini korudu. Bu arada dünya ortalaması da %20. Japonya, Almanya, Hollanda, Güney Kore, İsviçre gibi ülkelerin sosyal medyayı en az kullanan ülkeler olduğu bu evrende, Türkiye’nin Instagram’da dünya birinciliğini yorumlarınıza sunuyorum.
Facebook açık ara lider
Kişisel verilerimizin %70’ini toplayarak veri madenciliğinde lider olan Facebook, dünyada en çok kullanılan sosyal medya mecralarına baktığımızda da, 2.740 milyarı aşkın üyesi ile lider. 2. sırada YouTube, 3’te WhatsApp, 4 FB Mesenger, 5.sırada Instagram var. Sosyal medya hayatımıza ilk girdiğinde Facebook ile rekabet halinde olup, ikinci sırada bulunan Twitter’ın ise bu günlerde esamesi okunmuyor. Çünkü insanlar artık okumuyor, sadece bakıyorlar.
Kitap okumaktan, gazete okumakta geçtik, Twitter’ın 280 karakterine dahi tahammülümüz kalmamış. Türk kullanıcıların durumu ise bu anlamda daha da vahim. Bizde dünyada açık ara önce olan Facebook’un yazılarına dahi tahammül kalmamış, ilk sırada YouTube, 2.sırada Instagram, 3. WhatsApp, 4.Facebook. Yani sadece izliyoruz. Hiçbir üretim yok; anıları, yaşanmışlıkları, zamanlarımızı tüketmişiz. Her geçen gün ortaya çıkan yeni güvenlik açıklarına rağmen, Facebook’un 2.740 Milyar kullanıcı sayısına ulaşması ve dünyanın en kalabalık ülkesinden daha fazla vatandaşı olması şüphesiz çok büyük bir güç. Biz bu gücün sahibi olmaktansa figüranı olmayı tercih etmişiz. Sosyal medyada üretmeyip, sadece tüketmişiz.
Pandemi sosyal medyaya mahkum etti
Einstein'in meşhur sözü var; 'Korkarım bir gün teknolojik iletişim beşeri iletişimin önüne geçecek ve aptal bir nesil olacak'. İşte bugün pandemi dolayısıyla o sözü bir süreliğine rafa kaldıracağımız, sevgimizi beşeri iletişimle değil, sosyal medya mecraları ile uzaktan göstereceğimiz günler yaşamaktayız. Büyüklerimizin ellerini öpemiyor, sevdiklerimizin elini tutamıyor, dostlarımızla kucaklaşamıyoruz. İş görüşmelerimizi muhatabımızın gözlerinin içine bakarak değil, çözüm önerilerimizi kelimelere dökerek uzaktan ifade ediyoruz.
Ne var ki, pandemi sonrasında artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeğini göz ardı edemeyeceğiz. Zira iletişim tarzımız tamamen dijitalleşecek, ekonomide başlayan dijitalleşme artarak devam edecek, online alışveriş alışkanlıklarımız devam edecek, e devlet, e nabız, e okul, hes kodlarımız ve sosyal medya kimliklerimiz ile başlayan dijitalleşme, pandemi sonrasında da devam edecek.
Burada asıl mesele; dijital kimliklerimizle beşeri kişiliklerimiz arasındaki korelasyonu, doğru olarak kurgulayabilecek miyiz?
Yorum Yazın