Türkiye'de Oynamaları Sakıncalı Olabilecek Futbolcular
Malumunuz ülkemiz insanı mizahi açıdan müthiş bir vizyona sahip. Özellikle de konu futbol olduğunda bu yaratıcılık daha da ön plana çıkıyor. Daha önce 'Türkiye'de oynamaları sakıncalı olabilecek kulüpler' galerisiyle aynı mantıkta hareket ederek ülkemizde oynamaları sakınca yaratabilecek oyuncuları derleyip beğeninize sunuyoruz.
Kornel Salata (Slovakya)
Vasat bir oyuncu olan Salata zaten süper yetenekli olmadığı için yaptığı en ufak bir hatada isminin azizliğine fazlasıyla uğrayabilecek bir futbolcudur. Her ne kadar elinden geleni ardına koymadan, canla başla mücadele edecek olsa da bizim tahammülsüz taraftarlarımızdan yiyeceği en hafif hakaret 'bundan cacık olmaz.' Şeklinde olur. Bu arada soy isminin ülkesinde de aynı anlama geldiğini hatırlatmakta fayda var.
Dmtyro Chygrynskiy (Ukrayna)
Masa başında oturmaktan sıkılan nüfus memurunun, kafasına esen tuşlara basarak soy ismini verdiği bu yetenekli çocuğu Türkiye'ye geldiğinde Barcelona görmüş kariyeri bile kurtaramaz. Ligimize fazla gelmesi muhtemel deneyimli stoper, Beschastnykh (Besçaşnik) travması yaşamış Türk futboluna ve Türk insanına, unutmak istediği duyguları tekrar yaşatabilecek bir isme sahiptir. En muhtemel haliyle Dmitro olarak geldiği ülkemizden 'Çirkinski' adıyla ayrılır.
Kolbein Sightorsson (İzlanda)
İzlanda'nın ayazında bekçi gibi kaldığımız maçta bize gol atan futbolculardan biri olan Sightorsson, son transfer döneminde Galatasaray'ın da gündemine gelmiştir. Gelmemesi isabet olan yetenekli forvet kaçıracağı gollerde saç baş yoldurmaktan öteye gider ve 'nerden geldiyse oraya Sightorson gitsin.' Şeklinde tepkilerle karşılabilir.
Marek Hamsik (Slovakya)
Slovakların Türkçeye Türkiye'ye pek uygun insanlar olmadığının bir diğer kanıtı. Avrupa'nın saygın orta sahalarından olan Hamsik adı her telafuz edildiğinde zaten hafiften kıkırdamalara, gülüşmelere sebep olan bir futbolcu. Piyasası hali hazırda yüksek olduğu için ve muhtemelen uzun bir süre öyle kalacağı için Türkiye'ye yolunun düşeceğini pek sanmıyoruz. Dolayısıyla bu isim arkadaş ortamlarındaki geyikten öteye gidemeyecektir.
Mite Cikarski (Makedonya)
Kendisini temsilcimiz Trabzonspor'la oynadıkları maçta tanıma imkanı bulduk. Keşke tanımasaydık. Soy adında, 'göster amcalara' cümlesinin farklı bir versiyonunu taşıyan bu gencecik oyuncu ülkemizde oynaması durumunda çok fazla konuya malzeme çıkarabilir.
Aleksandr Amisulashvili (Gürcistan)
Ülkemizde Kayserispor formasını başarıyla terletmiş olan Gürcü futbolcu muhtemelen troll bir menajer tarafından Kayserispor'a kilitlenmiş bir oyuncudur. Kuvvetle muhtemel Kayserili yöneticilerin transferine büyük bir ihtiyatla yaklaştığı bu oyuncu, telaffuzu konusunda spikerleri de bir hayli zorlamıştır. (Şimdilerde de Karşıyaka'da forma giymektedir. Buyur burdan yak.)
Abdul Baba Rahman (Gana)
Almanya'nın Augsburg takımından hatırı sayılır bir miktara Chelsea'ye transfer olan Baba Rahman, kaza bela yolu ülkemize düşer ve çok başarılı yıllar geçirirse emekli olduktan sonra efsane olduğu takımın stadının yanına isminin haşmetinden ötürü 'Rahman Baba Türbesi' inşa edilir ve çocuğunun yıldız futbolcu olmasını isteyen ana babaların krampon, tekmelik, forma astığı bir dilek ağacına dönüşebilir. İsmini de 'Abdal' Baba Rahman yaparsan kılıfı da uydurulmuş olur zaten.
Ebenezer Odunlami (Nijerya)
Çok agresif bir isme sahip Nijerya'lı oyuncu şayet maç esnasında rakip takım oyuncusuyla, taraftarıyla didişirse, centilmenliğiyle meşhur tribünlerimiz de 'abi haydarla mı dalalım yoksa odunlami?' Şeklinde kötü esprilerin havada uçuşmasına sebep olur ve zaten ota b.ka saldırmaya yer arayan insanımıza da isminden ötürü hafifletici sebep bahanesi de vermiş olur.
Keko (İspanya)
İsmi zaten her şeyi anlatan bir oyuncu. At.Madrid altyapısında çıkan ve geleceği parlak olarak lanse edilen futbolcu belki de isminin olumsuzluğunu İspanyolcada da çekmiş olacak ki vasat bir futbolcu olarak kariyerini sürdürmektedir. (Keko'yu transfer eden yöneticinin de mutluluğu gözlerinden okunuyor zaten.)
Sebastian Squillaci (Fransa)
Kariyerinin sonlarındaki, döneminin saygın defans oyuncularından Squillaci zaten ünlü olduğu dönemlerde ergen ve içindeki ergeni öldürmeyen futbol sevdalılarının isminden ötürü çok ekmek yediği bir futbolcu olmuştur. Dolayısıyla Türkiye'ye gelmesine çok da gerek kalmayan deneyimli oyuncuyu yine de özellikle Antalyaspor'dan uzak tutmakta fayda vardır.
İvan Bebek (Hırvatistan)
Bu hakemimizde futbolcuların yanı sıra isim konusunda talihsiz kişilerden biri. Hakemlere insan gözüyle bakmayan taraftarımız Bebek isimli bir hakeme en tozpembe haliyle Bebek'te üç beş tur attırıp Dünya'nın kaç bucak olduğunu gösterir. Pankartları tezahüratları varın siz düşünün.
Jose Luis Mendilibar (İspanya)
İspanya'nın Yılmaz Vural'ı sayılabilecek, iki yılda bir takım değiştiren Mendilibar, şayet yeni bir heyecan arayıp ülkemizde takım çalıştırmaya kalkarsa başarısız olmayı aklından bile geçirmesin! İlk beş maç sonunda iki beraberlik, üç mağlubiyet gibi bir tabloyla karşımıza gelirse çıkacağı 6. maçta 'sallasana sallasana Mendilini, Başkan artık göndersene şu p.zevengi' tezahüratları ilgili stadın tribünlerde inlemeye başlar.
Adolf Hütter (Avusturya)
Sadece ülkemizde değil, nereye giderse gitsin (özellikle İsrail Ligi) isminden ötürü ortamlarda buz gibi hava estirebilecek bir teknik direktör. Salzburg'la fena bir dönem geçirmesede şu an takımın başında değildir. Şakacı bir anne babaya sahip olan Hütter'in kariyeri boyunca yolu ülkemize düşer mi bilmiyoruz ama düşerse neler olur onu da bilemiyoruz.
Yorum Yazın