Lise Mezunlarının Oy Verme Hakkından Meşhur Japon Atasözlerine Japonya’ya Dair Yanlış Bildiğimiz Gerçekler
Halk arasında 'Abi çok disiplinli insanlar ya' olarak tanımladığımız Japonya her zaman kültürüyle, nazik insanlarıyla ve yüksek teknolojisiyle ilgimizi çeken bir ülke olmuştur. Peki Japonya hakkında neyi ne kadar doğru biliyoruz? Facebook sayfalarında paylaşılan meşhur Japon atasözleri, oy verme yaşı, samuraylar derken Japonya hakkında yıllardır yanlış biliyor olabileceğiniz bazı gerçekleri sizler için derledik...
Japonya denildiği zaman aşağı yukarı hepimizin aklında saygılı insan profili, teknolojisiyle üst düzey bir ülke ve disiplin kavramları beliriyordur herhalde. Yıllardır Japonlar ile kültürümüzün ve dilimizin benzediği gibi bazı algılar da kafamızda yer ediyor, peki bunlar ne kadar doğru?
123 milyonluk ada ülkesine dair bildiklerimizi tazelemenin zamanı geldi gibi!
Öncelikle Japonya ile benzer kültürlere sahip olduğumuz algısının asıl sebeplerinden biri eve girmeden önce ayakkabılarımızı çıkarıyor olmamız. Ancak bu davranış yalnızca iki ülkenin kültürüne ait değil, dünya ülkelerinin çoğunluğu zaten eve girmeden önce ayakkabılarını dışarıda çıkarıyor.
Hatta Hollywood filmlerinde gördüklerimizin aksine, anket sonuçlarına göre Amerikalı insanların da üçte ikisi eve girmeden ayakkabılarını çıkarıyormuş.
Sık sık duyduğumuz bir diğer konu dillerimizin Ural-Altay dil ailesinden olduğu için birbirine benzemesi mevzusu. Okullarda akıllarımıza kazınan Ural-Altay, aslında 20. yüzyıl ortalarına kadar yaygın bir biçimde kabul edilen, son 50 yıldır gerçek olmadığı konusunda fikir birliği olan bir hipotez.
Daha da derine inersek Türkçe, Ural-Altay dil ailesinin Türk dilleri kısmında yer alırken Korece ve Japonca, Altay dillerinde dahil edilse de kendi benzer dil çevresine sahiptir. Örneğin Hint-Avrupa dil ailesinde yer alan rakamların sessel benzerliği de bu dil ailesinde bulunmaz.
Japonca’nın kökeni ise her ne kadar tartışmalı olsa da Koreliler aracılığıyla ülkeye geldiği düşünülür. Yazı alfabesi de Çince’den alınmıştır.
Japonlar çok saygılı, nazik ve disiplinli insanlar mı? Her ülkenin vatandaşlarında tembel, saygısız, hoşgörüsüz insanlar olabileceğini belirtip genelleme yapacak olursan Japonların genel olarak disiplinli insanlar olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bunun sebebi de toplum içinde bireyden çok bütünü düşündükleri, “benim davranışım karşımdakini de etkileyebilir” mantığıyla toplum düzenini bozacak davranışlardan kaçarak kuralları sıkı sıkıya takip etmeleri diyebiliriz.
Anlayacağınız Japonlar öyle doğdukları andan itibaren saygılı ve nazik doğmuyor, yetiştirildikleri toplum ve eğitim aldıkları kurumlar kendilerine bu değerlere mutlaka uymaları gerektiğini öğretiyor.
Japonlar için sıkı çalışmak da yaşamın çok önemli bir parçası olarak görülüyor tabii. Sıradan bir Japon için fazla mesaiye kalmak da günlük yaşamında eksik olmayan bir gerçek diyebiliriz.
Japonya'ya gittiğinizde trenlerde ve sokaklarda geceleri uyuyakalan, siyah takım elbiseli insanlar görürseniz şaşırmayın yani.
Teknoloji Japonya’nın gerçekten önemli bir kısmı, 20 farklı butonuyla ultra rahatlık sağlayan klozetler, alışveriş merkezlerinde sizi karşılayan robotların olduğu doğru.
Bunlar yalnızca teknolojiyi ilerletmek amacıyla değil, insanların günlük hayatında rahatlık sağlayacak yeni buluşlar yapmak amacıyla var.
Ayrıca disiplin ve teknolojiden bahsetmişken dakiklik de bunun bir parçası. Japonya’nın meşhur ‘kurşun treni’ olan Şinkansenler her daim zamanında hareket eder, eğer durağa 1 dakika bile geç ulaşırsa özürlerini duyurur.
Teknoloji bir yana, çoğunluk olarak musevi bir dine inanmayan ve araştırmalara göre nüfusun %70’lik bir kısmının Şintoizm ve Budizm inancında olması halkı aslında çok etkiliyor.
Aslen Hindistan’da ortaya çıkan Budizm inancı Çin ve Kore üzerinden Japon coğrafyasına gelerek ruhani inançlara sahip olan halka kısa bir süre içinde yayılmıştır. Ancak Japonların geleneksel ve kültürel dinleri Şintoizm.
Şinto’ya göre dünya üzerinde varolan her canlının ve hatta eşyanın bir ruha sahip olması inancı, Japonlar için pek çok şeyi değerli kılıyor.
Bu yüzden çiçek düzenleme sanatı İkebana, yaşanmışlık ve kusurların güzelliğin gözler önüne seren hayat felsefesi Wabi-Sabi ve kırılan porselenlerin boşluklarının doldurulma sanatı kintsugi, Japon kültürünün önemli parçaları.
Aynı şekilde Japonya’da intihar oranlarının dünya çapında en yüksek sıralarda yer alması da bir nevi inançla açıklanabilir. İnsanların Musevi dinlerdeki ahiret kavramı yerine tekrar bu dünyaya döneceği inancı Japonlar için ölümü nispeten pek korkunç kılmıyor.
Hatta ölüm kültürel olarak ‘onurlu’ görülüyor, yıllar yıllar önce kendi yemininden dönen savaşçılar da, yanlış kararlar alıp halkını zor duruma sürükleyen devlet insanları da ‘harakiri’ olarak bildiğimiz intihar yöntemiyle kendi yaşamını sonlandırıyor.
Samuray demişken samurayların sandığınız kadar kendi başına buyruk, havalı bir mertebeye sahip olmadıklarını da belirtelim. Çoğu zaman toprak sahibi lord’ların parayla çalıştırdığı savaşçılar olan samuraylar toprak, yiyecek gibi çeşitli hediyeler alıyorlardı.
Zaten samurayları diğer savaşçılardan ayıran olay bir toprak ağasına bağlı olmaları, diğer insanlardan daha yüksek bir sınıfta olmaları, dövüş sanatında diğer askerlere göre daha yetenekli olmaları diyebiliriz.
Halkımızda kulaktan kulağa yayılan oy verme kanunu var bir de. “Japonya’da oy vermek için lise mezunu olmak zorundasınız” kuralı aslında böyle değil, herhangi bir eğitim zorunluluğunuz bulunmuyor.
Japonya’da oy verme yaşı eskiden 20 olduğu için (geçtiğimiz senelerde 18’e düşürüldü ve oy verme oranlarında yükselme görüldü) insanlarda böyle bir yanlış anlaşılma olmuş diye tahmin ediyoruz.
Veee son olarak Facebook’ta gezerken karşınıza çıkan “Bir Japon atasözü diyor ki;” diyerek başlayan tüm paylaşımlar gerçek değil diyebiliriz arkadaşlar. Japonların ataları muhtemelen öyle bir şey dememiştir.
Pekiiiii, siz Japonya ve Japon kültürü hakkında neler düşünüyorsunuz? Gidip görmek istediğiniz bir ülke mi? Buyurun yorumlara!
Yorum Yazın