Hangi Filozofla Beynin Aynı Çalışıyor?
Düşüyorsun o halde varsın, peki hangi felsefeciyle aynı kafa yapısına sahipsin?
1. Sana göre hangisi çok fazla abartılmış bir erdemdir?
2. Sanat dallarından birisini seç!
3. Peki ya ilgilenmekten hoşladığın bilim dalı nedir?
4. Vejeteryanlar hakkında ne düşünüyorsun?
5. Ekstra para ödeyebileceğin bir sos seç! (Ketçap-Mayonez dahil değil!)
6. Bu zamana kadar yaptığın ve yaptığın için pişmanlık duyduğun en kötü şey neydi?
7. İdeal hafta sonun neleri içermelidir?
8. Favori avrupa şehrini seç!
9. Son olarak, ruh halini tanımla!
"John Locke" çıktı.
Tecrübelerin insanısın. Bu, hem senin tecrübenin vücut bulmuş hali olduğun, hem de hayattaki tüm kazanımları tecrübe yoluyla kazanıldığını düşündüğün anlamına gelir. Öyle ya, insan aslında boş bir levhadır (Tabula rasa). Hayat yaşayarak öğrenilir zaten. Hayat kitaplarda değil, sokakta. Bu yüzden kahrolsun kuramlar; yaşasın gündelik bilgi :)
"René Descartes" çıktı.
Öncelikle şu denilebilir ki, ekmeksiz susuz yaşayabilirsin; ama düşünmeden asla. Senin en büyük etkinliğin düşünmek bu yüzden. Seni diğerlerinden ayıran bu özelliğin hiç kuşkusuz! Senin için söylenebilecek diğer şeyse asla ama asla sabit fikirli olmaman. Her daim yeni fikirlere açıksın. Zaten bu, düşünen insanların ortak özelliğidir azizim!
"Platon" çıktı.
Bu alemin köküne kibrit suyu. Dünya denilen bir şey aslında yok ki. Buralar hep gölge aslında. Bir de bunun aslı var ki, heh işte asli gerçek orada! Mesela birisini seviyorsun ama açılamıyorsun. Kısaca 'platon'iksin. Ama öyle değil midir ki, asıl gerçek o değil, senin ruhundaki, kalbindeki ve dahi aklındaki fikir ve duygular! Her şey yalan; 1 sensin gerçek kısaca!
"Aristoteles" çıktı.
Senin merteben 'sağduyu' mertebesi. Sağduyunun, aklın ve doğruyu yapmanın bir adet örneğisin. Başarılısın ayrıca da. Ama bu başarıya kesinlikle tırnaklarınla kazıya kazıya geldin. Okuduğun kitapları yan yana dizsek buradan köye yol olur. Tam bir bilim insanısın kısaca. Ama öyle bir bilim adamı ki, kopi pest'in ne demek olduğunu bilmez: Namuslu yani!..
"Immanuel Kant" çıktı.
İki kere düşünmek seni tam olarak anlatır. 'Hızlı yaşa, genç öl' ya da 'kafanı estiğini yapmak' mottoları senin yakınından bile geçemez. Bunu hem temkinli olduğun için (bu hayatta her daim temkinli olmak zorundasın, zaman kötü!), hem de insanları kırmamak için yapıyorsun. Ayrıca 'en iyisini ben bilirim' size göre çok salakça bir söz. Bu hayatta hiç kimse en iyisini, en doğrusunu bilemez. Asıl erdem, hiçbir şey bilmediğini söylemektir. Kibirli değilsin kısaca!
"Friedrich Hegel" çıktı.
Herkesin seni kendisiyle karşılaştırdığı fikrine kapılıyor musun? Eğer böyle bir şey düşünüyorsan, hiç 'ya boşuna kuruntu yapıyorum ben' deme. Çünkü durum tam da öyle! Bir mihenk taşısın sen. Dostun olduğu kadar düşmanın da çok ve özellikle düşmanların seni adım adım izlemekte ve seni kendileriyle karşılaştırmakta. Ayrıca sen tam bir 'oluruna bırak' insanısın. Bu hayatta oluruna bıraktığın zaman her şey olacağına varıyor. Siyahlar beyazlarla çapışır her daim, ve sonunda hep gri kazanır. Grisin sen gri!
"Sokrates" çıktı.
Bu hayatın en mühim formülü yalan yanlış cevaplar değil; doğru sorulardır şüphesiz. Sen yalap şap bir cevap vereceğine, tumturaklı bir soru sormayı tercih edenlerdensin. Varsın sorduğun sorunun cevabını alamayasın, ne çıkar! Ayrıca asla maddeci bir insan değilsin; onur ve yüksek değerler her zaman daha önde gelir bu açıdan. Yani 'Ölürüm yoluna ölürüm de yine boyun eğmem... Yeter ki onursuz olmasın aşk' diyorsun hunharca :)
"Ludwig Wittgenstein" çıktı.
İnsanın en büyük yabancısı kendidir ve kişiye en uzak noktada kendi sırtıdır. Bunun bilincinde olduğun için, tüm mesain kendini aramayla geçiyor. Zaten 'Ben kendimi çok iyi tanıyorum' diyen en iyi ihtimalle ahmaktır, ahmak. O içindeki yabancıyı tanıman/tanımlaman dileğiyle...
"Michel Foucault" çıktı.
Tam bir post-modernsin. Kıyafetlerin değişik, düşüncelerinse ondan değişik. Daha doğrusu 'senin düşüncen şudur, budur' diye bir yafta, senin için asla ama asla geçerli değil! Her zaman değişiyor. Doğalı da budur zaten. Ayrıca kim demiş 'insanlar değişmez' diye. Diyenlere de sen tek başına tokat gibi bir cevapsın zaten. Ayrıca bu değişiklik zorlama değil asla, buralar hep 'kendiliğinden'!
"Karl Marx" çıktı.
Dürüstlük, mertlik, şerefli ve haysiyetli olmak eski moda bir şey gibi yutturulmaya çalışılsa da o iş öyle değil. Burjuvalar ve sınıfının farkında olmayan lümpenler, her ne kadar 'çalmayı-çırpmayı' vicdanlarda legal hale getirmeye çalışsalar da, yok yoldaş yok: Sen değişmezsin. Ayrıca sen tam bir savaşçısın. Bu yüzden 'Fikirleri asla öldüremezsiniz' fikrinden yola çıkarak, türlü acılar çeksen de arkaya dönüp baktığında en azından vicdanın rahat! Son tahlilde kıymetin de bilinmiyor; ama en kötü tarafı, bunca acı çekmene ve kıymetin bilinmemesine rağmen dünyaya bir daha gelsen yine aynı insan olurdun!
"Friedrich Nietzsche" çıktı.
Dünyanın gelmiş geçmiş en pesimist insanı sensin. Hayata kapkara gözlüklerle bakıyorsun. Ama bunun karakterinle uzaktan yakından alakası yok. Dünya çok kötü; sense bu kötülüğü anlayabilecek kadar zeki ve bunu kabullenebilecek kadar cesursun. Üstinsansın ayrıca: Sırf herkes bir şeylere inanıyor diye, sen de körüne körüne ona inanacksın diye bir kaide yok, ey biricik birey!
"Jean-Jacques Rousseau" çıktı.
Özgürlük senin için ekmek su hükmünde. Ama bu, 'ben kafama göre yaparım her şeyi' demek değil asla. Kişi öncelikle bireysel özgürlüğünü elde edecek ve bunu da toplumsal sözleşmeyle perçinleyecek. Kısaca sen büyük fikirlerin, büyük insanısın. Ufak tefek şeylerle meşgul etmeyeyim seni, iyi çalışmalar, iyi düşünceler :)
"Henri Bergson" çıktı.
Sezgilerin piri, his dünyasının hükümdarısın. Bir şeyin olacağını ya da geleceğini tahmin edebiliyorsun. Ve bu da ne hayır hikmetse tutuyor. Bu asla müneccimlik değil. Senin yaptığın, sadece yaşadıklarını zekanla harmanlaman. Varsın buna falcılık desinler, zarar yok! Lafı eveleyip gevelemeye, kalbi ruhtan; yüreği akıldan da ayırmaya da gerek yok. Hepsin aynı insanın sezgileridir. Karşı çıkanlara cevap sensin kısaca!
"Martin Heidegger" çıktı.
Tarihin gelmiş geçmiş en acayip adamı olabilirsin. Söylediklerini dünya üzerinde anlayacak kimse yok. Çünkü zamanın gelmedi, daha seni dinleyecek kulaklar yetişmedi. Hani zamanının ötesinde insanlar vardır, işte sen o familyadansın. Ayrıca bir yerlere ait olamamanın resmisin sen. İnandığın tek bir gerçek, o da ölüm. Varoluşsal şeyler işte :)