Enflasyon Hikayeleri İçinizi Acıtacak: Kitap Alamayan Öğrencilerden Bebek Bezini Keserek Ped Yapan Kadınlara!
Enflasyondaki yükseliş dünyanın bir gerçeği olurken, Türkiye'de durum ayrı bir boyutta. Büyük resmi görenler dahi Türkiye'de tabloda yer bulamazken, alım gücü düşen vatandaşlar her kalemi hesap etmek zorunda kalıyor. Temel ihtiyaçlar ve barınma bütçenin büyük bir kısmını kaplarken, insanlar artık gıdada bile kesinti yapmak durumunda kalıyor.
Enflasyon Hikayeleri
BBC Türkçe'den Özge Özdemir, aylarca görüştüğü kişileri haberleştirirken, Selim Büyükgüner de animasyonlarını hazırlamış.
Kaynak: Enflasyon hikayeleri 1
Kaynak: Enflasyon hikayeleri 2
Kaynak: Enflasyon hikayeleri 3
Afyon'dan üniversite öğrencisi Burak harçlığı yetsin diye öğünlerini azaltırken, en büyük derdiyse kitap zamları. Basılan kitapları almakta güçlük çektiğini söylerken, kütüphaneden bulabildiklerini aldıklarını ancak yeterli sayıda kitap olmadığını belirtiyor. Hukuk fakültesinde 1000 öğrenci için kütüphanede aynı kitaptan iki tane bulunduğunu söylüyor.
İstanbul'da yaşayan 32 yaşındaki Gökçe'yi en çok üzen şeylerden biri kitap fiyatları oluyor. İşsiz dönemlerinde dahi kitap için para denkleştirebildiğini söylerken, şu dönemde çalıştığı halde beş kitaptan üçünü pahalı görerek alamıyor.
Eskişehir'de yaşayan Aydın, iki üniversite mezunu, yüksek lisans sahibi bir genç olarak mesleğine yönelik iş bulamayıp ağabeyinin pide salonunda çalışırken, önceden her ay 10 adet kitap aldığını ancak son zamanlarda değil kitap almayı, evin giderlerini bile zor karşıladığını belirtiyor.
Yayınevleri de daha az kitap basarken, kitap fiyatlarını indiriyor ancak alım gücündeki düşüşle insanlar ilk olarak kitaplardan vazgeçiyor.
Kırmızı Kedi Yayınevi sahibi Haluk Hepkon, okuma alışkanlığı düşük olan Türkiye'de kitap fiyatlarındaki artışla kitapların iyice gözden çıktığını düşünürken, Ketebe Yayınları'dan Furkan Çalışkan kriz dönemlerinde ilk tasarruf alanının kültürel harcamalar olduğunu ancak kitap ve kültürün bundan zarar göreceğini belirtiyor.
Okulların açıldığı bu dönemde okul kitaplarında da durum vahim olurken, 2021 Ekim'den bu yana her ay yüzde 60'tan fazla artış olduğu görülüyor. Üniversite öğrencisi olmak da bu durumda iyice zorlaşıyor. Ancak öğrencilerin en çok artan giderlerinin başında barınma geliyor.
Kiralardaki artışın yanında, Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun (KYK) yurtlarında kalan öğrenciler dahi yurt fiyatlarında yüzde 80 seviyelerinde artış olduğunu söylüyor.
Öğrenciler masraflarını karşılamak için çeşitli ek işlerde çalışırken, zamlar sonrası #Barınamıyoruz Hareketi'ni oluşturarak tepki gösteriyor.
Beslenme düzeni, küçük yaştaki çocukların da okul hayatlarını ve başarılarını etkiliyor. Çocukların sadece fiziksel sağlıkları değil, psikolojik durumları ve öğrenme kapasiteleri de etkileniyor.
Muğla'dan Abdullah, 850 TL olan öğrenci kredisiyle 29 tane tavuk dürüm alınabildiğini söylüyor. Afyon'dan Burak, "doğru beslenmek için değil hayatta kalmak için yemek yediklerini" söylerken, hayali olan kütüphaneden vazgeçtiğini de ekliyor.
İstanbul'dan üniversite öğrencisi Aslı, arkadaşlarıyla birlikte yaşıyor ve harcama yapmamak için eve oturmanın bile bir maliyeti olduğunu, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlandıklarını belirtiyor.
Afyon'dan üniversite öğrencisi Burak, yemek masraflarında tasarruf ettiklerinden sağlığının bozulduğunu söylüyor. Bağırsak iltihabı yaşadığını söylerken, tedavi gördüğünü belirtiyor. Ucuz diye tükettikleri yağlı hamur işlerinin vücutlarını bozduğunu belirtiyor.
İzmir'den üniversite öğrencisi de kahvaltı için alınan az zeytin ve peynirin 200 lira tuttuğunu söylüyor.
Adana'dan 42 yaşındaki esnaf Boran'ın 2018'de kur krizi sonrası işleri bozulmuş. İflas sonrası trafik kazası geçiren Boran, 20 sene elektronik işi yapan biri olarak bozulunca bir yıl telefon alamadığını söylüyor.
15 liraya mal ettiği tablet dokunmatiğinin 65 liraya çıktığını söyleyen esnaf, bugünlerde en çok gıda alışverişi yapmakta zorlandığını anlatıyor.
Fotoğrafçı, influencer ve prodüktörlük yapan freelance çalışan İlkin Karacan da teknolojik aletlerdeki fiyatların "uçtuğunu" söylüyor. Bir lens fiyatının 1.500 TL'den 8 bin liraya çıktığını belirtiyor.
Başlangıç seviye bir kameranın 15-20 bin lira olduğunu söyleyen İlkin Karacan, insanların bilgisayar ya da fotoğraf makinesi almak için kredi çektiğini belirtiyor. Bazı markaların da ya Türkiye'den çıktığını ya da bazı modellerini burada satmadığını söylüyor.
Bu durumun, ülkede yetişen birkaç kuşağın dünyayla arasında teknolojik fark oluşturacağını söylüyor.
Diyarbakır'dan öğretmen Yakup elektronik bir eşya alacak durumu olmadığın söylerken, İstanbul'dan bir işçi de elektrik parası için bazı aletleri kullanmadığını, bazılarını da hurdacıya sattığını anlatıyor.
Konya'dan Serkan, oyun fiyatlarının artmasıyla oyun alamadıklarını hatta yazlık kıyafet dahi alamadıklarını söylüyor. Tatile gidemeyen, telefonuna internet paketi alırken bile zorladığını belirten Serkan, 19 yaşında.
Gençlerin eğitimlerinde ve gelişimlerinde özellikle pandemi sorası teknolojinin payı düşünülerse, Ankara'da bir üniversite öğrencisi de kıyafet bile alamadığını, telefonuna internet yükleyemediğini belirtiyor.
Ankara'dan 19 yaşındaki Sevgi, babasının asgari ücret kazandığını söylerken, geçinmekte zorlandıklarını anlatıyor. Kişisel hijyen ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığını söylüyor.
Hijyenik ped, tamponlar gibi önemli ihtiyaçların yanında, kondom, deodorant, jilet, şampuan ve sabun gibi ürünlerin de fiyatları fazlasıyla arttı.
İstanbul'dan grafiker Şebnem, hijyenik ürünlerin, temizlik ve kişiler bakım malzemelerinin yanına yaklaşamadıklarını söylüyor.
İstanbul'dan üniversite öğrencisi Ayşe, alışverişlerinde hijyenik ürünler başta olmak üzere hep hesaplama yapmak zorunda kaldıklarını söylerken, temel ihtiyaçların ulaşılamayacak noktaya geldiğini anlatarak, kahve içmek, kitap, kırtasiye ürünleri ve giyimin yanı sıra regl dönemlerinde hijyenik ürünlerin dahi aile bütçe hesaplarında yer aldığını söylüyor.
Van'dan öğrenci Ekrem, giyim ya da temizlik ürünlerinin hayal olduğunu söylerken, Adıyaman'dan öğrenci Hakan, sıcak iklimde güneş kremi kullanmaya bütçesinin yetmediğini, tarlada çalışırken güneşten piştiklerini söylüyor.
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği'nden Avukat Ezgi Sağcan, kadınların ped mi, karın doyurmak mı ikileminde kaldığını söylüyor. Kadının bu durumda toplumsal hayattan da dışlandığını söylerken, sağlık kuruluşlarında kamu organizasyonu ve desteğiyle bir kota kapsamında ücretsiz dağıtımların yapılabileceğini söylüyor.
Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Şevval Şener, yoksul mahallelerde kadınların pedleri bakkaldan taneyle satın almaya başladığını söylüyor. Bebek bezinin de 7-8 parçaya kesilip 3-4 gün kullanıldığını anlatıyor. Eski tişört, kumaş parçalarının kullanıldığını, pamuk etrafına sarıldığını anlatıyor.
Yorum Yazın
8 yaşında bir yeğenim var. Geçen gün doğum günüm sebebiyle ziyarete geldiler. Birlikte dışarı çıktık. Kitap okumayı çok sevdiği için birlikte kitapçıya girdi... Devamını Gör
7 yaşındaki kızım dün benzer bir durum dan yakındı. Hergün zam geliyor diyor 😡
Refahın halkın tabanına yayıldığı ekonomik kalkınma diye bir şey olmadığı için otokrasi ve yandaşlarını daha zengin eden ekonomik büyüme verileriyle övünüyoruz.
Bu ülkedeki insanların oy kullanırken yaptığı seçimler analiz edilmeli .20senedir kazanamayan bir CHP var neyi eksik yaptık neleri yapabilirizi masaya yatırm... Devamını Gör