Koca bir yıl eşek gibi çalıştınız ve güzel bir tatili hak ettiniz doğrusu. Adeta sırf bu tatil için o kadar stresi, sıkıntıyı çektiğinizi düşünüyorsunuz, haklısınız. Çünkü bu içinden çıkamayacağınız bir zincir: Tatil yapmak için çalışıyorsunuz, tatilde yediğiniz paraları yerine koymak için yine çalışıyorsunuz.
Bu işin hakkını verebilmek için tatilde paraların nasıl çatır çatır gittiğini, maaşı nasıl yediğinizi gözler önüne seriyoruz. İşte tatil yaparken fakirleşmenin adımları:
Gözümüz dönüyor herhalde. Her tatil için ayrı bir alış veriş yapmanın hiçbir açıklaması yok. İnsan kendini Demet Akalın zannediyor olacak ki tatil boyunca bavulun dibinde duracak bir sürü kıyafet alıyor. Hadi mayon yok diyelim, tamam. Ama fazlası vallahi billahi gereksiz!
Yaz sezonunun en çılgın fiyatları ulaşım sektöründe yaşanıyor. Şu an İstanbul ya da Ankara gibi bir yerden herhangi bir tatil bölgesine otobüs bileti almanın fiyatı en az 100 TL. Uçak biletini aylar önceden alanlar bir miktar tasarruf etse de son anda uçakla gitmek isteyenlere kolonya ve su verin derhal!
Valla hem temiz hem de ucuz bir yer bulabiliyorsanız siz Allahın sevgili kuluymuşsunuz diyebiliriz. Üstelik her yere yürüme mesafesindeyse size şehrin anahtarını da vermek lazım. Sanki bana Maldivler!
Ne güzel iş değil mi sevgili arkadaşlar? Keşke hepimiz birleşerek 10'ar tane şezlong alsak da gelene gidene kiraya versek. "Ben şu kenara havlumu atayım o vakit" dediğin zaman da olmuyor. İlla yatacan o şezlonga!
Bakkalda 7 liraya satılan bu zıkkım, deniz kenarında bir mekanda istendiği zaman 15-20 liradan aşağı değil. Ha, işletme gideri ve kısa sezon faktörleri diye bir savunma da gelebilir. O zaman bize de cevap hakkı doğuyor: YUH!
Spor dediğimiz de bi şeyin üstüne binip denizde gezmek. Jet ski'si de böyle, muzu da böyle. Eskilerin dediği gibi "O paraya öküz alırız yavrım"
Şimdi şurada bir anlaşalım. Herkes Türkbükü'nde lahmacun yiyip 300 lira vermek zorunda değil. Ama dikkat edin, tatil bölgesinin herhangi bir yerinde yediğiniz ayak üstü bir yemek bile kendi şehrinizdekinden daha pahalıdır.
Bu tür geceler genellikle "Bi tane içip kalkarız ya" diye başlıyor bakın dikkat edin. Sonrasında da "Battı balık yan gider" diye düşünüp iyice kendinizi koyuveriyorsunuz. Ertesi sabah ilk cümleniz: "Biz dün akşam ne kadar hesap ödedik ya? OHAAAA!"
Bu teknelerin kapasitesi 30 ile 50 arasında değişiyor ortalama. Tekne turu sahipleri sağolsun bu sayıyı hiç azaltmaz. Para vererek tanımadığınız insanlarla dip dibe güneşlenip yemekte tavuk-makarna-salata yersiniz. Üstüne bi de çıstak çıstak... Ekstra içecekleri de biriniz ödeyiversin artık....
Çünkü yok sizin orda de mi? Tamam bazıları tasarım olabilir, oraya özgü olabilir bu ayrı. Fakat Türkiye üzerindeki çoğu takı zaten bildiğimiz Çin'den geliyor. En önemli fark da tatil yerinde bunlara normalden %30 daha fazla para vermek.
Ülkemizin kendisinden çıkan her şey neden bu kadar pahalı, bunu ben de bilmiyorum. Masada bulunanların hemen hemen hepsi 0 ile 500 km öteden tedarik edilebilen şeyler. Eğer "Hayatım çok renksizdi, bu heyecana ihtiyacım var" diye düşünüyorsanız buyrun bir de meze seçin vitrinden.
İşte sizleri sona doğru yaklaştıran kararlardan bir tanesi. "Herkes gidiyor, benim ne eksiğim var?" diyenlerdenseniz buyrun giriş ücreti orada yazıyor. Hayır tabii ki, kimsenin ebesinin nikahıyla ilgili bir durum söz konusu değil.
Tatil yörelerimizde bir bardak kokteyl için ödenen paraya, kokteylin menşei olan ülke için uçak bileti satın alabilirsiniz. Çünkü vergiler, çünkü sezon kısalığı, çünkü kazıklanmak istemek...
Tatil dönüşü kredi çekmek isteyenler birleşin!
Benim bütün ülkeyi gezmek gibi bir hayalim var ama özellikle Antalya bölgesi tatil ayağına milleti kazıklıyor. En azından söylenenler öyle
sırf tatili beklemeye gerek yok valla içki için. bir ay sonra fondipliycem güzelce içkileri yoksa başka türlü çekilmez bu ülke.
Daha Fazla Yorum Göster
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın