I
Betonun hüznünden doğdum
suyun isyanından
güneşin kırılganlığına dokunup
geliyorum.
Sana söz yakışır, ağzını hazırla.
Kırık bir şehir hikâyesinden doğdum,
kırk meseleden
bardaklar ve demli çaylara dokunup
geliyorum.
Sana söz yakışır, elma de.
Aslı ve Astar’ı olmayan bir hikâyeden doğdum,
karşı’lar ve balkonlardan
korna seslerine karışıp
geliyorum.
Sana söz yakışır, ağzını hazırla.
O eski hikâye bitti,
şaşkınlığımdan doğdum
denize düştüm
kuruyup geliyorum.
II
Aslında
hazin bir öyküdür bu
anlatmaya yakışmaz sesiniz
yanımdaki bütün sandalyeler boş,
alabilirsiniz.
Oturunuz.
…bolerokuşlarlaleliihvan
birden, gaseyan…gaseyan…gaseyan.
…sonra sarışın kadınlar esmer olup
balkonlara çıktılar
ben terk ettim beyaz çerçeveli bir fotoğrafı
ve dönmedim bir daha.
Resmim,
zayıf yüzlü, gülümsemeye yakın neredeyse
hastane penceresine dayalı
ahşap ve toz kokan bir gecede çekilmişti.
Gaseyan…
yıllar sonra kente çıktım
örümcek ağlarının, paslanmış kapıların ardından
kente çıktım,
yıllardır sallanan bir sandalyenin ardından
tozlar içinden,
uzaklara ve karalara yazıldığım mektuplardan
beyaz çerçeveli bir fotoğraftan,
gaseyan.
Burkuldum ve ağladım
kırmızı bir danstı her şey, oynadım.
tenim ve ellerim yoktu
kimse görmedi.
Kimse görmedi, saçlarım uzamadı yıllardır.
Yorum Yazın