Şizofren Kimdir? 29 Adımda Şizofreni Hakkında Bilmeniz Gerekenler, Semptomları ve Tedavi Süreci
Bugünkü konumuz şizofren kimdir? Şizofreni nedir? Şizofreni belirtileri hakkında bir içerik hazırladık. Aynı zamanda tedavisi ve tedavi yöntemleri hakkında da detaylı bilgiler verdik.
Akıl Oyunları adlı filmde hayatı beyaz perdeye aktarılan Nobel ödüllü matematikçi John Nash ve eşi Alicia, bindikleri taksinin kaza yapması sonucu hayatını kaybetti. Ünlü matematikçi, 45 sene şizofreni hastalığıyla mücadele etti.
Her şeye rağmen kendinden vazgeçmeyen Nash, 1994 yılında Oyun Teorisiyle Nobel Ekonomi Ödülü'nü kazanmıştı.
Peki şizofreni nedir? Belirtileri nelerdir? Kimler bu hastalığa yakalanmaya daha yatkındır? Ya da kaçımız bu hastalık karşısında ne yapacağımızı biliyoruz? Ufak bir test yapsak, şizofreni hastası çıkar mısınız? Hayır mı, emin misiniz? Buyurun bakalım..
Not : Akıl Oyunları filmini izlemeyenler için 7-8-12 ve 13. adımlar 'Spoiler' içermektedir.
1. Halk arasında genellikle kişilik bölünmesi ya da çoklu kişilik olarak bilinse de tam manasıyla ‘bölünmüş-akıl’ anlamına gelir ve bir beyin hastalığıdır.
2. Hepimiz bir nebze de olsa bir şeylere takıntılıyızdır ya hani, işte bunun tıptaki ismi Obsesyon.
3. Genetik faktörlerin etkisi yadsınamaz olsa da çevresel faktörlerin de etkili olduğu kompleks bir hastalıktır.
4. ‘Motivasyon sağlayıcı, iletim hormonu’ da diyebileceğimiz dopamin hormonunun artması insanın gerçekle olan ilişkisini minimuma çeker, zamanlama sorunu doğurur ve sanrı nöbetleri, diğer deyişle halüsinasyonlar görmesine neden olur.
5. Şizofreninin tanımlayıcı özelliği psikoz, ya da diğer bir deyişle gerçekle bağlantı kuramama hali. Bir başka deyişle rahatsızlığının farkında olmama durumu.
6. Şizofreni hastaları asla şizofreni olduklarını kabullenmezler, aksine diğer insanlardan daha üstün olduklarına, gördükleri şeylerin somut olarak var olduklarına inanırlar.
7. Birçoğumuz ‘Akıl Oyunları’ filmini beğeniyle izlemişizdir. Nobel ödüllü Matematikçi ve bir şizofreni hastası olan John Forbes Nash’in hayat hikayesini anlatıyor film.
8. Gördüğü sanrıların gerçekliğini uzun süre sorgulamaz John Nash. Delilik ve dahilik, yanılsama ve gerçeklik iç içe geçmiştir onun dünyasında. Seneler boyu gerçekle olan bağlantısı yoktur ve bu durumu kabullenmenin zorluğundan yakınır.
9. Yanılsamalar ve halüsinasyonlar bu hastalığın en belirgin işaretleridir denilebilir. Yanılsamalar, sabit, yanlış ve kanıtlanamayan inançlar; halüsinasyonlar ise hatalı duyusal deneyimler..
10. Hastalıkta alevlenme döneminde teşhis, yani erken teşhis tedavi için hayati derecede önemlidir. %85 oranla insanın tüm hayatında görülen bu rahatsızlık, erken tanı koyulması ve ilaçların düzenli olarak kullanılması durumunda tamamen yok edilebilir.
11. Rahatsızlığının farkında olmama yahut kabullenmeme gibi durumlardan dolayı tedavi edilmekte geç kalınırsa eğer, şizofreni daha da şiddetleniyor ve kurtulma şansı neredeyse yok oluyor.
12. Akıl Oyunları filmine tekrar dönersek, John Nash ilaç tedavisini uzun bir süre kabul etmiyor ve ağırlaşan hastalık bir yerden sonra kronik hale geliyor.
13. Sanrılarındaki karakterleri bir ömür boyu gören John Nash, bunlarla yaşamaya alışmış, hatta yıllar sonra Nobel ödülünü alırken dahi zihnindeki halüsinasyonu görmüştür.
14. Yani bu hastalığın tedavisinde psikolojik tedaviden ziyade biyolojik tedavi, yani ilaç tedavisi zaruridir.
15. Hastalığın ne olduğunu, sebeplerini, tedavi sürecinin zorluğunu anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Küçük bir test yapalım mı peki? Kendi kendinizi gıdıklamayı denediniz mi hiç? Bi deneyin bakalım, ne olacak..
16. Eğer kendi kendinizi gıdıklayabildiyseniz, kesinlikle şizofreni hastasısınız diyemem fakat bir doktora görünseniz fena olmaz. Neden mi?
17. Çünkü normal insanlar kendilerini gıdıklayamazken, şizofreni hastaları kendi kendilerini gıdıklayabilirler. Nedeni ise basit aslında, öngörülebilirlik.
18. Kendi kendinizi gıdıklayamazsınız çünkü gıdıklamak için harekete geçtiğiniz anda beyniniz bu duruma göre kendisini hazırlar, anında iletim olur ve kendi yapacağınız şeyi önceden bildiğiniz için de gıdıklanmazsınız.
19. Fakat şizofreni hastalarının harekete geçtikleri an ile bu duruma tepki vermeleri arasında bir iletim ya da zamanlama sorunu görülür (dopamin hormonu) ve kendi kendilerini gıdıklayalabilirler.
20. Şizofreni hastaları ile ilgili bilinen yanlışlardan birisi de bu insanların çevrelerine karşı saldırgan yahut insanlara zarar verme eğiliminde olmalarıdır.
21. Aksine bu insanlar, çevrelerine karşı, normal insanlara göre daha az zarar verme eğilimindedir. Çünkü, içinde bulundukları telaş ve tedirginlik durumları, bu hastaların çevrelerinden çekinmelerine neden olur. Kısaca, kendi dertlerindedirler diyebiliriz sanırım..
22. Özellike paranoyak şizofreni denilen hastalar genellikle toplum içerisinde sorun yaşamıyorlar. Bu hastaların zararları genellikle çevrelerine değil, kendilerinedir..
23. Gelelim bu hastalığın tedavisinde aileye, arkadaş çevresine, yani bizlere düşen görevlere. Her şeyden önce vermemiz gereken en önemli şey: Sevgi.
24. Bir insanın iyileşme sürecini kolaylaştırmak için birine elini uzatmaktan, ona tanıklık etmekten, acısının yükünü paylaşmaktan ve iyileşeceği umudunu korumaktan, buna inanmaktan, ve bu inancını ona hissettirmekten daha büyük bir onur ve ayrıcalık yoktur diye düşünüyorum.
25. Fakat maalesef biz toplum olarak bu konuda (belki birçok konuda) da fazlasıyla bilinçsisiz. Birçoğumuz bu hastalığın realitesi ile yüzleşemediği gibi, alaya almaktan da geri kalmıyor.
26. Belki ben de dahil bu galeriyi okuyan birçok kişi, sinirlendiği bir arkadaşına ‘şizofren misin sen yaa’ tabirini kullanmıştır sanırım, hakaret içeren bir biçimde.. Değil mi?
27. Şizofreni ciddiye alınması gereken, öyle her ağızda kolaylıkla dolanmaması gereken hastalıklardan. Hem hasta için hem de yakın çevresi için fazlasıyla zor, fazlasıyla yıkıcı.
28. Eski bir şizofreni hastası olan Araştırmacı Psikolog Eleanor Longdon iyileşme sürecinde yaşadıklarını, çevresinden aldığı destek sonrası hissettiklerini şu şekilde aktarıyor: ‘’Biz benzersiziz. Bizim yerimiz doldurulamaz. İçimizde yatan şey asla gerçekten sömürülemez, alınamaz veya çarpıtılamaz. Işık asla yok olmaz’’.
Bana diğer insanların seninle ilgili anlattıklarını anlatma. Bana __kendinden bahset..
29. ‘’Tanıdığınız kişilerin, bildiğiniz yerlerin, sizin için en önemli anların hiç bir zaman sizi terketmediğini, ölmediğini fakat zaten hiç bir zaman da varolmadığını aniden öğrendiğinizi hayal edin. Bu nasıl bir cehennem olurdu?’’
BONUS
Şunları bir araya toplayayım.
'Bir güzel muhabbet ederiz' diye düşündüm.
Mutfak işinden de anlarım, donattım sofrayı, bayağı uğraştım.
Hepsinin, ayrı ayrı ne yemekten, ne içmekten hoşlandığını iyi bilirim.
Bayağı da para gitti.
Birinin yediğini öteki yemez.
Ötekinin içtiğini beriki içmez...
Dört kişilik sofra kurdum.
Mumları da yaktım.
Hatırladım... hepsi eric satie severdi.
Müziği de ayarladım.
Geldiler.
Yirmi yaşımı, otuz beş yaşımın karşısına oturttum.
Kırk yaşımın karşısına da ben geçtim.
Yirmi yaşım, otuz beş yaşımı tutucu buldu.
Kırk yaşım ikisinin de salak olduğunu söyledi.
Yatıştırayım dedim, 'sen karışma moruk' dediler.
Büyük hır çıktı.
Komşular alttan üsten duvarlara vurdular..
Yirmi yaşım kırk yaşıma bardak attı..
Evin içine de ettiler..
Bende kabahat.
Ne çağırıyorsun tanımadığın adamları evine.
Can Yücel
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!