BİLİM

NASA, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Artemis görevinin ardından Ay'da yaşam için tarih verdi. Ay'da insanların yaşadığını görebileceğimiz günler pek uzak sayılmaz.

Teknoloji geliştikçe her konuda olduğu gibi uzayla ilgili de birçok yeni bilgi açığa çıkıyor. Geçtiğimiz yıllarda dünyanın tek uydusunun Ay olmadığı keşfedilince bilim dünyası bu gelişmeyle resmen çalkalanmıştı. Kamo'oalewa adı verilen bu uyduyla ilgili yapılan araştırmaların sonuçları ise çok çarpıcı. Gelin, Dünya'nın diğer uydusunun gizemli yapısını mercek altına alalım.

Beynin gizemli bir işleyişinin olduğunu duymuşsunuzdur. Hatta o kadar gizemli ki günümüzde bile beyni tam olarak anlamak mümkün değil. Beyin kıvrımlarınınsa bu karmaşık sisteme katkısı, oldukça büyük. Peki, beynin neden kıvrımlı bir yapısının olduğunu biliyor musunuz ya da yeni bir şeyler öğrendikçe beynimizin kıvrımları artar mı? Gelin; bu soruların cevaplarını ve beynin gizemlerini, en azından ortaya çıkarılanları, beraber keşfedelim.

Psikanaliz biliminin kurucusu Sigmund Freud, günümüzde bile psikoloji alanında önemli olmayı sürdüren birçok fikrin tohumunu attı. Bunlar içinde belki de en meşhuru, bireylerin kişiliğini id, ego ve süperego adlı üç bileşene ayıran kişilik kuramı. Gelin, bu üç kavramı inceleyerek kuramı biraz daha iyi anlamaya çalışalım.

Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre kalbi duran kişilerin ölüm anında bilincinin açıklanamayan bir şekilde açık olduğu saptandı. Bununla ilgili kalbi durduktan sonra hayata dönen kişilerle çalışan araştırmacılar, katılımcıların öldükleri sırada gördüklerini hatırlayabildiklerini kaydetti.