Sosyal Medyanın Çirkin Yüzü: Her Şeyi Söyleyebileceğini Zannedenler, Kadınları Aşağılayanlar ve Diğerleri
Sosyal medyada her gün eşinden şiddet gören ve devlet tarafından korunmayan kadınlara yardım eli uzatmaya, kayıp çocukları bulmaya, şiddet gören hayvanları sahiplendirmeye çalışıyoruz. Kan arıyoruz, muhtaçlara el uzatıyoruz, hatta bazen takas bile yapıyoruz. Ama her yerde olduğu gibi sosyal medyada da işler her zaman güllük gülistanlık değil.
Özellikle kadın hakları, toplumsal cinsiyet ve insana saygı anlamında çoğu zaman sınıfta kalan sosyal medyanın çirkin yüzüne bakacağız ve bir kez daha utanacağız.
1. “Ben başörtülüyüm. Başörtülü olmak ayrıcalıktır. Saçları açık olmanın erkeklerin altına yatmaktan farkı yoktur.”
Son söyleyeceğimizi en başa ekleyelim ki içeriği okumadan yargıya varanlar fark etsin: Başörtülü kadınların maruz kaldığı saçma sapan yorumların, manasız soruların ve sıkıntıların farkındayız. Herkesin kıyafet özgürlüğüne sahip çıkıyor, kadın dayanışmasıyla ve el birliğiyle giderek güçleniyoruz.
Evet, gelelim Twitter’da bio’suna bu cümleyi yazan bireyin ne demek istediğine… Saçları açık olmanın erkeklerin altına yatmaktan farkı olmaması ne demek? Saçları açık olan bütün kadınların erkeklerin altına yattığını mı farz etmeliyiz? Bu nasıl bir tespit üstat?
Tüm mesele bundan ibaret… İster mini etek giyin, ister başörtüsü takın ne giydiğinizin bir önemi yok.
2. “Bu kız da kanserden ne ekmek yedi he… Acaba arada ‘İyi ki kanser olmuşum’ diyor mu?”
Kanserin 'ekmeğini yemek' nasıl olur, önce onu bir düşünelim. Diyelim ki, Neslican Tay bacağını verdiği, üçüncü kez kemoterapi almak zorunda kaldığı kanseri karşılığında influencer olarak reklam alsın, para kazansın. Bunun nesi kötü? Bir kanser hastası olarak diğer kanser hastalarına müthiş pozitif bir enerji yayması önemli değil mi? Bir markanın yüzü olsa ya da ününe ün katsa ne fark eder? Önemli olan sonuç değil mi? Hepimiz biliyoruz ki, Neslican bunu içinden gelerek yapıyor ama öyle olmayabilir de… Neden pozitif etkisini görmezden geliyoruz?
“İyi ki kanser olmuşum.”
Bu, kanser hastası olmadan anlaşılacak bir durum değil şüphesiz ki… Bazı insanlar dersler çıkardığını, hayatı sevmeyi öğrendiğini ve kıymet bilmeyi deneyimlediğini söyleyerek bunu dile getirebilir. Ama bütün o zor süreçle ilgili hiçbir fikri olmayan, boş yapan, sırf takipçi kasmak ve ilgi çekmek için böyle söylediği belli olan birinin ne dediğinin kıymeti yok!
Türkiye'de yıllardır süren 'troll'lük müessesesinin en sorunlu yanı bu: Takipçi kasmak...
Neslican Tay'ı tanımayanlar için içeriğimizi buraya bırakalım: 👇
3. “Ya bu kilolar ne olacak? Acil çözmen lazım!!!”
Samimiyet, sıcak davranmak, kendiyle bir görmek bir sınır çizildiği sürece insanları bir arada tutan nadir tavırlardandır. Bu sınırı çizmek de tabii ki ilk konuşan her kimse onun boynunun borcudur. Aslıhan Gürbüz’ü belli ki seven ve takip eden biri onun kilolarını kafasına takmış. Hiç cinsiyet meselesine ve toplumsal yargılara girmeden bakarsak, elimizde kocaman bir ‘sana ne yahu’ oluşuyor. SA-NA NE! İnsanların kilosu, yaşı, başı, saçı bizi neden ilgilendirsin ki?
Bir de cinsiyet açısından bakalım: Toplumsal kalıpları yıkıp bu soruyu bir erkeğe sorabilir misin?
Kimseye laf düşmeden Aslıhan Gürbüz söyledi tabii söyleyeceğini: “İşimi en iyi şekilde yapmak, iyi bir insan olmak ve doğa ile bir bütün olmak gibi dertlerimden başka derdim yok.”
Ayrıntılar için içeriğimizi inceleyebilirsiniz: 👇
4. “Tecavüzcüler ameliyatla kadın yapılsın, ömür boyu genelevlerde çalıştırılsın, kazançları da kız öğrencilere burs verilsin.”
Genel geçer yargılara bakarsak, ünlü ve toplumun gözü önünde olan insanların kanaat önderi olması ve özellikle gençlere örnek olması beklenir. Bu tabii ki belli bir seviyenin üstündeki insanlar için geçerlidir ama Instagram'da 300 binden fazla takipçisi olan ve iki kıza annelik yapan Ebru Şancı Öztürk ne dediğinin farkında mı acaba? Bizce değil. Gerçekten değil. Olmamalı.
Kadınlığı aşağılıyor, 'genelev'de çalışanlara kibirle bakıyor ve adaleti kendi istediği gibi kurmayı istiyor. Ameliyatla kadın olmak ve hayatına kadın olarak devam etmek kötü bir şey mi? Sadece soruyoruz?
İşte sorunun kaynağı: Kadınlığı bir ceza olarak görmek...
5. “Erkek dediğin hesap öder, buluşmada yanına cüzdan alan kadın kerizdir net.”
Toplumsal olarak kabul etmemiz gereken şeyler var-dı. Kadının çalışma hayatına yer alamadığı, evinde oturması gerektiği ve ekonomik olarak özgürlüğünü elinde tutamadığı günler geç-ti, bit-ti. Erkek dediğinin hesap ödemesi, kadının yanında cüzdan taşımaması gerektiği artık çağımızın gerisinde kaldı ve çok şükür ki bu zihniyet de sona erdi. Bu arkadaş ne mi yapıyor? Sadece ilgi çekmeye çalışıyor, oyna devam.
Birkaç ayda bir ısıtılıp önümüze konulur bu konu... 👇
Twitter Yine Karıştı! 2018’de Hâlâ Hesabı Kimin Ödeyeceği Tartışılıyor!
'Goygoy' yapmaya, kafamızı boşaltmaya, işimize yaramaya devam eden sosyal medyanın diğer çirkin yönlerini yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz...
Yorum Yazın
Yine birilerinin adına utandık
Yahu nedir bu hesabı erkek öder meselesi herkes kendi yediğini ödesin madem çok para harcamak istiyor hiç bir buluşmada yediğimi ödetmedim ödetmemde
saçım açık, kendime yakışanı giyiyorum diyelim. Ama bir erkeği öpmedim. djdkdkdke utangaçlıktan sevgili olma beni geriyordu djdejkske neyse ne alaka kıyafetl... Devamını Gör