Selami Şahin, Armağan Çağlayan'ın Programına Konuk Oldu: "Çöp Kutularına Atılmış Ekmekleri Yedim"
Selami Şahin, Türkiye'nin en güçlü sesleri arasında yer alıyor. Sanat hayatında elli yılı deviren usta sanatçı, ‘Özledim’, ‘Seninle Başım Dertte’, ‘Gitme Sana Muhtacım’, ‘Ben Sevdalı Sen Belalı’ gibi çok sevilen ve dilden dile dolaşan şarkılara imzasını atmış başarılı birisi. Hayatında çok zorlu dönemler yaşayan Selami Şahin; başından geçen kazayı, eşiyle evlenme sürecini, kendi kendine notaları nasıl öğrendiğini ve daha birçok bilinmeyen detayı konuğu olduğu Armağan Çağlayan'ın sunduğu 'Dur Bir Dinle' programında ve Hürriyet'ten Hakan Gence'ye anlattı.Usta sanatçının zorlu yaşamı ve hayatına dair bilinmeyenler haberimizde...
Selami Şahin, Türkiye'nin güçlü seslerinden birisi. ‘Özledim’, ‘Seninle Başım Dertte’, ‘Gitme Sana Muhtacım’, ‘Ben Sevdalı Sen Belalı’ gibi dillere pelesenk olmuş efsane şarkılara imzasını atmış olan Şahin, Armağan Çağlayan'ın 'Dur Bir Dinle' programına katılıp yaşadığı trajik kazayı ve eşiyle anılarını anlatmıştı. Aynı zamanda Hürriyet'ten Hakan Gence'ye de hayatındaki sıkıntıları açan Selami Şahin'in açıklamaları haberimizde...
Didem Şahin ile Evlenmesi ve Lider Şahin'in Doğumundan Sonra Olanlar;
“Biz sanatçıya kız vermeyiz dediler. Üçüncü kez istemeye gittim, babası ‘Bu adamı seviyor musun?’ dedi. Cevap yok! ‘Cevap vermediğine göre seviyor, verdim gitti’ dedi.”
Eşiyle nişanlanacakları zaman, nişan yüzüklerini Zeki Müren'in taktığını, daha sonrasında da oğulları Lider Şahin doğduğunda Müren'in kendilerine 30 altın verdiğini de sözlerine ekledi Şahin.
Selami Şahin, Yaşadığı Trajik Kazayı da Şu Sözlerle İfade Ediyor;
“Caddebostan’a giderken önümüze kamyon fırladı. Yanımdaki arkadaşım vefat etti. Elimi alnıma koyarak, başımı korumuşum, yoksa ölecektim. Kolumu keseceklerdi neredeyse. Lider bir yaşındaydı daha. Kafama darbe yediğim için bir yerde saç var, bir yerde de yok.”
"Türkçeyi İlkokulda Öğrendim."
'Antakya’nın Yayladağ’ında, Suriye hududuna yakın bir köyde doğdum. Rahmetli anne-babam çok fakirdi. Babam inşaat işçisiydi. Annem Mısırlıydı, hiç Türkçe bilmezdi. Ben de Türkçeyi ilkokula giderken öğrendim.'
'Öğretmenlerim “Senin sesin çok güzel. Günün birinde şarkıcı olabilirsin” derdi. Ama nota, Müzik nedir bilmiyordum ki. Sadece köyde kendi kendime kaval çalardım. Ben de “Şarkıcı olacağım” diye ailemin gönlünü alıp köyden yola çıktım. 15 yaşında üstü kapalı bir kamyona bindim, cebimde beş kuruş para olmadan Antakya’ya gittim. Hemen iş aradım. Bir lokantada komilik yapmaya başladım. Adana, İskenderun... Gezdim, çalıştım. Ama baktım ki oralarda şarkıcı olunmaz. İstanbul’un yolunu tuttum.'
'Elimde tahtadan bir bavul, başladım iş aramaya... Bulamadım. İlk gece Taksim Parkı’nda yattım. Ertesi gün Beyoğlu’nda Şato Hotel’de çalışmaya başladım. Müşteri gömleği yıkadım, ütü yaptım, tuvaletleri temizledim. Otelin en üst katında halılar, kilimler vardı, onların üzerine bir yorgan koyup orada yatıyordum. Ama param azdı. Daha rahat yiyecek bulurum diye düşünüp Tarlabaşı’nda Lades tavukçusunda komilik yapmaya başladım. Bir süre sonra işten çıkardılar.'
"Çöp Kutularına Atılmış Ekmekleri Yedim."
'Gülhane Parkı’nda üç gün üst üste yattım. Çöp kutularına atılmış ekmekleri yedim. Çok acılı günler yaşadım.'
'Rahmetli Recep Dengin’in sahibi olduğu bir plakçıda işe girdim, dükkânda kalmama izin verdiler. Orada çalışırken bir gün müzisyen arkadaşların geleceğini ve Yemek yiyeceklerini duydum, mutluluktan uçtum. Yanlarına gidip “Bana plak yapabilir misiniz? Sesim çok güzel. Yoksa işten ayrılacağım” dedim. “Daha çok küçüksün, nota bilmiyorsun ama sesini bir dinleyelim” dediler. ‘Gurbette ömrüm geçecek’ diye bir türkü okudum, hepsi ayağa kalktı. Sesimi çok beğendiler. Arka arkaya 45’likler yapıldı. Ve birden neye uğradığımı şaşırdım, ünlendim...'
'16 yaşında ünlendim, nota bilmiyorum, ilkokul mezunuyum... Ders alırsam param azalır diye kitaplara bakarak kendi kendime öğrendim.'
Yorum Yazın