Şehvetli Tanrıları ve Enteresan Mitolojisiyle Tanıdığımız Antik Yunan'da Cinselliğin Kısa Tarihi
Antik Yunan, Girit Uygarlığından Spartalılara kadar cinsiyete bakış açıları ve cinsellik ile ilgili hikayeleriyle ünlü. Sizler de Yunan tanrılarının aşk hikayelerini ve cinsel maceralarını mutlaka duymuşsunuzdur. Zeus'un yaktığı canlar say say bitmez ne de olsa! İşte bu ilginç Antik Yunan tarihini cinsellik çerçevesinde sizler için inceledik. Buyurun okumaya! 👇
Antik Yunan ve Yunan mitolojisi deyince akla cinselliğin gelmesi pek çok açıdan şaşırtıcı değil.
Tanrıların tanrısı Zeus bile erkek kadın demeden birçok tanrı ve insanla girdiği ilişkilerle ünlü. Onunla ilgili bazı hikayeleri anımsayacak olursanız Antik Yunan'ın da ensest ilişkiler, tecavüz, birden fazla kişiyle evlenme gibi konulara uzak olmadığını tahmin edersiniz. Gelin bu konuların detaylarına beraber göz atalım.
1. Antik Yunan'da cinselliğin dışa vurumu, M.Ö. yaklaşık 3650 - 1400 yılları arasında hüküm süren Girit Uygarlığı ile başlıyor.
Bu dönemde kadınlar yarı açık giyiniyordu. Fırfırlı etekleri olan kısa kollu uzun elbiseler giyen kadınların göbekleri ve göğüsleri çıplaktı. Ayrıca straplez korseler de kullanıyorlardı ki bunların vücudu saran giysilerin bilinen en eski örnekleri olduğu söyleniyor!
Kadınlar genelde ince belli, büyük memeli, uzun saçlı ve dolgun kalçalı olarak tasvir ediliyorlardı. Günümüzde böyle bir betimleme kulağa cinsiyetçi gelebilir fakat o dönem öyle değildi.
Aksine erkek sanatçıların bakış açısını yansıtmak yerine ilham alınan kadınların cinsiyetlerini dışa vurduklarını ve statülerini gösterdiklerini söylemek mümkün. Yani kadınları temel alan eserler, erkeklerin şehvetini veya 'ideal kadın' tanımlarını yansıtmıyordu. Anlayacağınız, Giritli kadınlar kadın olmanın tadını çıkartabiliyordu!
2. Bu terim kulağa hoş gelmese de 'oğlancılık', Antik Yunan'da cinsellik denilince göz ardı edilemeyecek başka bir unsurdu.
Yine Girit Uygarlığı döneminden beri var olduğu düşünülen, 'soylu bir ailenin erkek çocuğunun genç bir aristokrat tarafından kaçırılması' ritüeli, pedofilinin en erken örneklerinden biri. Bu ritüelde aristokrata 'arkadaşça davranan kimse' anlamına gelen 'philetor' adı verilirken, çocuğa 'şanlı' anlamına gelen 'kleinos' deniyordu.
Ritüelde 'philetor', 'kleinos'u ormanın derinliklerine götürürdü ve iki ay boyunca onunla beraber avlanır, arkadaşlarıyla eğlenir ve bu sırada cinsel ilişkiye de girerdi.
Oğlanın bu süreçte hayata dair şeyler öğrendiği gibi sorumluluk ve saygınlık gibi erdemleri de edindiği düşünülüyordu. Eğer çocuk bu maceradan memnun kalırsa 'kleinos'tan 'parastates' statüsüne yükselirdi ki bu 'yoldaş' anlamına gelmekte.
'Philetor' çocuğu hediyelere boğardı; manevi anlamı olan bir kadeh, Zeus'a kurban etmek için bir öküz ve askeri üniforma gibi.
Sonunda ise çocuk, kendisini kaçıran bu adamla ilişkisi konusunda bir karar vermek zorunda kalırdı. Onunla yoluna devam etmeyi seçebileceği gibi kötü muamele görmüşse adamı ifşa ederek ilişkiyi sonlandırabilirdi de. Günümüzde böyle bir geleneğin söz konusu bile olamayacağını düşününce ne seçim yaptığının pek bir önemi yok!
3. Eşek kulaklarına sahip, at kuyruklu, yarı keçi yarı insan olan şehvet düşkünü 'satirler'i belki duymuşsunuzdur.
Yunan mitolojisinin cinsellik tarihinde önemli bir yeri olan satirler, sürekli erekte olmuş cinsel organlarıyla ortada dolaşıp mastürbasyon yapan; genelde tecavüz ve nekrofili ile bağdaştırılan yaratıklardı. Satirler penis şeklindeki iki borulu enstrümanları çalmakta usta oldukları gibi dans etmeye, kadınlara ve şaraba düşkünlerdi.
Satirlerin mitolojik bağlamda cinselliğin temsili olmalarının dışında, bugün psikolojide adına 'satiryazis' denilen seks bağımlılığı hastalığına da ismini vermiş durumda.
Roma İmparatorluğu döneminde tıp araştırmaları yapan hekimler, satirlerden ilham alarak kadın erkek şehvet düşkünü hastaları için böyle bir ismi uygun görmüşler.
4. Yunan mitolojisinde Truva Savaşı'nın görkemli kahramanı Achilles'in savaş ganimeti olarak aldığı Truvalı Briseis ile olan aşkı önemli hikayelerden biri.
'Troy' filminden de hatırlayacağınız gibi ikili oldukça ateşli bir çiftti. Efsanede Achilles, Briseis'in tüm ailesini katlettikten sonra güzeller güzeli ve çok da zeki olan kızlarını kendisine bir ödül olarak görmüştü. Bu kızın da Achilles'den başka kimsesi kalmadığı için ondan başkasını gözü görmüyordu. Şunu da belirtmek gerek ki bu oldukça maskülen olan kahramanın birçok erkekle de ilişkisi olduğu söyleniyor.
5. Mastürbasyon yapmak Antik Yunan'da oldukça yaygındı ve gerçek bir ilişkinin hayal kırıklığını taşımadığı için bir tür güven duygusunu da barındırıyordu.
Yine de mastürbasyonun asıl olarak sıradan halk arasında görüldüğünü belirtelim. Soylular için bu, zamanı ve menileri boşa harcayan bir eylemdi. O yüzden mastürbasyon deliler, köleler ve diğer insanlar ile bağdaştırılıyordu.
Fıçıda yaşamasıyla tanıdığımız düşünür Diogenes de sokağın ortasında düzenli olarak mastürbasyon yapıyordu.
'Keşke açlığımı da aynı böyle göbeğimi okşayarak geçirebilseydim.' diyerek kendini savunan Diogenes, sadece toplum içinde mastürbasyon yaptığı için değil kent meydanında yemek yediği için de kınanıyordu.
Mastürbasyon bir tek Antik Yunan'a özgü bir şey değil tabii ki, başka birçok uygarlık da bu konuda kanıtlar bırakmış.
Örneğin; Malta'da M. Ö. dördüncü yüzyıldan kalma mastürbasyon yapan bir kadına ait kilden yapılma heykelcik bulundu. Ayrıca Sümerler de kendi kendilerine veya partnerleriyle mastürbasyon yapmanın cinsel gücü arttırdığına inanıyorlardı. Antik Mısır'da erkek bir tanrının mastürbasyon yapması yaratıcı ve büyülü bir eylem olarak görülüyordu.
6. Erkeklerde feminenlik ve karşı cinse özgü kıyafetler giymek, mitolojide ve tarihte sıkça karşımıza çıkan olgular arasında.
Antik Yunan'da erkeklerin güçlü, erkeksi, keskin zekalı ve tutkulu olması bekleniyordu. Bu bakımdan feminen erkekler 'doğaya aykırı' insanlar olarak görülüyor ve zayıflık ile yumuşak başlılıkla özdeşleştiriliyorlardı. Ki bunlar hor görülen özelliklerdi.
Buna karşın kadın kıyafetleri giydiği söylenen bazı isimler sizleri şaşırtabilir!
Örneğin; Romalı ozan Ovid'in aktardığına göre Hercules Lidya kraliçesi Omphela'nın kıyafetlerini giymiş ve kadın da onun meşhur aslan derisi kıyafetlerini giyerek erkeklik ve güç simgesi olan sopasını eline almıştı. Tabii burada belirtmek gerekir ki Hercules, o zamanlarda Omphela'nın kölesiydi.
Ayrıca "aslan yürekli" kahramanımız Achilles'in de kadın kılığında yaşadığı bir dönem olmuş bazı kaynaklara göre.
Achilles'in annesi oğlunu zorunlu askerlikten kurtarmak için Lycomedes adlı aristokratın evine genç bir kız kılığında saklamıştı. Kızıl saçlı bir kadın olarak gizlenen Achilles'in takma ismi ise 'Pyrrha'ydı. Burada aristokratın kızları arasında yaşarken kızlardan birine tecavüz etmiş ve bir oğlu olmuştu...
20 yaşındaki Julius Sezar'ın Kral IV. Nicodemes'in sarayında yaşarken kadın kılığına girdiğine dair söylentiler de var.
Hatta arkasından 'Bitinya Kraliçesi' veya 'her erkeğin kadını ve her kadının erkeği' gibi sözler söylendiği de belirtiliyor. Ayrıca bazı kıyafetlerinin uzun püsküllerle süslenmiş kolları ve gevşek duran kemeri de o dönem çok garipseniyormuş.
Antik Yunan'ın cinsiyet ve cinselliğe dair bakış açıları hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda buluşalım! 👇
Bu içerikler de ilginizi çekebilir:
Yorum Yazın