Sadece Kendi Çocuklarını Değil, Diğer Tüm Çocukları Adeta Ateşe Atan Aşı Karşıtı Gerici Zihniyet Neden Durmuyor?
Koruyucu hekimlik alanında son üç yüz yılın en önemli tıbbi buluşlarından biri olan aşı sayesinde çocuk felci, çiçek, kızamık, verem, menenjit gibi ölümcül olan pek çok hastalık için toplum bağışıklık kazandı.
Aşıların içerdiği virüsler ya da bakteriler hastalığa yol açmamaları için öldürülüyor ya da zayıflatılıyor. Enjeksiyonun ardından, bağışıklık sistemini aktif hale getiriyor ve antikor üretilmesine neden oluyor. Oluşan hafıza hücreleri sayesinde ileride hastalıkla karşılaşılınca üretilen antikorlar vücudun yenik düşmemesini sağlıyor.
Duyarlılık, kızarıklık, döküntü, düşük oranda ateş, barsak rahatsızlıkları ve paralizi gibi yan etkileri bulunan aşı için 1998 yılında alevli tartışmalar başladı.
İngiliz gastroenteroloji uzmanı Dr. Andrew Wakefield, dünyanın önde gelen tıp dergilerinden biri olan Lancet’te yayınlanan makalesinde kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşılarını içeren karma aşı ile otizm arasında bir bağlantı bulunduğunu iddia etti. Aşıda bulunan canlı virüs barsak mukozasınının geçirgenliğini artırdığını ve kana, oradan da beyine geçerek otizme neden olduğunu söyleyen uzmanın bu iddiaların dayanağı ise klinik çalışmada yer alan on iki çocukta aşılama sonrası otizm bulgularına rastlanması…
Aşılanan elli bin çocuk içerisinde on iki tanesinin otizmli bulguları sergilemesinin çok küçük olduğuna karar verildi ancak makalenin yayılmasıyla birlikte aşı karşıtlığı tüm dünyaya yayıldı.
2004 yılında, etik birtakım sorunlar nedeniyle bu makale yayından çekilse de bulaşıcı olan hastalıkların ölümcül olmadığı, aşılanma nedeniyle çocuklukta otizm oranının arttığı, ilaç firmalarının aşı üzerinden nemalandığı ve olası yan etkilerin ölümlere neden olduğu iddiaları hiçbir zaman gündemden düşmedi. Ülkemize de yayılan aşı karşıtlığı kanaat önderi sayılabilecek isimler tarafından da basın önünde malzeme haline getirildi.
İlaç sektörünün ekonomi-politiğini tartışmaya açmayı isteyen Soner Yalçın da son kitabında küresel boyuttaki aşı kampanyalarını eleştirdi.
Sistematik bir şekilde yapılan aşıların toplum sağlığını olumlu yönde etkilediğini ve pek çok hastalığın bu sayede ortadan kalktığını hiçe sayan Soner Yalçın, ayrıca alternatif yöntemlere de çanak tutmuştu.
Daha önce size aşı karşıtlığının neden yanlış olduğunu anlatmıştık: 👇
Toplumun önde gelen isimlerinin yanı sıra son dönemin en popüler kitlelerinden biri olan Instagram anneleri de aşı karşıtlığına soyundu.
Aşı yaptırmaya mecbur olmadıklarını asla bilimsel olmayan kaynaklara dayandıran ve alternatif tıbbı savunarak çocuklarını bu şekilde yetiştiren bu anneler hiç şüphesiz diğer tüm çocukları da riske atıyor.
Birbirlerinin post'larını karşılıklı paylaşarak hiç de azımsanmayacak bir kitleye ulaşan bu gerici zihniyet, aslında yasalar önünde suç işliyor.
Modern tıbbı yok sayarak hastalıkların tedavisi için birbirinden tuhaf yöntemler öneren Aidin Salih'i de dillerinden düşürmeyen bu kişiler çocuklarını tıp doktorlarına emanet etmeyi de reddediyor.
Sadece aşı karşıtlığıyla kalmayıp tıbbın tüm olanaklarına karşı savaş açıyor.
Kendi kurdukları risk(!) içermeyen hayatlarını başkalarına da yaymaya çalışıyor.
Kendi çocuklarını riske attıkları yetmiyormuş gibi bir de toplum sağlığını etkileyen ve alternatif tıp önererek yalan yanlış iddialarda bulunan bu anneler sık sık kapanan hesaplarına rağmen paylaşım yapmaya devam ediyor.
"Balık baştan kokar" diye boşuna söylememişler; kılavumuz karga ne de olsa...
Yorum Yazın
Devletin acilen bir yasa çıkarıp aşısız çocukları okullara almaması lazım ki diğerleri de riske girmesin.
500 bin aşısız suriyeli çocuk sınırdan geçirilirken sesini çıkartmayan devletten mi bahsediyoruz acaba...
millet internet kullanarak yeni seyler ogrenir bizimkiler mikrop gibi cehaletlerini bulastiriyorlar
Sizin birkaç makale okuyup tıp uzmanı kesildiğiniz hallerinize tüküreyim ben. Benim oğlum geçen sene el ayak ağız hastalığına yakalandı. Sebebi suriyeliler d... Devamını Gör