Melih Görgün Yazio: Siyaset, Belirsizlikler ve Biz…
İnsanlık tarihinin en eski savaşlarından birinden bahsedeceğim aslında; “olan ve olması gerekenin amansız mücadelesi”. Genellikle “olan” ile ilgili kısım görece daha belirgin. Şüphesiz ki her insanın her olayı algılama ve yorumlama şekli farklıdır fakat bu durum, “olması gereken” seçeneği ile kıyaslandığında biraz daha az karmaşıktır. “Olması gereken” söz konusu olduğunda, hesabın içine onlarca unsur dahil olabilir. Kültür, ideoloji, eğitim, yetiştirilme biçimi veya tarihsel olaylar bunlardan sadece bazılarıdır.
Pandemi sürecinin zorlu şartları şöyle dursun; ülkemizde son günlerde şahit olduğumuz ekonomik belirsizlikler, “YouTube” videoları, hala yeterli aşı sayısına ulaşamamış olma durumu ve normalleşme sürecinin planlanması epey önemli bir alan kapladı toplumun gündeminde.
Peki tüm bu yaşananlar dahilinde, biz nasıl daha mutlu bir toplum oluruz?
Ekonomiden siyasete, yargıdan eğitime, sağlıktan turizme kadar ülkemizin sayısız savaş vermesi gereken alan varken, açılan her yeni cephe, kesinlikle bizleri biraz daha huzursuz ve biraz daha gergin hale getirdi. Tüm bu huzursuzluğun ve gerginliğin çözüm sürecinin basit bir formülü olamaz mı acaba? Yani en azından elimizden geldiği, gücümüzün yettiği ve aklımızın erdiği kadar…
Hayatlarımızda bizi huzursuz eden ve yıkım gücü en yüksek belaların belki de en başında gelir belirsizlik.
Ve bu belirsizlikler senfonisi az önce belirttiğim hemen tüm alanlarda ziyadesiyle mevcut. Ve aklımızda onlarca soru…
- Seçim ne zaman yapılacak?
- Okullar ne zaman açılacak?
- Eğitim reformları yapılacak mı?
- Yeterli sayıda aşılama ne zaman yapılacak?
- Bize sıra gelecek mi?
- Sıramız gelmeden başımıza bir hal gelir mi?
- Merkez Bankası faizleri daha da yükseltir mi?
- Ne olacak sanatçıların hali?
- YouTube savaşının sonu nereye varacak?
Dile getirdiğim tüm bu soruların çözümü elbette ki zor ve uzun bir süreç gerektirir. Ama en azından şu sihirli kelimenin hemen tüm alanlarda uygulanması büyük önem taşır; “Şeffaflık”. Bence biz bu şeffaflık halini fazlasıyla hak ediyoruz. Ve sanırım toplum olarak artık bizi mutlu etmeyen sürprizlerden çok sıkıldık ve yorulduk. Yanılıyor muyum?
Yorum Yazın