onedio
Görüş Bildir
article/comments
article/share
Haberler
Lükse Nasıl Alıştırdılar? "Sex And The City" ile Değişen Alışveriş ve Harcama Alışkanlıkları

Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!

category/test-white Test
category/gundem-white Gündem
category/magazin-white Magazin
category/video-white Video

Lükse Nasıl Alıştırdılar? "Sex And The City" ile Değişen Alışveriş ve Harcama Alışkanlıkları

Lüks kavramı, belli bir maddi imkanı bulunan kitlelere özel üretimleri kapsar. Tarihte lüksü almaya ve yaşamaya sadece yönetici sınıfı dahil olurken, günümüzde özellikle beyaz yakalı tabir edilen kesim de buna ulaşabilir durumda görülüyor. Bunun aslen değiştiği ya da beyaz yakalı kesime bunu yaşayabileceğini empoze eden dizi de 'Sex and The City'dir. Sebebinin de pazarlama olduğunu fark etmiş miydiniz? .

İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

Sex and The City, ABD New York'ta geçen 4 beyaz yakalı kadının hikayesinin anlatıldığı 1998-2004 yılları arasında 94 bölümlük bir TV dizisidir.

Sex and The City, ABD New York'ta geçen 4 beyaz yakalı kadının hikayesinin anlatıldığı 1998-2004 yılları arasında 94 bölümlük bir TV dizisidir.

Dizi tutunca sinema filmleri de yapıldı. Dizide, kariyer sahibi ve başarılı New York'lu dört kadının iş, aşk ve arkadaşlık hikâyeleri anlatılır. 

Başroldeki gazeteci, yazar Carrie Bradshaw, ilişkiler ve seks üzerine köşe yazıları yazan bir karakter olarak, aslen orta-üst sınıf beyaz yakalı bir kadındır. Diğer kadınlar da avukat Miranda, halkla ilişkiler işleri yapan Samantha ve Charlotte'tur. Bu kadınların iki ana ortak noktası vardır: Biri aşk, biri de alışveriş.

Alışveriş tarafında hatta genel olarak harcama alışkanlıklarında bu dizinin etkisi bir kesimin üzerinde etkili oldu. Diziyi yıllarca milyonlarca kişi izledi. Bu 4 kadının aşk ve kariyer hikayelerinin içine lüks yaşam tarzı çok güzel yerleştirilmişti. Çünkü pazarlama bunu gerektiriyordu.

Alışveriş tarafında hatta genel olarak harcama alışkanlıklarında bu dizinin etkisi bir kesimin üzerinde etkili oldu. Diziyi yıllarca milyonlarca kişi izledi. Bu 4 kadının aşk ve kariyer hikayelerinin içine lüks yaşam tarzı çok güzel yerleştirilmişti. Çünkü pazarlama bunu gerektiriyordu.

Lüks markaların ulaşması gereken daha geniş kitleler için bu kadınlar biçilmiş kaftandı. Eğitimli, kariyer sahibi ve büyük şehirlerde yaşıyorlardı. Bir de 2000'lerin başıydı ve dünyada uzunca bir süre hatırlayacağı bol para dönemine giriyordu. Kısaca, daha çok tüketim ve harcama için daha lüks tüketim yapılabilirdi. Bu sadece zenginlerin ulaşabileceği bir imtiyaz olmaktan çıkarılmalıydı.

Başroldeki Carrie Bradshaw, lüks markalar giyiyor, alışverişten özellikle zevk alıyordu. Yedikleri, içtikleri mekanlar da lüks mekanlardı. Dedik ya eğitimli ve kariyer sahibi kesime de artık lüks tüketim yayılmalıydı ki pazar genişlesindi.

Başroldeki Carrie Bradshaw, lüks markalar giyiyor, alışverişten özellikle zevk alıyordu. Yedikleri, içtikleri mekanlar da lüks mekanlardı. Dedik ya eğitimli ve kariyer sahibi kesime de artık lüks tüketim yayılmalıydı ki pazar genişlesindi.

Bu konuda TikTok'ta Bİlge Çavuş, bakın nasıl anlatıyor bu pazarlama şeklinin empoze edilmesini?

Bu konuda TikTok'ta Bİlge Çavuş, bakın nasıl anlatıyor bu pazarlama şeklinin empoze edilmesini?

'Sex and the City’nin lüks markaların üye olduğu bir dernek tarafından oluşturulmuş bir proje olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım' diyen Tiktok kullanıcısı, 'Dizide tüm maaşını kıyafete çantaya harcamanın çok havalı bir şey olduğu, kenarda beş kuruşunun olmasına gerek olmadığı, zaten Mr Big’lerin seni kurtarabileceği pompalanıyor sürekli' diye de ekliyor.

"I like my money where I can see it- hanging in my closet (Paramı görebileceğim yerde severim; dolabımda asılı durur)" gibi söylemler

"I like my money where I can see it- hanging in my closet (Paramı görebileceğim yerde severim; dolabımda asılı durur)" gibi söylemler
İçeriğin Devamı Aşağıda
Reklam

"Sometimes I would buy Vogue instead of dinner - I just felt like it fed me more(Bazen akşam yemeği yerine Vogue alırdım; beni daha çok doyurduğunu hissettim)" gibi saçma sapan aktarımlar var.

"Sometimes I would buy Vogue instead of dinner - I just felt like it fed me more(Bazen akşam yemeği yerine Vogue alırdım; beni daha çok doyurduğunu hissettim)" gibi saçma sapan aktarımlar var.

"Şimdi saçma sapan diyorum ama gözüm açılmadan önce ben de sağlam manipüle edilmişim Hala çerez niyetine izlerim ama artık 'yemiyorum'" diyerek finansal okuryazarlıktaki gelişmişliğini de aktarıyor.

"Şimdi saçma sapan diyorum ama gözüm açılmadan önce ben de sağlam manipüle edilmişim Hala çerez niyetine izlerim ama artık 'yemiyorum'" diyerek finansal okuryazarlıktaki gelişmişliğini de aktarıyor.

Bir nesil beyaz yakalı olmanın havalı hayaliyle büyüdü. Şimdilerde gerek eğitim sisteminin getirdiği kalabalık birikim, gerek Türkiye'nin New York'u İstanbul'da barınma, sosyal ve ekonomik sorunlar, gerek de beyaz yakalı maaşlarının eski havasından çok uzaklaşmış olmasıyla "lüküs hayat" da hayal haline dönüşmüş durumda.

Bir nesil beyaz yakalı olmanın havalı hayaliyle büyüdü. Şimdilerde gerek eğitim sisteminin getirdiği kalabalık birikim, gerek Türkiye'nin New York'u İstanbul'da barınma, sosyal ve ekonomik sorunlar, gerek de beyaz yakalı maaşlarının eski havasından çok uzaklaşmış olmasıyla "lüküs hayat" da hayal haline dönüşmüş durumda.

Siz ne dersiniz? Yorumlara bekliyoruz.

Siz ne dersiniz? Yorumlara bekliyoruz.

Videonun tamamını da buradan izleyebilirsiniz.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Reklam
category/eglence BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
14
2
2
1
1
1
1
Yorumlar Aşağıda
Reklam
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın
Seçil

şimdi de instagram aldı dizinin yerini

Pasif Kullanıcı

Harika bir diziydi..ne alakası var Allah aşkına

Boyle Diom

bok gibi diziydi gerçekten, aşırı sığ ve normie kadınları anlatıyordu. ayrıca sürekli birileriyle çıkmak zorundasın gibi pompalanan bir hookup ve dating cult... Devamını Gör