Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Test
Gündem
Magazin
Video
İnsan Hayvanat Bahçelerinden, Cesetlerinden Yapılan İlaçlara: Okurken Kanınızı Donduracak Tarihi Gerçekler
Korku ve rahatsızlık; insanların hayatlarını tehdit eden unsurlara karşı kendilerini savunmaları için ortaya çıkmış, temel ve içsel tepkiler. Aslında beyni hayati tehlike altında hissettirmek çok zor değil. Herhangi bir tehdit oluşturan olayın içinde bulunmanıza gerek yok. Yalnızca tuhaf ve sıra dışı gerçekler duymak bile sizi çokça geceler uyutmamaya yetebilir. Fakat kabul etmek gerekir ki korkunun bize sağladığı yalnızca rahatsızlık hissi değil, aynı zamanda zevk ve heyecan da hissettirdiği bilinen bir gerçek. İşte korkunun yanı sıra heyecandan şaşkınlığa sizi duygusal karmaşaya sürükleyecek tarihi gerçekler!
Everest Dağı'na tırmanırken hayatını kaybeden dağcıların vücutlarının ve eşyalarının çoğu, iz işareti olarak kullanılır.
Dünyanın en yüksek dağı olan Everest Dağı, deniz seviyesinden 8.848 metre yükseklikte. Böylesine yüksek bir tırmanış, özellikle kalp ve akciğerler olmak üzere vücudu oldukça yorar. Zorlu koşullarından dolayı Everest Dağı'na tırmanmak, yüksek ölüm tehlikesini göze almayı da beraberinde getiriyor. Aslında Everest Dağı'na tırmanmaya çalışırken hayatını kaybeden yüzlerce insan var. Ne var ki zorlu koşullar tüm cesetlerin oradan taşınmasını imkânsız hâle getiriyor. Hâlâ Everest Dağı'nda yaklaşık 200 ceset bulunduğu biliniyor ve bu cesetler diğer tırmanıcılar tarafından iz işareti olarak kullanılıyor.
Eski Romalılar infaz yöntemi olarak insanları dövdükten sonra onları canlı bir köpek, yılan, maymun ve tavukla birlikte bir torbaya koyar; torbayı diker ve okyanusa atardı.
Roma yasalarına göre, babasını öldürmekten suçlu bulunan bir kişi, Latin dilinde çuval cezası anlamına gelen 'Poena Cullei' adlı ölüm cezasını alırdı. Ceza verilen insan ile birlikte köpek, yılan, maymun, tavuk ve horoz dahil olmak üzere bir dizi canlı hayvan önce deri bir çuvala konulur ve çuvalın ağzı dikilirdi. Ardından bu çuval denize atılırdı.
Hıyarcıklı veba sırasında bazı insanlar lezyonlarından çıkan garip, guruldamaya benzer sesler duyduklarını ifade ederlerdi.
Hıyarcıklı veba, kemirgenler üzerinde seyahat eden enfekte pirelerin insanları ısırması ile insanlara taşındı. Bunun sonucunda milyonlarca Avrupalı, Orta Çağ boyunca 'Kara Veba' olarak bilinen hıyarcıklı veba salgınından dolayı hayatını kaybetti. Bazıları lejyonlarından gelen garip sesler bile duydu. Hıyarcıklı veba hâlâ dünya üzerinde çeşitli hayvanlarda bulunuyor. Hastalığın insana bulaşmasını önlemek için bir aşı olmasa da fareler, sıçanlar, sincaplar ve diğer hayvanlardan uzak durarak maruz kalma ihtimalinizi en aza indirmeniz mümkün.
Dünyada her 5 saniyede 1, 15 yaşın altındaki bir çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor.
UNICEF, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Birleşmiş Milletler Nüfus Birimi ve Dünya Bankası Grubu tarafından yapılan ölüm tahminleri; her beş saniyede 15 yaşın altındaki bir çocuğun çoğunlukla önlenebilir nedenlerden dolayı hayatını kaybettiğini tahmin ediyor. Ek olarak yapılan analize göre bebek ölüm oranlarının en yüksek olduğu ülkelerdeki çocukların yaşamlarının ilk beş yılında ölme oranları, bebek ölüm oranlarının en düşük olduğu ülkelerdeki çocuklara kıyasla 60 kata kadar daha fazla.
Birçok Avrupalı, 16. ve 17. yüzyıllar boyunca çeşitli rahatsızlıkları tedavi ettiğine inanılması sebebi ile insan cesetlerinden üretilen ilaçları tüketti.
Bu ilaçların bir kısmı mezarlıklardan alınırken, bir kısmı Mısır mumyalarından üretilirdi. İlaç tacirleri cesetleri ezer, toz hâline getirir ve ilaç olduğu iddia edilen bir madde oluştururlardı.
Bazı yılanların zehri, kanınızı jöleye dönüşmesine sebep olacak kadar pıhtılaştırabilir.
Bazı yılanların zehirlerinde bulunan güçlü proteinler, vücudun kan pıhtılaşma yollarını doğrudan etkilediğinden kan pıhtı oluşumunu hızlandırır ve kan pıhtılarının parçalanmasına neden olan süreçleri engelleyebilir.
Yakın tarihe kadar birçok ülkede insan hayvanat bahçeleri bulunuyordu.
Bu hayvanat bahçeleri, çoğunlukla Afrika kıtası olmak üzere çeşitli bölgelerden getirilen yerli halkların ikamet ettiği, yerli kültürlerin unsurlarının temsili olarak kurulmuş, küçük ve uydurma yerleşimlerdi. Bu topluluklarda birçok insan hayatını kaybetti.
Kuduza bir kez yakalandığınızda artık tedavisi yok. Dünya üzerindeki diğer tüm hastalıklardan daha yüksek ölüm oranına sahip olan kuduz hastalığında ölüm oranı %99.9.
1882 yılında mikroskopla bile görülemeyen kuduz virüsü tespit edildi ve günümüzde köpekler hâlâ kuduz virüsünü taşımaya devam ediyor. Köpek ısırıkları dünya çapında insanlarda kuduza bağlı ölümlerin başlıca sebebini oluşturuyor. İnsan vücudu kuduz virüsü ile bir kez enfekte olduktan sonra kişiye doğru tıbbi bakım verilmezse beyinde ölüme yol açıyor. Evcil hayvan aşıları, vahşi yaşamla temastan kaçınmak ve olası bir maruz kalmadan hemen sonra semptomların ortaya çıkmasını beklemeden tıbbi yardım istemek; kuduzun önlenmesine yardımcı olabilir.
Yorum Yazın