Görüş Bildir
Haberler
Hindistan Asıllı Efsane Düşünür Jiddu Krishnamurti'nin Konuşmalarından Kendinizle Yüzleşmenizi Sağlayacak 22 Alıntı

Hindistan Asıllı Efsane Düşünür Jiddu Krishnamurti'nin Konuşmalarından Kendinizle Yüzleşmenizi Sağlayacak 22 Alıntı

Bahar Alyanak
12.06.2017 - 12:50

Krishnamurti ve üç arkadaşı arabada yolculuk ederken, ateşli bir şekilde “farkındalık”

konusu tartışılıyordu.Bir ara arabada güçlü bir sarsıntı oldu. Ama tartışmanın

yoğunluğundan dolayı kimse bu sarsıntıya dikkat etmedi. Krishnamurti

arkadaşlarına dönerek hangi konuyu tartıştıklarını sordu: “Farkındalık” diye

yanıt geldi. Hepsi onun da tartışmaya katılmasını istedi. O ise arkadaşlarına

şu soruyu yöneltti:

    “Hiçbiriniz şu anda olana dikkat etti

mi?”

    “Hayır!”

    “Bir keçiye çarptık, görmediniz mi?”

    “Hayır!”

    “Farkındalığı tartışıyordunuz, değil

mi?”

İşte Theosophical Society tarafından 'dünya öğretmeni' olarak seçilen Krishnamurti'nin 'Farkındalığın Işığı' isimli eserinden 22 çarpıcı alıntı!

(Fotoğraflar için Engin Akyurt ve Alper Fidaner' teşekkürler.)

İçeriğin Devamı Aşağıda

"Gerçeğin yolu yoktur ve Gerçeğe bir yol, bir din ya da bir tarikat vasıtasıyla varılamaz. Gerçek sınırsız ve koşulsuz olduğu için organize edilemez. Tüm kurumlar insanları gütmek ve kendi yollarına çekmek içindir. Birinin peşinden gitmeye başladığın an, gerçeğe ulaşman sona erer.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Kendinize berrak gözlerle bakabildiğiniz zaman gerisi kendiliğinden gelecektir”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Tüm dikkatimizi vermediğimiz için tamamlanmayan an da daha sonra tamamlanmak umuduyla bellekte “kaset” olarak kayda geçer. Bu kasetler öylesine çoğalır ki zamanla insanın tüm yaşamı, kasetlerle yönetilir hale gelir. Ve kişi robotlaşır.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Ormanları yok ediyoruz, hayvanları yok ediyoruz, her yıl milyonlarca hayvanı öldürüyor, bazı türlerin yok olmasına neden oluyoruz. Doğayı biz yaratmadık, geyiği, kurdu da. Ama düşünce doğanın dışındaki her şeyi yarattı. Düşünce devasa katedraller, tapınaklar, camiler ve onların içindeki imajları yarattı. Düşünce bu imajları yarattı ama yine aynı düşünce kendi yarattığı şeylere tapmaya başladı.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Düşünmek size göre nedir? Birisi size bu soruyu yönelttiğinde yanıtınız ne olur? “Düşünmek nedir ve niçin düşünürsünüz?” Çoğumuz ikinci el insanlar haline geldik. Okuyoruz, üniversiteye gidiyoruz, büyük oranda bilgi biriktiriyoruz. Bu bilgiler başka insanların düşündüklerinden ve söylediklerinden oluşuyor. Topladığımız bilgileri başkalarının söyledikleriyle kıyaslıyoruz. Orijinal hiçbir şey yok. Yalnızca tekrar ediyoruz, tekrar ediyoruz, tekrar ediyoruz. Ve biri bize, “ düşünce nedir, düşünmek nedir?” diye sorduğunda yanıt veremiyoruz. Düşüncemize göre yaşıyor ve davranıyoruz. Düşüncelerimiz yüzünden böyle bir hükümete sahibiz, düşüncelerimiz yüzünden savaşlar oluyor. Tüm silahlar, uçaklar, bombalar düşüncelerimizin ürünü. Düşünce, büyük teknisyenleri, cerrahi gelişmeyi ve uzmanları yarattı. Ama düşüncenin ne olduğunu araştırmadık.”

Fotoğraf: Alper Fidaner

“Düşünmek

deneyim ile başlar, bilgiye dönüşür ve beyin hücrelerinde bellek olarak

depolanır. Ve bu bellekten düşünce ve hareket doğar.

Bu sıralama kesin bir gerçektir: deneyim, bilgi, bellek, düşünce, hareket. Ve

bu hareket yeniden öğrenmeyi sağlar; bu bir döngüdür ve bizim zincirimizdir.”

İçeriğin Devamı Aşağıda

“Eşiniz hakkında bir imaj yaratıyorsunuz, eşiniz sizin hakkınızda bir imaj yaratıyor; o zaman ilişki düşüncenin yarattığı iki imaj arasında kuruluyor. Biri size sorabilir: “Düşünce sevgi midir? Arzu sevgi midir? Zevk duymak sevgi midir?” “Hayır” diyerek başınızı sallayabilirsiniz. Ama asla sorunun derinine inmaz, yanıtını araştırmazsınız. Belki yalnızca yatakta kesişiyor ama başka bir düzeyde buluşmuyorsunuz. Bu nasıl bir trajedidir?”

Fotoğraf: Alper Fidaner

“Dinsel gelenekler, eğitim sistemi ve “başarıya” tapınma her birimizi yalnızlığa itiyor. Birbirimizle yakın ya da resmi ilişkilerimizin ötesinde dünyanın dört bir yanındaki insanlarla da ilişki içindeyiz. Dünya sizsiniz ve siz dünyasınız. Bu söylenenlerden ne anlıyorsunuz? Diğer insanlar dediklerinizin de siz olduğunu söylüyorum. Koyu renkli olabilirsiniz, kısa boylu olabilirsiniz, sarı giyiyor olabilirsiniz, tüm bunlar yüzeysel ama içinizdeki akış, ister Amerikalı ister Rus ya da Hintli olalım aynı. İnsanın duygu ve davranışları değişmez. Siz dünyasınız, dünya sizsiniz.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Eğer

insan denen kitabı okumayı bilirseniz başka kitaplar okumaya gerek

duymazsınız.”

“Güzelliğin özü Ben’in yokluğudur. Meditasyonun özüne de Ben’i unutmakla varılır.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Kıskandığınız zaman “Kıskançlığımı kontrol etmeliyim, bastırmalıyım” diyerek kendinizi kıskançlıktan ayırıyorsunuz. Fakat siz kıskançlıktan ayrı değilsiniz, siz kıskançlıksınız. Kıskançlık bizden ayrı değil ama sanki bizden ayrı bir şeymiş gibi kıskançlığı kontrol etme oyunu oynuyoruz. Peki, tek bir kontrol bile olmaksızın yaşayabilir misiniz? Bu, istediğiniz her şeyi sorumsuzca yapmak anlamına gelmiyor. Lütfen bu soruyu kendinize sorun: Tek bir kontrolün bile olmadığı bir yaşamınız olabilir mi? Bu ancak berrak bir algılamayla olabilir. Düşünceye dalmaksızın, her düşünceye tüm farkındalığınızı verdiğinizde kontrolden kaynaklanan çelişkiler olmadan yaşayabildiğinizi göreceksiniz. Bunun ne demek olduğunu biliyor musunuz? Kontrolün ne olduğunu anlamış ve üzerinde çelişkinin gölgesi olmayan bir zihin demek. Tam özgürlük demek.”

Fotoğraf: Alper Fidaner

“Şiddet karşıtı olmak sizin gerçeğiniz değil, sadece fikir, bir kuram, bir sözcükler dizisi. Gerçek olan sizin şiddet dolu olduğunuz. “Olan” bu. Ama “olan”ı anlama yeteneğimiz olmadığı için şiddet karşıtı denen tutarsızlığı yaratıyoruz. Bu da “olan” ile “olması gereken” arasında çatışma doğuruyor. Şiddet karşıtı olmanın peşinde koşarken şiddetin tohumlarını ekiyorsunuz”

Fotoğraf: Engin Akyurt

İçeriğin Devamı Aşağıda

“Karınıza, kocanıza hiçbir tarife sığınmadan, ne kadar yakın olursanız olun, geçmişteki anıların birikimi olmadan bakabiliyor musunuz? Bu birikim on günlük de olabilir elli yıllık da. “

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Dualitenin olmadığı yerde çatışmasız yaşamanın mümkün olduğunu söylüyoruz. Sadece “olan”ın olduğu bilinç düzeyine ulaştığınızda dualite yoktur. “Olan”dan “olmayan”a doğru kaçmaya çalıştığınızda ya da “olan”ı reddettiğinzde dualite ortaya çıkar.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Eğer

mantıksal düşünme kapasitenizi kullanırsanız”olan”ın “olması gereken”den daha

önemli olduğunu da açık bir şekilde anlarsınız. “Olan”la baş edemediğiniz için

“olması gereken”e sığınıyorsunuz. “Olan”dan kaçmak için zıttını denge olarak

kullanıyorsunuz.”

“Karma ve reenkarnasyon denilen fikirleri yarattık. Bunları yaratarak, bu sistemlerle gelecekte yerini bulacak adalet kavramıyla sorunu çözdüğümüzü sandık.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Bütünsel

bakan kişi ölümden tümüyle özgürleşir. Tabii ki fiziksel neden yok olacaktır.

Son duygusu ve sürekliliğin olmadığı duygusu vardır. Bu da sürekli olma

korkusundan özgürleşmeyi getirir.”

“Çoğumuz çocukluğumuzda yaralandık, incindik. Sadece evde değil, okulda, üniversitede ve daha sonra hayatta da incindik. İncindiğinizde etrafınıza bir duvar örersiniz. Bu incinmelerden dolayı davranışlarınız nörotikleşir. “İncindim” dediğinizde – fiziksel değil, içsel, psikolojik olarak- ne kastediyorsunuz? Büyük insan olmak, alçakgönüllü olmak, tüm gururu, kendini beğenmişliği, gücü ve konumu ile önemli bir politikacı olmak, diplomalı olmak ya da ev kadını olmak, tüm bunlar kendi hakkınızda sahip olduğunuz imajlardır. Herkesin kendi hakkında imajları vardır, bu tartışılmaz bir gerçektir. Düşünce imajı yaratır ve imaj incinir.” Kendiniz hakkında bir imaja sahip olduğunuzda, kendinizle başkaları arasında bir ayrılık yaratırsınız.”

Fotoğraf: Alper Fidaner

“Gözlem bir karşı çıkış değildir. Gözlem analiz de değildir. Gözlem, ideolojik ve bireysel bakış açısının çarpıtması olmaksızın net olarak olduğu gibi görebilmektir. Reddetmeyin, gözlemleyin. Sizden tolerans da beklemiyorum, tolerans sevginin düşmanıdır.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

İçeriğin Devamı Aşağıda

“Korkunun nedenlerinden biri kıyaslamadır, kendinizi bir başkasıyla kıyaslama. Kendinizi ne olduğunuzla ne olmanız gerektiği arasında kıyaslarsınız. Kıyaslamanın amacı taklit etmek ve uyum sağlamaktır. Korkunun bir diğer nedeni arzudur. Arzunun olduğu yerde mutlaka çatışma, rekabet, mücadele vardır. Arzunun açıklanması ile arzunun hareketi arasında, gerçek bir dağ ile kanvasın üzerindeki dağ resmi kadar fark vardır. Korkunun bir başka faktörü de zamandır. Burada dün, bugün, yarın gibi dışsal zamanı değil, psikolojik zamanın dün, bugün yarınını kastediyoruz. Bir hareket olarak zaman durmaz ama psikolojik zamanın doğası anlaşıldığında zamandan ve zamanın esiri olmaktan özgürleşiriz.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“İnsanlar bir sorunu çözmeyi başaramayınca geçmişte alışkın oldukları eski geleneklere geri dönerler. Dünyada karmaşa arttıkça eski illüzyonlara, eski geleneklere, eski liderlere, eski kurtarıcılara geri dönme arzusu ve dürtüsü de artar.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

“Zıtlar arasındaki çelişkiler düzensizlik yaratır. Çünkü bir düşünce şeklini düzen olarak kabul ettiğimizde zıttını da düzensizlik olarak kabul ederiz. Zıtların nedeni yine kendi zıttındadır. Nefret eden kişi nefret etmemek istediğinde nefret etmeme isteği, kişinin nefretinin sonucudur. Kişide nefret olmasaydı zıttı da olmayacaktı.”

Fotoğraf: Engin Akyurt

Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
2
1
0
0
0
0
0
ONEDİO ÜYELERİ NE DİYOR?
Yorum Yazın