Bu sonbahar seyahat edilebilecek en iyi şehirler

Sangria’yla ıslanan, Flamenko’yla ısınan, Picasso’yu, Dali’yi, Miro’yu ağırlayıp Kristof Kolomb’u uğurlayan, Katalan dünyasının başını çeken ve dünya futbolunun başını döndüren Barcelona’dan, uslu bir çocuk olmasını beklemek haksızlıktır. Gezdikçe büyüyen, büyüdükçe merak uyandıran eşsiz bir şehir!

Güneş batıp yerini şehrin ışıklarına bırakınca, Budin ve Peşte şehirlerini birbirine bağlayan Zincirli Köprü, tüm ihtişamıyla ortaya çıkar. Müziğin sesinin hiç kısılmadığı, eğlencenin ve hareketin hiç bitmediği bu şehir, Avrupa’da sonbaharda görülmesi gereken en önemli yerleri arasında.

Yunanistan’ın kültür başkenti olarak kabul edilen Selanik, Roma, Osmanlı ve Bizans Kültürleri’nin harmanlandığı, Doğu ile Batı’yı bir araya getiren Helenistik bir kent. Birbirinden ilginç müzeleri, lezzetli Ege mutfağı ve tavernalı gece hayatıyla sonbaharda mutlaka görülmesi gereken destinasyonlardan biri.

Kimilerine göre romantik gondol gezileriyle tadı yavaş yavaş çıkarılacak eşsiz bir aşk kenti, kimileri içinse keşfedecek milyonlarca detay barındıran bir kültür şehri. Yüzü aşkın adacığın üzerine kurulmuş bu deniz şehri, sanki kurulduğu günden bugüne hiç bozulmamış gibi. Venedik bu sonbaharda sizi tüm karmaşalardan uzağa, küçük köprüleri arasına gizlenmiş kendi tatlı dünyasına çağırıyor.

Rivayet edilir ki, bir sonbahar gününde romantik bir yürüyüş yapmak isterseniz, Kiev’in bir ucundan diğer ucuna, ağaçların gölgesinden hiç çıkmadan ulaşabilirsiniz. Kiev’de farklı dönemlere ait heybetli yapıların, usta elinden çıkma sanat eserlerinin

etrafında atacağınız her adım, merakınızı daha da arttıracak ve bu şehirden hiç

ayrılmak istemeyeceksiniz!

Serin bir sonbahar akşamında, burnunuza usul usul dokunan taze kahve kokusu eşliğinde bir Mozart senfonisinin içinde gezmek istemez miydiniz? Cevabınız evet ise pusulanız, imparatorluklara ev sahipliği yapan, efsanevi sanatçılar yetiştiren ve defalarca dünyanın en yaşanılır kenti seçilen güzel Avrupa kenti Viyana’yı gösteriyor demektir.

Paris sonbaharın en çok yakıştığı şehirlerden biri. Seine Nehri’nde romantik bir tekne gezintisi yapabilir, Eiffel Kulesi’nin muhteşem manzarasından şehri izleyebilir, Montmartre sokaklarından Fransız sanatının kalbine inebilir ya da Paris Metrosu’nun akışına kendinizi bırakıp spontane bir keşfe çıkabilirsiniz.

Yüz kuleli şehir Prag, devrim sonrası kapattığı kapılarını dünyaya bir kez daha açınca bugün Avrupa’nın en çok ziyaret edilen şehirleri arasındaki yerini aldı. Ortaçağ havasını modern dünya içerisinde de yaşayabileceğiniz kuleleri, müzeleri, meydanları ve nehriyle kalbinizi fethedecek bir şehir Prag.

Şehrin modern ve tarihi yüzü sayesinde bir şehir içinde binlerce farklı şehir geziyormuşsunuz hissini yaşarsınız. Bir yanda Başçarşı’nın etrafındaki camiler ve medreselerle Osmanlı Dönemi’ni hissederken, katedral ve kiliseleri gezerken Avrupa Kültürü’nün izlerini görebilirsiniz. Yeni yerleşim bölgelerinde ise modern alışveriş merkezleri, kafeler, barlar ve gece kulüpleriyle hoş zaman geçireceğiniz bir kent Saraybosna.

Atina, 'Antik Yunan’ın beşiği' olarak ne kadar ulaşılmaz ve ötekiyse, 'Ege’nin karşı kıyısı' olarak da o kadar samimi ve bizden. Düşünce tarihinin şekillendiği, edebiyatın boy attığı, olimpiyatların doğduğu bu topraklarda gezip ilham perisiyle karşılaşmamak imkansız. Siz de Ege’nin sevdalılarındansanız, Tanrıça Athena’nın Yunanlılara uzattığı zeytin dalının ucundan tutmanın tam vakti!