Bu Görgü Kurallarına Göre Sen Ne Kadar Salon İnsanısın?
Terbiye, nezaket ve görgü... Yani kısaca adabı muaşeret kuralları. Hepimizin duyduğu, kimimizin uyguladığı kimimizin yanından bile geçmediği bazı görgü kuralları var elbette. Günümüzde çok da sık dikkat edilmiyor desek yeridir. Vereceğin cevaplarla senin görgü kurallarına göre salon insanı olup olamayacağına bakıyoruz!
Hadi başlayalım, ama dürüst olacağına söz ver...
1. Toplum içinde sakız çiğnerim.
2. Elimi pantolonumun cebine sokar öyle yürürüm.
3. Başkasının kusurlarıyla dalga geçerim.
4. Ayakta yemek yer, kahve içerim.
5. Bir ortamda yan masada hararetli bir konuşma varsa kulak misafiri olurum.
6. El, kol içeren şakalar yapmayı severim.
7. Genelde karşımdaki insanların yüzüne olumsuz eleştiri yapmaktan kaçınırım.
8. Gözüm hassas kantar gibidir, gördüğüm insanlara "kilo almışsın-zayıflamışsın" demekte çok iyiyimdir.
9. Buluşmalara zamanında giderim, geç kalmam.
10. Arkadaşlarımı aramadan önce saati mutlaka kontrol ederim. Sabah erken saatlerde ya da akşam geç saatlerde aramam.
Adabı muaşeret kurallarını sen yazmış olabilir misin?
Sen tam bir salon insanısın! Herkesin gözü üzerinde olduğunda bile, görgü kurallarını en ince detayına kadar biliyor olman, seni bu kalabalığın parıldayan yıldızı yapar. Her hareketin, her davranışın, her sözün ve hatta her bir bakışın, adeta bir sosyal dansın ritmini tutturmuşçasına, insanların gözlerinde hayranlık uyandırır.
1920'lerin zarif ve sofistike akşam yemeklerine adeta bir zaman yolcusu gibi uyum sağlarsın. Bu dönemin ayrıcalıklı salonlarında, kristal şamdanların altında, zarif elbiseler ve şık fraklar içindeki insanlarla sohbet ederken, hiç de yabancı hissetmezsin. Düşünceli, nazik ve naif tavırlarınla, bu dönemin adabı muaşeret kurallarını sanki bugünün diline çevirirsin.
Adabı muaşeret, senin için bir yaşam tarzı, bir tutku. Bu nedenle arkadaşların, ciddi ve resmi ortamlarda ne yapacaklarını bilemezken, senin yanında rahat bir nefes alırlar. Çünkü sen, bu karmaşık dünyada onlara yol gösteren bir pusulasın. İster bir iş yemeği, ister bir düğün, isterse bir gala gecesi olsun, seninle birlikteyken, herkes kendini bir kraliyet ailesinin üyesi gibi hisseder.
Kısacası, sen, adabı muaşeretin modern dünyadaki en zarif temsilcisisin. Her hareketinle, her sözünle ve her bakışınla, bu unutulmaya yüz tutmuş sanatı yeniden hayat bulduruyorsun. Seninle birlikteyken, herkes biraz daha zarif, biraz daha kibar ve biraz daha düşünceli olmayı öğreniyor.
Salon insanı olmak için biraz daha görgü kurallarına dikkat etmelisin!
Ah, senin bu enerjik ve canlı ruhun! Hayatın her alanında kendine özgü bir tarzın var ve bu tarzınla herkesi büyülüyorsun. Görgü kurallarını eksiksiz biliyor olsan da uygulamaktan kaçınıyorsun. Çünkü sıradanlıktan sıkılıp hayatına biraz renk katmak istiyorsun. Bu, senin eğlenceye olan düşkünlüğünle de alakalı. Çünkü sen, hayatın her anını dolu dolu yaşamayı ve eğlenmeyi seviyorsun.
Fakat, iş 'salon insanı' olmaya gelince, işler biraz karışıyor. Bu konuda biraz zorlandığını söyleyebiliriz. Maalesef maalesef düşük not alarak sınıfta kalıyorsun. Belki de bu, senin doğal ve içten kişiliğinle çelişiyor çünkü sen, sahte olmayı ve yapmacıklığı sevmiyorsun. Bu yüzden, salon insanı olma fikri sana biraz sıkıcı geliyor olabilir. Ama unutma ki, bazen bu tür durumlar kaçınılmaz olabiliyor ve bazı hareketlerin, insanları rahatsız edebiliyor. Bu yüzden, her zaman olduğu gibi, dikkatli ve duyarlı olmayı ihmal etme. Sonuçta, senin bu canlı ve enerjik ruhun, herkesi etkileyen bir güce sahip.
Yorum Yazın
Bu gidişle herkes bu kuralları sen ben biz yazmış olacağız ahahaha
Adabı muaşeret kurallarını sen yazmış olabilir misin?
Adabı muaşeret insaniyiz ama öküzler yaşıyor salonda