Kıskançlık Nasıl Ortaya Çıktı?
Toplumumuzda çok sık kullanılan 'Seven insan kıskanır' lafı gerçekten doğru mu? İşte kıskançlığın ortaya çıkış sebebi ve kıskançlık hakkında en çok merak edilen soruların yanıtları... 👇
Gerek sevdiğiniz insanı başkalarından kıskanmak, gerekse sahip olmak istediklerimizi elde eden insanlara duyulan haset olsun kıskançlık hepimizin hayatının bir parçası haline gelmiş durumda.
Örneğin hoşlandığı kişinin başkasıyla görüştüğünü bize anlatan bir arkadaşımızın hissettiklerini kendimiz yaşamasak bile empati yaparak hemen anlayabiliriz.
Peki kıskançlık duygusu insan doğasından mı gelir, yoksa sonradan oluşmuş toplumsal bir olgu mu?
İnsan doğası üzerine çalışan birçok bilim adamı bu sorunun cevabını bulmaya çalışıyor. Tartışmanın bir yanında kıskançlığın sonradan oluşmuş kültürel bir algı olduğunu ve coğrafyaya göre farklılık gösterdiğini söyleyen araştırmacılar bulunuyor.
Bu araştırmacıların değindiği noktalardan biri Kızılderili kabile reislerinin, misafirlerine hediye olarak bir geceliğine eşlerinden birisini sunmasıymış!
Sahiplenmenin ve tek eşliliğin kültüre ve coğrafyaya göre değişiklik gösterebildiğini öne süren araştırmacıların aksine evrimsel psikologlar, dünyanın her köşesindeki insanların doğasında kıskançlık olduğunu söylüyorlar.
Evrimsel psikoloji üzerine çalışanlar Kızılderili geleneğine karşı olarak antik çağlarda yaşayan Eskimoları örnek veriyorlar. Eski dönemlerde yaşayan bu insanlar için bile çiftler arasındaki en büyük sorunların ve kavgaların nedeninin aldatma olduğu biliniyor.
Hollywood oyuncusu Shirley MacLaine'in 'Hayatım boyunca hiç kıskançlık yaşamadım, özellikle de cinsellik konusunda' söylemi tüm dünyada yankı yaratmıştı yıllar önce.
Nedeni ise belli: Hepimiz kıskançlığı hissediyoruz.
Biz farkında olalım ya da olmayalım, konu aşk işlerine gelince kıskançlık adeta ilişkinin beraberinde gelen bir misafire dönüşüyor. Ancak aşk işlerinden bağımsız olarak cinsel ilişkilerde de kıskançlık sık sık görülüyor...
Peki neden bu rahatsız edici duygu yıllar boyunca insanların yakasını bırakmadı?
Yine evrimsel psikoloji çalışmalarına göre antik dönemlerde bile problem yaratan sadakatsizlik ve aldatma, karşılığında eşini koruma ve sahiplenme içgüdüsü yarattı.
Sadakatsizlik kavramı ise aslında kadın ve erkek için farklı anlamlar ifade ediyor. Erkekler için bilimsel olarak asıl sorunun ebeveyn olmak olduğu görülüyor.
Bilimsel olarak kadınlar kendi çocuklarına bakmak konusunda erkeklerden çok daha iyiler, evet. Kadınlar çocukları kendileri doğurdukları için asla 'bu kimin çocuğu' diye düşünmezken, erkekler için 9 ay önce yaşanan cinsel birlikteliğin sonucunda bebeğinin olma fikri daha şüpheli geliyor.
Konu kıskançlık olunca erkekler için ebeveynlik önemli rol oynamazken kadınlar için kıskançlığın ana sebeplerinden biri haline geliyor.
Kıskançlığın yaygın olduğunu anladık, peki ama sadakatsizlik gerçekten toplumda yaygın mı? Eski çalışmalarda nüfusun %10'unun birlikte olduğu insanı aldattığı düşünülürken bu sayının aslında %1'e daha yakın olduğu bulundu!
Sadakatsizlik zannedildiği kadar yaygın değilse insanlar fazla mı kıskanç davranıyor diye düşünebilirsiniz. Bu konudaki cevap muhtemelen evet... Ancak ortada büyük bir ironi var!
Eğer kıskançlık bu kadar yaygın olmasaydı insanlar eşlerine karşı daha az sahiplenici olurdu ve bu durum daha fazla sadakatsizliğe sebep verebilirdi. Yani kıskançlık çoğu zaman anlamsız olmasına rağmen, olmasaydı daha büyük sorunlar ortaya çıkabilirdi...
Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Haydi yorumlara!
Yorum Yazın