Hassas ve Alerjik Cildime Bakım Yapmaya Çalışırken Neler Yaşadım?
Hassas ve alerjik bir cildiniz varsa beni çok iyi anlayacaksınız...
Sürekli kızaran ve kabaran cildimin bende derin yaralar açacağını lisede fark ettim.
16 yaşındaydım, bir hafta sonu kız arkadaşlarımla toplandık, kızlardan birinin doğum günüydü.
Aradan on dakika geçti geçmedi, benim cildimde deli gibi kaşıntı ve karıncalanma hissi baş gösterdi.
Dayanamadım hemen makyajı sildim ve eve gittim. Başkasının makyaj malzemesini kullandığım için de annemden terliği yedim ama bu ürünlerin kişiye özel olması gerektiğini çok güzel öğrendim. Tabii kızlardan geri kalmamak için hemen gidip kendime makyaj malzemesi aldım ve evde kendi kendime denedim. Yine aynı kaşıntı ve kızarıklığı yaşayınca annem cildimin hassas olduğunu makyaj malzemesi kullanmamam gerektiğini söyledi. Birkaç başarısız denemem oldu, her seferinde çöpe atılan paralar... Yüzümü, cildimi nemlendirmek için sarı kantaron yağı kullanıyordum. Gerçekten güzel bir etkisi var ama kokusu... Okula giderken sürdüğümde erkeklerin 'parlak surat' lakabıyla bana seslenmelerinden ve koktuğu için kimsenin yanına yaklaşamamaktan bıkmıştım.
İşte bu güzelliğime takık olduğum ergenlik dönemimde okulda pek makyaj yapamasalar da kızlar dersaneye giderken, öylesine güzel şeyler sürerlerdi ki suratlarına, ben seyrek kaşlarımla en arka sıralarda yer kapmaya çalışırdım.
Güzelliğime dair yapabildiğim tek şey, tek kaşlılıktan kurtulmak ve kaşlarımı alabilmekti ama onlar da çok seyrekti. Neyse ki gözlerim iki numara bozuk olduğundan gözlük kullanıyordum da kaşlarımı kapatsın diye büyük çerçeveli bir gözlük seçebilmiştim.
Lise bittikten sonra bu durum canıma tak etti. Diğer kızların havalı havalı gezip flörtleşmeleri beni iyice delirtmeye başladı. İsyan etmek gibi olmasın da yaradan biraz doğal güzellik vereymiş, yok! Bakımıma yardımcı olabileceğini düşünüp bir araştırmaya giriştim. nasıl bakım yapacağımı zaten biliyordum sadece hangi ürünü kullanmam gerektiğini artık bulmalıydım.
Önce biraz internetten araştırma yaptım, hassas ciltler için önerilen ürünlerin yorumlarından yola çıkarak Yves Rocher'in Sensitive Camomille Yatıştırıcı ve Nemlendirici Hafif Dokulu Kremini denemeye karar verdim. Bunu seçmemin nedeni aslında kaliteli bir ürünle ilk denemem olacağı için cildimde hassasiyet yarattığında geri verebileceğim bir marka olmasıydı. Az para değil verdiğimiz neden boşa gitsin?
Ve tahmin ettiğim gibi cildim ona nemlenmesi için verdiğim kremi bir düşman olarak görüp onunla savaşmaya başladı.
Cildim yavaş yavaş kızarmaya başladı ve deli gibi kaşınıyordu. Bu sonucu zaten beklediğim için şaşırmadım ve hemen yüzümü yıkadım. Kremi alırken güzellik uzmanı da bu kremi önermiş, alerjik reaksiyon almayacağımı garanti etmişti. Durumu anlatan bir mail attım ve anında ilgilendiler. Ürünü araştırmaya gönderip ücretimi geri ödediler. Tabii durmadım denemeye devam ettim.
Uzun süre kullanacağım nemlendiriciyi bulana kadar birkaç ürün daha denedim.
Birçok kişi kullanıyor, ben de beğenebilirim diye aldığım Loreal Paris nem terapi suyu elimde alerjik bir etki yaratmadı ama o jelimsi dokusu beni rahatsız etti. Anneme verdim, o severek kullanıyor. Hatta beni beğenmediğim için şımarık olmakla suçladı. Birkaç başarısız denemeden sonra işte bu harika ürünle tanıştım: Bioderma Pigmentbio Daily Care Spf50.
Bulduğum nemlendirici cildimde hiçbir kötü etki yaratmadı, doyasıya sürdüm kendisini.
Üstelik hassas ciltli kişilerin mutlaka kullanması gereken 50 faktörülük güneş koruyucu da içeriyor. Yaz kış kullanmalık, daha nasıl anlatayım...
Bu arada tabii ki cebelleşmeler sonucu bulduğum bir güneş kremini sürekli kullanıyordum zaten o da buydu. Yaz aylarında nemlendiriciyi güneş kremiyle birlikte kullanmaya, kış aylarında sadece nemlendiriciyi kullanmaya karar verdim.
Deneye yanıla karar verdiğim cilt temizleme ürünü ve tonik arayışlarım da uzun bir süre sonra son buldu. Hatta cevap çok uzaklardan değil yakın bir arkadaşımdan geldi.
Ben cildim her şeye açık değil diye herkesin kullandığı ürünlerden uzak durup kendimi kasarken cilt temizleme ürünlerim de aslında burnumun ucundaymış. Cilt temizleyici ve tonikte de La Roche Posay'ın hassas ciltler için üretilen serisinde huzur buldum. Temizleme sütü cildimde hiçbir kızarıklık yaratmadı. Üzerine de tonik uyguladım. Tonikte siyah noktalarımın oluşumunu azaltmakta gerçekten çok yardımcı oldu.
Cildimi neyle temizleyeceğimi ve bakım yapacağımı bulduktan sonra sıra, asıl sorun olan doğru makyaj malzemesi bulmaya gelmişti.
Her denemem hüsran, her denemem kızarık ve kaşınan bir yüzle sonuçlanıyordu. Artık asla makyaj yapabileceğimi düşünemiyordum. Denemelerimden sadece bir far bulabilmiştim. O da Note'un buradaki farıydı. Aynı markanın diğer ürünleriyle iyi anlaşamadık. Ama bu far zaten günlük makyajım için idealdi.
Yine de maskara olmadığında beni hasta gibi solgun gösteriyordu.
Maskara savaşım da Clinique High Impact Extra Volume ile son buldu. Clinique'in tüm maskaraları hipoalerjenik olsa da High Impact maskarası ultra büyük aplikatörü ve yoğun siyah rengiyle favorim haline geldi. Daha sonra NYX markasıyla tanıştım ve önce şuradaki kaş pomadını denedim. Günlük makyajımda cildimi daha pürüzsüz göstermesi için buradaki fondöten, far ve rimeli uygulayarak makyajımı tamamlıyorum.
Ha bir de Blistex'i dudaklarımın kuruluğunu alması için kullanıyorum. Ben çok fazla kullandığımdan stokluyorum bunları tabii. No make up make up trendi de işime geldi şimdi. Bu kadar malzeme yetiyor bana.
Yorum Yazın