Duygu Durumunuzu Kökünden Değiştirecek 15 Fransızca Şarkı

Her biriyle farklı bir ruh haline girebileceğiniz ve nostalji rüzgarında saçlarınızın uçuşacağı 15 Fransızca şarkı emrinize amade:Havasından da çıkarılacağı üzere, hayatta yaşanılan dramlardan bir kesit anlatıyor şarkı. Sakin, içe dokunan, gözünüzü kapatıp derin derin dinleyebileceğiniz bir melodisi var. Huzur ve heyecan arayanların şarkısı olmadığı kesin ama modunuza uyduğu her vakitte dinlenecek bir şarkı.Sokakta yürürken, etraftaki her detaya küçük bir bakış atıp gülümsemenizi sağlayan şarkılar vardır ya hani. Hoşlardır, sevginize layıktırlar ve haşarı olmayan, başınızı da ağrıtmayan bir havaları vardır. İşte şahsi kanaatim, bunun da o tür şarkılardan olduğu yönünde. Evinize yürüme mesafesindeyken açın dinleyin, bakalım yan etkileri aynı şekilde mi olacak?Listemizdeki diğer şarkılardan bir parça daha neşeli ve hareketli olduğu kesin. Eliza, Eliza diye etrafta dolaşırsanız şaşırmayın, bir şekilde dilinize dolanıveriyor. Kendini size sevdirip, içinizdeki bir şeyleri kıpır kıpır yapıyor. Sizi içine çekip geri bırakmayan en etkileyici şarkılardan olmayabilir ama ah, eğleniyor kendi başına, ah be neşesi yeter.Yine eğlenceli bir şarkıyla karşınızdayız. Mevcut bir depresyon haliniz varsa kendisini balla kesiyoruz, affedersiniz. Tarzıyla bize kendi nostaljik şarkılarımızın neşeli hallerini hatırlatıyor. Oynayasınız, oynamayanları oynatasınız geliyor.Türk repertuvarına alengirli 'Çapkın Kız' şarkısı olarak giren eserin orijinalidir kendileri. Marie Laforêt söylemiştir, pek de iyi etmiştir zira hafiften ritm tutarak dinlenebilecek ve size nostaljik rüzgarlar üfleyecek güzel bir şarkıdır. İçinde sakinliği ve yan yan dans ettirme isteğini aynı anda barındırması yönüyle de ilginç bir havası vardır. Tam ayağa kalkıp dans edeyim dediğinizde sizi yavaşça yerinize de oturtabilir, uyuz uyuz otururken neşelendirebilir de. Farklı ruh hallerinde dinleyin, deneyin.Size kendinizi biraz belalı biraz da serseri hissettirecek, asi bir moda sokabilecek bu şarkıyı da şuraya bırakalım. Şarkının hızlı temposu sizi çekip alıyor, sakince bir başınıza kalmanıza mani oluyor.Burada da Christophe'un, ara ara 'Tülay, nolursun geri dön Tülaay!' benzeri içli haykırışlarla Aline'e seslenmesini ve ona olan aşkını dinliyoruz. Duygusu tam, güzel bir şarkıdır. İçinizden, 'Madem bu kadar üzecektin, nereden geldin de bu adamın hayatına girdin be Aline!' derken, kendi hayatınızla özdeşleştireceğiniz kesitler bulacaksınız şarkıda.Üzerinize çökmüş hali hazırdaki kara bulutları dağıtmanıza yardımcı olan, yer yer arka fondan gelen atari oyun müziğine benzer seslerle albenisini artıran şarkı.Piyanonun hemen ardından usul usul gelen sesiyle kalbimizi fetheden Françoise Hardy'nin bu şarkısı daha çok sevgiliyi özleme, platonik olunan sevdiceğe karşı umut besleme anlarında dinlenebilecek tarzdadır. Ve hatta eski sevgilinin gidişinin ardından oluşturulan playlistte üst sıralara da yayıla yayıla oturur. Zaten şarkının adı 'Mutlu Aşk Yoktur'. Her ne kadar adının hakkını verse de, insanı çaktırmadan hüzne sürüklediği kadar kalbini de gıdıklayan bir şarkıdır. Bu nedenle özlem ve depresyonla ilişkilendirmeden de dinleyip bağımlısı olabilirsiniz.Orijinal sözleri Fransızca yazılmış olduğu halde sonradan İngilizce versiyonları ve Dalida ile İtalyanca hali de popüler olmuştur. Arka fonda hafif hafif 'Oh Mamy, Mamy Blue' diyen koro adeta kafanızın içine giriyor, kendinizi önlenemez bir şekilde baş ya da ayak sallarken, beyninizde sürekli nakaratı söylerken bulabiliyorsunuz.Etkileyici sözleri kadar, bir çırpıda insanı etkisi altına alan müziğiyle kalbinizi çalan şarkı. Hele ki Joe abimiz sustuğunda kendini iyice belli eden o müzik, o keman sesi nasıl güzel nasıl tutkuludur. Çok dinlerseniz kendinizi en yakın romantik film sahnelerinde başrol olarak bulabilirsiniz.Dinginliğin, sakinliğin, enginliğin... Adına her ne derseniz, işte onun dibidir bu şarkı. Orijinali ''Kaldırım Serçesi'' lakaplı değerli ablamız Edith Piaf tarafından söylenmiştir zamanında. Fakat sıkı coverlardan birini yapan Laura ve Anton'u tebrik ederek, hoparlörün sesini biraz daha açıyoruz. Şarkının ruhumuzda gezinmesine, kalbimize huzur ve rahatlık getirmesine şaşkınlık içinde tanık oluyoruz. Buyurun, bol bol dinleyin.O bir hit, o bir klasik ve belki de Issız Adam'ın beyin devrelerimize entegre etmesi sebebiyle biraz da klişe. Fakat gerek yüreğimizi alevlendiren, gözlerimize toz ve türevlerinin kaçmasına neden olan müziğiyle; gerekse bir aşk masalını anlatan sözleriyle başarılı bir şarkı. Yastık olsa tüm gece sarılıp uyumak isteyeceğiniz, evlat olsa en çok seveceğiniz ve her yerde 'Bak bunu ben yaptım, ben!' diye gezeceğiniz türde bir şarkıdır kendisi.Efsane Fransız şarkıcının adını görüyor ve sevinç gözyaşları arasında reveransımızı yapıp, dinleme pozisyonuna geçiyoruz. Her şarkıda sizi duygudan duyguya sürükleyen güzel ses, bu şarkıda da yerinizde rahat rahat oturmanıza izin vermiyor. Sevgilinizin beline sarılıp, sevgiliniz yoksa da hemen bir tane yapıp valse tutuşasınız geliyor. Gözlerinizi kapatıp hayaller dünyasına varmanız için sadece üç saniyenizi alan şarkı.İnsanın aşık olasını getiren; aşkın gelirken sadece bahar meltemleriyle değil acısı ve pişmanlıklarıyla da geleceğini haber veren şarkıdır benim gözümde. Ama şarkının o yaralı, hüzünlü tarafı sizi sevmekten soğutmaz, bilakis aşk sarhoşluğuna yakın tuhaf bir halet-i ruhiyeye sokar. Bir bakmışsınız başa alıp alıp dinliyorsunuz.