Burçak Yüce Yazio: Einstein Neden Dil Çıkardı?
Malum bu aralar herkes gibi ben de çok bunaldım. Rutin işler kafamı dağıtmaya yetmeyince oturdum bu resmi yaptım. Gayri ihtiyari Einstein’ı çizmemde bilinçaltımın etkisi yadsınamazdı.
O ciddi duruşu, sert mizacı ve elbette müthiş zekâsından hiç beklenmeyecek bir hareketti dil çıkarışı.
Ben de öyle bunaldım, sıkıldım ki dünyadaki tüm kötülere, bir karış toprakta ömrü son bulacak insancıkların hiç ölmeyecekmişçesine toprak telaşına düşmelerine ihtiraslarının kurbanı oluşlarına, doyumsuzluklarına, hainliklerine, katliamlarına, ürettikleri biyolojik silahlara bir direniş olarak çıkarmak istiyorum dilimi.
Bir nevi siz de bir gün öleceksiniz diyerek dalga geçer gibi.
Hani çocukken en büyük silahımızdı ya sevmediğimize, sinirlendiğimize dil çıkarmak…
İşte ben de bu masumiyeti kaybetmeden Einstein gibi tepkimi koymak istiyorum.
Dünyanın kötülere kalmayacağı inancımı yitirmeden, acımasızca yarattıkları virüslerini bulaştırdıkları, zalimce yaktıkları bu güzel ülkemden silinmelerini, hatta tüm yeryüzünden silinmelerini öyle çok diliyorum ki…
Dedim ya çocukken bir dil çıkarışla biterdi tüm kavgalar. Çünkü laf dalaşından sonraki en son kozdu o hareket. Dilini çıkarır arkanı döner giderdin…
Einstein da sevmezdi savaşları. Mesela Amerika’nın Hiroşima ve Nagasaki’ye attığı atom bombası için çok üzülmüştü.
Herkes farklı bilse bile atom bombasını ünlü bilim insanı yapmadı ve hatta Manhattan Projesinde görev almadı.
Einstein Almanya’nın o dönem elindeki nükleer gücünden ve büyük kitleleri imha edeceği endişesiyle dönemin ABD başkanı Roosevelt’e iyi niyetlerle gönderdiği mektup ister istemez bu vahim neticeyi doğurdu. Çünkü gönderdiği mektup uranyum fisyon bombası teorisine ve enerji ile kütle ilişkisini açıklayan meşhur E=mc2 formülüne dair bilgiler içeriyordu. Yani Almanya’nın kullanmasından korktuğu nükleer silahı bir nevi kendi elleriyle Amerika’ya vermiş oldu.
Sonrası malum.
Hâlbuki Einstein kendi ifadesiyle “Almanların atom bombası yapmayı başaramayacaklarını bilseydim, parmağımı bile oynatmazdım” diyerek pişmanlığını dile getirmiştir.
Ah kötülük…
Her şeyi çıkarları uğruna kurban eden insanoğlu.
Bilimi ve teknolojiyi de kurban etti.
Ateşle romantik bir ortamda şömineyi yakabilecekken ormanları yakmayı tercih eden, bıçakla güzel yemekler yapabilecekken insan öldüren zalim eller.
Üstelik bilim ve teknolojinin gelişmesiyle kötülüğün tahrip gücü arttı.
Yıllar önce çoğumuzun izlediğini düşündüğüm bir film vardı. (Minorty Report, Azınlık Raporu)
Hani kâhinler cinayet işlenmeden cinayetin gerçekleşeceği zamanı, mekânı ve katili öngörüyor ve başrol oyuncusu Tom Cruise cinayeti engelliyordu.
İşte ben de tam böyle bir sistem istiyorum. Belki zamanda geri gidebilecek bir icatla mümkün olabilir bilmiyorum. Ya da insanın kötülük potansiyelini beyindeki ilgili bölümden silebilmek mümkün olur. Bunları Einstein ve onun gibi zekâlarla ancak çözebileceğiz.
Ah dahi bilim insanı aramızdan çok erken ayrıldı.
Daha yapacak çok işin vardı.
Öyle bir insan ki vefatının ardından beyni çalındı.
Bu arada başlıkta vaat ettiğim bilgiyle bitireyim yazımı.
Einstein da sürpriz bir doğum gününün çıkışında gazetecilerin röportaj için yoğun ısrarların üzerine benim gibi bunaldığı için dilini çıkardı.
Yorum Yazın
Bu yaşta bunuda öğrendik sayenizde :))
Çok teşekkür ederim ✨
Bir düzeltme yapmak istiyorum. Öğrenecekler yanlış öğrenmesin, Bahsedilen Mektup Bşk. Rosvelde 2 Ağustos 1939 da gönderilmiştir. İyi de arkadaş hep görüyorz... Devamını Gör
yaygin bilinenin aksine atom bombasinin asil kaynagi einstein degil, einstein'in ogrencisi leo szilard'dir. zincirleme nukleer reaksiyon ve fisyon reaktorler... Devamını Gör