Bedeniyle Değil Ruhuyla Cinsel İlişkiye Giriyor! Bakirelere Tapılan Akıl Dışı Gelenek: Kumari Davi
Nepal'de yaşayan insanlar budist ve hindu inançlarının yanı sıra oldukça tuhaf bir geleneğe sahipler. Bir testten geçirerek tanrıça ilan ettikleri küçük kız çocuklarına tapıyorlar! Onlara adak adayıp dua ediyor ve önünde eğiliyorlar. Bu çocuklar bakire oldukları için kutsal ilan ediliyor. Ergenliğe girdiklerinde tahttan indiriliyorlar. Neredeyse her 10 yılda bir yeni tanrıçayı başa geçiren ve saraylarda yaşatan Nepal halkı bunu yüzyıllardır süren geleneklerine ve mitolojik tanrılarına dayandırıyor. Efsanevi kutsal ruhların kızların içinde olduğuna inanıyorlar. Gelin Kumari'lerin hayatlarına yakından bir bakalım...
Nepal insanları akıllara durgunluk verecen tanrıça inançlarına sahip.
Nepal'de insanların inandığı Kumari Davi geleneği tanrıçalarını seçmek için tüyler ürpertici ritüellere sahip. Şimdiye dek bir sürü tanrıça seçildi. Tanrıça olabilmek için ise iki kural var. Bakire olmak ve yılanlarla, ölü hayvanlarla dolu odadan sağ çıkabilmek. Sağ ve hiçbir şekilde yaralanmamış olmak.
Gelenek 300 yıl öncesine kadar dayanıyor.
Bu testi geçebilmeleri için yüzlerce kız gönderiliyor. Seçtikleri tanrıça ergenliğe girdikten sonra yenisi seçiliyor. En son seçilen tanrıça seçildiği zaman 3 yaşındaydı. 3 yaşında olmasına rağmen ağlaması yasaktı. Seçildikten sonra götürüldüğü saraydan törenler hariç dışarı çıkması da 11 yaşına kadar yasak. Neredeyse hapis hayatı yaşıyor.
Tanrıçanın size bir saniyelik bakışının bile şans getirdiğine inanıyorlar.
Nepal'in şu anki yaşayan tanrıçası 9 yaşındaki Kumari Devi. Tanrıçaya hem Hindular hem de Budistler tapıyor. Küçük bir çocuk olarak seçildi ve izole bir hayat yaşıyor. Nadiren halk arasında görülüyor.
Kendisi verdiği bir röportajında nasıl seçildiğini anlatmıştı; 'Aslında oda oldukça korkutucuydu, sadece kandillerle aydınlanıyordu. Ama sonra tanrıça gücünü elde ettiğimi fark ettim hiç korkmadım. 3 yaşında olmama rağmen orada sakince oturuyordum.'
Tanrıça'nın ruhunun çocuk bedenindeki yaşlı bir ruh olduğu düşünülüyor.
Efsaneye göre başta olan Tanrıça Kumari'nin korkunç Hindu tanrıçası Durga'nın reenkarnasyonu olduğuna inanıyorlar. Durga o dönemin kralı cinsel ilişki yaşayana kadar her gece Malla adındaki hanedanı ziyaret ediyor ve tanrıça Kumari peşinden geliyor. Yani tanrıça kralın cinsel ilişkiye girmesine bir nevi yardımcı olmuş olmakla beraber kendinden ödün vermiyor. Peki çocuk olursa bu tanrıya ait sayılıyor mu? Hayır. Sadece ruhuyla bu eylemi yaptığı için çocuk ona ait sayılmıyor. Ruhuyla onu kutsuyor sadece.
İnanışlara göre Kumari'nin ruhu, kralın partnerinin bedeninin içine giriyor. Yani kral onunla cinsel ilişki yaşamış oluyor ama tanrıça bakire kalmaya devam ediyor.
Daha sonra krala bir rüya olarak görünüyor ve ona şöyle diyor: 'Shakya kastından bir kadın bulun. Onun ruhuna gireceğim ve sen de bana taptığın gibi ona tapacaksın.' kral itaat ediyor ve dünyanın yaşayan tek tanrıçasına olan saygısını sunuyor.
Kumari'nin içine girdiği kralın partneri Chanira Bajracharya o esnada içinde farklı bir güç olduğunu belirgin bir fiziksel his hissettiğini iddia ediyor. 'Sıcak hissediyordum, vücudum ısınmıştı ama bu çok hoş bir duyguydu.'
Küçük Kumari tanrıçasının da içine bazen etrafında birileri ona dua ederken Durga'nın ruhu girebiliyor.
Durga onun içindeyken, insanların isteklerini anladığını ve onlara bahşettiğini söylüyor. Öfkeleneceği ve insanların dualarını reddedeceği zamanlar da oluyor.
Bununla alakalı 15 yaşında ergenliğe girmesiyle tahttan inen eski bir tanrıça şöyle demişti; 'Davranışlarım o an benim kontrolümde değil. Üstümde dualarını dinlememi ya da görmezden gelmemi sağlayan yüce biri var. Kendimi yüce hissediyorum.' Gizemli bir şekilde ekliyor; 'Aslında ben değilim.'
Bedenden bedene gezebilmenin tanrıçalara din yolu ile genetik olarak aktarıldığı inancı yaygın.
Eski tanrıça Bajracharya'nın yaşayan bir tanrıça olarak görev süresi, 15 yaşında ergenliğe ulaştığında sona erdi ve güçleri başka bir kıza devredildi. Krallar görevi bittiğinde onun önünde eğildi. Herkes kendisini ona teslim etti.
Bajracharya; 'Evet, bu gücü kültürden, dinden dolayı miras aldım ve devletin kendisi de güçlü olmak için bu kültürü uyguluyor.' diyor. Hükümet tanrıçalıktan emekli olduğunda ona hizmetleri sebebiyle küçük bir maaş bağlıyor.
Tanrıçaların dışarıda her zaman kırmızı renk giyinmeleri gerekiyor. Başka renk giyinmeleri yasak.
Sadece kırmızı giyinmeleri onların bakire olduğunu temsil ediyor. Kırmızı kutsal tanrıçanın rengi olarak kabul ediliyor. Saf, temiz , masum ve erdemli oldukları için halk onlara belirli aralıklarda düzenledikleri törenlerde şükranlarını sunuyor.
Ergenlikten sonra ise tanrıça kendine ait olan saraydan atılıyor. Adeta dışlanıyor ve normal bir hayata dönüyor.
Tanrıçaların bekçisi, Gautam Shakya kendini bildi bileli onlara bakıyor. Ailesi, ilk Kumari'den bu yana işi babadan oğula geçirerek yüzlerce tanrıça gördü.
Kendisi tanrıçalardan biri olan Preeti için; 'Indra Jatra festivali sırasında Katmandu'da saatlerce geçit töreni yapılırken, altın arabasını takip eden, adaklar atan ve onları kutsaması için yırtınarak bağıran insanların kalabalığıyla Kutsal Preeti ile tanışmak için sabırsızlanmıştım.' diyor.
”Pek çok insan tarafından ziyaret ediliyorlar ama tanrıçalar her zaman sakin olur. Geri kalanımız tuvalete gitmeli, dinlenmeli, bir şeyler yemeliyiz ama Kumari yemez. Bu tanrının gücüdür, o normal bir çocuk değildir.”
Preeti ve birçok tanrıça görevi bittikten sonra ailesinin yanına döndü ve okula gitmeye başladı.
Preeti, ”Altı ya da yedi saatten fazla otururdum ama her zaman sakin hissederdim. Ergenliğe girdikten sonra ölümlü hayata geri dönmek benim için çok zordu. Sürekli ağlıyordum.' diyor.
Kumari'nin sakinliğinin ülkenin barışını ve refahını sürdürdüğüne inanılıyor. Preeti, hükümdarlığı sırasında Nepal Kralı'nı yedi kez ve başbakanı bir kez kutsamıştı.
Nepal'deki insanların bu geleneği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yorum Yazın